Bitcoin Forum

Yoksa ben NŞA öyle çok isyankar bir adam değilimdir. İşimdeyim gücümdeyim, isyanla falan işim olmaz. Ama nah şurama kadar geldi be kardeşim. İsyan ediyorum ulan, isyanlardayım! Bu kahpe, bu alçakça düzene isyan ediyorum!

Nereden başlasam ki anlatmaya? Bir yerlerden başlayayım… Sedat Peker gibi saydıracağım, görün bakın lafa nereden başlayıp taa nerelere bağlayacağım. Zannım odur ki, sessiz milyonlara tercüman olacağım.

Lafa şuradan girelim: ben bir zamanlar nasıl becerdiysem becermişim, öğrenim kredisi almışım. Yanlışlık olmasın, resmi kayıtlara göre halen öğrenciyim. Henüz çok şükür bir gün dahi herhangi bir işte çalışmışlığım yok. Nasıl olduysa, devlet benden bu “borcu” geri istemiş, ödemediğim için üstüne faizi bindire bindire borcu üç katına çıkarmış. 7 bin lira borç olmuş 22 bin lira.

Yüce devletimiz sağ olsun, geçenlerde af çıkarmış; indirimler, taksitler, bir sürü şeyler teklif etmiş. Ulan sövmeye nereden başlayayım, bu işin bir zerresi doğru değil ki!

Bir kere (1), hiçbir geliri olmayan bir adamdan bu borcu neye dayanarak istiyorsunuz, insafsızlar? Ne biçim devlettir? Komşunun dükkanını soyup mu bu borcu ödeyeceğim? Hadi ben bir haltlar yiyorum, geçinip gidiyorum ama benim gibi milyonlarca insan var, bu insanlar nasıl bir takla atacaklar ki sana bu borcu ödeyecekler? Kaldı ki devletin gözünde ben işsiz geldim, işsiz gidiyorum; bana bunu yapan devlet kime ne yapmaz?

Bu insanlara yolunda giden bir ekonomi mi sundunuz, iş isteyene iş bulacak imkan mı yarattınız, ulan siz hükümet olarak ne bok yediniz ki şimdi bizden bu borcu geri istiyorsunuz? Hem de faiziyle! Siz her haltı mükemmel yaptınız da gerisi bize mi düştü? Ne güzel memleketmiş! Böyle düzen yerin dibine batsın ulan!

İkinci husus (2) şu ki, bu ülkede devlete borç ödeyen kerizdir. Bir keriz ben miyim borcumu ödeyeyim? Bütçe açığı almış başını gitmiş. Devletin temerrüde düştüğünü hiç duymadık; yani tercüme edecek olursak, devlet verdiği açık kadar para basıp işini yürütüyor. Olan cebinde TL taşıyan garibana oluyor.

5 bin lira maaşı olan adam yine 5 bin lira alıyor ama 5 bin liranın alım gücü her geçen gün azalıyor. Devlet Türk lirası ile maaş alan herkesi kazıklıyor. Nasıl olsa onlar bir halttan anlamaz, devlet için alengirli alicengiz oyunları ile keriz garibanı soymak mübahtır. Oh be, ne güzel memleket ulan!

Devlet vatandaşı öyle bir kazıklıyor ki, gelip burada Türk lirasına güvenen insana keriz muamelesi yapıyorum. İtirazı olanları meydana alalım, yalnız tokat manyağı yaparım, demedi demeyin. Türk lirasını savunacak bir babayiğit arıyorum, sıkıyorsa karşıma çıksın.

Kahretsin, işte bu, bizi düşürdükleri hazin haldir.

Dolar ile ev kiralamak, bitcoin ile araba satmak da yasak. Oh be, ne güzel memleket. Hepiniz hükümetin lirasına güvenmek zorunda olan kerizlersiniz. Kusura bakmayın, sen ben, hepimiz öyle bir keriziz ki, sonumuz hayır olsun.

Enflasyon, neymiş efendim yüzde 3-5-10 imiş. Yersen. Yüce devlet, yaz kardeşim, borcuma enflasyonun 2 katı faiz yaz, yakın zamanda ödersem “keriz herif ödedi” dersiniz. 10 yıl daha beklersem iki paket sigara parasına borcumu kaparım.

Üçüncü olarak (3), kendi kodomanlarına hiç taksit falan yapmıyor, bir kalemde milyarlarca borcu vızzzt diye siliveriyorsun. Ulan şu ülkeden kredi almış bütün öğrencilerin borcunu üst üste dizsen, bir kalemde affettiğin bir vergi borcu etmiyor. Sizin vicdanınıza tüküreyim, ağzımı bozduracaksınız.

Biz keriz miyiz devlete borç ödeyelim? Hepiniz akıllısınız, bir keriz biz miyiz ulan? Sizden de hesap soran çıkar elbet. Fakir fukaranın suyunu sıkıp muhhahahaha diye tokuşturarak içiyorsunuz. Milletin …na pek güzel koyuyorsunuz. Sizin de bir tarafınıza koyan bir babayiğit çıkar elbet.

128 milyar nereye gitti? Ulan tabii ki kodomanlara gitti. Bankalar neden zarar yazıyor? Çünkü kodamanlar paraya takla attırmak için kredi çekti. 1 çektiler, 5 ettiler, 2 ödeyecekler. Belki onu bile ödemeyecekler. Hangi babayiğit hesap soracak ki?

Ulan insafsızlar, hepinizden öyle bir hesap sorarlar ki, yedi ceddiniz birden hazırolda beklersiniz. Hepiniz uyanıksınız da biz hep keriz miyiz? Oh be, ne güzel memleketmiş!
Serhat koş, neler olmuş meğer. Bunlar bizi geri zekalı zannetmişler.

Ne diyorduk? Hah, öğrenci kredisi… Ulan ben ne dediğimi biliyor muyum? Şimdi bunlar bana çok güzel şartlar sunmuşlar. Ödesem bir türlü, ödemesem öbür türlü…

Ben o vergi aflarını gördüğüm gün sittin sene ödemem diye yemin ettim. Prensip meselesi. Ben ikinci sınıf insan mıyım? Benim borcum neden affedilivermiyor? Üstelik milyar lira değil, 7 bin lira, çerez parası.

Bak şimdi bunu da anlamayan çıkar. Benim gibi 300 bin kişiyi değil, bir tane terbiyesizi affediverdiler. Sonra bir daha, sonra bir daha affettiler. Sonrasını ben de bilmiyorum, bunlar bildiklerim.

Oh be ne güzel memleketmiş lan. Sonra bir de “Allah kitap Muhammed din, hede hödö” dersin, herkes inanır. Valla müthiş, ama ben bunları yemem.

Yersem, ben ölünce mezar taşıma “pek keriz bir herifti” yazarsınız.

Alah kahretsin, birazcık sarhoşum, nereden başlayıp taaaaa nereye bağlayamadıysam kusuruma bakmayın ama anlayan anlamıştır. Sabah "ben bunu yazayım" diye aklıma düştüğünde ooooh, yalnız Türkiye değil, Avrupa'yı bile şıp diye kurtarmıştım ama klavyenin başına oturunca kafada uçuşup duran düşünceleri ifade etmek o kadar kolay olmuyor. İnsan iki satır yazacağım derken 3 sayfa geride kalıyor.

Hepinize iyi günler dilerim. Hakkımızda hayırlısı.

Daha okumadan isyanında kendimi bulabileceğim bir post gördüm ve yapıştırdım meriti hocam. Okuyum efkarlanıyım editlicem yorumumu :D

Cuvaralı Edit: Şu dayımızın sitemi şuanda bizleri anlatıyor: https://www.youtube.com/watch?v=XDZpbMIqnnE&ab_channel=buremba.

Son 20 senedir bu ülkede doğmak yaşamak gençliği tüketmek resmen cehennem fragman vol 1. Şuan bu ülkede duruyorsam sırf ailemin gönlü olsun diye hatta şuan okuduğum bölümü bile ailem istediği için okuyorum seneye bu vakitler ben kaçar. Neden kendimi gençliğimi ve geleceğimi burada heba edeyim? Neden birilerinin 7 ceddini zenginleştirmek için eşek yüküylen vergi bayılayım. Neden buraya 300-500 dolar bırakacak diye turistlerin yanında kurbanlık koyun gibi mıhlanıp aşılıyım yazan etiketle dolanayım. Neden abi neden kıtkanat geçinmeye zorlanayım. Neden abi cebimde bir telefon varsa hayatım güllük gülistanlık olsun be amınakoyim Grahambell görse be amına kırk kere koyduklarım ben telefonu konuşasınız diye bulduk ekonomik durumunuzu ölçmeniz için değil derdi. Bu ülkede olunacak iki şey var bir mülteci iki turist gerisi eziyet zulüm amk.

Sevgili romali, geceniz isik olsun mevzular ve dertler benzer ancak psikoloji derin, aslinda tam bu saatin konusu sabaha birakmak istemiyorum da yazabilir miyim bilmem.
Benim de ogrenim kredisi borcum bulunuyor, korkudan bakmiyorum bile ne kadar faiz binmis, kardesimin de bulunuyordu o odemeye karar verdi ve odedi.
Bu ogrenim kredisi sadece turkiye de degil tum dunyada ogrencilerin basina bela, 60 yasinda iskandinav bir dostumun da basina senelerce sorun olmus, 22 yasindaki amerikan ogrencinin basina da, guney korelinin basina da, bolgesel degil kuresel bir sorun, ben odemeye karar verdim, cunku nedenleri muhtelif.
Turkiyeyi ben de sabah kahvaltisinda ve aksam yemeginden sonra kurtariyorum, hatta tum orta asyayi da, kendimi ise bir kere bile kurtaramadim, teselli olacaksa problemlerinizi milyonlar paylasiyor, saglik olsun, gerisi hal olur.
Mustafa Kemal Ataturk benim isigimdir, size de isik olsun.
"Eger hala ve hala kurtarici bekliyorsaniz, ben size bir sey ogretememisim demektir"

Burada beni anlayan insanlar bulacağımı tahmin ediyordum. Öyle karanlık zamanlar yaşıyoruz ki... Bir hikaye ile elimden geldiğince kısaltarak izah etmeye çalışayım:

Çin'de bir yağmur başlamış. Bir damla içen deliriyormuş. Yağmur yıllar sürmüş, ülkenin çoğu delirmiş. Sonunda bari imparator kurtulsun diye onun için korunaklı bir yer hazırlamışlar. Yıllar sonra yağmur dinmiş ve imparator korunağından dışarı çıkmış ama maalesef koca ülkede ondan başka yağmur suyu içmeyen kimse kalmadağını görmüş.

İmparatoru "bu delidir" diye akıl hastanesine kapatmışlar.

-----------------------------------------------------------------

Ben bu konuda daha çok yazarım.

Hükümetin bizi nasıl soyduğunu yazarım.
Bu ülkeden kaçan ve kaçmak isteyen insanların dramını yazarım. Kaçan çok arkadaşım oldu, kahretsin, ne yazık ki iyi bir çözüm değil.
Neden iyi bir çözüm olmadığını yaşayan insanların ağzından yazarım.
Bunca insanın neden bunu çare olarak gördüğünü ve her şeye rağmen neden haklı olduklarını da yazarım.

Siz de yazın.

Ulan böyle düzen yerin dibine batsın.

Sen yazmazsan, ben yazmazmam, nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa?

Bir hikaye de benden
Bir koyde zalim, gaddar tiran bir feodal aga var imis, yillarca koylu bu agadan nefret etmisler, ancak ellerinden bir sey gelmemis.
En nihayetinde cesur koyluler bu aganin karsisina cikip demisler ki:
- Agam senin bu agaligin ne zaman bitecek ?
Aga koylulere demis ki:
- Sizin esekliginiz bittiginde benim de agaligim bitecek.

Uzun ve bir o kadar dertli olan mesajınızı üzülerek, size hak vererek okudum. Hangimiz bu yollara girmedik ki? Konumuz öğrenim kredisi olacaksa, bu konuda mantıksızlıklarda yüzüyoruz. Halen gelişmiş ülkelerin 5-10 gömlek gerisinden hayatı takip ediyoruz.

Öğrenim kredisi adı altında bizlere verilen aslında okumanın zor olduğu gerçeğiyle beraber, okul bitince bu salak (!) işsiz olacak zaten ne kadar çok geçirirsem o kadar kârdır mantığıdır. Okulda okurken zaten o parayla geçinebilen varsa şapka çıkartırım önünde. Ailemizden yine destek aldık, ailesinden destek almayan kişiler okuluyla beraber çalışmak zorunda kaldı. Bunu arkadaşlarımızdan şahit olarak gördük.

Bize imzalatılan bu senetler, krediler aslında devletin kolay yoldan para kazanma yolu. Kendini garanti altına alıyor. Bize bu parayı parçalı veriyor ve sen o parayı zaten 4 yıla yayık bir vaziyette alırken harçlık gibi olan o para, 4 yılın sonunda koca bir yük olarak göğsümüze oturuyor.

Halbuki sosyal devlet bu demek mi ? Sosyal devlet anayasaya ilk kez 1961 yılında girmiş. 1960 darbesi sonrası yapılan bir anayasada devletin “Sosyal Devlet” olması gerektiği hukuk normlarının tepesinde yer almış. Ancak günümüzde bu yapılan zorbalık sosyal devlet tanımına uyuyor mu? Sosyal devlet bu mu ? İnsanların statüsünü yakın tutmayı amaçlamış bir sistemin varlığı anayasada yer alıyor ancak bu krediler insanların statülerini daha aşağı çekiyor. Benim de isyanım var. Nerede bu devletin sosyal imkanları?

Devletin asıl görevi kredi vermek değil, devletin asıl görevi üniversiteye giren öğrencilerin sayısını ayarlamak ve mezun olan önlisans yada lisans mezunu gençlerimize iş istihdamı sağlamaktır. Ama nerdeee ? Suriyeliler yetmedi, televizyonda tırlar dolusu Afganlar geliyor görüyoruz. Biz bu yönetim anlayışla daha çok geriye gideriz.

Ekonomik olarak doğru yöneltilmeyen bir ülkede, milyar liralık vergi borçlarının üstüne kalemle çizik atılırken, işsiz gencin kredisini 3 katına çıkaran anlayışı kınıyorum !

Kelimesi kelimesine katılıyorum. O kadar güzel anlatmışsınız ki ülkeyi, ekonomiyi, krizi, kredileri...

Devletin bütün KYK borçlarını silmesi için ayıracağı bütçe "zengin"lerin vergi borcunun kaçta kaçı? Devlet borçları silsin demiyorum yanlış anlaşılmasın. Kredi olduğunu bilerek çektiğimiz bir parayı elbette hepimiz ödemek durumundayız. Ama ekonomiyi bu hale getirmişlerken, gençlerin yarısı iş bulamıyorken ve "gençler iş beğenmiyor" gibi aptalca bir söylem ortaya atıyorlarken kim nasıl ödesin bu borcu?

Bir de üstüne kat kat faizi koyuyorsan orada düşünmek gerekiyordur. Genç nesilin gelecek umudunu kaybetmesine sebep oldunuz. Bu yıkımdan nasıl geri dönülecek? Kölelik sistemi ile asgari ücrete haftada 50 saat kasiyer çalıştırıyorsunuz, bu insanlar sizden bunun hesabını sormayacak mı?

Bildiğim bir şey varsa o da borçları olabildiğince geç ödemek gerektiğidir. Faizler zaten yapılandırılıp siliniyor, ne kadar geç öderseniz aldığınız paradan o kadar kar etmiş oluyorsunuz bu düzende

Arkadaşlar, insafı olan herkes konuyu gayet iyi anlıyor. Ben bu parayı aldım mı, aldım... Borcum borç. Keşke herkes devlete borcunu ödese. Keşke herkes ödemesi gerektiği kadar ödese. Zurna burada zırt diyor. 100 bin lira borcu olan hiç ödemiyor ama bir lira borcu olan bin lira ödemeye zorlanıyor.

Gelir adaleti tablolarına bakınca hemen belli oluyor, Türkiye'de bir şeyler yanlış gidiyor. Düzeltiyorum, her şey yanlış gidiyor. Devlet parayı sınırsızca harcıyor. Herhangi bir iktisatçıya, onu geçtim, herhangi bir aile babasına sorsanız size söyler; bir evin gideri gelirinden çok ise ne olur? O ev batar. Türkiye yıllardır bu halde olduğu halde neden batmıyor?

Çünkü borç alıyor, borçla kapatamadığını para basarak karşılıyor. Borç da bizim ensemizde patlıyor, basılan para da suratımıza tokat olarak iniyor. Bu kadar basit şeyleri bazı insanlar çok zor anlıyorlar. Şatafatlı köprüler ve limanlar yaptık diye zengin olduk zannediyorlar. Köprüyü yaptın, üzerinden geçmek için BMW X5 de aldın ama gerisini hiç düşündün mü?

Bunlar varlık mı, yükümlülük mü? Şu basit sorunun ne anlama geldiğini bilmeyen herifler bizi yönetiyor. Harcadığımız her kuruş maalesef yükümlülük. Bir kuruş harcayınca 100 kuruş daha yükümlülük altına giriyoruz.

Bu kafayla nereye gidiyoruz? İflasa gidiyoruz. İFLASA.

Baştan sona haklısınız ülke içine edildi ve bazıları hala daha çıkıp bunları savunabiliyor ortada yanlış giden bir şey varsa tamam kardeşim ben bunları savunuyordum ama bunları şunları yanlış yapıyorlar diyebilirsin iyisiyle körüsüyle hala destek verip savunmazsınız. Bana göre bu hükümetin yıllardır yaptığı tek iyi şey savunma sanayi konusunda üretimleridir ama kim olsa toplanan bunca vergilerler sıfırdan devlet kurardı be kardeşim bir devlet bu kadar soyulmaz yenmez.

En basitiyle 2013 de 1000 dolar maaş şimdi 500 dolar yani % 50 benden çalmışsın %50 fakirleştirmişsin ve hala daha çıkıp enflasyon şu diyebiliyorsun çok az 4 işlem yapmayı bilen biri bu hesabı yapabilir. Büyüyoruz diyorlar büyüyen tek şey borçlar.

Bir dönem bende duydum mesela Türkcellin 200-300 milyon borcu tek kalemde silindi bunun gibi bir sürü borç silindi kaç kişi biliyor çünkü söylenmedi. Fakire fukaraya kömür dağıtılıyor patates dağıtılıyor verilen kömürü ben biliyorum kömür sayılmaz kalorisi oldukça düşük sobaya atın yakabilirseniz 30 dk biraz ısı verir geçer olduğu gibi çöp çıkan dumanı görseniz çevre felaketi kışın o kömür yanan mahallede nefes bile alamazsınız. Şimdi aynı kömürleri geçen sene ve bu sene okullarada gönderdiler geçen sezon okullar çoğunluk kapalı olunca tüketemediler yanması zor atığı çok ve bacaları tıkıyor küllüm zarar yani devlet bu ürüne para verip vatandaşına okulana nasıl gönderir sen olsan evinde bunu kullanırmısın tabi onlar doğal gazlı evlerde saraylarda oturdukları için anlmazlar anlayamazlar. Gelelim patatese verilen ürün bir sene öncesinden kalmaydı sanırım hangi yandaşınsa dediler heralde biz bunu satamayız en iyisi yardım edin dağıtalım hem sizin işiniz görülsün dediler. Hem boyut olarak küçük hem çillenmişti yani bitmeye durmuş tarlaya dikseniz ürün verecek marketler bu tarz ürünleri çöpe atar. Onu bile köpeğe atar gibi dağıttılar millete burda paylaşan oldu gördük.

18 senede bunca varlıkla neler yapılmaz ki sıfırdan devlet kurulur ama görüyoruzki kurmayı bırakın önceden kurulmuş var edilmiş onlarca fabrika satıldı özelleştirildi milyarlarca işe yaramaz yatırım yapıldı. Geçenlerde bir yerde okumuştum gençlerden biri Tübitak’a başvuruyor çalışmasıyla ilgili beğenmiyor aynı projeyle Avrupadan ödül alıyor.

Ve çıkıp hala şöyle büyüdük şöyle geliştik diye televizyonlarda konuşuyorlarya sanırım aynı ülkede yaşamıyoruz yedikleriyle kendilerine yaptıkları ülkeden bahsediyorlar.

Elbet bir gün biri çıkıp bunlarında hesabını soracaktır gün gelir devran döner…

Hocam geçmiş olsun yazınızı özellikle öğrenim kredisiyle girip ülke sorunlarına geçiş yapmanızı ve sonra tekrar öğrenim kredisine bağlamanızı keyifle ve üzülerek okudum öğrenciye şartsız şurtsuz burs verilmesi lazımken krediyi bizlere dayıyorlar ben de çektim zamanında ama imkan el verdi de direkt ödedim kurtuldum başa bela

ana konu kyk borcu değil ama bir hatırlatma yapayım. geçtiğimiz yıllarda bu borcu ödemeyenlere devlet e-haciz işlemi başlatmıştı aklınızda olsun. sıradan bir vatandaşsanız devlet her türlü o parayı alır merak etmeyin.

bu ülkede gss diye bir saçmalık var. bu gss olayını kalkıp kimse savunmasın!!! ben bile bunu diyorsam gerisini artık siz düşünün. (beni tanıyanlar ne demek istediğimi anlar.)

Ağzınıza sağlık diyorum. İçimdeki hislerin büyük bir çoğunluğuna tercüman olmuşsunuz. Bu ülkede bahsetmekten artık yıldığım o kadar çok dert var ki boğuluyor gibi hissediyorum kendimi zaman zaman. Sıkıntılı olmayan tek bir alan olmaz mı arkadaş ya? Bir yandan alım gücüne isyan ediyoruz. Bir yandan sigorta sistemindeki saçmalıklara isyan ediyoruz. Hukuk, adalet arıyoruz ama bulamıyoruz. Bu böyle sıralanır gider. Güzelim ülkem ne ara bu kadar çöküşe geçti? Birkaç sene öncesi ile bugün arasında dağlar var. Buna bir son vermeye başlayacağımız günler yakındır. 1 sene daha dişimizi sıkacağız, zaten erken seçim olacak kaçarı yok. Artık bu düzene bir son vermenin ve ülkemizi yeniden inşa etmenin zamanı geldi!

Bazen bizi kasten boğmaya çalıştıklarından şüpheleniyorum.

Türk Telekom gibi altın yumurtlayan tavuğu, ne idüğü belirsiz bir herife sattılar. Kasasında 2 milyar dolar olan ve 2005’ten 2015’e kadar 14 milyar dolar kâr elde eden şirketi 6.5 milyar dolara sattılar. Bu bedelin de yalnızca 2 milyar doları ödenmiş, yani kasadaki para kadar. Ben o şirkete 13.999 milyar dolar verirdim, nasıl olsa cebimden para çıkmış olmayacak; neden bana satmadılar? Çalışanların yarısını da işten atmazdım.

Hal böyleyken, evime gelen yeraltı telefon hattı kopuk olduğu için yıllardır ADSL kullanamıyorum. Türk Telekom bir türlü hattı onarmıyor. 2 senedir Turkcell Superbox kullanıyordum. 179 lira veriyordum ama hiç olmazsa artık internetim var diye seviniyordum. 1 hafta sonra sözleşme bitiyor ve Turkcell artık benden kaç lira istiyor? Tam 600 lira. Üstelik hızımı da 20/5 mbps'den 15/2 mbps'ye düşüreceklermiş, bunun bedeli de 600 liraymış.

Ulan insafsızlar, %10, hadi %20 zam yapın ama 600 lira nedir yahu? Ya bu soyguna boyun eğeceğim, ya da internetsiz kalacağım çünkü başka hiçbir çarem yok. Çünkü Türk Telekom ne idüğü belirsiz bir herife satılmış, yatırım yapmıyor, insanlara hizmet götürmüyor. Turkcell olmuş arpalık, müşterilerine her türlü zulmü yapıyor. İki tane gözbebeği kurumu işte böyle darmadağın ettiler. Sonuçta halen doğru düzgün interneti olmayan ya da internete hiç erişemeyen milyonlarca insanımız var.

İyi halt ettiniz!

Bazen bizi kasten boğmaya çalıştıklarından şüpheleniyorum.

İsyan etmeyelim de ne yapalım ki zaten. Biz bu seneye kadar yine iyi idare etmişiz bunları. İddia ediyorum, böyle bir cumhurbaşkanı, başbakan vs. refah içindeki bir Avrupa ülkesinin bir şekilde başına geçseydi ve bunları yapsaydı halk ne olaylar çıkarırdı ülkede. Yer yerinden oynardı net söylüyorum. Mesela Fransa'da Macron'a karşı tepki olarak bir yerlerin altını üstüne getirmişti insanlar.

Bizim ülkede insanların önemli bir kısmı hakkını savunmayı bile bilmiyor. Ağzını açsa içeri atılacağından korkanlardan bahsetmiyorum. Böyle rezil bir düzenden hipnoz edildikleri için memnun olanlardan bahsediyorum. Adam 3 kuruş maaşla çalışıp, doğru düzgün bir tatil yapamayıp, hobilerine vs. para ayıramayıp ve temel gıdaya bile rahatça ulaşamamasına rağmen yine de gidip mevcut hükümeti savunuyor. Bu kadar mı gözünüz kör oldu be artık.

Normal şekilde çalışarak yaşamını sürdürmeye çalışan, bir yerlerden torpil olmadan, destek almadan, haksız kazanç elde etmeden geçinmeye çalışan vatandaştan isyan etmeyen kaldı mı gerçekten soruyorum bunu. Devlet büyük firmalara vergi indirimi yapıyor anca onlardan vergi borcu siliyor bizim gibi halktan değil. Bu düzen değişmediği sürece de bu isyan bitmez.

Hocam isyanında sonuna kadar haklısın. Ben de kredi ödedim ama 2010 yılında bitirdim. Ben de yapılandırma yapmıştım. Atıyorum Haziran ayının 30' unda ödemem gereken parayı 1 temmuzda ödedim diye benim yapılandırma bozuldu. Sonra nasıl oldu unuttum ama hepsini kapattım gitti 
Tabi o zamanlar hükümet godamanların kredi ya da vergi borcunu küt diye silmiyordu. ( Ya da bi bilmiyorduk varsa öyle bir durum)
Bu arada yazar olacak adamsın baştan sona kadar okudum.  Bence  köşe yazarı rahat olursunuz tüm samimiyetimle söylüyorum. Allah yardımcımız olsun şuan ki ortamda geçinmek çok çok zor.

İsyanınızı o kadar iyi anlıyor ve destekliyorum ki. Ülke belli bir noktadan sonra rayından çıktı malesef. Yokuş aşağı sürüklenip gitmeye devam ediyoruz. Her alanda darbeler yiyoruz. Bir yandan ekonomiyi düzeltme uğruna bir şey yapmıyoruz bile. Diğer alanlarda yine aynı şekilde sıkıntılarımız sürüyor. Liyakat sistemi olmadığı için olmayacak yere olmayacak adamlar getiriliyor. Ülkeyi tekrar rayına oturtmamız lazım. Yoksa bu böyle gitmez.

Evet düzen sıkıntılı yıllardan beri süregelen bir sistem bu. Peki bizler bu sistemi değiştirmek için ne yapıyoruz? Veya ne yapmalıyız. Ülke olarak gerçekten zihinleri parlak dünya kadar gencimiz var, bu düzeni bozmak için çevremizde sağımızda solumuzda bu iktidara hala oy verenleri ikna etmeye çalışıyormuyuz acaba?

Evet yandaşlara o paralar dokunmaz zaten bir ağ örmüşler her taraftan besleniyorlar. Onun içindir ki baş kaldırmadan Mustafa Kemal'in emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti gençleri olarak yeni yerel seçimlerde daha çok etkileşim sağlayıp dilimiz kuruyana kadar şeffaflık ile anlatmak olsun.

Birşeyleri yıkmadan , sandıkla geleni sandıkla göndermek gerekir.

HAKEDİYORSUN!

Değerli kardeşim iyi saydırmışsın ancak ben de saydırmaya öncelikle senin gibi saydıran bazı kişilerden başlayacağım.

Daha bir kaç gün önce çok sevdiğim ve kalbini kırmaktan imtina ettiğim bir kardeş bana bazı düzensizliklerden, adaletsizliklerden, ekonomiden, liyakatsizlikten dem vurdu. Konuştuk çoğu konuda haklı. Hatta hepsinden diyeyim siz anlayın. Neyse konuşmanın sonuda bana ne dese beğenirsiniz: "Ama bu yönetimden daha iyi yok ki, kime güvenip ülkeyi teslim edeceğiz..." Neyse bu konuşmanın akabinde suratına suratına: "Az önce saydığın adaletsizliği, ekonomiyi, liyakatsizliği HAKEDİYORSUN" dedim. Yani bu yönetimi biz seçtik arkadaşlar. Onun için eleştirmeye hakkımız var ancak haketmiyorum demeye hakkımız yok! Öncelikle sorunlardan dem vururken ben yandım, ben bittim demeyelim. Sözüm herkese de değil... Ben şahsen bu yönetimi destekledim. Bunun için acıtsa da millete karşı bunları bağırarak isyan ederek anlatmaya utanırım.

Din halkın afyonudur demiş Karl Marx abimiz. Bu ülkenin %50den fazlası ne yazık ki bu noktada müptezel herkes sanıyor ki bu hükümet gitti mi birden dinsiz olacağız. Bu hükümet gitti mi karalar bağlayacağız. Evet karalar bağlayacağız arkalarında enkazdan bile beter bir ülke bırakıp gidecekler. Eğer ki bir seçim daha bunlar alırsa aklı olan, imkanı olan bu ülkeyi terkedecek ve şu söylem ciddi anlamda gerçekleşecek:

https://i.ibb.co/rvn8xBJ/6f1ff80c82c579cb1fbb7b2d1237e4f9.jpg (https://ibb.co/0QP4C03)
Source (https://www.zaytung.com/fotohaberdetay.asp?newsid=332027)

O zamanda bu hükümeti seçenler karalar bağlayacak yurtdışındaki insanlara dönün diyecekler tekrardan vatan haini gözüyle bakacaklar. Evet bu hükümeti biz seçtik her ne kadar çoğumuz istemesekte sonuçlarına da yine biz katlanacağız. Hayır en komiği kendi işletmesinde sürekli açık veren zarara uğratan birisini kapının önüne koymaktan çekinmeyecek adamlar bu hükümeti o kadar senedir destekliyor ya buna gülüyorum.

@meser#  Fırsatını bulan yurtdışına kaçıyor artık zaten. Burada kendini tüketmek istemiyor kimse ve bu isteğe saygı duyuyorum tabi. Dünyaya bir kere geliyoruz sonuçta. Afedersiniz eşek gibi çalışıp bir araba almak için 10 sene beklemek yerine insanlar olması gerektiği gibi kısa zamanda ulaşabilmeyi istiyor haklı olarak. Araba lüks değil çünkü normalde. Sadece bizim ülkede öyle. Sırf araba için de değil tabi hemen hemen her konu için benim lafım.

Şu an bir karar vermek için önümüzdeki seçimi bekleyen çok kişi var. Eğer yine mevcut hükümet seçilirse insanlar umutlarını kaybedip ülkeyi terketmeye devam edecekler. Bu seçimin sonucu artık olumlu bitmeli yeter artık. Tabi ki yeni gelecek hükümet cennetlik demiyorum. Ben sadece değişim istiyorum. Değişim gerçekleşsin sonrasına bakarız zaten. Ayrıca bu saatten sonra insanlar konuşmaya başlamışken bu böyle gider. Yani yeni hükümet geldiğinde onların da böyle bir şeye yeltenmelerine asla izin vermemeliyiz bu saatten sonra. Ayrıca yeni nesil ile birlikte ben artık eski kafalı bir Türkiye'nin yok olacağından eminim.

https://www.instagram.com/reel/CRjnmsPBF7R/?utm_medium=copy_link

Sonunda bir umut ışığı yeşerdi beaaaa  ;D inşallah dayımız orda linç yememek için öyle dememiştir diyecemde çok içten dedi ekonomimiz kötü diye  :D

Yalnız bir şey dikkatimi çekti, bunca insanın hepsi birden Türkçe'yi ne kadar güzel kullanmışlar. Birçok iletide imla hatası görmedim. Ulan yemin ediyorum gözlerim yaşardı, çok duygulandım lan. Türkçe'yi katletmeyen insanı mumla arıyoruz, beni sevindirdiğiniz için hepinize tek tek teşekkür ediyorum.


Arkadaş Belçika'da 2500 Euro verip BMW 3.18 almış, Türkiye'ye gelmiş. Geçen yıl benim kuzen Almanya'dan Opel alıp geldi, 800 Euro.

Bu toplum öyle ilginç ki; ben, varlığımın küçük bir bölümü olmasına rağmen araba satın almaktan çekinirken bunlar yarınlar yokmuşçasına kredi çekip araba satın almaya ve arz/talep dengesinin içinden geçmeye devam ediyor. Ben kendim için bir araba alırken iki araba da devlete satın almayı kabullenemezken bu insanlar içinde bulundukları durumu sonuna kadar benimsemişler. Bunlar durumu benimsiyor çünkü araba onlar tarafından bir ulaşım aracı olarak değil, statü aracı olarak görülüyor. Bunlar için çok para vermek, çok statü anlamına geliyor! İşte tam da bu görgüsüzlük nedeniyle kimse vergilerden şikayet etmiyor.

Biz genç nesil sadece dedelerimizin fütursuzca borçlandığı bir geçmişin hesabını ödemek değil, aynı zamanda dünya tarihinde gençlerin anne-babasından daha az gelir sahibi olduğu gerileme dönemiyle yüzleşmek zorundayız. Dünya'daki bu gerileme döneminin yanı sıra; basiretsiz yöneticiler, ucuz iş gücü olmak için gelen milyonlarca mülteci ve yüksek vergiler koşulları daha da zorlaştırıyor. Ancak, içinde bulunduğumuz durumu sonuna kadar hakediyoruz çünkü bir üst-nesil (bize geni aktaran atalar) tam bir vasat. Malzeme kaliteli değil. Düşük zeka, sonsuz kabullenilmiş ve dalkavukluk akıyor bu yavşak toplumdan!

Araç satarken yazıveririz, "ben anlamam çekten senetten, aracım peşin satılıktır" diye. Peşin dediğin devletin verdiği çektir. Elden ele gezer. İşte bu Türk Lirası dedikleri çek öyle lanet bir şeydir ki 3 gün elinde tutarsan 3 gün, 4 gün tutarsan 4 gün zarar edersin. Saat gibidir hiç şaşmaz, elinde kaç gün tutarsan bu meret sana o kadar zarar yazar.

Sana ne kardeşim, istersem bana bir iskender ısmarlayana arabamı veririm. Yüce gönlüm isterse 3 satoşi taksitle şu güzel kardeşime evimi veririm, sen kimsin ulan? Yavuz hırsız ev sahibini bastırır, işte bütün bunlar hep o yüzden olur. Araya kendi girecek ya, o yüzden satoşi girsin istemez; yoksa devlet dedikleri o haydut, TL dedikleri şu mereti kullanarak seni beni istediği gibi yolamaz.

Kanun çıkarmışlar Türk Lirasının değerini koruyacaklarmış. Koruma kardeşim liranın değerini, bırak yerin dibine batsın. Batsın kardeşim, bu lira dediklerinin bir hayrını mı gördük? Yerin yedi kat dibine batsın.

Batar çıkar, kendi küllerinden tekrar doğar. Ya da doğmaz, Allah rahmet eylesin, serbest piyasa dedikleri bu değil midir ki? Bir karar verin. Serbest midir, değil midir?

Finansal İstikrar Komitesi FİK kurdunuz olmadı, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi FİKK dediniz. Ulan kahretsin, kurduğunuz zıkkımın adında bile hayır yok; "arkanı dön işim var" komitesi. Siz interneti 170 liradan 600 liraya çıkaracaksınız ama ben yumurtayı 10 sene boyunca 10 kuruşa satacağım. Ne güzel memleketmiş ulan! Sizin babalarınız da böyle kurnaz mıydılar? Şarkın en kurnaz delikanlıları. Ulan sizin babanızın şarap çanağına tüküreyim. Siz uyanıksınız, biz alayımız birden keriziz öyle mi? Basına "dışarıdan bakınca Türkiye süper güç" diye yumurtlayıp, yumurtaya zam geldiğinde "ben yapmadım miki yaptı" dersiniz. Ulan yemin ediyoum sizi elime verseler öyle süper tokatlarım ki! Süper güç nasıl oluyormuş görürsünüz. Sizde hiç utanma yok mu ulan, insafsızlar? Sizin beceremediğiniz istikrarı sağlamak mahalle bakkalına mı kaldı be terbiyesizler!

Türk Lirasını korumak da bize düştü iyi mi? Merkez Bankası yan gelip yatsın, lirayı biz koruruz. Çünkü biz böyle çilekeş bir milletiz. Ne güzel memleket! Ulan lira benim babamın oğlu mu, ben lirayı neden koruyacakmışım? Ben işime bakarım. Bugün bir kuruş kazık yediğim yerden yarın arkama bakmadan kaçarım. Hayat işte böyledir, koskoca heriflersiniz, öğrenin ulan bunları. Bize hayal satmayın kardeşim, keriz miyiz biz? Biz sizin kadar uyanık değiliz ama bir yeriz, iki yeriz, üçüncüde mevzuyu çözeriz. Bu lira dedikleri haltın ne menem bir şey olduğunu artık hepimiz biliriz.

Çoğumuz biliriz. Kahretsin, nerede bir gariban var, onlar bilmez. Rize'de sel olur, çekyata koyduğu liralar gitti diye ninem ağlar. Ah be ninecim, o liraları sel değil, devlet götürdü, ama ben sana bunu nasıl anlatayım. An nenem ah, ulan yazık sana be! Sonra da gelir bu hokkabazlar "hac paran benden" diye sana sadaka verirler. Senden çaldıkları parayla 10 kere hacca giderdin ama sen bütün bunları nereden bileceksin.

Ulan böyle kahpe düzenin gözü çıksın emi!

Gençlerde artık burada yaşama, gelecek kurma hevesi kalmadı. Çevremde hiç kimse ileriye dönük hayallerinde buna yer vermiyor zaten. Herkes yurt dışında yüksek lisans, doktora veya orada işe girip çalışma üzerine hayaller kuruyor. Neden gençliğimizi burada tutmak yerine böyle düşüncelere kapılmasını sağlıyoruz asıl bunu sorgulamak lazım. Ne varsa gençlikte var neticede.

Evet böyle komik paralara bile araba alınabiliyor oralarda. Burada 2500 TL versen iPhone'un yeni telefonunu bile alamazsın bırak arabayı. Bugün Twitter'da, ÖTV'nin kaldırılması ile ilgili bir hashtag açılmıştı. Ona bile gelip şey yazanlar olmuş. Önceden ÖTV vererek araba alanlara ÖTV için ödediği tüm miktarlar iade edilsin ve öyle kaldırılsın yazmışlar. Hükümet varsayalım ÖTV'yi kaldrımaya karar verdi. İade vs. gibi olayları yapmayacağı bariz belli. Hatta ÖTV'yi bu zihniyetin kaldırmayacağı da belli. İade yapılsın yapılmasın, yeter ki ÖTV kalksın da temelli kurtulalım şu kan emici uyduruk vergi türünden.

Başıma gelen olaylar silsilesi yüzünden batmıştım iş yapacaksın vergi borcu yoktur yazısı istiyorlar yapamıyorsun. Bankada borcunu yapılandırmak istiyorsun daha fazla borçlanıyorsun.   Televizyonda izliyorsun futbol kulüplerine paralar yağıyor büyük firmaların veya şahısların vergi borcu siliniyor sonra diyorlarki 3 çocuk yap.

Hemen hemen heryer satıldı lafta kiralandı doğmamış cocuk bile bu dönem verilen garantiler için ödeme yapacak doğmamış çocuk borçlandırıldı.

Türk lirasını korumak isteyen yokki işin başından beridir amaçları tl nin değer kaybetmesini sağlayıp olabildiğince iş gücünü buraya çekmekti ama yapılan saçma işler sonrası buradaki fabrikalar bile kapatma kararı aldı açılmak isteyenler ise vazgeçti.

Bende çok isyan ettim ama yapacak birşey yok düşün şimdi  12 yıllık bağkur borcum var yapılandırmak istedim borcu ödeyeyim dedim sen diyor ilk önce ne kadarlık taksitle ödeyeceksin onu belirle sonra hesaplanıyor diyorlar diyorumki bilmediğim borç miktarı için nasıl karar vereceğiz? Ben bilmem diyor.


12 Yıllık sigorta için 65 bin tl borç çıktı cebimde bir o kadar para var şimdi 12 yıllık bağkur borcunu ödesem bir işime yaramıyor ödemesemde aynı şekilde şugünden itibaren sıfırdan bağkurlu olsam emeklilik dönemi geldiğince zaten emekli olabiliyorum neden ödeyeceğim? hizmet vermedinki? saçma saçma işler.

Ötv dediğin şey nedir? Bana soracak olursan ötv devletin haracı.

Araç, buzdolabı? Bunlar özel tüketimmidir? Benim köye gitmek için veya işe gitmek için aldığım araçta ötv olması normal bir vergimidir?

Sayfalarca yazsan birşey olmuyor.

Bir ülke başkanı düşün kıbrısa yapacağı ve kendi kalacağı saraycıkları vatandaşa müjde olarak açıklasın.

Ben şu ana dek o kadar fazla isyan ettim ki yorgun düştüm artık. Çünkü laf bile yetişmiyor ki arkadaş bir ton şeye. Mesela sürekli zam gelen şeylere isyan, ÖTV gibi haksız verginin uygulanmasına isyan, faturaların abartılı miktarlarına isyan... Böyle uzar gider işte. İsyan da bir yere kadar. Bu saatten sonra önemli olan ülkeyi kurtarmak. Yoksa çok daha zor günler bizi bekliyor.

Yaşadığımız bu ortamda haksızlığa uğramayan kalmadı. Soyup zengin olana sor. O da kolay soyamadığından yakınır. Adamlar her gün kalkıp yeni bir soyma yöntemi için yasa çıkarırlarsa sen istediğin kadar isyan et. İş yerinde bulunduğum kat başkanlığın olduğu yer. Her gelen başkan kendi mefruşatını yenilemek istiyor. Her 6 yada 7 ayda yeni soygun. Sen durumu gör gücün yetmesin. Soyulan sensin.

Bu olay gerçekleştiğinden beri Türk Telekom rezalet bir halde. Adeta kurtarın beni diye bağırıyor şirket. Alan kişi o kadar berbat bir hizmet veriyor ki süründürüyor milleti resmen. Beş para etmez internet paketlerini dünyanın parasına satıyor ve o da yetmiyor tabi. Bi de üzerine berbat bir hizmet sunuluyor. Bunu bizzat yaşayan bir arkadaşım mevcuttu sonra değiştirdi artık dayanamayıp.

Turknet iyi ki var diyorum o yüzden. O da olmasa rekabet ortamı olmayacaktı ve millet sömürülmeye devam edecekti. Ben şu an Türknet kullanıyorum ve çok memnunum açıkçası. Şu anki paketim 100 TL'ye 75 down 8 up şeklinde. Hatta mahalleme fiber hizmetleri geldiğinde aynı paraya 1000 down 1000 up verecekler ki harika olacak.