Paranın değersizliği=emeğin değersizliği. Aynı işi farklı ülkelerde yapan iki kişi düşünelim. İkisi de temel ihtiyaçları için bu işleri yapıyorlar barınma, genel besin, korunma. Birisi verdiği emeğin 10'da 1-2 ile temel ihtiyaçlarını karşılarken diğeri 10'da 5-6 ile karşılayabiliyor bazı ülkelerde bu 10'da 8-9 olabiliyor. Misal daha iyi anlatabilmek için maslowun piramidini hatırlayalım.
fiziksel ihtiyaçlar,güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi, değer ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme sıralama bu şekilde gidiyor değil mi. Evet ülkemize baktığımızda aldığımız asgari ücretten başlayalım nitekim özel sektör öyle ölücü ki genel ilanlarında ve iş görüşmelerinde direk yapıştırıyorlar asgari ücret! Üniversiteden mezun olmuş mühendislerin bu yakarışlarına denk gelmişsiniz. Ya deneyim yakarışı ya teklif edilen absürd rakamlar! Öyle sikimsonik bir durum ki artık verdiği değerin çok çok altında ücretle çalışıyor ne için? Maslowun piramidindeki fiziksel ihtiyaç ve güvenlik ihtiyacını bir nebze tamamlayabilsin ki bir aile kursun bir yere bir aileye ait olsun sevgi görsün! Seneler seneler boyunca düşük alımgücüyle katlansın dursun bu ceremeye. Hersene o deneyimi arttıkça kalifiyeli eleman oldukça firması sikimsonik zam versin elinden kaçırmamak için. Bakın burada değer ihtiyacını karşılıyor amma sahte birşekilde ( bizim ülkemizde en azından böyle). Artık firmasında BEY-HANIMEFENDİ! evet ünlemi de var bu şekilde saygı görüyor ve kendini oraya adıyor ama sonra yine sikimsonik olaylarla firmadan ayrılıyor. Onca sene verdiği emek bok yoluna gidiyor. Şanslıysa emekli olduğunda bir ev alabiliyor ve bankasının kuyruğunda emekli maaşını çekip yine geçinme çabasına devam ediyor.
Bakın en büyük sorunumuz paramızın değersizliğinden ziyade verdiğimiz değerin tam karşılığını alamamakta. Sesimizi çıkaramamakta hakkımızı savunamamakta. Birçoğumuzun haklı sebepleri var tabi bu konuda bir ailesi var bakması gereken bu nedenle katlanabildiği kadar katlanıyor. En büyük örneklerimiz annelerimiz babalarımız değil mi? Bizler bizlerden sonraki nesile bakın her sene yeni yeni kıyafetler alırken ayakkabılar alırken onlar önceliğini bize tutup bir kıyafeti ayakkabıyı senelerce giymiyor mu? Herkesin bir hikayesi vardır annesi ve babasının onun için yaptığı fedakarlıklarla ilgili. Şu kalıba o kadar bağlanmışız ki
" YARINI GÖREBİLME "!. Yarına bir güvencemiz olsun yaş tahtaya basmayalım diye büyüklerimiz okuyun evladım okuyunda memur olun sırtınızı devlete yaslayın da rahat edin demezler miydi?
Yukarda bir arkadaş yazmış bir japon yeni 13 küsür türk lirası diye evet isterse 50 olsun adamların umrunda değildir hakettikleri değeri alabiliyorlardır. Şahsen ömrüm yeter de bir fırsat çıkarsa hakedilen değeri alınabilen bir yerde yaşamla ilgili düşünmem. Yok efendim ülkeni sevmiyor musun triplerine girmeler falan. Seviyorum abi ama şu zihniyetten kurtulunmadıkça bu ülkenin vatandaşı değil kölesi konumunda olacağız. Bu ülkede bir gün daha yaşayabilme için çırpınmak artık gerçekten zor gelmeye başladı. Ve bundan daha da zoru insanlara birşey anlatamamak! Yok her evin önünde araba var herkeste son model telefon var. Olsun abi adam kırkı kırk yarıp emeğinin altında para kazanıp biriktirip alabiliyorsa bunları tebrik etmek lazım. Asıl onlara laf etmek yerine hakkımızı yiyenlere laf etmek lazım!
Baya saçmaladım saçmalarım da daha ama neyse emeklerimizin karşılığını görebileceğimiz günlere...