bir de mevzu bahis iran olunca "1000 yıllık tarihi olan bir medeniyet bir kültür bunlar şöyle şöyle böyle böyle" derler. 1000 yıllık kültürü olan medeniyeti olan adamlar yolcu uçağını vurdu, masum suçsuz olayla alakasız 200e yakın kişi öldü. bu savaşlarla hiç alakası olmayan insanlar hem de...

ben bir chpliyim ancak siyasi tartışmasında değilim ben zor geçinir hastaneden zar zor faydalanırken adamların derdi eşinin saçı olunca batıyor arkadaş bana

1. olasılık
theymos'un satoshi'yi tanıdığını düşünmüyorum, bahsettiğiniz gibi 35. sıradaki kişinin seçilme sebebi de bu olabilir. Kimliğini bu kadar anonim tutma konusunda başarılı olan satoshi'nin, arkasında zayıf halka bırakacağını da düşünmüyorum çünkü bir şekilde sizin düşündüğünüz gibi yakın çevresi de aynı şeyi düşünüp "Dostum sen satoshinin kurduğu forumda adminsin, kesin onu tanıyorsundur, kim o?" şeklinde sorular geleceğini de düşünmüştür herhalde.

2. olasılık
bitcoin.org domaini 08.2008 yılında alınmış, yani gerçek satoshi ya da ekibi tarafından, bitcointalk.org ise 06.2011 yılında alınmış, yani arada neredeyse 3 yıl var, buradaki satoshi sadece bir hayran rumuzu da olabilir, gerçek bitcoin ekibi ile doğrudan bağlantısı da olmayabilir, r10.net gibi bir domainin sahibi tarafından Ronaldinho'nun 10 numaralı formasından esinlenip aldığı domain gibi bir hikayesi de olabilir. Bu yazdıklarıma doğru diyen de çıkar yanlış diyen de ama kimsede kesin bilgi olamayacağından bana göre olasılık yorumları gerçek, diğerleri sallamadır.

Düşünüyorum da sanırım yüzü geçmiyor. Yani şöyle birşey de var. Bu bi eksiklik mi. Derdimi gayette anlatabiliyorum. Herşeyin fazlası zarar olduğu gibi bence fazla kelime de zarar. Laf kalabalığına gerek yok.  İki bin kelime konuşan arkadaş ne yapıyor uzaya falan mı çıkıyuor. O da benim gibi günlük hayatını sürdürüyor. EE o zaman fazla kelieye ne gerek var..

Bu işin iki boyutu mevcuttur !!! Biri ekonomik biride teknik becersizliktir !!!


Şöyleki avm veya binalardan örnek vermek gidersek yapılan projede metreküp hesabı yapılır ve oraya ne kadar  hava vermek gerektiği hesaplanır. Alanınız 10.000 m3 ise buraya uygun bir santral seçilir. Aslında bunu projenin yatay mimarisine bakarak çözebilirisniz ve iş burda bitti denir ama bitmez !!! Bundan Sonra dediğim gibi işin iki tane boyutu var.


Ekonomik boyutu  bu santral tipinin ne olması ve hepa filtrelerin değişim olaylarıdır ! Uygunlanması gerekenlerin alınmamasıdır filan falan...

3 tip santral mevcuttur arkadaşlar

%100 taze havalı , Karışım havalı veya ısı geri kazanımlı gibi türlerdir.. Bunlar en çok terçih edilenleri..


Burada avm boyutuna gidelim oradan örnek ile !! Normalde kullanılması gereken özellikle ortak alanlarda  %100 taze havalı santrallerdir !!!  Dışarıdan havayı alır içeri verir mis gibi taze hava alırsınız sonra verdiği kadarını ise geri tekrar salar.. Burada şu olay meydana gelmektedir normal insanın yaşam konforu 22 derece dir. Evet 22 derece gayet konforlu bir şıcaklıktır nem ise %50 kafidir. Dışarısı 8 derece olduğundan siz o havayı 22 ye çıkarmak için içeride elektrikli ısıtıcı yada serpantin dediğimiz arabadaki radyatör aklınıza gelsin bir ünite yerleştirirsiniz. Bu ünitenin içinden ise sıcak su veya soğuk su geçirerek hitap eden alanı ısıtırsınız ! Şimdi Avm gibi ortak olan yerlerde bunu nah bulursunuz !!!

Sebep kazanın cayır cayır yanması ve suyu habire sıcak tutmak için harcanan para dır !!! Peki genelde naparlar bu ortak alanlarda...

Karışım havalı santral koyarak tasarruf etmeye çalışırlar hatta buna tambur koyarak dahada tasarruf etmeye çalışırlar. Peki karışım hava nedir. %100 giren havanın yarısını dışarı atarsınız %50 geri kalan %50 ise tekrar ortak alanın içine pompalarsınız... Böylelikle ısı kaybını engellemiş ve içerde ısıttığınız havayı dışarı salmadan tekrar tekrar döndürürsünüz.Fakir bir avm de iseniz misal bu alınan hava (Kullanılmış hava)%80 (Taze hava)%20 filan olur genellikle.

Peki olması gereken nedir ? Bir kalite sensörü takara ki bu aletin amacı içerdeki karbonmonoksit ölçümü yapmakttır ona göre içeri girmesi gereken taze havayı ayarlar. Yani hava kirlenmişse damper leri açar ve daha fazla taze hava içeri nufus eder !!! Genelde bunu unutun bir defa konulur ve bir daha değiştirilmez !!!!!! gereksiz görülen bir cihazdır !! Çünkü maliyettir. İkinsi her santralin içinde g4 f5 f7 gibi adlandırılan filtreler mevcuttur ! Bunlara sensör takarak basınç ayarı ölçülerek kirlendiği anlaşılır ve değiştirilir peki türkiyede değiştiriliyormu gunu gunune nadir !! Hele avm gibi bir sürü dükkan olan yerlerde ve herşeyin maliyettttttttttttttttttttt artıyorrrrrrrrr denilen yerlerde unutun !!!! bu işleri

Genelde her hava çıkışında da hepa filtre kullanılır ama bu ortak alanlarda yoktur gerekte yoktur. O yüzden şirkette biri hastalandımı ayvayı yediniz çünkü sizde hastalandınız geçmiş olsun. Bu tarz yerlerde bide fancoil denilen extra cihazlar vardır aynı klima gibi içerdeki havayı ısıtıp veya soğutup size tekrar çakarlar !!!

Uygulama yaparken yapılan hatalar 10.000 metre küp hava vermesi gereken yeri 8000 lerle beslemek gibi şeyler hava kalitesini bozar. Kanaldaki delikler flexi yırtıkları bunların hepsiniz hissedersiniz zaten. Neden kurumlardan binalardan dışarı çıktığınızda sokakta nefes alıp offffffffffff dünya varmış diyorsunuz hiç düşündünüzmü ?

Bu işin en titiz olması gereken yerler ilaç fabrikaları ve hastanelerdir arkadaşlar !!! ameliyathaneler yoğunbakımlar ilaç üretim yerleri ve depolama bunlar extra vav denilen cihazlarla basınclandırılır ve filtreleri düzenli takip edilir !!! Eğer takip edilmediyse vay halinize !!!

Burada isim veremem ama böyle hastaneler ne yazık ki mevcut ne yazık ki.....

Biraz daha acarsak konuyu olay şu şekilde olur daha iyi anlamanız için !


Dışarıdan hava alınır filtrelerden geçerek ameliyathaneye basılır > ameliyat hane de +10 pascal basınc olusturulur ordaki hava dışarı kaçar > tam steril koridor burası 10 basıncı alır  3 azaltır (emiş ile) 7 pascal basıncı olur yani artık o hava ameliyat haneye dönemez çünkü orası 10 basınctır peki sonra nolur > yarı steril koridor altığı 7 pascal dan emiş ile 3 emer 4 pascal bırakır bunuda amelıyathane onundeki bekleme alanına boşaltır ! > bekleme odası yani bizim olduğumuz yer ordanda 4 pascal emilir...

yani ameliyat hanede doktor gripli ise açık ameliyatta o virüs o hastaya ulaşamaz !!! (zaten ağızlık takarlar ayrı mevcuda bir misal diyoruz) o öksürük hava akımıyla tam steril koridor ordan da yarı streil koridora ordanda bekleme alanına kadar ulaşır !!! siz hasta olursunuz !!! ama ameliyathane dekiler olmaz  !!!

İşte burada cahillik başlar !!! orospu cocukluğu burda başlar !!! iş bilmemezlik burada başlar !!! para için ruhunu satanlar burada devreye girer işte !!!

Bu zincir bir terse dönerse !!!!! basınçlandırma ayarlanamaz otomasyon tam çalışmaz veya es geçilirse bunun sonu ölümdür !!! beyler şakası yoktur !!

Ortak alanda öksüren biri veya gripli biri o an ameliyathanede olan açık ameliyatlı birini öldürür !! yada yoğun bakımdakiler yada bebekler !!!

Göztepe'de 4 bebek enfeksiyondan öldü - Son Dakika Haberler
www.hurriyet.com.tr › Gündem Haberleri
15 Haz 2006 - ... Yenidoğan Bebek Yoğun Bakım Ünitesi'nde iki günde 4 bebek ardı ardına hayatını ..

24 Eyl 2008 - Salgınlar özellikle yoğun bakım ve yeni doğan ünitelerinde olmakta. ... Bilim Kurulu üyesi Zeynep Kamil Hastanesi Yeni Doğan Klinik Bölümü Başkanı Prof. ... servislerinde bebekler ölmeye devam ederken, her toplu ölümler ...

bunlar yeni sayılabilecek haberler hele 90 larda yanılmıyorsam aynı anda 10-12 bebeğin çıktığını okumuştum. Hatta birinden duyduğuma göre daha yeni  istanbul da bir hastanede 8 kişi yoğun bakımda öldü. Aileler 1 saat arayla cağrıldı gelin cenazenizi alın kurtaramadık yaşayamadı filan diyerek !! Siz takdiri ilahi deyin ben neyse... ağır küfür edesim mevcut...



hocam aydınlata bildim mi seni ? umarım inceleri yakalamışsın dır .... Avm denilen yer bir hastane değil ki hastanelerde olanlarda belli... Hele 90 lar 2000 ler bende hep hikaye gibi okudum ama işleyişi görünce has... çektim içindem bir damla göz yaşıyla..

Saygılar...

Neyin kafası hala anlamıyorum bir insan bir ülke neden saatlerin ayarlarıyla oynar da yıllardır insanları karanlığa mahkum eder, bir tane mantıklı açıklama gelmiyor aklıma. İşe gidiyoruz 3 saat sonra güneş anca doğuyor anasını satayım.

Sen bilin şekerim 😉biz giderik, zorla cennete sokacak değiliz. Muhtemelen cennetin kokusunu duysan fikrini değiştirirsin. Yalnız istikrarlı olmak lazım sonradan fikir değiştirmek yok, ok?

kime göre neye göre sıkıcı?

Bu dünyada zulüm görmüş, canı yanmış, açlıktan yoksulluktan başını kaldıramamış olanlara göre mi?
yoksa dünyada her türlü zevki aldık yaşayacak bir şey kalmadı modunda takılanlara  göre mi?


İlk durumu çok fazla konuşmaya gerek olduğunu sanmıyorum. çünkü bu tarz insanların ahiret hayatına inanması çok daha kolaydır. ve ilk düşündükleri cennetin sıkıcılığından ziyade bir an önce bu dünyadan kurtulmak ve kendilerini cennetin serin sularına bırakmaktır.


İkinci durumda ise Senin bir yazında belirttiğin gibi bu dünyada ki zevklerin cennettekilerin yanında lafı bile edilemeyecek kadar sıradan olduğu anlatılır.


Hal böyleyken tatmadığın bir zevkten veya deneyimlemediğin bir aktiviteden sıkılma aralığını da bilemezsin.
Bugün dünyada yediğin bir kilo çilekten sonra çilek yemek için iştahın azabilir, peki ahirette de böyle olacağını sana kim söyledi?
yani denek istediğim bir insanın nefsinin cennetteki doyum noktası nedir bilemeyiz.