|
61 plaka ve Şenol Güneş Trabzonlu olduğunu bir defa daha belli etmiş oldu. Her ne kadar Beşiktaş zamanında başarılı bulsam ve sevsem de kötüye kötüye haksıza haksız demek boyun borcumuz nereye kadar böyle gidecek Şenol hocam!
|
|
|
|
|
Bir kere garantide denemiştim konumunuzla işlem yapmak istediğiniz atm farklıdır hatası vermişti belki başka bankaydı tam hatırlamıyorum onun dışında enpara da kartım evde kaldığı için deneyeyim demiştim onda da yine tuşlama yapmak durumunda kaldım belki de ben beceremedim ama çok daha kullanışlı kare kod olayı haaa ilk denemelerde aval aval kartı bekleyebiliyor insan sonuçta insanlık hali 😅
|
|
|
|
...
benzer düşüncelere sahibiz hocam, en azından yakın gelecekte bu alanlarda ciddi atılımlar görmek çok mümkün olmayabilir. bence en makul alan oyun sektörü olabilir, önünde hiçbir engel yok ve her anlamda hazır bir piyasası var. Finansal mekanizmaların devletler ve güçlü aracı kurumlar tarafından kontrol edildiğini varsayarak Satoshi'den önce bitcoin gibi güçlü bir birimin ortaya çıkabileceğini sanmazdık galiba. Olsa olsa paypal gibi birşey olur görüşüne sahip olabilirdik. Gayrimenkul ve sigorta sektörlerine de belli mi olur Satoshi gibi birisi çıkar ve kartlar yeniden dağıtılır. satoshi'den önce ve satoshi'yle birlikte dijital varlık denemesi gerçekleştiren başka insanlar da vardı. satoshi bu konuda girişimlerde bulunan ilk insan değil.  insanlar gündelik hayatta ilişkilerini sürdürürken devlet mekanizmalarına ihtiyaç duymadan borç alıp verebiliyor, finansal ilişkilerini bir yere kadar devam ettirmeyi başarıyor (ister kendi aralarındaki not defteri, ister dağıtık blockchain defteri) ama iş mülkiyet gibi ciddi konulara geldiğinde her şey bir anda değişebiliyor ve en ufak problemlerde kardeş kardeşi tanımayacak hale bile gelebiliyorlar. şimdi böylesine büyük ciddi riskleri içinde barındıran bir konuda "devlet mekanizmasının dışında hizmet verebilirim" dersen; senin bileceğin iş der geçerim. gayrimenkul ve sigorta gibi hizmetler, otoriteyle işbirliği yapılmadan uygulanabilecek, uygulansa bile verim alınabilecek alanlar olamaz. bu yüzden zaten ilk postta "en azından yakın gelecekte" ifadesini kullandım. Tabiki de yakın gelecekte zor hocam çünkü çok nadir çıkıyor ekosisteme faydalı olabilecek uğraşlarda bulunan insanlar. Dediğiniz gibide mülkiyet ve sigorta gibi işlemlerde bir otoriteyle işbirliğinde bulunulması elzem bir durum günümüzde ancak blockchain sisteminin yardımıyla illa ki ben bunu nasıl daha önce düşünememişim diyen birisi sayesinde çağ atlayarak bu otoriteyi blockchain sistemi üzerinde inşa edilir ancak yakın zamanda değil  |
|
|
|
...
Makalede geçen 5 sektör böyle sıralanmış durumda. Gayrimenkul ve Sigorta maddeleri dikkatimi çekti. Bu sektörler gerçek hayatta devlet güvencesi altında olduğundan dolayı Blockchain sektöründe parlamaları bende zor. Daha çok dijital alanda var olan sektörlere odaklanmak gerekiyor.
...
benzer düşüncelere sahibiz hocam, en azından yakın gelecekte bu alanlarda ciddi atılımlar görmek çok mümkün olmayabilir. bence en makul alan oyun sektörü olabilir, önünde hiçbir engel yok ve her anlamda hazır bir piyasası var. Finansal mekanizmaların devletler ve güçlü aracı kurumlar tarafından kontrol edildiğini varsayarak Satoshi'den önce bitcoin gibi güçlü bir birimin ortaya çıkabileceğini sanmazdık galiba. Olsa olsa paypal gibi birşey olur görüşüne sahip olabilirdik. Gayrimenkul ve sigorta sektörlerine de belli mi olur Satoshi gibi birisi çıkar ve kartlar yeniden dağıtılır. |
|
|
|
Gine mi darbe haberi arkadaş diyerek sopsoğuk bir darbe esprisi yapmak istiyorum müsadenizle Daha sonrasında artık alıştık bu tarz haberlere darbe veya girişimi olmayan ülke de ne bileyim kendine devletim demesin yani artık moda haline geldi. |
|
|
|
Püsür hocamızın yaptığı gibi evlenmiş abilerimiz ablalarımız nasıl bir balayı planı yaptığını anlatırsa hem onlar o günleri hatırlarlar hemde biz bugünün sultanları yarının bedbahtlarına ( ) daha güzel fikirler verebilirler şöyle yapmıştık şundan sıkıntı çekmiştik falan filan. Benimde yaklaşıyor gibi durum ben seneye bir nişan sonra Amerika'ya gidim bir düzen kurayım 2 sene sonra da nikahı basarım diyodum da hatunun babası dürtmeye başlamış bakalım neler olacak  |
|
|
|
Gayet güzel oluyor bu tarz belgeseller hocam özellikle dediğin gibi yemek yerken efsane gidiyor film açsan bitince elimi yüzümü yıkayayım geleyim ortalığı toplayayım deyince piç oluyor film Kısa ve tek yiyeceksem ya bir anime bölümü açıyorum ya da böyle kısa belgeseller falan açıyorum. |
|
|
|
Ben de bunlara bir tane ekleyeyim: Eskiden, telefonun şarjı bitmeden şarj edilmemesi gerektiği ve bunun bataryaya zarar vereceği söylenirdi. Ben de buna inanarak telefon şarj uyarısı verene kadar şarjını kullanırdım. Fakat daha sonra öğrendiğim bir kaynağa göre böyle bir şey söz konusu değil. Günümüzdeki çoğu telefonda bulunan Lithium-ion piller için böyle bir şey söz konusu değil. Eski tür piller ile aynı hammaddeyi içermedikleri için istediğimiz zaman şarja takmak bataryaya zarar vermez. Her kaynak farklı bir şey söylediği için bunu da sorguluyorum tabi. Ancak çoğu zaman pil seviyesi %50lerdeyken şarja takıyorum. Hala da telefonumun pili gayet güçlü açıkçası. Valla hocam bende sizin gibi o bilgiyi gördüm lakin zırt pırt takmaktansa şarjın %15-20 arasında olduğunda şarja takıp bitene kadar ellememenin en sağlıklı sonuç olduğunu gördüm. Ben her fırsatta şarjımı dolu tutmaya çalışırken, kız arkadaşım öyle her defasında şarja takmayıp dediğim gibi bitmeye yakın takıyordu bir ara bunun telefonunun imeisi klonlandı açılana kadar kendi telefonumu ona vermiştim yola gidecekti bende onun telefonunu almıştım açılınca kullanırım diye. Onun telefonunun bataryasının mAh 3000 ken benim ki 4000 di ve benim telefondan daha eski bir telefondu onunki bunlara rağmen benim telefondan daha uzun süre gidiyordu şarjı. Yeni pil teknolojisinde telefonu ne zaman şarja taktığınızın çok önemi yok çünkü bir tam batarya kullanımı bir döngü sayılıyor, aralarda şarj etmeniz pil ömrüne zarar vermiyor. Bununla beraber pilin kesinlikle boşalmaması gerekli ömrü çok sakatlayan bir şey. Ayrıca pilin tamamen dolması da sakıncalı mümkün mertebe fırsat buldukça şarja takıp %90 ı geçmeden kullanırsanız çok uzun bir pil ömrü olacaktır. Valla hocam bende hemen hemen aynı şeyleri kız arkadaşıma diyordum ama gerçektende teori ile pratik arasında ciddi fark olduğunu deneyince gördüm Abarttığımız ve yücelttiğimiz kadar yok bu yeni bataryalar |
|
|
|
|
newspaper der gibi nftpaper olabilir diyecektim ki com'u dolmuş hocam .net'i düşünebilirsin ya da direk nftpaperworld.com'u düşünebilirsin o boşta duruyor logoyu newspaper kıvamında yaparsan güzel olur gibime geliyor.
|
|
|
|
Aslında garipsemediğim bir hareket olduğunu söyleyebilirim. Tabi yanlış anlamayın beni, ben demiyorum ki yaptığı hareketler çok doğru diye. Demek istediğim şey şu ki, zaten uzun zamandır Erdoğan'ın ilginç hareketlerine ve konuşmalarına şahit oluyorduk. Mesela taze bir örneğini şuraya ekleyeyim: https://twitter.com/AjansMuhbir/status/1434182342961139712?s=20Bir arkadaş yanına geliyor ve otobüsteki çayları ne yapalım diye soruyor. Erdoğan da onların başka yere gideceğini söylüyor. Bunların duyulabileceğini gerçekten bilmiyor mu hala merak ediyorum. Ya da artık umursamıyor. Ana örneğe dönünce de, bir çocuğa sıradan bir vatandaşın bile böyle davranmasını yanlış buluyorken, ülkeyi yöneten kişinin böyle şeyler yapması çok uygunsuz kaçıyor. Resmen kötü örnek teşkil etmiş oluyor. Artık öylesine kendisine bağlı bir güruh var ki hocam ve bu kişilerin sayısı çok olduğu için umursamıyor görüşündeyim. Malum politikacılar bugün birşey der yarın tersini ve ilk dediğinin yanlışlığına bakmadan ikinci tersini rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Politikacı olmak bunu gerektiyor umursamamak sadece kendi bildiğini istediği şekilde yapmak dile getirmek... |
|
|
|
|
Çok şükür son ulusal, dünya ve galaxy şampiyonu Cebelitarık'a karşı 3-0'lık bir galibiyet aldık(!) Artık darısı diğer maçlarda Cebelitarık'a kıyasla çantada keklik olan takımlara karşı aynı galibiyeti almakta!
|
|
|
|
Kapımı çalışıyorsunuz sayın Cumhurbaşkanımız dedim videoyu izleyince o nasıl bir harekettir öyle yahu. Çocukta travma olarak kalırsa ya hadi şuan aklı ermediği için sorun etmez ancak bu videoyu seneler sonra bir arkadaşı şans eseri görüp alay ettiğinde falan ne olacak? Gerçi politikacılarımızın çocuk sevgisi bambaşka bir düzeyde Bknz:  |
|
|
|
|
2-0 yapmışlar ikinci yarında inşallah bir iki gol daha atarlar da rahata geçeriz geldiğimiz hale bak Cebelitarık karşısında 2-0 öndesin ve rahat edemiyorsun bu mu yani koskoca TÜRKİYE MİLLİ FUTBOL TAKIMI!
|
|
|
|
Balıkla aram pek olmamıştır ne bileyim kokusu biraz ağır geliyor ama grip olduğumda falan löpür löpür götürüyorum bu da benim serseri serbest stilim Hatta rakıyla balık yapanları çok merak etmişimdir abi o anason kokusu biraz ağır ee balıkta ağır nabıyonuz burnunuzu direk çökertiyonuz mu Hocam balık pişirmeye başlayınca bir kap içine biraz su ve içine sirke koy. Bir taraftan balığını pişir bir taraftan da bu su kaynasın. Göreceksin ki balık kokusu etrafta daha az hissediliyor. Bayatlamış olan balık pişerken daha fazla koku çıkarır. Kendi tuttuğum balığı pişirirken ve yerken neredeyse hiç koku olmuyor balık yediğimi bile anlamıyorum bir gün dolapta bekletince tadı daha iyi oturmuş oluyor balıkçılardan taze balık alabilmek genelde zor ya bayat satıyorlar yada karıştırma yapıyorlar taze balık tavada bile belli oluyor pişerken kuyruklar havaya doğru kalkar. Genelde aynı yerden balık alırsanız tembihleyin taze değilse vermeyin diye ama burada iş biraz anlamaktan geçiyor. Hem balığın kendi kokusu hemde bir o ortamın kokusu gerçekten ağır geliyor aynı şeyi örneğin kahvaltı da yumurta yiyenlerin yanında çok hissediyorum. Ha yumurtayı tek başıma iken yiyebiliyorum ama balıkta bu söz konusu olmuyor ancak dediğinizi tek başıma iken bir deneyeceğim teşekkürler sipirmiiiin |
|
|
|
Zamanında kitabeler vardı sonra adamlar seyahatnameler yazdı matbaa ile kitap ve türevlerine geçildi ve şimdi internet ile blog başladı zaman içerisinde ölmediler ancak şekil değiştirdiler. Blogta öyle yani yazmak yerine sesli kayıtlara podcastlere, videolu kayıtlara yutubırlık gibi evrimleşti ve hala da devam edecek geçmişten kalacak geleceğe...
Birçok insan blogların devrinin bittiğini düşünüyor. Ancak, söylediklerinizin hepsini bloglara zaten koyabiliyoruz. Örneğin; podcast yapsak bile blog aracılığıyla tanıtabiliriz. Size katılıyorum. İnsanlar artık çok uzun yazılar okumak istemiyor. Ama okuyan sayısı da az değil. Genel olarak, blog yazan insanlara tavsiyeleriniz olabilir mi? Bu alanda ekmek bitti mi? Yoksa hepsini blog aracılığıyla zaten yapabilir miyiz? Konuyu biraz genişletelim mi? Örneğin; Bill Gates neden blog yazıyor? (Gatesnotes.com) Blog yazarlarının aslında bloglarına para kazanma yolu olarak bakmamasını isterim. Neden böyle isterim söyleyeyim matbaanın icadı ve yaygınlaşmasıyla kitaplara erişim kat be kat arttı ve örnek olarak 19.yy Viyana'da ki bir alimin hayatının çalışmalarının içeriğini kaleme aldığı bir kitabı bugün Türkiye'de yaşayan sen ben okuyabiliyoruz. Ve teknoloji geliştik artık kitaplar raflarda tüm odanın tozuyla beraber aylarca hatta ve hatta yıllarca kalabiliyor ve bunun yerine biz internetten bu verilere rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Bloglarda öyle her insanın birisine değer katabileceği bir yön olabildiği için bu blogları geleceklere bırakacakları bir kitap gibi düşünmeli. Hatta şöyle söyleyeyim bir tane kıl bir hocamız bize değişik değişik ödevler vermişti o konuyla ilgili o kadar web sitesi o kadar kütüphanedeki kitapları karıştırmıştım ki elle tutulur bir veri yoktu ama yılmadan aramalara devam ediyordum normal blog sayfalarına bile bakıyordum gevur bir hacı abimiz bu konuyla ilgili güzel bir paylaşımda bulunmuştu tamamen şans eseri denk gelmiştim. Ve buradaki verilerle güzel bir ödev hazırlamıştım hatta aklıma takılanları sormak için adama mail atmıştım belki görür minvalinde. Adam cevap yazmıştı hatta ödevimi tercüme ederek kendisine aktardığımda bir çok eksik olduğum noktayı bana göstermiş ve o hocanın ödevinden tam puan almama vesile olmuştu. Misal bu adamın blogu blog değilde ne Uzun tuttum şöyle kapanışı yapayım: Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelonun resim yaptığı, Beethovenın beste yaptığı veya Shakspearein şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes durup Burada işini çok iyi yapan bir çöpçü yaşıyormuş desin... |
|
|
|
|
Zamanında kitabeler vardı sonra adamlar seyahatnameler yazdı matbaa ile kitap ve türevlerine geçildi ve şimdi internet ile blog başladı zaman içerisinde ölmediler ancak şekil değiştirdiler. Blogta öyle yani yazmak yerine sesli kayıtlara podcastlere, videolu kayıtlara yutubırlık gibi evrimleşti ve hala da devam edecek geçmişten kalacak geleceğe...
|
|
|
|
Nihai sonumuz karaacahmet ve eşdeğeri mekanlar olacak hocam bu gidişle. Ancak komunizm yerine kaosla bitecektir diye düşünüyorum bir ara komunizm gelebilir ama fazla kalmaz İnsanoğlu kapitalist düşünceden kurtulamayacak ve elindeki mala değer üzerine değer kazandıra kazandıra maddi açıdan bir çıkmaza girecek hatta alamanyanın hiperenflasyonu gibi bir durum dünya genelinde olacak ki komunizm veya takas usulü bir sistemle kurtarmaya çalışacak en sonunda sıçıp batıracak hatta tekken filmindeki gibi bir hal bile alabilir yani belli olmaz |
|
|
|
Öncelikle hacı abi bak napıyorsun biliyor musun annesinden öğreniyorsun hangi hastanede doğduysa oraya götürüyorsun ve diyorsun ki benim dünyam burada başladı şaka şaka Bungalov evi ya da böyle kamp alanları oluyor karadeniz taraflarında yaylalarda instagramda falan denk geliyor adam çadırı bir açıyor ya da kapıyı bir bakıyon vay babayün kemüüüüğüne diyorsun manzara efsane şahsen bu tarz birşey güzel olabilir tamamen doğasal yeşillik temiz bir havaya sahip bir yer malum pandemi sonrası resetlenmek için güzel olabilir. |
|
|
|
|
Show Posts
