İlk bilgisayar aslında 1837 yılında Charles Babbage tarafından tasarlandı fakat geliştirilmedi. Ben bu soruya yanıt olarak bilgisayar diyeceğim ama modern bilgisayarları kastediyorum. Modern bilgisayarların kullanılmaya başlanmasıyla dünyamız adeta yeni bir çağa girmeye başladı. Çünkü bilgisayar bütün teknolojik gelişmelerin temelinde yatan bir cihaz. Şu anda da neredeyse tüm sektörlerde insanların işini görüyor ve hayati bir teknolojik cihaz haline geldi.

Yeni elektrik zamlarının yolda olduğu gün gibi ortada. Hiç boşuna aksini iddia etmesinler. Bu senaryoyu şu ana kadar kaç defa görmüşüzdür. Başka şeylerin parasını çıkarırken elektrik faturası da bundan nasibini alıyor. Zam yapıyorsunuz bari ödediğimiz ıvır zıvır bedellerini faturadan çıkarın. Dediğiniz gibi TRT payına benzer bir şeyin faturaya eklendiğini ne Avrupa'da ne de ABD'de gördüm.

El Salvador çok cesur bir adım atarak Bitcoin'i yasal para birimi haline getirdi. Latin Amerika ülkeleri bu gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyor. El Salvador'un bu hamlesindeki olası başarısı, Latin Amerika ülkelerinin de benzer hamlelerde bulunmasına yol açacak gibi görünüyor. Hatta bugün duyduğum bir habere göre, Küba Bitcoin ile ödeme almaya başlayacağını açıklamış. Yani gelişmekte olan ülkelerden hamleler gelmeye başladı.

Aşılama tüm hızıyla devam ediyor zaten evet. Denildiği gibi 16 yaş altı vatandaşlara da aşı başlamış durumda. Önemli olan aşı karşıtlarına karşı yapılan mücadele. Bu arkadaşlar yüzünden riskimiz hala yüksek seviyede. Türkiye'de ne kadar sayıları bilmiyorum ama dünya üzerinde oldukça fazla bir kitle aşı karşıtı olmaya devam ediyor. Bunlarla mücadele etmek için değişik yollara başvurarak suyuna gitmeye çalışıyorlar ama ne kadar faydası olur bilemeyeceğim.

Aslında oyun tutkusu olarak değerlendirirsek bu sanırım 90lardan beri var. Atarisiydi falan derken insanlar adeta kilitlenirdi o ekranlara. Zamanla teknoloji gelişince atari falan kalmadı ve yerlerini yeni teknolojiler aldı. Şimdi de telefon, tablet, bilgisayar gibi teknolojik cihazlarda oldukça fazla vakit geçiriliyor. Açıkçası günde belli bir saatin üzerinde geçirilen bir vakitin doğru olduğunu düşünmüyorum. Yani işiniz bilgisayarda değilse ya da oyun dünyası ile ilgili bir mesleğiniz falan yoksa günün çok büyük bir bölümünü bu cihazlara ayırmak bence güzel değil. Zamanı verimli kullanmanın çok önemli bir şey olduğunu düşünüyorum.

Ülkemizde artık apartman üniversiteleri diye bir kavram oluştu. Bunu kendi elleriyle yaptılar. Her yerde üniversite görüyorsunuz ve tabi ki bunların büyük çoğunluğunun içi bomboş. Dolduruyorlar üç beş çakma akademisyeni, hop sana oldu yeni üniversite.    Ya gerçekten ben bile istesem 2-3 akademisyen bulup üniversite açabiliyorum şu an. Eğitim sistemi ne ara bu kadar rezil hale geldi? Bu rezil eğitimden de yetersiz öğrenciler mezun oluyor. Bunun sonucu da işsizlik oranlarına vuruyor. Geleceğimizi işsiz ordusu mu şekillendirecek diye soruyorum yetkililere.

Arkadaş o kadar VAR sistemi gelmesine rağmen hakemlerin hala bu kadar vasat bir yönetime sahip olmasını gerçekten aklım almıyor. Cüneyt Çakır da çift kişilikli resmen. Avrupa'da maç aldığı zaman tertemiz yönetiyor ama ligimize gelince adeta maçı katlediyor. Türk hakemlerinde genel bir sorun var ve değişecek gibi de hiç durmuyor. Keşke yurtdışından hakemler getirebilsek onlar daha iyi yönetir.

Beşiktaş her şeye rağmen yine de 1-0 kazanmayı başarmış. Kırmızı kart sonrası işini zora soktu ama kazanmasını bildi. Zaten maçta dominant bir oyun sergilemiş.

Türkiye'nin kanayan yaralarından birisi de otomobil fiyatları. Başrolde de ÖTV var. Ekonominin kötü durumda olması, kuru doğrudan etkilediği için ülkeye arabalar fiyatı en az 8 katına çıkarak giriyor. Üzerine sağlam bir KDV ekleniyor. Tüm bunlar yetmedi diyip bir de üzerine inanılmaz bir miktarda ÖTV ekleniyor. Burada en büyük paya sahip olan kesinlikle ÖTV. Arabanın ÖTV'siz fiyatından fazla ÖTV ödemek de bir tek Türkiye'de görülebilecek bir şey zaten. Arabaların fiyatı böyle katlandığı ve alım gücü yerlerde olduğu sürece Türkiye en pahalı ülke listesinde sırasını kimselere kaptırmaz şüphesiz ki.

Çağımızın en büyük problemlerinden birisi de şirketlerin eninde sonunda bir güvenlik açığının bulunup hacklenmesi. Teknoloji çağının getirdiği olumsuz gelişmelerden birisi bu malesef. Daha önce Türkiye'nin en büyük şirketlerinden birkaçının da böyle bir olaya maruz kaldığına şahit olduk. Sıradaki talihli de MNG Kargo oldu. Fakat tabi ki biz her zamanki hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Çünkü online alışverişi bırakmamız imkansız gibi bir şey.

Bundan tam 10 sene önce adam adeta geleceği görerek insanlara 1 dolarlık bile olsa Bitcoin alın diye yalvarmıştı. Kendisi dediğini yaptı ve şu an kelimenin tam anlamıyla para basıyor. Çoğu insan da keşke alsaymışız modunda dolaşıyor işte ne yapsın.    Zamanında bu videoyu gören çok kişi olmuş mudur bilmiyorum. Herhalde Bitcoin patlama yapınca izlenme rekorları kırmıştır diye tahmin ediyorum.

Aslında aynı örneği şu anda da yaşayabiliriz diye düşünüyorum. Şimdi de ne olur 40-50 bin dolarken alın diyenler olacak ve yok daha aynısı olmaz diye düşünüp almayan yine çok kişi olacak. Ve günün birinde bir bakacağız ki, Bitcoin fiyatı 1 milyon doların üzerine çıkmış. 

Plastik şişelerin ne kadar sağlıksız olduğunu ve bir kereden fazla kullanılmaması gerektiğini öğrendikten sonra cam şişede su alıp o şişeyi çok kez kullanmaya başladım. Günlük kendime en az su içme hedefi koyup ona uyarak yaşamaya başladım. Ayrıca plastiklerin doğaya verdiği zararı da göz önünde bulundurursak camın teşvik edilmesi daha iyi olur bence.

Cam damacanaları hiç görmedim ama normal damacanalar son derece sağlıksız olduğu için çok eskiden almayı bırakmıştım.

1912 yılında söylenmiş bir sözün üzerine çok fazla konuşmak istemem aslında. Çünkü zamanın şartlarına göre gerçekten de altın geleceği en parlak varlıktı. Hala da belki de öyle. Şu sıralarda altın - Bitcoin savaşları var mesela. Birisi diyor ki Bitcoin bir yerde patlar ama altın hep devam eder. Diğeri diyor ki altın da Bitcoin de çok uzun bir zaman dilimi boyunca varlıklarını sürdürürler. Herkesin kendi fikri tabi ki, sonuçta geleceği göremiyoruz. Benim düşünceme göre, Bitcoin özelinde olmadan dijital paralar da altın gibi birer gerçek paradır. Ülkeler kendi dijital paralarını geliştirmek ve geleceğe hazırlanmak için adeta sıraya giriyorlar şu an.

Bu oranları oldukça az buldum her zamanki gibi. Memurla dalga geçmek gibi oluyor böyle bir teklif. Ancak her zaman buna benzer tekliflerle geldikleri için görmeye de alıştım. İnsanların yaptığı işin hiç değeri yok demek ki hükümet gözünde. Ülkenin en büyük problemi de bu zaten, çalışanların refah içinde yaşayabileceği bir maaş alamaması. Her geçen gün büyüyen enflasyon ile başa çıkamıyor haliyle bu insanlar. Bu kafadan vazgeçilmediği sürece değişen hiçbir şey olmaz.

O kadar Manchester City alacak alacak dedik Manchester United bir anda araya girdi ve aynı gün içinde anlaşmayı başarıyla tamamladı.    Gerçekten büyük bir başarı demeyi isterdim ama zaten eski takımı olduğu için seçim yapması bile zor olmamıştır Ronaldo için. Tabi Manchester City'nin kadrosu bir bütün olarak hem Premier Lig'i domine edebilecek hem de Şampiyonlar Ligi'ni kazanabilecek güçteydi. Ronaldo'nun işine bu daha çok gelirdi. Ancak Manchester Utd da çok iyi bir kadroya sahip. Premier Lig'de şampiyonluğu daha iyi bir şekilde kovalayacaklarını düşünüyorum Ronaldo sayesinde. Şampiyonlar Ligi'nde de PSG ile final görsek de Messi ile karşılıklı oynasalar keşke.  

Dünyada uzlaşmak en iyi yol gibi görünse de teröristlere karşı aynı düşüncede olamıyorum ve sanırım hiçbir zaman da olamayacağım. Kim bilir şimdiye kadar kaç kişiyi vahşi bir şekilde öldürdü bu terörist Taliban. Böyle varlıklarla anlaşma imzalamak çok zor bir şey. Bunu tüm ülkeler için söylüyorum. İyi niyeti su istimal etme potansiyelleri çok yüksek bunların. Bir gün yüz verirsiniz ikinci günü ya da bilemediniz üçüncü günü üstünüze çıkarlar. Böyle barbarlara karşı en iyi yolun ne olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Bu benim düşüncem tabi.

Baraj puanlarının düşürülmesinin kimseye bir faydası yok. Böyle bir girişim, başarıyı değil başarısızlığı beraberinde getirecektir. Puanların düşürülmesiyle daha fazla kişi öğretim kurumlarına yerleştirilecek. Bu da bize mezun olduklarında daha fazla işsiz olarak geri dönecek. Zaten ülkedeki en büyük ve önemli sorunlardan birisi işsizlik ve maaşların hayat pahalılığına kıyasla çok düşük olması. Daha çok işsiz yaratmak ülkenin geleceğini daha da karartan bir faaliyettir. Günü kurtarma politikasından vazgeçilmediği sürece bir yere varılamayacaktır.

Bu o kadar yanlış bir bakış açısı ki. Amacınız zor durumda olan birilerine yardım etmek öyle değil mi? Bu gibi hassas konularda yapılması planlanan yardımlar her zaman gönülden yapılmalı. Yahu bari böyle konularda yok şu partiden yardım geliyorsa ben etmem falan yapmayın. Bu ülke sadece siyasi partilerden ibaret değil. Yemin ediyorum çok partili sisteme lanet ettireceksiniz en sonunda. Anlayın artık şunu, biz böyle konularda bile particilik oynamanızı istemiyoruz. Sadece gönlünüzden ne kopuyorsa başka kimsenin ne yaptığı umrunuzda olmadan yardım yapın istiyoruz.

Epic Games'te bu haftanın free oyunlarından birisi de resimde gördüğünüz Saints Row: The Third Remastered. Oyun Grand Theft Auto serisine benzerliği ile bilinse de bambaşka bir dünyaya sahip. Aksiyonun tam anlamıyla dibine vuruyorsunuz desem yeridir. Tabi herkese hitap eden bir oyun olmayabilir. Ben Remastered olmadan önceki haline biraz bakmıştım. Fena bir oyun gibi durmuyordu. Bu halini ilk defa deneyeceğim. Tabi Remastered olunca hikaye vs. değişmiyor ama yepyeni grafiklerle sunuluyor. Normalde 249 TL'lik bir fiyat etiketine sahip olan bu oyunu ücretsiz olarak 2 Eylül'e kadar kütüphanenize ekleyebilirsiniz.

https://www.epicgames.com/store/en-US/p/saints-row-the-third-remastered

Avrupa Konferans Ligi kuraları da nihayet belli oldu:



https://www.tff.org/default.aspx?pageID=267&ftxtID=35817

Ben bu turnuva için 2 tane favori takım görüyorum onlar da: Tottenham ve Roma. Roma'nın grubu direkt çerez gelmiş. Rakiplerini fark atarak yenebilir rahatça. Ancak Tottenham daha zor rakiplere sahip. Mura grubun zayıf halkası. Rennes ve Vitesse dişli takımlar. Hele ki böyle yeni bir turnuvada bir şeyler başarmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Harry Kane kalmaya karar verdiği için bence Tottenham yine de rakiplerine fazla şans vermez.

Galatasaray'ın grubu gördüğümde şok oldum. Lazio, Marsilya ve L. Moskova gibi takımları Şampiyonlar Ligi'nde görmeye alışmıştık. Şimdi hepsi bir arada adeta anlaşmış gibi Galatasaray ile aynı gruba düştüler.    Şimdiden büyük geçmiş olsun diyorum. En iyi senaryo bence şöyle olur: Lazio ve Marsilya ile içerde beraberlik ve dışarda yenilgi, L. Moskova'yı da içte ve dışta mağlup etmek. Diğer maçların sonuçlarına bağlı olarak belki gruptan çıkabilirler bu senaryoda.

Fenerbahçe ise çerez bir gruba düşmüş. Sadece Frankfurt zor ki bence onları da İstanbul'da yenerler. Olympiacos eski gücünde değil. Antwerp ise Belçika'da bir sezon iyi oynadı diye güçlü denilemez bence. Fenerbahçe lider olarak da tamamlayabilir bu grubu.