en azından bazı denemelerin ve girişimlerin takibini kolaylaştırabilecekler ve kendileri açısından önlem almış olacaklar. tabii kripto paranın ruhuna aykırı bir durum ancak bazen zorunlu olarak benzer durumlarla karşılaşılabiliyor.

hacim yapay olarak şişirilmese kimse borsalarda alışveriş gerçekleştiremez. tahtada derinlik olmayacağı için alış satışlarda büyük farklar oluşur, en olmadı al-sat arasında büyük makaslar oluşur. hacim oluşturmaları aslında kötü bir şey değil.

withdraw sonrası email onayı ile bu adrese yönlendirme gerçekleştirildiğini fark ettim. onun dışında sürekli noktacom domaini üzerinde kalıyorum ve işlemlerimi oradan gerçekleştiriyorum.

kafayı yiyeceğim! :) bu olayın açılım süreci ile herhangi bir alakası yok. açılımdan önce adamların konuştuğu dilin adına dağ türkçesi deniliyordu. :) geçmişi kesinlikle yermem, her şeyin zorunlu koşullar nedeniyle olması gerektiği gibi yaşanmış olduğunu da kabul ederim ama açılım süreci denilen olay inkar, asimilasyon ve kültür politikaları sebebiyle dağa yönelmiş olduğunu söyleyen terörist grubun -bazıları tarafından- haklı sayılabilecek argümanlarını sonlandırmak ve bu grubun silahsızlandırılarak demokrasi kültürü altında siyaset alanına çekilmesi ile çatışmanın bitirilmesi çabasıydı. açılım sürecinde herhangi bir sandık kardeşliği ya da oy birlikteliği de yaşanmadı. çok yazık... bu ülkede kimse bu süreci doğru okuyamadı, ve maalesef böylece çözümsüzlüğe hep beraber ortak olduk.

bugün bakıyorsun verilen iyi niyet ve geçmişe sünger çekme çabası ne ile karşılık bulmuş? sırtını bir yerlere dayayanların, birilerinin heykelini dikenlerin, tükürükle adam boğmaya kalkanların, bir falanca jüpitere bedel değildir diyenlerin, fırat'ın doğusuna geçerken mel mel bakacaksınız diyenlerin politikasına dönüşmüş. demek ki iyi niyetli bir karşılık bulmak yerine istismar edilmiş...

normal şartlarda partilerin kapatılmasına karşıyım, hala karşıyım ama söz konusu olan şey böyle bir parti olduğu zaman ne yaparlarsa yapsınlar diyorum.

bu gibi haberler macera arayan gündem başlıkları ile dolu olan cumhuriyet ve birgün'de de çıkıyor. daha geçen gün nihat hatipoğlu'nun 4 ayrı fakültede dekanlık yaptığı haberi ballandırılarak servis edildi.

maaş almadan, yerine birisi atanana kadar, görevin boş kalmaması amacıyla geçici olarak vekaleten gerçekleştirilen atamalar/görevler sansasyonel manşetlerle servis edilerek algı oluşturulmaya çalışıyor.

sen bizi yemeyi bırak, aramıza geri dön! gençliğinde şapelde söylediğin marşları tekrarla! biz senin daha önceden yaptıklarını unutmaya hazırız, yeter ki eski hatalarını tekrarlama! :)

insanlar enflasyon karşısında ezilmekten kurtulmak için doğal olarak arzı sınırlı olan varlıklara yöneliyor. sepetini çeşitlendirmek isteyenler ya da altın ve gümüşte görece daha az potansiyel görenler de bitcoin gibi varlıklara yöneliyor. doğal bir süreçten geçtiğimizi düşünüyorum.

mesajın ilk halini gördüm, editlenmiş mesajlar edit öncesi hali ile okunabiliyor. mesajını düzenleyip benden cımbızlama alıntı yapmaktan kaçınmanı da takdir ettim, doğru yoldasın aferin! :)

sözleşmeyi çok öncesinde okudum, bilirkişi olmadığım için ve açıkçası aslında metin büyük oranda temiz olduğu için politik doğruculuk yapmak amacıyla göz attım diye geçiştirdim çünkü bu metni savunan insanlara karşı "şapelde ulusal marşlar çığırmakla ömür tüketmiş olan insanların kendi kahvehanelerindeki derme çatma uzun soluklu cevaplarının" dünya çapında herhangi bir anlamı bulunmuyor. modernitenin bile çaresizlik içinde kıvrandığı bu akım için şapel türkücüleri zurnada herhangi bir delik bile değil. ben tasvip etmesem bile, gönlüm razı olmasa bile, şöyle olsa bile, böyle olsa bile seveeee seveeeee dünyanın geldiği noktayı kabulleniyorum.

sorun sözleşmedeki toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı değil; sorun: zütünde patlıcan patlatan adama hayatın her alanında saygı duyulması beklenirken, 5000 yıllık kültür birikimi olarak değerlendirilen heteronormatif kültüre, yani aslında benim öz dediğim şeye gizli ya da açıktan savaş açılmasına zemin hazırlanmış olması ihtimalidir.

insanların bu konularda kaygıları var. tiktok fenomenlerinin çektiği manifestomsu podcastci abilerin youtube videoları ile hayatını şekillendiren insanlar için söylediklerim pek anlaşılmayan şeyler olabilir, bunu da peşinen kabul ediyorum.

daha önceden defalarca yazmışımdır ama bir kez daha rahatlıkla söyleyebilirim ki bu gelişmeyi hiç beklemiyordum. epey şaşırdım ve mutlu oldum; qqtwitter, xxtwitter ya da vpn ile erişim arayışına girmeden twitter'ı kullanmaya devam edeceğiz.

web site "benden uzak dur" diye bağırıyor. ayrıca frelance iş modeli ile yürütülecek bir blockchain projesinin başarılı olma ihtimali çıkabilecek zibilyon tane anlaşmazlık nedeniyle sıfıra yakın falan olabilir.

bu paslaşmalarda hep aynı kişileri görürsünüz, biraz dikkat edin, hiç yanılmazsınız. üzüldüm! :(

---

enver bey'i celal şengör ve besim tibuk programlarından sonra takip etmeyi bırakmıştım; o programlarda gerçekten sert kayalara çarpmıştı. okuryazarlık işlerine yönelmesine şaşırdım. galiba kendisi şu anda herhangi bir tv programı yapmıyor. en azından çok takip edilen ulusal kanallarda bulunmuyor diye biliyorum. gerçeği ben de tv seyretmiyorum ama...

millete ne g.t varmış arkadaş, biz de bunca sene çanak diye kese kağıdı taşımışız. neyse arkadaşı kıskanmanın anlamı yok. arkadaşın çanak başarısını... şey pardon girişimcilik başarısını kutlarım. böyle satışlar ile böyle paralar kazanmak her zekaya herkese nasip olmaz.

putin'in rusyasında senede 3-5 gazeteci banyoda sabuna bastıktan sonra ayağının kayması sebebiyle hakkın rahmetine kavuşur. bu da değinmeden geçemeyeceğim ilginç bir istatistiktir. :( :) bir de basın ve yayın özgürlüğü derlemeleri gibi listelerde bunlarla çok yakın sıralamalara sahibiz. :) bizimkiler mit tırlarını ifşa eder, mit çalışanının ailesini ifşa eder, bu eylemleri yapanlara ceza yazılır, sonra sabuna basıp ölen gazetecilerin olduğu bir ülke ile aynı sıralamaya sahip oluruz. :) türkiye cennet cennet...


avrupa insan hakları mahkemesi kararlarını tınlamamaları kendi içlerinde epey haklı sebepler barındırıyor ama gazeteciler konusunda ilginç bir memleket konumunda bulunuyorlar.

bu işlerin orası burası bölgesi yukarısı aşağısı yok be arkadaşlar, valla yok, yapacak olan her yerde yapıyor, sonra genellemelere giriyoruz ve toplum içinde gereksiz bölünmeler yaşıyoruz.

ayrıca, "devlet = elektrik ya da elektrik dağıtımı" demek değildir. bu gibi şeyler özelleşirse, hizmetin ulaşması için herkesin dürüst olması zorunluluğu oluşur çünkü eğer bir yerde kaçak kullanım çok olursa kimse oraya hizmet götürmek istemez, elektriksiz kalmak istemeyen bölgeler öyle ya da böyle ama severek ama sevmeyerek dürüst davranma eğilimleri göstermeye başlar.

devletimiz de "yok oraya verdin ama burada kaçtılar bilemem ne" gibi gereksiz söylemlerle yıpratılmamış olur.

yeni atanan merkez bankası başkanının faiz politikaları hakkındaki görüşleri berat'ı anımsatıyor. bu sebeple gerçekleşen fiyat dalgalanmasının yaşanması normal ama bu kadarı çok normal gelmedi. yine de sabah olmadan, piyasaların tepkisini görmeden kesin konuşmak oldukça zor olacaktır. maalesef, merkez bankasında tutturulamayan dikiş piyasalarda güvensizlik oluşturuyor.

rütbe yükseldiğinde otomatik olarak tier yükselmiyor. üst tier'de bulunan katılımcılar kampanyadan ayrılmak isterse ya da kampanyadan çıkarılırsa, yani üst tierlerde bir boşluk oluşursa geçiş sağlanıyor. bu kampanyadaki slotlar ve katılımcılar limitli durumda bulunuyor.

65'ten sonra maçı ara ara izledim. beşiktaş maç içerisinde tempo bakımından epey geriye düştü. "fener ha şimdi atar, ha beş dakika sonra atar" diyerek izliyordum ki, nitekim ozan ile 89'da golü buldu. sergen daha erken dakikalarda değişikliğe giderek takıma dinamizm katabilirdi.

millet yorumlarda hep "kendini biraz topa ver" demiş. :)

(iç ses: istanbul sözleşmesi ne ya!? bu sultan 5. reşat murathan'ın imzaladığı sözleşme değil mi? yok o değilmiş. eeee... ne yazacağım şimdi? akp mi kaldırmış? o zaman kesin karşı çıkmalıyım.)

- ithal saman yaptılar saman kardeşim. eskiden uzaydaydık, artık karanlıktayız. offf of işte, of! lanet olsun!

---

sözleşmeye biraz göz atabildim ama konu hakkında kesin konuşabilecek yeterliliğe sahip değilim çünkü bence çok fazla flu alan var. her türlü karşı cevaba açık olan genel bir yorum bırakmak istiyorum.

sözleşmeye karşı çıkanların en çok dile getirdiği şey, kadın cinayetlerini önleme adı altında "toplum ve aile yapısına çekilen truva atı operasyonu" söylemi bulunuyor.

bu söylem biraz gonpile toyrisi gibi kalıyor ama fuko'nun bile kemiklerini sızlatan "queer teori"si diye bir şey var, 1-2 saat zaman ayırıp queer teorisi hakkında bilgi edinirseniz, mor soğan halkaları hakkındaki fikirleriniz önemli ölçülerde değişebilir. bu konu ciddi ve göründüğü kadar saf/temiz bir konu değil. bu bağlamda sözleşme ile toplumsal cinsiyet eşitliği sonrası dönem olarak öngörülen queer teorisine zemin hazırlandığı iddia ediliyor.

sözleşmenin en olumlu tarafı ise; koruma tedbiri oluşturulurken kadının beyanını esas alması. bu durum, fiziksel şiddete maruz kaldığını iddia eden kadının herhangi bir delil sunmadan koruma mekanizmalarına dahil edilmesini sağlıyor. ahlak ve erdem insanlarına ait heteronormatif kültüre açık veya gizli bir şekilde savaş açmamış olan bu gibi maddeler "ankara, van, izmir, ığdır, çanakkale veya kars sözleşmeleri" altında yeniden derlenebilir ve ülkemizde kolayca kullanılabilir diye düşünüyorum.

bonus: biden amca üzülmüş. cnm bnim kıyamm. :(
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56477332

edit: çoook daha önceden de yazmıştım, rahatça yine yazabilirim, homofobik değilim. uzlaşma kültürünü büyük oranda benimsiyorum, açık toplum yapısına da mutlak anlamda karşı değilim ama bana tokat atana yüzümün öteki tarafını çevirmem.  

4 ayrı müdürlükte görev almış olmak 4 maaş almış olmak anlamına mı geliyor?

motorlu dizel kardeş, açık verme çabası içerisinde abilerine fırsat oluşturma telaşını düşmüş... üzüldüm!

https://www.ntv.com.tr/teknoloji/twitter-da-turkiyede-temsilci-atiyor,09VL6m45o0G-3lXPB71rWQ

her yönüyle güzel bir netice oldu. twitter'a alternatif yöntemlerle giriş arayışlarına yönelmek istemezdim.