Bitcoin Forum
May 09, 2024, 02:53:29 PM *
News: Latest Bitcoin Core release: 27.0 [Torrent]
 
  Home Help Search Login Register More  
  Show Posts
Pages: [1] 2 3 4 »
1  Local / Konu Dışı / Fizik ötesi kanunlar ve Özel görelelik teoremi on: September 11, 2021, 05:16:21 PM
Einstein'i bilmeyenimiz yoktur. Üniversiteyim ve fizik hocamız bir ödev verdi. Bu ödev Einstein'in Görelilik Teoremi hakkında. Hatta bu ödevi araştırıp bununla ilgili bilgisayarsa animasyon hazırlayacaktık. Bilgisayar bilgim iyi olduğu için kendiminkini ve arkadaşların animasyonunu ben hazırladım. Hazırladığım animasyonlardan birisi ikiz kardeşlerin birinin uzay gemisiyle uzayda dolaşmasıyla alakalıydı ve Einstein'in iki teorisiyle alakalı olan iki formül üzerindeydeydi bu ödevler.

Einstein'in Özel görelelik teoreminde aşağıdaki olaylar gerçekleşecektir:

Cisimler hızlandıkça zaman cisim için daha yavaş akmaya başlayacaktır, ışık hızına ulaşıldığında zaman durmalıdır.

Cisimler hızlandıkça kütlelerinin bir kısmı kinetik enerjiye dönüşür, durağan kütleye sahip cisimler hiçbir zaman ışık hızına erişemeyeceklerdir.

Cisimler hızlandıkça hareket doğrultusundaki boyları kısalmaya uğrayacaktır.

Hiçbir cisim ışık hızından hızlı gidemez.
Kaynak: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/%C3%96zel_g%C3%B6relilik

Özet geçecek olursam olağanüstü iki durum var. 1. Durumda bir kişi uzayda ışık hızıyla dolaştığında ve dünyaya geri döndüğünde atıyorum dünyada 20 yıl geçmiş olacaktır ve kendisinin yaşı değişmeyecektir Yani uzayda dolaşan birinin çocuğu kendi yaşına gelmiş olabiliyor. 2. Durum ise uzayda dolaştığındaki boyu normal boyundan daha kısa olacaktır. Sizce de çok olağanüstü değil mi?

Biz zaman ve mekan kavramlarını kendimize göre yontuyoruz. Dünyada kendi beynimizle düşünüp olağanüstü birşeyler yoktur hesabı yapıyoruz. Oysa ki fizik çok başka birşey. Ben üniversitede fiziğin içine daldığımda aklımı alan  şeylerden yalnızca biri bu. Anlatsam destan olacak bilgiler var. Linkte bıraktığım teoriyi okumanızı tavsiye ederim. Eminim zaman kavramınız değişecek. Belki de geleceğimizin biri tarafından bilinebileceğine artık karşı çıkmayacaksınız.

Hani diyorlar ya yıllar geçtikçe zaman daha çabuk geçecek. Belki de bunun fiziksel bir açıklaması var.
2  Local / Konu Dışı / Rüya tabirleri hakkında on: September 09, 2021, 04:12:25 PM
Hepimiz gündelik hayatta bir çok rüya görürüz ve gördüğümüz rüyaların etkisinde kalırız. Sabah uyandığımızda ise ne anlama geldiğini internette bakarız. Peki internette yazılanlar ne derece doğru?

Birgün rüyamda bir misafirliğe gittim misafirlikten ayrılacağım zaman ayakkabımı bulamadım. Ortada onlarca ayakkabı var ve benim ayakkabım yoktu. Etkisinde kaldım ve sabah uyandığımda anlamı ne diye internette bir araştırma yaptım. Genelde rüyada ayakkabı kaybetmenin sıkıntılılı durumlarla karşılaşılacağı ve hayatının altüst olacağı şeklinde yorumlanmış. Ancak rüyamda ilginçtirki bir sürü ayakkabı gördüm. Rüyada ayakkabı görmenin de güzel ve hayırlı olduğu, ferahlık ve para anlamının olduğu yazılmış. Şimdi ben bu tabirlerin hangisine inanacağım. Günümüzdeki rüya tabirleri kötü falcılarınkinden daha kötü yorumlarla dolu. Eminim ki bu rüyanın tabirini okuyan kişi psikolojik olarak etkilenir ve tabirdeki durum olmayacaksa da olur. Hele hele bir tabirde rüyada ayakkabının tekini kaybetmenin yorumu kişinin eşinden boşanacağı şeklinde yorumlanmış. Bu tabiri okuyan ve inanan adam eşine kesinlikle kafayı takar. Birde komedi var Smiley kendi rüyamın tabiriyle ilgili en mükemmel tabir Diyanet rüya tabirine atıfla yapılmış, Ayakkabısını kaybeden Dinden çıkar yazmış. Ulan oldu olacak artık bu rüyayı gören Tövbe etse de tövbesi kabul olmaz deyin tam olsun. Peygamber efendimiz S.A.V. kötü bir rüya gördüğünüzde anlatmayın diyor. Sen Diyanet kitabında kötü yorumlar yapmışsın.

Bir diğer komik durum da rüya tabirlerinin uysa da uymasa da mantığı. Yani öyle bir tabir yapıyor ki: Yarın öleceksin ama uzun yaşayacaksın şeklinde. Kesinlikle insanın aklıyla alay ediyorlar. Bilerek, bir olumlu bir olumsuz yorum yapıyorlar ve insanlar kahve falcılarına fal baktırmış gibi hissediyor kendini. Gerçi kahve falcılarına fal baktırmak rüya tabiri okumaktan daha iyi.

Rüya tabirleri diye bir durum gerçekte var. Ancak rüya tabirleri kelime kelime değil bir bütün olarak tabir edilir. Hz Yusuf rüya tabiri yapan bir peygamberdi. Rüya tabiri yapmak öyle kolay bir iş değildir. Bu nedenle günümüzdeki rüya tabirlerini okumamak lazım. Rüyada gördüğünüz belki kötü yorumlanabilir ancak bütününe bakarak iyi bir yorum ortaya çıkabilir. Bu nedenle rüya tabiri, kahve falı, tarot falı, el falı vs baktırıp olumsuz yönde psikolojik olarak etkilenmenizi istemem. Bunlar Kendini Gerçekleştiren Kehanet olarak ortaya çıkar ve siz bunu tabir veya fallar çıktı diye yorumlarsınız.


3  Local / Konu Dışı / Toplum ahlakını hiçe sayan tv programları on: September 08, 2021, 01:55:10 PM
Bilindiği üzere tv'lerde toplum ahlakını hiçe sayan ve insanların yaşadığı rezillikleri gözler önüne seren tv programları, reyting amacıyla toplumsal değerleri ayaklar altına alıyor. Masum bir görüntü seren ve insanların çaresizliklerine çare bulduklarını öne süren programlar aslında çare bulmaktan çok insanların psikolojik çöküntü yaşamasına sebep oluyor. Annesi damadıyla, Babası geliniyle, 21 yaşındaki genç kız 60 yaşındaki adamla birliktelik yaşıyor ve bu rezillikler ince ayrıntısına kadar insanların huzuruna seriliyor. Soruyorum size: "insanlara bok göstermenin insanlığa ne faydası var" Demem o ki o programı izleyen bir çocuk hangi psikoloji içine girer. O programı izleyen kadın bundan nasıl bir ders çıkarır.

Bu programlar kesinlikle ve kesinlikle yaşanan pislikleri normalleştirme adımıdır. "Demek ki hayatta bunlar da olabiliyormuş" adımıdır. Yaşanan o pislikleri gözler önüne sermenin o programa reytingden başka hiçbir katkısı yok ve insanlığa hiç bir faydası yok. Hatta öyle programlar oluyor ki kadının başkasından 3 çocuğu olduğu DNA testi ile ortaya çıkıyor, kadın göbek atıyor, "Ohh iyi ki çocuğum kocamdan değil sevgilimden" diyor ve belli zaman sonra kocası kadını ikna edip tekrar birlikte oluyorlar. Bu rezilliği izleyen bir aile dil ile: "Ahlaksız kadın" dese de aslında beyin olarak: "hayatta bunlar da olabilirmiş" diyor. Kimse bana bunun aksini iddia etmesin. İddia edenlere şunu söylerim: "Balı bilmeyen en güzel tatlı şerbet" sanar. Yani  olayları bilmemek her zaman daha iyidir. Çünkü o bal zehirli bir bal

Bu programların en büyük zararı çocuklara... Çocuklar büyüdüğünde bir kavga esnasında diğer kişi demez mi "Senin anan da o.puydu zaten" diye. Siz bütün rezilliği tüm Türkiye'ye gösterip çocukların çıkış kapısını kapatıyorsunuz. Olan masum çocuklara, masum ailelere oluyor. Belki de o aile başka bir şehre taşınıp yeni bir hayat kuracak ve siz bunun önüne geçiyorsunuz.

Peki bu toplumsal ahlaksızlığın çözümü sadece bu programlarda mı. Bence ülkemizin en büyük sorunu bu. Ülkemizde acilen bu tür olayların çözümünde kullanılacak bir emniyet birimi oluşturulmalı. Gerektiği yerde bilgi toplayabilmeli ve kişilerin çevresiyle iletişime geçilebilmeli.

Müge Anlı'nın programlarına karşı değilim. Yanlış hatırlamıyorsam çözülmemiş cinayetleri ve kayıp kişileri buluyor. Herhangi bir ahlaksızlığı gözler önüne serdi mi bilmiyorum ama ben onun programlarını biraz daha yapıcı buluyorum. Tabiiki cinayetlerin, hele hele kadın cinayetlerinin çözümünde televizyonlar önemli çünkü izleyen kişi tanık olduğu olayla bağ kurabiliyor. Ancak yine söylüyorum her ahlaksızlığı izlemek zorunda değiliz.

Rtük ceza yağdırdı.

Bu tür programları yapan belli kanal ve programlara para cezası verildi ama bence yetersiz.Fox'ta Fulya Öztürk ve KanalD de Ece Üner'in programları ceza aldı ama yetersiz. Bence yayından tamamen alınmalı.

Yine diyorum, kimseye lağım çukuru göstermeye hakkınız yok!
4  Local / Alternatif Kripto-Paralar / İşlemci mühendislerinin oluşturduğu Solana (Sol) çılgınlığı on: September 07, 2021, 01:56:44 PM
Solana crypto para birimi Twitter'da gözüme çarptı. Olumlu yorumlar vardı hakkında. Binance'den grafiğine bakayım dedim ve grafiği gözle görülür derecede yükselişte. Öyle ki son zamanlarda grafik tamamiyle çıkış trendinde. Solana Dropbox Intel ve Qualcomm mühendisleri tarafından geliştirilmiş. Haliyle arkasında sağlam bir desteği var gibi duruyor. Yükseliş devam eder mi, çakılır mı bilmem ama şu an için en gözde altcoin olduğu ve Dogecoin'i geride bıraktığı ortada.

5  Local / Ekonomi / Tüm Dünya'nın ortak para birimi Bitcoin olsaydı nasıl olurdu? on: September 02, 2021, 10:48:46 PM
Btc üretimi bitse, Tüm ülkelerin parası değerine göre btc ile değiştirilse ve Bitcoin Tüm ülkelerde ortak para birimi olsa nasıl olur? Düşünsenize maaşınızı btc olarak alıyorsunuz. Dolar arttı euro arttı derdiniz yok. Develüasyon yok çünkü para basamıyorsunuz. Eğer ihracat yapmazsanız paranız da artmıyor. Eğer cari açığınız fazla ise zamlar da devamında gelir. Çünkü ülkeden btc çıkışı olur. Çok garip bir durum değil mi. Aramızda ekonomist arkadaşlar varsa bunun getiri ve götürülerini anlatabilir mi?
6  Local / Konu Dışı / Türkiye'deki Büyük Özelleştirmeler on: September 01, 2021, 07:32:31 PM
Türkiye'deki özelleştirmeleri büyüklüğüne göre sizler için analiz ettim.
Sizlerin de bu özelleştirmeler için yorumunuzu, özelleştirmelerin getirisi veya olumsuzlukları hakkındaki fikirlerinizi bekliyorum.

1- Türk Telekom

14 Aralık 2005'te yapılan Telekom'un yüzde 55'inin bloksal satışından 6,55 milyar dolar gelir elde edildi. Telekom Lübnanlı Hariri ailesi ve Suudilerin ortak olduğu Oger'e satılarak tabiri caizse Türkiye'nin tüm konuşma ve iletişim bilgileri de yabancılara geçmiş oldu. Tarihi Osmanlılara dayanan PTT'nin devamında 1995 Yılında Tansu Çiller yönetiminde kurulan Türk Telekom, Ak Parti hükumeti tarafından Suudili bir şirkete satılmıştır.

2- Tüpraş

26 Ocak 2006'da Tüpraş'ın yüzde 51'inin gerçekleşen bloksal satışından 4,14 milyar dolar gelir elde edildi. 20 Mayıs 1983 tarihinde yayınlanan kamu iktisadî teşebbüsleri hakkındaki 60 sayılı KHK ile Türkiye Petrol Kurumu PETKUR kuruldu. Yine aynı KHK ile TÜPRAŞ'ın da kurulmasına karar verildi. Bu şekilde TÜPRAŞ, PETKUR'un bağlı ortaklığında bir kamu iktisadî teşebbüsü olarak faaliyetine başladı. Tüpraş yine Ay parti hükumeti zamanında Koç-Shell Grubuna ihale edilerek satılmıştır.

3- Erdemir
Erdemir'in yüzde 46.12'lik bölümünün blok olarak özelleştirilmesine ilişkin ihaleyi 2 milyar 770 milyon dolarla Oyak Grubu kazandı. 1960'ta devlet tarafından Karadeniz Ereğli'de kurulan ve 2006'da özelleştirilerek OYAK'a devredilen demir ve çelik fabrikası. Şirket 11 Mayıs 1960 tarihinde resmen kurulmuş olup fabrika kurulması 42 ay sürmüş ve 15 Mayıs 1965'te işletmeye alınmıştır. ... Türkiye'nin en büyük yassı demir üreticisidir.

4- Tekel
TEKEL’in alkollü içki bölümü 17 fabrika, hammadde, stok ve varlıklarıyla, 2004 yılında 292 milyon dolara (Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab ortak girişim grubu) MEY İçki Sanayi ve Ticaret AŞ’ye, MEY İçki’de iki yıl sonra 2006 yılında bu kez 810 milyon dolara ABD’de kurulu bir ortak gruba (Texas Pacific Group) satıldı. Tekel sigara fabrikalarına ait taşınmazlar da satıldı. Bence ihalelerden elde edilen gelir sadece taşınmazların ederi bile değildir.

5- Petkim
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.'nin yüzde 51 oranındaki kamu hissesi blok olarak SOCAR& Turcas Ortak Girişim Grubu'na 2,04 milyar ABD Doları bedelle 30.05.2008 tarihinde devredildi. Yine Petkim 1965 yılında kurulmuş bir fabrikaydı.

Şimdi bunları neden verdim. Devlet özelleştirme yapabilir. Devlet kimsenin gücünün yetmediği alanda veya akıl edemediği alanlarda işletme açar ve bunu biraz işlettikten sonra satabilir. Ancak devlet kritik öneme sahip olan iletişim, askeri fabrikalar ve kritik öneme sahip fabrikaları satmamalı. Ayrıca ben özelleştirmelerde arsaların satılmasına da karşıyım. Çünkü canım ülkemin o kadar güzel yerlerinde yapılmış fabrikalar var ki hepsinin arsaları bir bir gitti. Devlet zarar ettiği kurumu satar mantığı cahil mantığıdır. Çünkü devlet zarar ediyorsa demek ki devletin yönetimi kötüdür. Boş yere maaş alan var diyorsanız o boş yere maaş alıyor dediklerinizi kendi yönetmeliklerinizle uygun koşullarda çalıştıracaksınız. Devlet ayrıca kar ettiği yerleri yük olarak görüp zaten satmamalı, satıyorsa da bu karı aratmamalı. Ben 100'lerce özelleştirmeden sadece birkaçını yazdım. 2004'ten bu yana ciddi bir özelleştirme furyası vardı. Buna karşı olmamakla birlikte çok yanlış özelleştirmelerin de olduğunu gördüm (telekom gibi) Bunun sonrasından korkmuyor değilim.

Özellikle yabancılara satışlarda taşınmazların satılmadığı konusunda net bilgim yok. Bilgisi olan varsa yazabilir


KAYNAKÇA
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turk-telekomun-satisini-ve-hariri-ailesini-unutmadik-unutturmayacagiz-1833153
https://tr.wikipedia.org/wiki/52._T%C3%BCrkiye_H%C3%BCk%C3%BBmeti
https://finans.mynet.com/galeri/haber/detay/ekonomi/turkiyenin-en-buyuk-ozellestirmeleri/98608/
https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/18052.pdf
https://tr.wikipedia.org/wiki/Erdemir
https://odatv4.com/makale/tekel-yine-satildi-1603111200
7  Local / Konu Dışı / Biden açıklama yapıyor, şuraya şu gün saldırı olacak diyor, bombalar patlıyor. on: August 29, 2021, 02:22:00 PM
Düşünsenenize Biden açıklama yapıyor bugün bomba patlayacak diye, hatta yerini bile söylüyo ve orada yani söylediği yerde bombalar patlıyor. Çok ilginç değil mi? Teröristler çok cesurca korkmadan ve göz göre göre bomba patlatıyor. Sizce bu işte bir bit yeniği yok mu? Bence var. İstihbaratınız tamam kuvvetli de ben teröristlerin bu kadar cesur olmalarına anlam veremedim.Yoksa uyarıyı yapan mı patıyor bombaları.
8  Local / Konu Dışı / Ülkemizdeki eğitimin durumu ve işsizlik nedenleri on: August 28, 2021, 03:14:11 PM
Öncelikle yazımı okumadan önce yazımdan bağımsız olarak bu başlıkla yorum yazabilirsiniz.
--------------------

Bir eğitimci olarak diye başlayayım affınıza sığınarak.

10 yıl eğitim camiasında çalıştım ve eğitim danışmanlığı yaptım. Tabi sonra iş değiştirdim ama hala eğitimle uğraşıyorum.

Barajların düşürülmesi

Ülkemizdeki eğitim sorunlarının başındaki en büyük sorun eğitimin kalitesi düştükçe kalitenin artırılması yerine barajların düşürülmesi. Ben bunu barajın gerçek anlamıyla özdeşleştiriyorum. Düşünsenenize su azaldıkça suyu çoğaltmak yerine, su sorununu çözmek yerine barajları daraltıyorsunuz. Bu şekilde yaparak susuzluğu kuraklığı çözemezsiniz. Eğitim de aynen böyle eğitimde barajların düşürülmesi demek eğitim kalitesinin düşmesi demek. Şu anki hukümetin 12-13 yıldır çözemediği sorun insanların geleceğinden çalınarak çözülmeye çalışılıyor. Nasıl mı?

Kızıyorum
Düşünsenenize herkes artık üniversiteli ve herkes bir bölüm mezunu. Babanız sizi okutmak için 4 senede 100-200 bin lira harcıyor. Mezun oluyorsunuz ve iş arıyorsunuz. Sizden daha düşük puanlılar torpille bir işe giriyor ve ama siz iş bulamayıp okuduğunuz bölümden faklı bir işte çalışıyorsunuz. Ve sunuç: "Şişt kanka şu amelelik yapan abi var ya, 3 üniversite bitirmiş haaaa" , "Hahaha, harbi malmış ha niye iş bulamamış ki hahaha" -Ulan adam iş değil torpil bulamamış ki mülakatları geçsin!

Bu ne aymazlık, bu ne düşüncesizlik

Eğitim fakültesi mezunları için sarfesilen bir sözü hatırlatayım size: "Herkes öğretmen olacak değil ya! Gitsinler başka iş bulsunlar" Bu sözü söyleyeni biliyorsunuz ve ona şunu söylemek istiyorum. "Başka iş bulacaksa çalışacağı o işle alakalı bölümde okutaydınız ya adamı!" Adamın 4 senesini neden mahvettiniz!

Sen barajları düşür, üniversitelere öğrencileri yığ ve öğrenciler alakasız bölümlerde okusun öyle mi?

BEN Mİ ÖĞRETEYİM SİZE!
Öncelikle eğitimin kalitesini yükselteceksin ki baraj puanları kendiliğinden yükselecek. Gençler üniversiteli olmak için daha çok çalışacak. Üniversite mezunları okurken; acaba iş bulabilir miyim, bulamazsam askere mi gitsem, askere gittikten sonra acaba iş bulabilir miyim, evlenmem için iş bulmam lazım derken... Siz ne diyorsunuz biliyor musunuz!:
üç çocuk yapın, bakın evlenin hemen, gençler hala bekar mısınız!
 
Adam Eğitim fakültesi mezunu olmuş okumuş bitirmiş gitmiş Kimya öğrenmiş ve kendi bölümünde iş bulmak için akla karayı seçiyor. Genelde de bulamıyor. Eğer mezun sayısı az olsa torpilsiz işe girebilecekken ne kadar başarılı olursa olsun iş bulamıyor. Zibille mesun dolu!

Çocuklarımız üniversite okumasın mı?

Okusun tabiiki, herkesin okumaya hakkı var ancak barajı geçmek için az da gayret etsinler. Üniversiteler öğrencilerin zübbelik yapacağı yer olmasın. Eskiden meslek liselerinin durumu gibi duruma getirmeyin. Üniversiteler elini kolunu sallayarak üniversiteye girenlerin racon kesecekleri yer de olmasın. Siz barajları düşürmek yerine eğitim kalitesini yükseltseniz Mahmut amcanın oğlu üniversiteyi kazanmak için daha çok çalışır. Kazandığında da iş bulması daha da kolaylaşır.

Peki üniversiyeyi kazanamayanlar?

Öyle bir kavram yok. Planlı bir bölüm dağılımıyla her öğrenci alanındaki bölümde okuyabilir. Öğrencilerin yeteneklerini ortaokul sonunda keşfedip uygun bölüme önce liseye sonra üniversiteye yönlendirebilirsiniz. Eğer bu şekilde gidersek kimse memnun olmayacak. üniversitelerde plansız bir dağılım var. Bunu düzeltebilirsiniz. Örneğin her iş kolunda çalışabilecek kişi sayısının %20 fazlası kadar o bölüme öğrenci alsanız zaten yeter de artar. Çevre mühendisi alabilecek kapasiteniz 5.000 iken siz üniversitelerden 80.000 çevre mühendisi mezun ederseniz bu adamlar işsiz kalır, polis olayım asker olayım der. Peki polis olacaksa neden 4 senesini çevre mühendisliği bölümünde yiyorsunuz! Neden 4 senesi çalınıyor! Polis okuluna daha fazla öğrenci alsanıza! Öğretmen alabilecek kapasteniz senede 10.000 iken neden 150.000 kişi öğretmenlik bölümünden mezun. Bir fizik öğretmenine neden hiç eğitimini almadığı sigortacılık yaptırıyorsunuz! Tarih öğretmenine neden bekçilik yaptırıyorsunuz?

150.000 mezunun üstüne bir de diğer mesleklere öğretmen olabilmesi için formasyon verdirilecekmiş! Yaparsa siz yaparsınız. Desenize bir öğretmen yığını daha geliyor... Elinizdekini atadınız da...

KPSS Adaletsizliği

Bilindiği üzere iki senede bir lise öğrencileri KPSS sınavına girip memur olabiliyor.Bence bu kaldırılmalı. Madem bir kısım öğrencinin hayalini üniversite sonrasına bırakıyorsunuz o zaman Lise için KPSS sınavını kaldırmalısınız. Emin olun hiç bir memurluk boş kalmaz ve öğrenciler üniversite sınavını kazanmak için daha çok can atar. Sen üniversite mezununa iş bulamıyorsun, kalkıp lise mezununu memur yapıyorsun. Yazık değil mi okuyan gence! Ne suçu var?

Biraz canımı sıkan bu konulardan bahsetmek istedim. Aslında daha anlatılacak çok şey var ama içimizde kalıyor genelde. Bu adil olmayan düzenin mutlaka değişmesi ve insanların huzura ermesi lazım
9  Local / Konu Dışı / Burası Türkiye Cumhuriyeti, Burada Türkçe konuşun, Kürtçe konuşmayın! on: August 25, 2021, 02:25:42 PM
Sunucu Didem Arslan Yımaz dün yayınlanan bir programında, yayına telefonla bağlanarak Kürtçe konuşan bir kadını aert bir dille uyararak "Burası Türkiye Cumhuriyeti burada Türkçe  Konuşun" diye uyardı.

Açıkçası üslup sert. Bu durumu Sunucunun iç dünyasındaki Kürt karşıtlığının bir yansıması olarak düşünüyorum. Yoksa rahatsız olmayan birisi o cümleleri kullanmaz. Kendisi de sert konuşmasının farkında olacak ki konulmasının sonunda "Kürtçe bilsek anlayacağız da" diyerek durumu düzeltmek istedi ancak olan olmuştu. Yani ağzından "Burası Türkiye Cumhuriyeti Burada Türkçe konuşun" cümlesi çıkmıştı.

Yorumum:

Kesinlikle ve kesinlikle Türk'lerin yoğun olduğu ortamda eğer Türkçe biliyorlarsa Kürtlerin Kürtçe konuşmasına karşıyım. Çünkü bu bana biraz toplulukta kendi aralarında fısıldaşan insanlar gibi geliyor. Asla Kürt düşmanı değilim, Kürtleri Türkleri ülkemizde akciğerin sağ ve sol bölümleri olarak görürüm. Eğer ki ülkemizin ana dili Türkçe ise Türkçe konuşulması, Türkçe eğitim ve Türkçe yazışmaların dışında dil kullanılmaması şart. Diğer diller bizi birbirimizden koparır. Düşünsenenize ülke çöplük gibi 10 farklı yerden 10 ayrı ses geliyor. Ülkemize gelen Suriyelilerin ve Afganların da bu dile adapte edilmesi ve bu dilin öğretilmesini de önemsiyorum.

Kürtçe müziğe karşı değilim, Kürtçe kitaplar çıkmasına karşı değilim, Kürtçe televizyona karşı değilim ancak Kürtçe eğitim ve Kürtçe tabela ve yazışmalara (Arapça da dahil) karşıyım.

Bir milleti bütünleştiren unsur dildir, bayraktır, ortak kültürdür. Eğer siz bunun birini bozarsanız Vatanı parçalamış olursunuz.

Didem Arslan belki kötü niyetli olmayabilir ancak bir sunucu isen asla  çok dikkat etmeli cümlelerine. Ben dikkat etmeyebilirim, sen etmeyebilirsin ama o cümlelerine dikkat etmeli. Telefona bağlanan kişi de sanırım oradakilerle genelde Kürtçe konuştuğu için Kürtçe konuştu, onun da art niyeti olduğunu sanmıyorum. Ancak güzel bir üslupla Biz anlayamıyoruz Türkçe konuşursanız sevinirim şeklinde özet geçebilirdi. Kürtçe konuşan kadını da Yayından alması sosyal medyadaki gibi Kürtçe konuştuğu için değil, Kürtçe küfür içindi.

Sosyal medyada İngilizce konuşulsa hemen çevirirsiniz, bunu neden çevirmiyorsunuz gibi cümleler kurulmuş. Buna da karşıyım. İngilizce bilen birisi Türkçe bilse ona da denir aynısı. Sapla samanı karıştırmamalı

https://youtu.be/vo1u6Q5cqhI
10  Local / Konu Dışı / Asker olma hayaliyle kilo almak için Protein tozu içti felç kaldı on: August 20, 2021, 04:55:30 PM
Bu yazıyı paylaşmaktaki amacım vücudumuza dışardan olağandışı ne alırsak alalım zararlı ve dikkat etmemiz lazım. Yine tedavi amaçlı olarak arkadaşımın babası böyle bir toz almış ve hastanede tozdan dolayı trombosit bozukluğu tespit edilmişti. Malesef kalp krizinden kaybettik.

İşte haberin ayrıntıları:

Adana’da asker olma hayaliyle kilo almak için geçtiğimiz ay spor salonuna kaydolan genç felç kaldı. 19 yaşındaki gencin günde 5 kilogram protein tozu içtiği öğrenildi.

Adana’da anne ve babası yıllar önce boşanan ve 1 yaşından bu yana anneannesi Selma Öztaş (70) ile yaşayan 19 yaşındaki Hüseyin Ömer Uğurludoğan, asker olma hayaliyle kilo almak için geçtiğimiz ay spor salonuna kaydoldu. Burada protein tozu kullanmaya başlayan genç, 10 Temmuz günü konuşma bozukluğu ve yürüme güçlüğü şikayetiyle Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne başvurdu. Hastanede yapılan tedavilere rağmen Uğurludoğan, bir süre sonra felç kaldı. Burada yapılan tetkikler sonucu Uğurludoğan’ın aşırı protein tozu kullanmaktan felç kaldığı tespit edildi.

Öte yandan, Hüseyin Ömer Uğurludoğan’ın hastaneye konuşma bozukluğu ve yürüme güçlüğü çekerek başvurduğu dönemde ailesi tarafından doktorlara anlatılan öyküsüne ulaşıldı.

Uğurludoğan ile ilgili raporlarda yazanlar şu şekilde:

“Aileden alınan öyküye göre başvurudan 3 hafta önce vücut geliştirme salonuna gitmeye başlamış. İki hafta önce günde 5 kilogram protein tozu kullanan hastanın 1 hafta önce çarpıntı yakınması başlamış. Daha sonra her 15 dakikada vücudunu soğutmak için duş almış. Başından aşağı soğuk su dökmüş. Yüzünde kızarıklık olmuş, daha sonra yürüme güçlüğü başlamış ve konuşması yavaşlamış. Yatıştan bir gün önce Adana Şehir Hastanesi’nde çekilen MR’da bilateral bazal gangliyonda ve mezensefalonda difüzyon kısıtlığı izlenmemiş. Acil servisimize başvuran hasta tetkik ve tedavi amacıyla kliniğe yatırıldı.”

Kaynak ve haberin devamı: https://www.mynet.com/gunde-5-kilogram-protein-tozu-icen-genc-felc-kaldi-110106844882
11  Local / Konu Dışı / Sizce bu oyunum tutar mı? (Telekomla aramdaki mücadele) on: August 20, 2021, 04:29:06 PM
Değerli arkadaşlar forumda daha önce hangi operatöre geçmem gerektiği hakkında sizlerin görüşünü sormuştum. Sağolun yeterince fikir sahibi olup Telekom altyapısıyla Türknet i seçtim. Bu ayın 6 sında başvuru yaptım ve iki gün önce kaydım gerçekleşti.

 Bana vermeleri gereken hız 44 download 8 upload iken 16d-1u verdiler. Şikâyet kaydı açtım. Sonuçlandı. Hattım vdsl olması gerekirken adsl olarak eski servis sağlayıcımdaki gibi devam edeceğini söylediler. Yani vdsl girişine hattım bağlanmadı.

Vdsl Bağlanmama sebebi olarak telekomun evimle hattım arasındaki mesafenin 450 metre olduğunu ve boş slot olmadığını söyledikleri Türknet tarafından bana söylendi. Yani Telekom izin vermemiş. Evimle hat arası mesafe dolansa da 250 metre.

Önceki firmamda da aynı sorun olmuş, vdsl bağlatamamıştım.

Peki ben ne yaptım!

Hemen telekomu aradım abonelik başvurusu yaptım. 24 mbit vdsl 6 upload. Yarın gelecekler bağlamaya.

Şimdi siz değerli bitcointalk ailesine soruyorum

1- hattım vdsl olur mu?
2- hattıma vdsl bağlattıktan sonra bağlantı gibi hiç bir işlem yapmadan internet üzerinden hattımı taşıyabiliyorum. 1 ay sonra Türknet'e aktarıp hem kendime cayma bedeli hem de telekoma kazık atayım mı?

12  Local / Konu Dışı / GSM Operatörlerinin yeni müşteri cambazlığı kendilerine kaybettiriyor. on: August 20, 2021, 07:56:21 AM
Uzun yıllardır Vodafone kullanan birisi olarak üvey evlat muamelesi gördüğümden yeni bir Operatör arayışı içine girdim ve bunda kararlıyım.

Aylık 30₺ ye 5gb internet ve 750dk kullanıyordum sürem bitti. İnterneti çok kullandığından 20gb ve üstü redli tarifelere geçmek istedim. İnternette bakayım dedim. 55₺ ye 25Gb vodafone tarifesi buldum. Tam alacakken yararlanamazsınız bu tarife yeni müşterilere açıktır uyarısı aldım. Neyse müşteri hizmetlerini aradım. Durumu izah ettim. İnternet paketimin yetersiz olduğunu o tarifeye geçmek istediğimi söyledim geçemezsin dendi. Peki nasıl olacak dedim. Önce bir kademe yükseleceksiniz yani 10gb olan paket alacaksınız sonra size bir üst tarife 1 ay içinde açılacak dendi. Tabi uygun gördüm kabul ettim. Aradan 1 aya yakın zaman geçti. Tarife açıldı. Dediğim tarife yani yeni müşteriye 55₺ olan tarife bana 117₺ gözüküyor. Anlayacağınız oyuna geldim. Şimdi ulan beni elinizde nasıl tutacaksınız. İlla o tarifeyi almak için başka opetatöre geçip  geri gelmek mi lazım. Bu ne saçma sapan iştir. Yani anlayacağınız Türkiye'de ya bu işin içinde bir oyun var ya da bunlar aptal. Bu şekilde kalıcı müşteri edinemezsiniz.

Operatörlerin yapması gereken şu. Yıl geçtikçe kendi müşterisine yıla göre indirim yapacak, müşterisi başka yere geçmeye korkacak. Diyecekki ben başka yere geçersem indirim hakkım sıfırlanır. Bunlar resmen müşteri kaybetmeye oynuyor. (Yine tekrarlıyorum işin içinde başka alicengiz oyunu yoksa)
13  Local / Konu Dışı / Gönüllülük esaslı aşıda, aşı olmayana prc testi zorunluluğu on: August 19, 2021, 08:06:01 PM
Cumhurbaşkanımız Erdoğan bugün yaptığı toplantıda öncelikle öğretmenler ve eğitim çalışanları olmak üzere aşı olmayanlara haftada iki kez prc testi yaptırma zorunluluğu getirildiğini açıkladı. Ayrıca şehirlerarası yolculukta ve uçak yolculuğunda olmak üzere, konser, tiyatro gibi toplu etkinliklere katılmada haftada iki kez PRC Testi yaptırma zorunluluğu getirildiğini açıkladı. Böylelikle aşı olmayanlar toplu alanlara alınmayacak

Artıları: Aşı olanların aldığı riskten dolayı aşı olmak istemeyenlerin risk almaması, böylelikle bu riski almayanların riskli ortamlarda bulunmaması. Yani ben aşı olmuyorum diyenlerin, bağışıklılık kazanmamış olanların prc testi ile kontrol altına alınması.

Eksileri: Aşının öngörülmemiş yan etkilerinin risklerini almak istemeyenlerin yavaş yavaş toplumdan uzak tutularak birnevi aşının kademeli olarak zorunlu hale getirilmesi.

İki doz Biyontech aşısı yaptırmış biri olarak özellikle kalp rahatsızlığı ve kronik rahatsızlığı olanların bu aşıya dolaylı olarak mecbur tutulması konusunda kararsızım. Ancak riski almış birisi olarak doktorların aşının yan etkisinden doğrudan etkilenebilecek kesimlerin belirlenmesinden yanayım. Ne yazıkki doktorlar bilim kurulu kararının dışında bu yan etkilerden bahsedemiyor olabileceği kanısındayım. Yakın çevremde aşıdan dolayı ciddi yan etki görmüş olanları gözlemlediğimden dolayı bu şekilde bir kararın sınırlandırılmasından yanayım. Özellikle gençlerin aşıyı olmasından yana olsam da yanmetkileri konusunda özellikle kronik rahatsızlığı olanların bilgilendirilmesi tarafındayım.
14  Local / Konu Dışı / Sesimi duyan var mı? on: August 17, 2021, 03:38:44 PM
Unuttuk değil mi? Bugün 17 Ağustos 1999'un yıl dönümü. Bir arama kurtarma görevlisi "Sesimi duyan varmı?" Diye seslenmişti yıkık binaların dibine doğru. Hala alışlanmış değiliz. Yapılan binalar yine akarsu yataklarına yani zemini berbat olan yerlere yapılıyor. Sel yıkmasaydı bile depremde yerle bir olacaklardı.

17 Ağustos'ta akrabalarıma birşey olmadı ama bazıları evlerini kaybetti. İnanın çok dehşet bir gündü. Çok iyi hatırlıyorum 17 Ağustos'ta babam İstanbul'dan çıkmıştı ve şanslıydı.

17 Ağustos müteahhitlerin yapılarının canlı test günüydü ve çoğu sınıfta kalmıştı.

Umarım Allah bir daha böylesi büyük felaketler yaşatmaz
15  Local / Konu Dışı / İnsan ilişkilerinde dikkat etmemiz gereken görgü kuralları on: August 16, 2021, 08:46:25 PM
Kadın olsun erkek olsun ikili ilişkilerde nasıl davranacağımızı çoğu yerde bilmiyoruz. Kendi merakımız başkalarını mutsuz edebiliyor. Çoğu yerde de haklı olduğumuzu sanıyor kişilerin iç dünyasında nasıl bir etki oluşturacağını tahmin bile edemiyoruz. Onun için ikili ilişkilerde nasıl davranacağımızı maddeler halinde affınıza sığınarak paylaşmak istedim. Daha doğrusu nasıl davrandığımı anlatmak istedim.

1- Bir kişinin telefonunu 4 defadan fazla çaldırmam. eğer acil bir durum yoksa ve kendi işim içinse 1 saat sonra 4 defa daha çaldırırım. Açmazsa geri dönmesini beklerim

2- Bir kişinin mesleğini sorarım ancak maaşını ve konumunu asla sormam.

3- Bir kimseye asla: Daha evlenmedin mi? Neden çocuk yapmıyorsun? gibi garip sorular sormam

4- Eğer arkadaşımla gezerken yemek teklifini ben etmişsem mutlaka yemeğin sonuna doğru kalkıp hesabı öderim. Kasaya onunla beraber gitmem.

5- Salak mısın? Aptal mısın? Düşüncesizsin gibi kelimeleri samimi olduğum arkadaşlarıma dahi kullanmam.

6- Birisinin başka biri hakkında yaptığı olumsuz yorumu "Bu da şunun hakkında böyle konuştu" diye hiçbir yerde söylemem

7- Kime ait olduğunu bilmediğim Herhangi bir eşyayı basit de olsa, ihtiyacım da olsa kullanmam. Eğer hayati bir önemi varsa ve kullanırsam kullandığımı sahibine söylerim.

8- İnsanların hataları varsa kimsenin yanında uyarmam. Yalnız kaldığımız bir zamanda uygun bir dille söylerim.

9- Benimle konuşulurken telefonum çalarsa konuştuğum kişiden müsaade isterim. Sohbet esnasında sürekli telefonu kurcalamam

10- Selam veren birisinin selamını daha içten bir sesle almaya çalışırım

11- Sokakta konuştuğum kişiye yüzüm dönük konuşurum, güneş gözlüğüm varsa çıkarırım.

12- Benden istenmedikçe (hayati önem yoksa) kimseye tavsiye vermem.

13- İşyerimde her mertebeden kişiye aynı saygıyı gösteririm.

14- İşyerimde temizlik görevlisine kişisel eşyalarımı veya kirlettiğim yerleri temizletmem.

15- Teşekkür etmek benim hayatımda sürekli olan bir kavramdır.

16- Bir arkadaşım bana bir işi olduğunu görüşemeyeceğini söylerse ne işin var diye sormam

17- Bir arkadaşımın telefonunu elime alıp kurcalamam. Resimlerine bakarken onun göstermesini isterim.

18- Telefon konuşması yaparken mutlaka kalabalıktan uzaklaşırım, arkadaşlarımın yanında konuşmam.

19- Bir arkadaşımın elinde poşet görürsem içinde ne var diye sormam ve dikkatimi poşete vermem.

20- Hakkımda yapılan olumsuz bir eleştiride hararetli bir savunmaya geçmem.

21- Bir engellinin engelinin neden kaynaklandığını sormam.

22- Kilolu birine kilosu hakkında yorum yapmam. Zaten kiloluların hemen hepsi kilo vermek istiyordur. Ancak az bir zayıflamasında bunu belirtirim.

23- Yeni tanıştığım birinin eğer kendi anlatmıyorsa soyundan çıkıp sülalesinden girmem.

24- Kimsenin yanında, yabancı veya tanıdık bir bayan hakkında yorum yapmam.

25- Samimi arkadaşımın yanında dahi yabancı bir kadına: "off taş gibi kadın vs" gibi asla ahlaksız cümleler kullanmam.

26- Bir arkadaşımın evindeyken veya yolda eşiyle beraber gördüğümde eşine merhaba demekten fazla sohbete girmem. Eşiyle gerektiği kadar konuşurum. Şakalaşmam.

27- Samimi arkadaşım da olsa evine veya odasına izin vermediği sürece girmem. Evinde daima dış kapıda beklerim. Dış kapıdan direkt girip iç kapıda beklemem.

28- Cebimdeki paraları tomarıyla beraber çıkarıp ödeme yapmam.

29- Bulunduğum toplumun kabul edebileceği kıyafetler giyerim.

30- Bayanların bulunduğu ortamda argo, cinsel içerikli, küfürlü konuşma yapmam

31- Verdiğim sözü mutlaka tutmaya çalışırım, tutamazsam bunu söyler özür dilerim


Sizlerin de mutlaka ekleyeceğiniz. Kendinize göre olan kurallarınız vardır. Bunları kendimce yazdım. Sizlere uymayanlar da olabilir. Herkesin davranışı kendisine.

16  Local / Konu Dışı / Sizin ya da yakınınızdaki birinin ilginç dolandırılma şekli on: August 14, 2021, 10:07:49 AM
Üniversitede okurken çalıştığım işyeri sahibinin yaşadığı dolandırılma hikayesini dinlediğimde ağzım açık kalmıştı. Herkese anlatıyorum ki aynı şekilde millet dolandırılmasın. Hikaye şöyle:

Bir gün patronumuz Ankarada caddede yürürken bir standa denk geliyor. Stand büyük bir AVM'nin açılış standı. Stantta müzikle beraber çeşitli etkinlikler var. Bir de çekilişle hediye veriyorlar. Tabi millet yığılmış standın başına, ücretsiz çekilişe katılmak için acele ediyor. Bizim patron da katılıyor çekilişe. Tabi içlerinde kimseye birşey çıkmıyor ama bizim patrona beyaz eşya seti çıkıyor. Bulaşık makinesi, buzdolabı, çamaşır makinesi, ütü, derin dondurucu vs. Nerden baksanız bugün 40 binlira tutacak bir beyaz eşya. Tabi orada isim adres alınıyor telefon alınıyor. Kişiye adrese teslim edileceği söyleniyor yollanıyor. Tabi evde bir bayram. Eşine anlatıyor durumu eşi çok seviniyor. Neyse aradan bir ay falan geçiyor. Adamlar beyaz eşyayı teslime geliyorlar. Kapıyı çalıyorlar eşi açıyor. Eşiniz evde mi biz şu firmadan beyaz eşya teslimine geldik diyorlar. Evde yok diyor. Neyse size teslim ederiz diyorlar. İmzalar alınıyor ve malı yüklemek için aşağı iniyorlar. Tabi kadın bekliyor adamlar ortada yok. Bekle bekle yok. Sonra patron eve geliyor durumu ona anlatıyor firmadan geldiler diye. Bana İmza attırdılar geri gelmediler diyede ekliyor. Neyse bişey anlamıyorlar. Aradan aylar geçiyor 6 ay falan sanırım. Eve bir tebligat geliyor. Borç bildirimi. Meğerse kadının attığı imza beyaz eşyaları teslim aldım diyeymiş. Bizim patronu da takip edip evde olmadığı zamanı buluyorlar... Bizimkiler eşyaları almadık vs diyorlar ama kurtuluş yok. Sonra iş mahkemeye düşüyor. Adamlar teslim ettik diyor. Onlar evimize bakın diyorlar, adamlar nerden bilelim satmadığınızınfalan derken işler karışıyor. En son hatırladığımda patron tıpış tıpış taksit ödüyoruçdu. Mahkemenin sonucu ne oldu tam bilmiyorum. Ama adamlar kurtmuş
17  Local / Ekonomi / Binance dün cortladı bugün zengin etti on: August 14, 2021, 09:18:33 AM
Dün twitterda gezinirken kripto para borsası Binancenin Hastagını gördüm. Korktum tabi 40bin Twit görünce. Çünkü birkaç milyon dolarım var. Desemde inanmayın birkaç yüzliram var. Neyse açıp baktım Binance çökmüş milletin hesapları sıfır olmuş. Hemmen koştum açtım binanceyi paracıklar yerindeydi. İyi bari dedim kapattım. Neyse aradan birkaç saat geçti tekrar açtım önce sıfır göründü sonra kendine geldi. Bugün de yine açıp baktım benim birkaç yüzlira 1300 lira civarı olmuş. Tabi bir kaç saniye sevinebildim. Fakirlik işte...

Yani Binance bu aralar Thodex'lik yapıyor.
18  Local / Konu Dışı / HES'ler (hidro elektrik santral) katilimiz mi? on: August 13, 2021, 03:07:16 PM
Bir kişi heslerle ilgili güzel bir yazı yazmış onu paylaşayım istedim. Sizce de hesler zararlı mı? 2014 yılındaki bir yazı

Enerji bir ülkenin var olması için mutlaka sahip olması gereken bir güçtür. Peki ama ne uğruna? Enerjiye sahip olmak için nelerimizden vazgeçmek, hangi yalanlara kanmak, çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakmak zorundayız? Evimizde ampul yansın, bilgisayardan internete girelim diye neleri feda etmek, nelerin canına okumak zorundayız? HES'lerin çevreci yapılar olduğunu söyleyen yüksek makam sahibi yalancıların geleceğimizi çalmasını daha ne kadar izlemek zorundayız? Kıyısında piknik yaptığımız, arkadaşlarla içtiğimiz derelerin, çayların boruların içine hapsedilmesine daha ne kadar göz yummak zorundayız? Evimizin önünden akan suya başkalarının sahip çıkmasını, onu istediği gibi kullanmasını, suyun ticarileştirilmesini daha ne kadar sesimizi çıkarmadan izleyebiliriz.

HES'ler doğayı katlediyor. HES'ler gelecek kaygısıyla geleceğimizi elimizden alıyor. Özellikle Karadeniz'in iklimini, toprağını, bitkisini, hayvanını dolayısıyla insanını yok ediyor. Dereleri boruların içine hapsedip, bizi sesini duymaktan bile mahrum bırakıyor. Çevrecinin daniskası olanlar ise, bütün bu olanlara ses çıkaranları 'gereği neyse' yaptırarak dövdürüyor, vurduruyor, hapse atıyor.

Sana HES'leri anlatıyorum arkadaşım, dinle. Benim HES'lerle ne gibi bir işim olabilir ki? diye düşünme. Çalınan benim, bizim geleceğimiz değil, toprak hepimizin altından çekiliyor. Sesini yükselt, ne oluyor diye sor. Senin farkında bile olmadığın HES, çocuğunun ileride dallarına tırmanacağı ağaçları daha filiz vermeden öldürüyor. HES senin farkında arkadaşım, sen onu fark etmesen de.

Yararlanılan kaynaklar: http://www.karasaban.net/turkiyede-hidroelektrik-santraller-ve-tarimciftci-sen/

http://www.greenpeace.org/turkey/tr/campaigns/enerji/hes/

http://www.dsi.gov.tr/kurumsal-yapi/organizasyon-semasi/barajlar-ve-hes-dairesi-ba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1

https://eksisozluk.com/hidroelektrik-santral--106671?p=1

https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/317904

19  Local / Konu Dışı / Marketlerde depozitolu dönem başlayacak on: August 13, 2021, 07:47:03 AM
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı başkanı Yavuz Eroğlu, marketlerde veya birçok diğer alışveriş merkezinde yapılacak olan Depozito İade Sistemi'nin ayrıntılarını dün açıkladı. Buna göre plastik olan her şey depozitolu olacak ve normal ücretin üzerine eklenecek. Markete geri getirdiğinizde parasını geri alacaksınız. Bunun için bazı yerlerde de toplama merkezi kurulacak.

Şimdi arkadaşlar ben kısmen karşıyım. Bu demek oluyor ki yeni zamların adı depozito olacak. Elimizdeki şişeyi de biryerimize monte edeceğiz. Köydeki bakkal amca nazlanacak. Marketteki kasiyer bizi başka yere yönlendirecek. Bu geçmişte yaşandı. Kimse o plastiği evinden alıp markete götürmez.

Ha şöyle olabilir:

Örneğin su 1.5 lira ise şişesi 30krş olur, marketçi de 20 kuruş alır ortalıkta 1 şişe kalmaz. Hatta sana yalvarır getir diye.
20  Local / Konu Dışı / Sosyal medya platformlarının ofis açma zorunluluğunda Twitter yasaklanabilir! on: August 11, 2021, 09:20:07 PM
Cumhurbaşkanı Erdoğan az önce yaptığı konuşmasında Twitter'ı yalancılıkla suçladı ve yaptırım uygulanacağını belirtti. Türkiye'de ofis açtık diyen Twitter'ın ne ofis açtığını ne de ülkemizde bir çalışanının bulunduğunu söyledi. Bu sebeple Twitter'a göz dağı vererek yaptırımlar uygulanacağını açık bir dille olmasa da üstü kapalı olarak ifade etti.

Bilindiği üzere sosyal medya platformları bazı yapılan paylaşımlar nedeniyle ülkemizi zor durumda bırakıyor. Özellikle hakaretler ve küfürler edildiğinde bunu yapan kişilere ulaşılamıyor. Aynı zamanda ülkemizdeki şirketlerin reklamları üzerinden kazanç sağlayan ama ülkemize vergi olarak hiç bir getirisi olmayan platformlar hem vergi vermediği gibi hem de kontrolsüz olması tehlikeli olabilecek durumda. Tabii ki düşünce özgürlüğüne saygılıyız ancak bazı paylaşımlar genele açık şekilde devletimize, milletimize ve askerlerimize küfürler, hakaretler içermektedir. Kimse küfür yiyip kendi parasını kendine küfredene vermek istemez. Devletimiz bu platformlara ofis açtırarak kontrol altına almak ve vergilendirmek istiyor. Buna uymayanları da kısıtlamak istiyor.

Şahsi görüşüm olarak özellikle vatana ve millete hatta Atatürk'e küfürler eden platformlara reklam kısıtlaması getirilmesi. Yani kapatılsın demiyorum ancak Bu paylaşım kaldırılana kadar ülkemizdeki işletmelere bu platformlara reklam vermesinin yasaklanması, uymayan şirketlere de ceza verilmesi. Örneğin youtube'da ülkemize hakaretler içeren bir video var diyelim. Bunu Türkiye'deki ofise bildirip kaldıra bilmeliyiz. Diyelim ki istenilen sürede kaldırmadılar kendi oluşturduğumuz bir sitede "Youtube'a reklam verilmesi yasak" şeklinde bir uyarı vererek şirketlerin reklam vermesinin önüne geçebiliriz.

Hakaret ve küfür eden kişilerin bildirilmesi: Eğer hakaret ve küfür varsa bu kişiler güvenlik makamlarına bildirilmeli. Düşünce özgürlüğü kapsamında olanlar bildirilsin şeklinde demiyorum çünkü bunu her siyasi iktidar bir silah olarak kullanabilir.

Sizlerin de bu konu hakkındaki fikirlerinizi bekliyorum.
Pages: [1] 2 3 4 »
Powered by MySQL Powered by PHP Powered by SMF 1.1.19 | SMF © 2006-2009, Simple Machines Valid XHTML 1.0! Valid CSS!