Marcao'yu nasıl affedebilirler gerçekten aklım almıyor. Adam düpedüz kendi takım arkadaşına saldırdı ya. Hayır yani, karşı takımın oyuncusuna da yapsaydı aynı şeyi derdim zaten de. Marcao kendini kontrol etmeyi beceremeyen ve her an patlamaya hazır bir bomba gibi duruyor sahada. Böyle bir oyuncuyu oynatarak nasıl risk alabiliyor Galatasaray ilginç. Kritik maçlarda kendini oyundan attırıp takımını çok kolay bir şekilde zora sokabilir. Bence bir an önce takımdan gönderilmesi herkes için iyi seçim olur ama görünüşe göre en azından şimdilik bu gerçekleşmeyecek.

Kripto para piyasasına yeni giren yatırımcılara en büyük tavsiyem de şudur ki, kaybederlerse altından kalkamayacakları bir parayı asla bir coine yatırmasınlar. Böyle varlıklarının büyük çoğunluğunu kaybeden ve psikolojik olarak çöken o kadar fazla insan olmuştur ki şimdiye kadar. Sadece mantıklı bir şekilde yatırım yapmaya özen gösterin. Ayrıca eğer kendinize bir fiyat hedefi koyduysanız, o hedefe başarıyla ulaşınca asla açgözlülük yapmamaya özen gösterin. O zamanda satmayı düşündüğünüz miktar neyse satın ve içiniz rahat olsun. Varsın coinin fiyatı artmaya devam etsin, onu tahmin etmesi zor sonuçta. Tam tersi yönde de işler gidebilir.

Hazır diğer maçımız Hollanda'ya karşı olacak demişken onun hakkındaki düşüncelerimi de paylaşmak isterim. Daha önceki grup maçımızda sahamızda Hollanda'yı 4-2 gibi mükemmel bir skorla alt etmeyi başarmıştık. Burak Yılmaz hat-trick yaparak maçın yıldızı olmuştu. 70li dakikalarda ardarda yediğimiz 2 gol korkutsa da çabuk reaksiyon vermiştik.

Bu maç hakkında çok karışık düşüncelere sahibim. Çünkü şu anki oyun planımızı ve oynayışımızı o maçta olduğu kadar iyi görmüyorum. Hollanda ise çok daha sağlam gidiyor. Bence buradan bir galibiyet çıkaramayız ama belki bir puan çıkarırız. Büyük olasılıkla maçı 1 ya 2 farkla kaybedebileceğimizi düşünüyorum.

Ben de aynı fikirdeyim. Artık bence blog yazmak para kazanma amacının dışında bir uğraş haline geldi. Zaten en çok ünlü insanların yazdıkları bloglar okunuyor, aynı verilen Bill Gates örneğinde olduğu gibi. Blog yazmak ve hele ki onu düzenli hale getirmek kolay bir iş değildir. Bir de her yazıda farklı ve dikkat çekici konulara değinmek bir numaralı kurallardan birisidir. Zaten Bill Gates gibi insanların kariyerlerini dikkate alarak anlatabilecekleri o kadar çok konu vardır ki, blog serisi yazsalar sonu gelmez.  

Bana da öyle gelmeye başladı. Son zamanlarda dolarda bir gerileme var evet. Son 1 ayda 8.64lerde günü kapayan Bitcoin 8.30lara kadar geriledi. Ancak bu düşüşün sürekli devam edeceğini düşünmüyorum. En kötü ihtimalle 8.20leri görürüz bence ve sonrasında bir yükseliş yeniden başlar. Yıl sonunda en az 9 TL civarı bir değer tahminim var. Çünkü kuru bu seviyelerde tutmak için çabalar bir yere kadar sonuç verecek. Genel anlamda bir ekonomik iyileşme göremiyorum hala malesef.

Daha yeni bir teknolojik alete yüklü bir para vermek üzere taksit yaptırdığım için 2022 yılında da ister istemez borcum devam edecek.    Tabi aylık ödemelerim çok fazla değil ama ay olarak yaklaşık 1 sene civarı taksitlendirme yapmıştım zamanında. 2022 yılı çok sıkboğaz geçmese de sadece küçük bir miktar kısıtlar beni. Normalde taksitli bir şeyler satın alma konusunda iki kere düşünür öyle karar veririm. Çünkü başka ödemelerim de varsa onunla çakıştığı zamanlarda daha sıkışık ay ya da aylar geçirme olasılığım artar.

Bu milli ara içerisinde Süper Lig kulüpleri transfer girişimlerini iyice hızlandırmak için bir fırsat buldu. Ve bu arada gerçekten güzel transferlere şahit olduk. En çok ses getiren transfer de bence Barcelona'lı oyuncu Miralem Pjanic'in Beşiktaş'a 1 yıllığına kiralanması oldu. Hala nasıl böyle bir oyuncuyu getirebildiklerini düşünen Beşiktaş taraftarları elbet vardır.    Tabi bu transferin kolay olmasını sağlayan etkenler de, Barcelona'nın finansal olarak zor bir dönemden geçmesi ve aynı zamanda Pjanic'in de takımda fazla şans bulamamaya başlamasıydı. Kendisini Süper Lig'deki ilk maçında izlemeyi planlıyorum eğer müsait olursam. İlk maçından beklentiler çok yüksek olmamalı tabi ilk önce takıma ve lige adapte olması lazım.

Son zamanlarda fidan dikme kampanyalarının çoğaldığını görmek beni çok mutlu ediyor. Özellikle son ve çok büyük orman yangınlarından sonra insanlarda bu bilinç daha çok oluşmaya başladı gibi geliyor bana. Kimse nasıl olsa ağaç diyip geçmemeli. Ağaçlar sadece manzara olarak huzur verici değil. Aynı zamanda karbondioksiti alıp oksijenini doğaya vererek insanlara çok hayati bir katkıda bulunuyorlar. Ağaçlar olmasa havada oksijene dair bir şeye rastlamak herhalde imkansız olurdu ve insanlar sürekli hastalanmaya başlardı. Hepimiz 1 fidan bile olsa diksek uzun vadede çok iyi bir yatırım olacaktır çevremize ve yaşadığmız dünyaya.

Cebelitarık bizim için çok kolay lokmaydı. Ancak ilk yarı o kadar üstünlük kurmamıza rağmen 0-0 tamamlanınca huzursuz olmaya başladım. Yine de ikinci yarıda işleri toparlarız diye düşünüyordum. Tam da düşündüğüm gibi oldu iyiki de. Halil Dervişoğlu perdeyi açan ve Kenan Karaman da kapatan oldu. 3-0'lık net bir skor almamız sevindirici oldu. Tabi böyle bir rakip karşısında daha fazlasını da yapardık ama buna da şükür.    Sıradaki maç 7 Eylül'de Hollanda deplasmanı.

Sırbistan'a 34-32, 26-28, 23-25 ve 13-25'lik setlerle yenildikten sonra yine de çok iyi iş yaptığımıza inanıyordum. Turnuvanın favorisi olan Sırbistan'a karşı bile harika bir performans ortaya koyduk ama malesef Boskovic'i durduramadığımız için elimizden daha fazlası gelmedi. Daha sonra üçüncülük maçında rakibimiz Hollanda oldu. Bu maçta sağlam bir performans ortaya koyacağımızı ve rakibimizi 3-0 ile geçeceğimizi düşünüyordum. Tam da düşündüğüm gibi bir maç oldu. 25-20, 25-19 ve 25-23'lük setlerle maçı 3-0 kazanmayı başardık ve 3. olarak turnuvayı bitirdik. Milli takımımızın çabasını ve başarısını yürekten kutluyorum.

Bence başkan Erdoğan burada ne yaptığının farkında bile değil ya da artık önemsemiyor bile. Yalnız bazı çıktığı televizyon programlarından gözlemlediğim kadarıyla ne yaptığının farkında olmama ihtimali daha yüksek. Hatırlarsınız bir tane programda da neredeyse uyuyakalıyordu. Böyle görüntülerin ortaya çıkması tabi ki çok çirkin bana göre de. Sonuçta ülkeyi yöneten kişisiniz ve çocuklara karşı böyle bir tutumunuzun olması son derece yanlış bir şey.

Aslında Türk borsası ya da yabancı bir borsa (örneğin Binance, Coinbase gibi) olması çok da bir fark yaratmıyor bu konuda. Çünkü işin özeti şu şekilde: Eğer siz borsadan Bitcoin'i aldıysanız ama hala borsada tutmak istiyorsanız, teknik olarak aldığınız Bitcoin %100 sizin olmuyor ve borsa ile ortak kullanıyor gibi oluyorsunuz. Ama eğer Bitcoin'i aldıktan sonra borsa dışı bir Bitcoin walleta çekiyorsanız, işte o zaman o Bitcoin tam olarak benim diyebilirsiniz. Olayın en kısa ve net açıklaması budur aslında.

https://www.hepsiburada.com/kampanyalar/fiyat-performans-telefonlarinda-super-fiyatlar

Bu aralar telefon almayı düşünen varsa Hepsiburada'daki 31 Ağustos - 5 Eylül tarihleri arasında olan 3000 TL altı telefonlarda %20'ye varan indirimlerden faydalanabilirler. Henüz çok inceleme fırsatı bulamadım ama umarım fiyatları şişirmeden gerçek indirimler yapmışlardır. 

Belki de siz haklısınız. Sonuçta istihbaratın işlevi belli. Neler planlandığını tespit edip bunun bildirisini gerçekleştirmek. Yani askeri bir birlik gibi gidip öğrenip işlerini bitirme şeklinde hareket etmiyorlar. Öte yandan da yıllar boyu ABD'nin terör örgütleriyle alakalı çok ilginç olayları gösterilince insanın bu durumdan da kıllanası geliyor. Umuyorum ki ben yanılıyorumdur da ABD göz göre göre bir yerlerde bombalar patlattırıp sadece istihbaratını almış gibi yapmıyordur. Terör örgütlerine daha önce yaptıkları yardımları falan duyunca insan bi acaba diyor. 

Avrupa Şampiyonası'nda milli takımımız adeta sahada yoktu. Hiçbir çaba göstermiyorlardı ve fazlasıyla tepki çektiler turnuva sonunda bu durumdan dolayı. Hatta takıma, Avrupa Şampiyonası'na katıldığı için 75 milyon TL prim dağıtılmıştı. Şimdi ise Dünya Kupası elemelerindeyiz. Karadağ karşısında çok daha istekli ve arzulu bir takım gördüğüme sevindim. Fakat hem böyle basit hatalar yapmamaya hem de bir maçta atabildiğimiz kadar gol atmaya odaklanmalıyız. Riskli skorlarda bıraktığımız zaman saçma sapan bir şekilde 3 puandan olabiliyoruz.

Cebelitarık maçı kolay geçecektir ona şüphem yok. Ama şöyle en az 3-0 falan kazansak çok güzel olur.

Balık türlerinin sadece birkaçı olmak üzere balık tüketmeyi severim açıkçası. Balığın tabi mevsiminde tüketilmesi her zaman en idealidir. Mevsimi dışında hem fiyatlar değişebiliyor hem de aynı lezzeti alamıyorsunuz.

Ek bir bilgi olarak da balığın bildiğim bazı faydalarını da paylaşmak isterim:

- Balığın haftada 2 kez tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bağışıklık sistemini güçlendirme görevi bulunuyor. Tabi haftada 2 kez kaç kişi yiyordur ya da yiyebiliyordur orası şüpheli. Şahsen beni bayar bir noktadan sonra.
- Hepimizin bildiği gibi Omega-3 deposudur. Omega-3 kalp sağlığı için önemi bakımından oldukça faydalıdır.
- Kötü kolestrolü düşürerek iyi kolestrolün artmasını sağlar.
- Ayrıca belki herkesin bilmediği bir bilgi olarak da, balık diyabet ve alzheimer hastalıkları riskini de azaltır.

Acaba bir umut bir şeyler kazanırız diye düşünüp hala bu coine yatırım yapan var mıdır merak ettim şimdi.    O kadar ilginç bir coin ki tüm zamanlarda sadece 2 kere çok sert bir pik yapmış ve onun dışında hep yerinde saymış. Tahminimce yapılan o piklerde de ya sistemsel bir sıkıntı olmuş olabilir ya da alım-satım sırasında yaşanan garip bir durumdan dolayı olmuştur. Acaba tesadüfen parasını aşırı derecede katlayan olmuş mudur merak ettim. 

Şu sıralarda en çok dikkatimi çeken proje ya da altcoin Solana (SOL). Bundan tam bir sene önceki seviyesi 3.5 dolar civarında idi. Şu an ise 145 dolara ulaşmış durumda.    Mart 2020'de piyasaya sürülen bir proje olmasına rağmen sadece 1 sene içerisinde inanılmaz bir ilgi topladı ve değerini de çok yüksek bir oranda katladı. Hala da önü açık gibi görünüyor bu ralli sürdüğü sürece. Hatta önümüzdeki boğayı da düşünerek ben bir miktar SOL almayı planlıyorum. Keşke daha önce alsaydım diyor insan ama bana hala uzun vadede kar ettirebilecek bir proje olarak görünüyor.

Zamanında Arnold Schwarzenegger'in başrolünde oynadığı Terminatör serisini bayıla bayıla izlemiştim ve defalarca da izlemişimdir. Filmde cyborgları görmek çok hoşuma gidiyordu. Tabi o zamanlar gerçek hayatta da böyle bir noktaya gidebileceğimiz aklımın ucundan bile geçmiyordu. Şimdi ise teknolojinin inanılmaz bir gelişme hızıyla yavaş yavaş robotların çağına ilerlediğimizi düşünüyorum. Tabi robotların cyborg seviyesine gelmesine belki 30-40 yıl ya da daha fazla vardır diyesim geliyor. Ama artık teknolojinin hızına yetişilmiyor. Önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde bile çağ atlatacak yeni gelişmeler görebiliriz.

Valla umuyorum ki insanlığa düşman olabilecek robotlar üretilmez.    Her zaman robotların belli bir seviyeye kadar geliştirilmesini destekliyorum. Tabi machine learning sayesinde robotlar kendi kendilerini geliştirir hale gelecekler ve bunun önüne de geçemeyecek insanlar, böyle bir şey de var.

Bana bira demeyin valla hocam, kendisini severim açıkçası.    Ama sık içen birisi de değilim benim için güzelliği kaybolmasın diye. Özellikle maç falan izleyeceğim zaman çoğunlukla tercihim oluyor, yanına da bir çerez oldu mu değmeyin keyfime.    Haddinden fazla içmeyi de seven birisi değilim. Bir keresinde fazla kaçırdığımda eve zar zor yürüyerek gittiğimi hatırlarım.    Biranın da kaliteli olanı var olmayanı var. Bomonticiyim ben açıkçası. Efes'in Varım birasını da denemiştim o da fena gelmemişti.