Bu başlığı okuyunca aklıma Can Dostum filmindeki şu sahne geldi: https://www.youtube.com/watch?v=yrr_sn8f_BE&ab_channel=TeukuHaidarFaizasyahHa birde muzipliğine konulan muz geldi. Sanatta böyle birşey bir manası olmayan birçok şey gereğinden fazla değere kavuşabiliyor bu tamamen karşıdaki insanda çağrıştırdığı şeylerle ve kişiye verdiği önemle alakalı. Bunu duyan insanımızdan da buna benzer birşeyler gelir diye beklemiyor değilim
|
|
|
Tonight, the the third legs of the Group Stage of the UEFA Champions League will be played. As an Galatasaray fan, I am waiting for Galatasaray match to start. I prefer to watch Galatasaray&Bayern Münich match. Obviously Bayern Münich is favorites of the match but Galatasaray will try to do its best.
Galatasaray's starting XI against Bayern Münich : Muslera, Boey, Sanchez, Abdülkerim, Kazımcan, Kaan, Torreira, Tete, Kerem, Zaha, Icardi.
Bayern Münich's starting XI against Galatasaray :Ulreich, Mazraoui, de Ligt, Kim, Davies, Kimmich, Laimer, Sane, Musiala, Coman, Harry Kane.
Coman had opened floor for Bayern Munich by one goal against Galatasaray even though the Galatasaray are in the possession of ball than Bayern Munich, conclusion can't be made now because this is still the beginning first half, by merely looking this game is going to be tough. Unfortunately, despite having more possession, Galatasaray couldn't withstand Bayern's pressure and made the wrong passes. And now Icardi is down in the penalty area and the referee shows the penalty. Edit: crazy man scored with Panenka against Bayern
|
|
|
Bu akşam güzel seyir zevki yüksek bir Şampiyonlar ligi maçı izleriz umarım. Umarım Galatasaray geceyi en azından 1 puanla kapatır diyerek başarı temennilerimi iletiyorum. Tabiki de karşısındaki Bayern genel olarak favori olarak görülse de top yuvarlak, maç 90 dakika ve biz Türkler imkansızı başarıp mucizeler yapmayı çok severiz. Bastır Galatasaray 👍👍👍
|
|
|
Bir yabancı dil öğrenmek için en temel gereksinim kelime bilgisi bana göre ve o dilde en çok kullanılan 500-1000 kelimeyi öğrenerek o dilin konuşulduğu ülkede rahatlıkla yaşamınızı idame ettirebilirsiniz. Zaten kelime bildikten sonra tarzanca konuşsanız bile o dile maruz kaldığınızda ister istemez doğru kelime kalıplarını absorbe ediyorsunuz. Sonrasında farkına varmadan o dilde kendinizi geliştirmiş oluyorsunuz. Örneğin şu linkte İngilizce'de en çok kullanılan 3000 kelime var bunları kelime kelime kesip bir poşete atarak çektiğinizin türkçesini tahmin etmeye çalışın 1-2 ay sonra bu kelimelerin hepsini öğrenmiş olur ve çok iyi bir konuma gelebilirsiniz ingilizce için. Peki aksanı nasıl halledeceğiz derseniz de onunda en güzel yolu aktif dinlemedir. Açın youtube'dan altyazılı bir şarkı ya da video karşınızdakinin dediği şeklinde tekrar edin. Ama şunu da belirtmekte fayda var yabancı dili kullanacağınız alan akademik bir mecra ya da önemli bir pozisyon ise kesinlikle kaliteli bir kurstan eğitim alınmalı. Bu daha hızlı ve güzel sonuç verecektir ancak parası da o ölçüde ağır olacaktır. Ama gündelik hayat gibi noktalarda ihtiyacınız var ise kendi başınıza da öğrenebilirsiniz. Doğru düzgün bir yabancı dil eğitimi almadan ve hazırlanmadan YDS'den 70 almış birisiyim.
|
|
|
Finally i was able to catch that nice merit number 🥳 Lets see how many days will be needed for 666 🤔 I caught the 2nd beautiful coincidence on 888. I'll try to reach 999 soon
|
|
|
Dolandırıcılık olaylarının bizde çok fazla olmasının bir kaç sebebi var.
Yasal boşluklar: Kanunlarımız ilkel seviyede, kanunların uygulanışı ilkel seviyede. Bir çok durumda kanunların masumları değil suçluları koruduğu, ortak uzlaşı ile hazırlanmamış sürekli olarak gerçek odak noktasının dışında noktalara odaklanmış yasalara sahibiz. Kanunların doğru olduğu noktalarda bile gizli kast sistemi işliyor. Kanunlar suçu işleyenin kim olduğuna, kimin şikayet ettiğine göre farklı çalıştırılabiliyor. Bunlar dışında herkesin bildiği ama ses çıkaramadığı rüşvet mekanizmaları da var.
Finansal cahillik: Her şeyi kolay yoldan elde etme peşinde olduğumuz için kesinlikle kendimizi geliştirmeye kapalıyız. En basitinden ülkede bitcoin kelimesini duymamış kimse yok, çok büyük oranda kripto borsalarına para aktarmış insan var lakin BTC'nin bile ne olduğunu sorsanız bilenlerin sayısı %0,1 civarındadır. Hayatın her alanı için geçerli bu söylediğim.
Risk/Kumar sevgisi: Risk yönetimimiz gerçek anlamda sıfıra yakın. "Sonunu düşünen kahraman olamaz." mottosuyla hareket ediyoruz. İddia ediyorum kumar yasak olmasa toplumun yarısına yakını tüm varlığını kumarda kaybeder.
Kolay güvenmek: Toplum olarak güvenmeye yatkınız öyle olmasa A-B-C siyasi partileri fark etmeksizin alayı bizi sömürüyor olmazdı. İlaveten bizde senetsiz, dökümansız borç alma verme, vergiden kaçmak için yapılan işlemi resmiyete dökmeme gibi kısayol ama bir o kadar da riskli işlere yatkınlık var. Güvenmek dolandırılmanın ön şartıdır.
Ve atı alanın üsküdarı geçebileceği bir zaman dilimi var hocam Hatta hiç unutmam bir bayram arefesinde bir banka görevlisi bankadan paraları çalıp yurtdışına kaçıyor ve 9 günlük tatilden dönüşte anlıyorlar. Buna benzer birçok kuyumcuya emaneten verilen altınları 5-6 gün kuyumcu açmayınca dolandırıldıklarını farkeden bireyler var. Hatta yakın zamanda bir kuyumcunun müdürü bu şekilde milleti milyonlarca tl dolandırıp kaçınca kuyumcunun sahibi bizde mağduruz diyerek dükkanı açmıyor milletin korkusuna. Bu noktada evet birşey yapılamıyor ama 4.maddedeki kısım dolandırıcılıkların %70-80'ini oluşturuyor geri kalan maddelerin çoğuda buna bağlı olarak devam ediyor. Nitekim bir ablamız " bu kadar insan aptal olamaz diyerek bende yatırım yaptım " demişti.
|
|
|
Ufak değişikler bile gerçekten hayatınızın kalitesini arttırabilir. Keza binlerce lira verip gidip spor salonlarında yapılamayan vücutları örnek olarak Amerika'da hapishanedeki zenciler çok rahatlıkla yapabiliyor. En fazla ağırlık setleri oluyor ki ağırlık setlerine ihtiyaç olmadan kendi ağırlığınla vücut geliştirebililirsin.
Bu da çok önemli bir ayrıntı, ABD hapishanelerinde bir araştırma yapılıyor ve görülüyor ki azılı suçlular berbat yemeklere ve hücre hapsine rağmen çok daha iri yapılı ve kavgacı olarak hapishaneden çıkıyorlar... Bu konuda Convict Conditioning diye gerçek hapishane mahkumlarından öğrenilen taktiklerin anlatıldığı sırf vücut ağırlığı egzersizlerine odaklanan bir kitap var, bir klasik kabul edilir bu alanda, amazon linkini bırakıyorum ama bedava da download edebilirsiniz: https://www.amazon.com/Convict-Conditioning-Weakness-Survival-Strength/dp/1942812159Burada kritik bir noktayı daha vurgulayalım çeşitli çalışmalar yapılıyor neden bu mahkumlar bu kadar güçlü oluyor falan diye ve uzmanlar hayatta kalma içgüdüsünün ve çok tehlikeli bir ortamda diğer suçlularla bulunmanın testosteron oranlarına müthiş bir katkı yaptığını keşfediyorlar, yani çok tehlikeli bir grup adamı aynı ortamda hapsedince rekabet ve testosteron seviyesindeki patlama kuvvet ve fiziksel mücadele gibi konularda zirve yapmalarına yardımcı oluyor, doğru zihniyetin ve irade gücünün önemini kanıtlayan bir bulgudur bence. Dediğin gibi iş zihniyette bitiyor hocam. Bir tane adam vardı onun videolarını izlemiştim acı olgusunu beyninden kaldırarak imkansız olarak görülen şeyleri rahatlıkla yapabiliyordu. Hatta buna benzer bir hikayemi anlatayım bir tane video ekleyerek anlatayım: https://www.youtube.com/watch?v=N2WD_7qOSL4&ab_channel=ekazanclar Bu " Devlerle yüzleşme " filminden bir sahne. Bu sahneyi gördükten sonra baya bi aramıştım çok sonra tesadüfen bulmuştum. Ama o videoyu ilk gördüğüm zamanlarda düzenli 2-3 km falan koşuyordum. Ama bu videoyu izledikten sonra şu repliği habire tekrarlayarak koşmaya başlamıştım "Daha ileri gidebilecekken bırakmak istemiyorum." o gün kendi rekorumu kırmıştım tam 9 küsür km koşmuştum. Zihnimiz nadasa bıraktığımız verimli bir tarla aslında zamanı geldiğinde güzelce temizler bakımını yaparsak verimli sonuçlar alırız ama gerekeni yapmazsak bağ olmaz dağ olur. Çünkü sürekli olarak zihnimiz kendini korumaya kalkar yani birşeyde zorlandığımız anda güvenli limana kaçmaya kalkar. Örneğin koşuya başladığınızda nefes nefes kaldığınız anda bırakmak istersiniz; ya da bir iki gün spora gidersiniz hamlık ağrılarınız başlar 1 gün izin vereyim kendinize dersiniz daha sonra da devam edemezsiniz. Ama tam o nokta da devam ederseniz zihninizin kilidini açarsınız ve çok daha ilerilere gidebilirsiniz. Yukarı da verdiğiniz örneğe baktığmızda bu da böyle birşey bu nokta da bulunduğu ortamın kişiye vermiş olduğu adrenalin ve kendilerini koruma gereksinimi onları ilerlemeye iter. Bu durumu sadece fiziksel anlamda düşünmezsek iş ve eğitim hayatımızda da böyle bir gerçek bizi bekliyor. Bu mecburiyetin farkına varmadığımız süreçte hayatımızın her anında bizden daha iyi olan bireyler olur. Okulun 1. olamayız; iş yerinde ayın elemanı olamayız, bölgenin en iyi ikinci firması oluruz. Gerçektende zihni kodlayabilmek çok önemli bu bahsettiğiniz kitabı müsait olduğum bir zamanda edinip kesinlikle okuyacağım.
|
|
|
Bitcoin'in ana amacı ETF onayı almak değil ki Bitcoin'in ana amaçlarının başında bireylerin merkeziyetçi birimlerin baskısı altında kalmadan finansal özgürlüklerini ellerine almaları geliyor. Keza son zamanlarda özellikle ülkemiz başta olmak üzere birçok kişinin gerek haklı gerek haksız bir şekilde paralarına el konuluyor. Bu kişiler büyük ihtimalle çareyi bitcoin'de bulacak ve piyasaya gelen her kişinin ister istemez fiyatlara etkisi olacaktır. Ayrıca matematiksel olarakta yarılanma olduğu sürece talep aynı kalsa bile arz yarıya inecek ve birim başı maliyet ister istemez artacak bu da fiyatlarda yükselmeyi getirecek. ETF onayı olsun ya da olmasın ben Bitcoin fifyatının öyle ya da böyle artacağı kanaatindeyim.
|
|
|
Evet bu tarz yardım yapılabilir bu bizim insani yönümüzü ve şefkatimizi gösterir. Ama bir taraftan da sizin o sorduğunuz soruları sorduğumuzda nankör, taş kalpli, vatan haini, fetöcü vs vs olarak damgalanırız. Yapılsın yapılmasın değilde neden deprem zamanı o çadırlar satıldı ona birisi çıkıpta adam akıllı bir cevap versin ondan sonra gitsin o yardımlar. Şu haberleri ve olayları gördükten sonra düzenli kan veren Kızılay'a vermemeye başladım nerede acil kan aranıyor yazısı görsem gider onlara veririm ama direk kızılay'a kan vermem.
|
|
|
Yani temelinde obezitenin ana sorunu tersine tembel puma sendromudur Tembel puma sendromu: Bir puma avını ayırt etmez bir ceylan içinde aynı çabayı verir bir tavşan içinde yani yediği besinin kalorisi bazen harcadığından daha azdır. Obezite de yer alan tersine tembel puma sendromu ise benim tabirimle: Harcadığımız kaloriden fazlasını yiyoruz ki obezite bizi karşılıyor ... Güzel bir yorum, bu puma sendromuna, puma zihniyeti, hatta avcı zihniyeti (predator mindset) de diyebilirsiniz ki insan bunu modern hayatta da yakalayabilecek kadar zeki bir canlıdır, ki zaten rekabetçi sporların temelinde yatan prensip de budur. Bazı insanlar vardır mutlaka rastlamışsınızdır ne kadar yerlerse yesinler fit ve atletik yapılarını korumayı başarırlar, bu kadınlar için de geçerli ve doğrudan aktivite seviyeleri ve enerji kullanımıyla ilgili bir konu. Avcı mantalitesini zihin ve irade olarak yakalayabilirseniz hareketlerinizin ve yürüyüşünüzün bile değiştiğini fark edeceksiniz, bu noktadan sonra zaten spor sizi bulacak, duvara dayanarak hatta hiçbir destek almadan bile müthiş kalistenik egzersizler yapılabilir, ama enerji harcamak ve bu zor fitness hareketlerini yapabilmek için önce bir avcı olduğunuza içgüdüsel olarak ikna olmak gerekir, en az doğru diet kadar önemli bu ayrıntıyı da belirtmek isterim. Ufak değişikler bile gerçekten hayatınızın kalitesini arttırabilir. Keza binlerce lira verip gidip spor salonlarında yapılamayan vücutları örnek olarak Amerika'da hapishanedeki zenciler çok rahatlıkla yapabiliyor. En fazla ağırlık setleri oluyor ki ağırlık setlerine ihtiyaç olmadan kendi ağırlığınla vücut geliştirebililirsin. Örnekte vermiş olduğunuz kişilerden birisi de benim. Ne kadar yersem yiyeyim 65 kilonun üstüne çıkamam. Ama adım sayarımda her gün en az 12-13.000 adım atmış oluyorum bu da 7-8 km civarına tekabül ediyor. Ayrıca sigara içen bir birey olarak nefes tıkanıklığı çok nadir yaşarım o da halı sahada ikinci devrede falan yaşarım onda da yere bir iki dakika uzanır nefes alışverişimi düzene sokar tekrar depara devam ederim. Bunda en büyük neden kendimi diyafram nefesine adapte etmiş olmam. Misal diyafram nefesi gibi merdivenleri kullanırım hep 4 kattan fazla çıkmam gerekiyorsa anca o zaman asansör kullanırım. Bu tarz ufak alışkanlıkları hayatına ekleyen insan rahatlıkla daha iyi bir hayat standartına sahip olacaktır. 1 her zaman 0'dan büyüktür. Yapılan ufak şeyler domino taşı etkisi gibi hayatınızda büyük değişikliklerin önünü açacaktır. O yüzden istikrar ve güçlü bir zihniyetle bu tarz sorunlar önlenir daha iyi bir geleceğe merhaba denir.
|
|
|
Günümüz obezitesini sanayi devrimine bağlayabiliriz ancak temeli daha önceye de dayandırırsak daha iyi bir hasbihalde bulunabiliriz. Öncellikle insanlık tarihinde avcı toplayıcı diye bir devir bulunmakta bu dönemde insanlar ufak gruplar halinde avcılık yapabilecekleri alanlarda yaşıyor ve avlarının popülasyonu azaldığında ise daha farklı noktalara hareket ediyorlardı. Hatta bu süreçte hızını alamayıp kıta değiştirmiş olanlar vardı diye hatırlıyorum. Zaman geçtikçe avcı toplayıcıdan tarıma geçiş yapıldı ve bunda da en büyük pay "BUĞDAY"da. Yabani buğdayları gerek ateş gerekse süpürge gibi farklı nedenlerle kullanmak isteyen insanlar tohumlarının parçalanıp uyku ihtiyacını giderdikleri yere serpilmesini ve burada buğdayların yetiştiğini görmeyle yavaştan avcı toplayıcılıktan tarıma geçmiş oldular. Bu mantığı saçma bulabilirsiniz ancak çıkarımlarda gerçekten mantıklı ve yararlıdır. Örneğin Çatalhöyük'te yapılan çalışmalarda kadın bireylerin daha genç yaşlarda öldüklerini buluyorlar ve bunun nedeninin ise evlerde baca sisteminin düzgün olmaması ve ateş yakıldığında oluşan isin onları yavaş yavaş zehirleyerek öldürdüğü kanaatine varılıyor. Buğday kısmına geri dönelim. Tarıma geçiş olmadan önce insanlar sürekli avlarının peşlerinde hareket etmekten yüksek bir kalori harcamasında bulunuyorlardı. Hatta bazen avladıkları hayvandan aldıkları kalori harcadıklarından daha az olabiliyordu. Bu durumda obezite gibi bir sorunla karşılaşılmaz diyebiliriz. O çağları tasvir eden görüntülere bakarsanız adamlarda göbeği bırakın karın kası varmış gibi resmederler Tarıma geçildiğinde hareket ettikleri alan azalmış ve belirli miktarlarda düzenli besin tüketimi ve daha düzenli bir yaşam stili ile yine obezite durumuna rastlamayız. Bu süreçten sanayi devrimine kadar olan süreçte bü tekdüzen yaşam stili hemen hemen dünya genelinde aynıdır. Aynıdır derken alınan kalori ve yakılan kalori düzeyi hemen hemen aynıdır. Sanayi devrimine gelindiğinde ise artık insanlar normalden daha az emek harcıyor ve imkanları daha öncesine göre daha da artmış olduğundan bir rehavet durumuna geçilmiştir. Keza artık sanayi devrimi ile üretilen besinlerin içeriğinde yapay maddeler bulunmaktadır. Son 30-40 seneye kadar bu gelişme obeziteye sebep vermemiş türlü türlü rahatsızlıklara sebep olmuştur. Sanayi devrimi sadece insanın iş gücünü azaltmamış boş zamanlarını da arttırmıştır nitekim rekreasyonel aktiviteler yine sanayi devrimi ile başlamıştır yani turizm. Yani kısacası kalori yakacağı işlerin sayısı ve süresi azalmış ve en iyi ihtimalde kaloride artış olmasa bile o göbek çıkmaya başlamıştır. Bu denklemde alınan kalori artışı olursa da işte o zaman obezite bizi karşılar. Keza teknolojinin gelişmesi ile besinlerin kimyası bozulmuştur gerek GDO olsun gerek zamanından önce hasat almak için basılan kimyasallar olsun insanlığın obeziteye karşı dirençsiz olmasını sağlamıştır. Yani temelinde obezitenin ana sorunu tersine tembel puma sendromudur Tembel puma sendromu: Bir puma avını ayırt etmez bir ceylan içinde aynı çabayı verir bir tavşan içinde yani yediği besinin kalorisi bazen harcadığından daha azdır. Obezite de yer alan tersine tembel puma sendromu ise benim tabirimle: Harcadığımız kaloriden fazlasını yiyoruz ki obezite bizi karşılıyor Aman param var ki yiyorum demeyin lütfen Çözüm önerisi diyebileceğim tek şey: İlk önce bir diyetisyene kesinlikle danışın ve daha sonrası içinse nacizane tavsiyem acıktıkça açlık hissinin gideceği kadar yeyin bol bol yürüyün ve su için
|
|
|
Açıkçası pek seyir zevki veren bir maç olmadı bana göre belki ilk yarıda işler farklıydı tam özetini de izleyemedim ama 10 kişi kaldıktan sonra Beşiktaş'lı oyuncular baskıyı iyi idare edemediler ufak hatalarla puan kaybına okey oldular. Hakem konusunda söylenecek çok şey var ancak tek kelimeyle özetleyecek olursam ne yazık ki rezaletti ama şaşırdık mı yoooo alışkınız bu duruma artık
|
|
|
Unfortunatelly Beşiktaş lost the game. I was expecting this result because they were 10 player against 11 and they were making small mistakes due to much pressure. And I just check the first half after match end and I can say that referee didn't give good decisions. As a Beşiktaş fan I used to it
|
|
|
I couldn't watch the first half. And I had given up on Beşiktaş in the first 20 minutes of the second half but they tied the game with a beautiful attack. Chamberlain followed up well and scored. But Beşiktaş's job is really difficult with 10 player unfortunatelly.
|
|
|
Anca şimdi izlemeye başlayabileceğim ama bu nası bi durum ya Beşiktaş hem bir gol yemiş hemde kaleci kırmızı kart yemiş ama sonrasında penaltı yok kaçan penaltı falan yok nasıl oldu la bu Icardi yine sallamış bi tane ama bakalım Beşiktaş geri dönebilecek mi ya da seyir zevki olan bir maç olabilecek mi kalan 45 dakika da görelim. Add: Bu tarz hatalarla Beşiktaş bu maçı alırsa mucize olur diyorum izlediğim şu 20 dakikada. Valla güzel tik tak deyip attılar la golü helal olsun
|
|
|
Ben de Tier E'den kabul edildim, aslında kastın en altındaki bu bölge para falan kazıadırmayacak ama bir süredir forumdan bir soğuma gelmişti bana (aslında gayet sevmeme rağmen), imza motive eder, aktifleştirir diye düşündüm. Bunu söylerken post kasmaktan bahsetmiyorum, nedense genel olarak kriptoya tripli dönemimdeyim, ve bunun ayıyla, kırmızıyla falan alakası yok, uzak durunca da haliyle gelişmeleri kaçırıyorsun, bir kısır döngü oluşuyor. Trendcoin locadan yeri kapatmışsın , bol kazançlar. Seni çok iyi anlıyorum hocam 1.5 yıldır bir imza kampanyasına girememiştim ve diğer meşguliyetlerimde olunca mesaj yazamaz hale gelmiş sonra da araya bir soğukluk girmişti. Belki tekrar girerim ısınırım diye başvurdum güzel bi spotta kabul edilince yavaştan buhar çıkmaya başladı
|
|
|
Bizim seçeceğimiz bize hizmet edecek insanlara bizim paralarımızla kendilerini tanıtmalarına izin veriyoruz ve bu tanıtma için verdiğimiz parayı paravan şirketlerde kullanarakta ihya oluyorlar. Bu şey değil mi ya ağacı kesen baltanın sapı yine o ağaçtandır.
Bizim kendi açımızdan durumu es geçelim partiler tarafından da bakalım. @totti67'nin bıraktığı linke şöyle bir göz attığımda bu yardımların boyutu ve dağıtım kriterlerine bakıldığında da partiler arasında haksız bir rekabet ortaya koyduğu apaçık. Bunu Ümit Özdağ'ın Passat'ını ve tesbih koleksiyonunu satarak "En son milletvekili seçiminde AK Parti, CHP, MHP, İyi Parti ve Yeşil Sol Parti yüzde 7 barajını aşarak hazine yardımı almaya hak kazanmıştı" bu ifade de geçen partilere yarışa girmişti ve bu yardımdan Zafer Partisi olarak pay alamayacak. Bana göre bu seçimin en çok çabalayanı oydu ve bu uygulamanın ortaya koyduğu haksız rekabet bu seçimde de işini zorlaştıracak.
Ama genel olarak biz adamları seçtiğimizde sanki kendimize efendi olmuşlarcasına triplere giriyorlar ya en çokta o yüzden bu yardımların kesilmesini istiyorum ceplerinden harcaya harcaya gelsinler ve sonrasında da sıkı takip olsun o zaman görürüz asıl vatan millet severleri...
|
|
|
A friend of mine was in a lot of trouble because of his gambling addiction and he told us this when he was in the last stage. When he won, he was generous enough to buy us something, but he didn't say anything about the source of the money. When he was losing, he would ask us to lend him money, but also he asked us to keep it secret. As I mentioned he told us when he was in the last stage because his parents about to learn his addiction and debts. He didn't care the debts but if his parents find out everything would be damned for him. In short, he was ashamed his behaviour. Shame is one of the main reasons. In my country, if a child says to his parents, "I won this money from gambling," there will be Oscar-worthy scenes in that house. Because moral norms are shaped in such a way that gambling is a sin and will end badly. That's why you can't see the faces of most of the broadcasters who broadcast gambling in my country
|
|
|
In my own country, young people have clearly understood that they cannot get anywhere just by getting a university education. However, only a few are trying to do something against this situation. It has been 1.5 years since I graduated and looking at the current situation of my classmates, I can say that only 10-15% of them are trying to do something. The rest seem to be accept their fate.
Especially in my country, young people are now aware that they cannot get anywhere with education alone, so the clever ones try to find income sources and they must find!
|
|
|
|