Bir Kızılderili atasözü der ki; Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak."
Bu sözü ilk defa 5.sınıfta ya da 6.sınıfta duymuştum o zaman babamın düsturunu çok iyi anlamıştım. Babamın meslek icabı birçok ilde bulunduk ve bulunduğumuz heryerde böyle yeşillikli sulak alanlı piknik alanlarını da bulurduk. Giderdik bir güzel mangalımızı yakardık ailecek stresi atardık eğlenirdik ama kalkmadan yarım saat kırkbeş dakika öncesinde babam ayaklanırdı. Bakardık etrafta ne kadar çöp varsa toplardı hatta bir keresinde böyle gölet demeyeyimde çay gibi ırmak gibi bir yerdeydik tam hatırlamıyorum o zamanlar baya da küçüktüm
![Cheesy](https://bitcointalk.org/Smileys/default/cheesy.gif)
Babam paçalarını sıvamış ayakkabılarını çıkartmış elinde poşetle dalmış ne kadar çerçöp varsa toplamıştı. Millette böyle aval aval bakardı bense biraz utanırdım baba ya sen çöpçü müsün niye bizi utandırıyorsun gibisinden ama ağzımı açıpta laf edemezdim. Birkaç sene sonra bu sözü duyduğumda daha iyi anladım yaşadığımız çevrenin bizim hayatımız için olan önemini dahada ötesi çocuklarımıza torunlarımıza bırakacağımız dünyayı nasıl korumamız gerektiğini. Ondan sonra bende babamla beraber toplamaya başladım ne kadar çerçöp varsa her gittiğimizde. Bu bende de bir alışkanlık oldu arkadaşlarla otururken etrafı kirletmemeye çok özen gösterir olduğumuz yerden ayrılmadan önce etrafı bir güzel temizlerdim. İlk başlarda garipserlerdi dalga geçenler bile olurdu ama eşek değiller ya sonradan utanır onlarda bana katılırlardı. Bu doğayı sevme koruma yaşatma bilincini kazanan bir kişi etrafına da yayıyor. Böyle konuların böyle günlerini ilan ederek olmaz farkındalık bilinç yaratacak eylemler yapılmalı misal 11 kasım gibi...