Bitcoin Forum

21.yy -
22.yy - Ölümsüzlüğün bulunması
23.yy - Yeni bir gezegen
24.yy - Evrenin keşfi
25.yy-  Evrenin sınırlarına ulaşılması

Ölüm bir hastalık mıdır ?

İnsan sonsuz yaşamın sırlarına erişebilir mi ?

Eriştiğinde insan olarak kalabilecek midir?

Sorular eşliğinde konuya giriyoruz.


  Hepimiz diyoruz ya hani nüfus çok fazla azalsın vs.  Buna katılmıyorum; Evet insanların çoğalması bazı sorunları beraberinde getirmiştir her şeyden önce benim gibi sessizliği yalnızlığı seven insansanız biraz bu akan enerjiye ayak uyduramıyorusunuz ancak,
  Dünya artan nüfus ve beyin gücü sayesinde 21.yy da bilimsel patlama yaşamıştır.
  İnsan nüfusu artmıştır ama bunun yanında artan beyin gücü dünyaya yeni kapılar aralamıştır.
  Çok fazla insan çok fazla düşünce çok fazla üretim çok fazla yeniliği beraberinde getirmiştir. Düşünülmeyen şeyleri düşünenler çıkmıştır. Çıkmaya devam edecektir.


Aslında tam olarak ölümsüzlük demeyelim insanın hastalıklara çare bulma ve yapay zeka ile ortak çalışması diyelim. Çoğumuzun hayali aslında ELF'ler gibi uzun bir ömre sahip olmak.  

Peki ya ölümsüzlük insanların bir mucizesi de Ölümsüzlük mü olacaktır? Ölümsüzlük olursa insanlık nasıl bir yol çizecektir? Zamanın suya karıştığı çağlar, Zamanın önemini yitirdiği çağlara mı geçeceğiz. Biz göremeyeceğiz ama gelecek yaklaşıyor.


Bazen yıldızlara bakıyorum ve umutla doluyorum. Bazen ise içime bir karanlık çöküyor. Doğru yerde zamandamıyız bilmiyorum tek bildiğim;

Geçmiş ve gelecek arasında sıkışmışız çağlarımızın ortasındayız sanki.

sistemin kendi içerisindeki düzensizlik termodinamiğin ikinci yasası olan entropi ile paralel bir şekilde mutlak sona doğru ilerliyor. evrenin bildiğimiz boyutları içerisinde ölümsüzlük ya da sonsuzluk yok! ayrıca garip gelebilir ama ölümsüzlük ve sonsuzluk her düşüncede olumlama anlamı taşımaz. sonraki pek çok düşünceden mahrum olsa da bkz: parmenides

Ben ölümsüzlük olsun istemezdim! Doğaya baktığımızda da aslında dengeye aykırı bu! Sınırlı bir ömür biçilerek bir yaratım yapılmış. Doğadaki her canlıda bunu görüyoruz. Fakat elbette ki insan (hatta hayvan ve bitkilerin) ömrünün uzatılması ve hastalıkların daha kolay tedavi edilmesi harika olurdu!

Bazı bilimkurgu filmlerinde bunu bir "teşhis/tedavi kapsülü" olarak görmüştüm. İlk aklıma gelen "Passengers" filmindeydi. Uyku kapsüllerini demiyorum; hani filmin sonuna doğru gösterilen kapsül! İçine girdiğinde ölümden bile döndürebiliyor... Muhtemelen uzak gelecekte buna benzer makineler yapılacaktır. Şimdiki durumla kıyaslarsak; doktora gidip şuram/buram ağrıyor dediğimizde çoğu zaman tam bir teşhis yapılamıyor ya da yanlış teşhisle birlikte zorunlu olmayan ameliyatlara alınabiliyoruz. Oysa kapsüle girdiğimizde ve neyimizin olduğunu net şekilde raporlayan ve hatta iyileştiren bir aygıt tüm zamanların icadı olurdu!

"Her canlı ölümü tadacaktır", ve her son da yeni bir başlangıçtır,
bunlar varoluş ve varagelimin sonsuz döngülerinde yaşanan kaotik bir danstır,
ha bu maceralardan sıkılan varlığını reddetmek isteyen bireyler olursa onlar kimliksiz bir boyuta da geçiş yapabilirler,
var olmayı seven bilinçli ve iyi varlıklara sonsuz dirilişler müjdelenmiştir (ontolojik olarak da böyle bir rasyonel çıkarıma ulaşılabilir),

benzer prensipler evrenler için de geçerlidir. Evrenin sonsuz genişlemesinin başka bir evrenle kesişmesi, çoğul big bang'ler, wormhole'lar ve kara delikler üzerinden evrenler arası seyahat gibi çok farklı kuramlar tartışılmaktadır, şu bir gerçek ki konu astrofizik ve kozmolojiyse, insanlık türü daha emekleme aşamasındadır...

Bir medeniyetin evren üzerindeki hakimiyetini tahmin eden çalışmalarıyla tanınmış Sovyet Astronom Nikolai Kardashev ve onun ilham verdiği teorisyenler bu konulara meraklı olanlar için güzel bir giriş olabilir:
https://en.wikipedia.org/wiki/Kardashev_scale

Oncelikle olumsuzluk kelime itibariyle kulaga hos geliyor, biyolojik canlilar milyonlerca feet okyanus derinliginde yasiyorlar, dondurulan canlilar bile mevcut, bu nedenle olumsuzluk sinirli zamanda her canlida meydana gelen bir uyarim, insanin olumsuzlugunu ise uzak bir fikir olarak goruyorum, insan bazinda degilde bakteri bazinda dusunulmesi gerekli.

üstad, olumsuz konuşmuyorum, güzel bir düşünce sistemi ama senin de postunda vurguladığın gibi oluşturduğun önerme rasyonalist bir temele sahip, ve maalesef hepimizin de kabul edeceği gibi önsel bilginin sentezi mümkün değil.

---

valla "2000'lerde uçan araba var" dediler, biz de geldik ama covid 19 çıktısadadfafafa

https://youtu.be/HJC4ew2yAuQ

ölümsüzlükten kasıt nedir? 100 Yaşında bütün organlarınız iflas etmiş şekilde yaşamak mı? tam olarak ölümsüzlükten kastınız nedir?

Çevrenizde tanıdığınız insanların kalmaması mı?

Ölümsüzlük kötüdür. Hemde çok kötü. Ben ablamı kaybettim. Aile fertlerinden birini görünce düşünüyorumda ölümsüz olsam o acıya dayanabilirmiyim. İmkanı yok.  Yaradan ölümü bile sırası ile versin.

Böyle bir düşünceyi kabul etmiyoruz, sadece ben ve idealist filozoflar değil quantum fizikçileri de kabul etmiyor  ;D,

bütün bilgide ve doğrularda subjective (öznel) dokunuşlar olduğunu quantum deneyleri de göstermiştir, örneğin elektron hareketlerini inceleyen Double Slit experiment (https://www.youtube.com/watch?v=A9tKncAdlHQ) elektronların varoluşsal ve yapısal özelliklerini gözlemcinin etkilediğini ispatlamıştır, fizik için devrim niteliğinde buluşlardandır.

Konu bilgi teorisiyse, Hegel'in "Phenomonology of Mind" isimli çarpıcı eserini tavsiye ediyorum. Nietszche, Marx gibi popüler kültürün taptığı filozoflar Hegel'in etkisinde kalmışlardır.

Felsefi yaklaşımların yanında, bugün fiziğin geldiği son noktada, bir özne olmadan, evrendeki fenomenlerin çoğunun belirsizliğini koruduğu gibi görüşler giderek yayılıyor, zaman ve uzayın (uzayzamansallık diye bunu bileşik bir boyut olarak değerlendirenler de var) gözlemci sayesinde bükülebildiğini ifade edenler var (Einstein ve Genel Görecililik kuramı da bu konuya bir giriş niteliğindedir), çok enteresan yorumlar, en ünlü astrofizikçilerin çok ruhani ve inançlı insanlar olması da tesadüf değildir 🍀

Vay be üstat bilgiye doydum Allah’ıma ne güzel döktürmüşsün öyle  ;D birşey anlamayan biri bile lan adam ne konuştu beee dedirtecek bir yazı olmuş  ;D ülkemizde bahsettiğiniz bilim insanları felsefeci yada filozof adına ne derseniz diyin kendi şahsi düşünceleri yüzündendir araştırılmamış araştırılması tasvip edilmemiş kişiler. Ülkemizin geri kalmışlığında bu tarz düşüncesel hareketlerin de etkisi var. Beğenmesende eğer oradan kırpıp alabileceğin bir bilgi varsa bunu kendinde değerlendirmelisin. Fiziksel olarak özelikle quantum fiziğinde herşeyin mümkün olabileceğini düşünenlerdenim.

Ilgı cekıcı bı konu oldugu ortada ancak bahsedılen kısa donemler olumsuzlugu getırecek kadar ılerı bı teknolojıyı getırecegıne ben ınanmıyorum ayrıca uzulmeyın eger olumsuzluk varsa olumun ardından dnanızdan tekrar olusturulabılecegınızde mumkun tabı bugun sadece kafasını kestırıp yada tum vucutla kendını donduranlar bı sekılde bu teknolojıye en guclu ınananlar sayılıor bence  ;D

elbette, muhakkak kabul etmeyebiliriz üstad; ama bu yaklaşımların tamamı, "evli, bekar olmayan"ların kayıtlı tam listesini beyoğlu evlendirme dairesinden almamızın dışına çıkmamıza yardımcı olamaz.

konu bilgi teorisi ise hegel'i doğuran şey de mutlak manada kant'tır. :) bkz: saf aklın eleştirisi.

quantum üzerinden oluşturulan bütün önermeler de antinomiden başka bir şey değil çünkü pek çok paradoksa ve karşı görüşe de gebe konuları beraberinde getiriyor. özgür irade ve determinizm ya da indeterminizmin tamamı birbirleri ile çatışkı oluşturan karşıt önermelere de sahiptir.

Allah razı olsun Dfinance projesinden, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında Boğaziçi ve ODTÜ kampüsleri dışında da felsefe konuşulabilmesini sağlıyorlar ;D, ayrıca güzel ve iyi niyetli yorumlar da okudum teşekkür ediyorum.

Birçok filozof ve bilim adamı birbirinden etkilenmiştir, bu çok doğaldır ama Hegel örneğini verirken başka bir kategoriden bahsediyorum, kimi filozoflar alanlarında zirve kabul edilirler, kendi dönemlerine damga vurmuşlardır ve yüzyıllar sonra da insan türünün düşünce gücünü ve maceralarını etkilemeye devam eden eserler ortaya koymuşlardır.

İdealizm ve rasyonel felsefede Hegel büyük bir dehadır, kendisinden önce ve sonra kimsenin yanına yaklaşamadığı etkileri olmuştur. Hatta nasyonel sosyalizmi bile Hegel'e bağlayanlar var başka bir tartışma konusudur.

Quantum Fiziği dinamiklerinde bazı teoriler Hegel'in diyalektiğinden etkilenmiştir, Kant'la falan pek alakası yok yani konunun (ki Kant da çok büyük filozof onu kabul ediyoruz). Zıtlıkların ve çelişkilerin birlikte var olabileceğini, yeni Momentler bulmakta önemli bir etkileşim olduğunu ortaya koyan, anlaşılması en zor filozoflardandır, Nietzsche Hegel'den etkilenip "İyinin ve Kötünün Ötesinde" diye çılgın bir eser bırakmıştır, Marx Hegel'in öğrencisi olduktan sonra diyalektik materyalizmi ortaya koymuştur, örnekleri çoğaltabiliriz...

Konuya dönersek, fizik biliminde bugün çelişki ya da irrasyonel gibi görünen birçok fenomenin, bir üst boyutta çok temel ve daha iyi açıklamaları olabilir, son bir örnek veriyorum bu kez Elon Musk'tan: "Şu anda base reality'de olma ihtimalimizi çok zayıf görüyorum" diye meşhur bir sözü var, ne demek istediğine dikkat etmenizi öneririm ilginç bir yaklaşım (not: Uzaylılarla ilgili görüşleriyle de ünlüdür Elon Musk)...
https://www.vice.com/en_us/article/8q854v/elon-musk-simulated-universe-hypothesis  

evet, hegel'i tam bir mutlak zorunluluk içinde (başka yol yok, el mecbur) "diyalektik"e iten/süren şeyin, kant'ın bizzat kendisinin de kopernik devrimi olarak nitelendirdiği düşünce sistemi olduğu gerçeğini saymazsak çok alakası olmayabilir. :)

aristoteles de platon'un bölünmüş çizgisinin tersine yaklaşımla epistemeye ulaştığında bütün ardılları tarafından eleştirilmişti. benzer bir durumu, yine benzer sebeplerle hegel de kendi ardıllarına karşı kolayca yaşadı (hatta çok daha kolay). bugün marksistlerin meşhur "hegel diyalektiğini ayakları üzerine oturtma" metaforu da tam olarak bu sebeple ortaya çıkmıştır ve bu yüzden de niçe ve marx daha fazla takipçi bulmuştur. hoş gerçeği sonra kıta da zayıfladı...  

neyse, musk gidip doge shillesin :)

ben ölümsüzlüğün bulunduğuna inanıyorum. :) bizim gibilere açıklayacak değiller.
benim 50 milyar dolar param olsa bunun 49'unu ölümsüzlük çalışmalarına harcardım. Ki birileri mutlaka harcamış ve bir şekilde beyini bilgisayarın içine sokmayı  başarmışlardır.

Sitedeki yazıyı okudum hocam, teşekkürler paylaşım için. Google çeviri üzerinden okudum ama o bile yetti! Bu adamın düşüncelerine hayranım gerçekten. Keşke metnin tam bir çevirisini ya da videonun altyazılı halini bulabilsem; o zaman daha sağlıklı olurdu. Özetle, Musk'ın anlatımından sonra kafamda canlanan şu oldu: İnsanoğlu son yıllarda yapay zeka ve sanal gerçeklik üzerine o kadar hızlı ilerledi ki, neredeyse kendimize ait sanal bir dünya yaratabilecek düzeye ulaştık. Bu nedenle Musk'ın da dediği gibi -düz mantıkla- şunu düşünebiliriz: Madem biz bunu yapabiliyoruz, o halde bizden onlarca kat zeki medeniyetler bunu çok daha önceden zaten yapmış ve bizi de bu dünyanın içine koymuş olabilirler!

Böyle birşey , fikri bile çılgınca geliyor kulağa, bir nevi truman show filmi gibi, bir de önemli gördüklerini sürekli kayıt altına alıyorlarmış falan , al sana imdb 10 bilim kurgu :)

21.yy -
22.yy - Ölümsüzlüğün bulunması
23.yy - Yeni bir gezegen
24.yy - Evrenin keşfi
25.yy-  Evrenin sınırlarına ulaşılması


Sıralama bu ise hay benim şansıma. Az daha sabredebilseydim diğer hepsini de görecekmişim. Uzatma hakkım var mı?