Öncelikle  ASIC miner sevdasından vazgeçmeni öneririm.  Ama kafaya koyduysan devam.  

Sorunun cevabına gelince de.   Konu tamamen evin iç tesisatı ve kablolama, kullanılan kabloların kalitesi ve ölçüleri ile alakası var.

Apartman ne kadar elektrik taşır diye de bir soru olmaz.  Eğer apartmanın tamamında mining yapmayacaksan tabi. Sen her halde tüm apartmanı kiralamayacaksın.
Ha apartmanın toplamda ne kadar yük taşıyabileceği ise daire sayısına bağlı değişir. Ne kadar çok daire varsa toplamda o kadar fazla yük taşır.

Mevzu bahis mining yapılacak yer bir apartman dairesi ise  yeni nesil apartman dairelerinde 15-20Kw
20 sene ve daha eski dairelerde ise 14 KW  toplam yük üzerine çıkmamanı tavsiye ederim.

daire içinde ki 1 prize   3000W  üzeri yüklenemezsin aşırı riskli olur. maximum limit bu olsun. Aslında en güvenlisi priz başına 2500W ı geçmemektir.
Artık kaç cihaz kullanacaksın bilmem ama  cihazları farklı prizlere güçleri oranında dağıtman gerekir.
Eğer tek 1 odada çalışacak ise cihazlar ve çok fazla cihaz olacak ise, daire ana sigorta panelinden odaya ayrı hat çekmelisin .
Kullanacağın cihazlarında  güç tüketimlerini öğren.

Ben yaklaşık 2 yıl önce  İzmir'den Muğla'ya göçtüm.  

Burada ki emlak anlayışı şöyle;

Burada  konut sahipleri genellikle hala köylü kafasında yada buraların yörük halkı gibi kesimden oluşuyor. Bu insanlar mülklerini satışa çıkardıklarında, etrafta yamyam gibi gezinen  komisyon ile beslenen meslek erbabı olan emlakçı tayfası bu kişilere yapışıyor ve  mülkün fiyatını yükseltiyor.  Satıcının aklına giriyor, adam  500bin e  satacağı  mülkü  900 bine çıkartıyor emlakçı.  

 Mesela ben evimi satacak olsam ve ortalama uygun bir fiyat çeksem kesin bir emlakçı gelir ve bana şunu der ; "Abi sen naptın ya bu ev bu kadara satılır mı? Gel sen, biz bunu şu kadara satalım"  
Bende hee ne güzel o zaman diyip kabul edersem  emlakçı benim ile anlaşıyor ve  500 olan evimi  950bin den satışa çıkarıyor ve  beklemeye başlıyor.   Baktı ilgilenen yok.   900 e çekiyor baktı yine yok  850-800  derken  bir enayi buluyor ve ona evi satıyor.  Bu enayiler de  genelde büyük şehirlerden gelenler oluyor.

 Burada çok serefsizce pislik bir emlak satış anlayışı var.  Burada gördüğünüz bir ev muhtemelen aslında  yarı fiyatıdır. Etraf emlakçıdan geçilmiyor zaten. Bakkal gibi her yerde emlakçı var.
Şehirlerden buraya , güneye ve güney batıya göçecek olanlara tavsiyem, her fiyatta mülke balıklama atlamayın.  Hem fiyatları şişiriyorsunuz hem de kazıklanıyorsunuz.

Açayım.  Microsoft (Kısaca MS diyeceğim)

Windows ürünü ile kendi çekirdek yapısı ve beraberinde gelen tüm yazılımları ile birlikte  (Media player, browser, paint brush, taskManager, yazıcı ve tarama görevleri hatta ve hatta  hesap makinesi)  bilgi toplayan, kendi sunucularına gönderen bu bilgileri işleyen bir yapıya sahip.  Şimdi durup ee ne olmuş? diyebilirsiniz.  

 Peki, birisi yada birilerinin siz hakkında sürekli bilgi topladığını bilseydiniz, bu rahatsız edici olmaz mı?
Bu durum, yolda yürürken yada araba sürerken sürekli arkanızda sizi takip eden biri(leri) olması ile aynı şey.  Yada karşı apartmanda ki daireden dürbün ile sizin dairenizin gözetlenmesi gibi.

 Bilgi toplamak... Kulağa önemsiz ve basit geliyor. Aslında hiç te değil. Çünkü birileri sizin hakkınızda fazla veya yeterli bilgiye sahip olursa sizin üzerinizde otoritesi ve yönetme/yönlendirme kabiliyeti artar.
MS bunu şimdilik "Yauu sıkıntı yok rahat olun, ben reklam odaklı ve ürün hizmetlerimi, kalitemi geliştirmek için bunu yapıyom"  diyor olsa da. Bu %100 samimi ve doğru değildir.
Ayrıca bu bilgilerin daha sonra veya herhangi bir olağan üstü durumda ne amaçlar için kullanılacağı muammadır.

 Haa, MS sizin  PC nize taktığınız bir webcam den sizi mi izler ? Hayır. Ama isterse bunu yapabilme kabiliyetine sahiptir.
Ama PC nize bir webcam taktığınızı bilir.  Bir yazıcı bağladığınızı bilir. Yazıcıdan çıktı aldığınızı hatta kaç tane aldığınızı bilebilir.  Bir telefon bağladığınızı hatta onun modeline kadar bilebilir. Zararlı yada şüpheli tanımladığı bir takım dosyaları, belgeleri kendi sunucularına gönderebilir.

 MS sözde lisanslı kullanılması gereken windows ve diğer birçok ürününü birkaç uyduruk crack yada lisanslama yöntemi ile bedavaya herkesin kullanabilmesine olanak sağlar. Acaba neden ?
MS dünyayı ve bilişim ağını tekeline almayı görev edinmiş, bilgisayar ve ağları üzerinde hüküm sürmeye kendini adamış bir yapıdır.
Açık kaynak kodlu olmamasının gerekçesini güvenlik unsurlarına bağlayan, ama her sene hack yiyen exploitleri sızdırılan, patlayan, exploitleri satılan bir sistem iştetim sistemi.  Sonrada "Aha alın size  yama, güncelleme"
 Şimdi güvenlik bunun neresinde peki ?

Uyduruk bir hesap makinesi bile sizden bilgi toplamaya çalışıyor ise bunda nasıl bir iyi niyet aranır ?




Eğer profesyonel bir Hardware güvenlik duvarınız var ise  Windows un hangi işlemlerinin sürekli güvenlik duvarına takıldığını gözlemleyebilir ve gözlerinize inanamayabilirsiniz.
Sıradan bir inbound/outbound port listener özelliği olan software firewall bile size bu konuda çok fazla gözlem yapma şansı verir.
Yapacağınız bir çok sıradan işlemde bile windows internete çıkmak ve bilgi göndermek isteyecektir.

 Microsoft, ürünü olan Windows  ile hırsızlık yapan bir şirkettir. Microsoft hırsızdır. Windows ise en büyük aletidir.

 İnsanı önemseyen tek varlık yine insandır. Diğer varlıklar insanı önemsemez ve sikine takmaz.
İnsan kendi söyler kendi inanır. kendi çalar kendi oynar. Kendi bir tanrı yaratır, sonra yarattığı tanrıya tapar, ondan bir şeyler ister ve bekler.
Hataları için yarattığı tanrıyı kaçış rampası olarak kullanır. Özür diler günah çıkarır.

Bizler aslında bir mikrop olarak evrende önemsiz ve bug lı  varlıklarız. Ne kadar yaşadığımızın da hiç bir önemi yok. Çünkü zaman diye bir şey yoktur.
Zaman sadece insanın kendine biçtiği süredir. Bunun dışında, zaman, saat, gün, yıl, mevsim gibi kavramlar yoktur aslında. Bunu biliyorsunuzdur eminim.
Bunları biz kendi götümüzden uydurduk.

Gerçek olan şey şudur; yarım vardır, dürüm vardır ve ölüm vardır.  Yani yarım var, dürüm var, ölümde var. Bunların arasında geçen süre sadece o kişiyi ilgilendirir.
X güneş sisteminde X gezegende yaşayan canlıyı senin zaman kavramın ilgilendirmez.

Yani her şey bizim algılarımızdan ve neye nasıl inanmak istediğimizden ve kabul ettiğimizden ibaret.
Mesela Tayyip, Türkiye'de önemli bir şey ifade eder. Türkiye'den uzaklaştıkça Tayybin değeri azalır.  Huzur içinde yaşayan bazı kuzey ülkelerinde onun adını bile bilen yoktur. Yani anlam ve önemi gitgide düşer, görecelidir önemi.
 
Ama bizim lokasyonumuz da ve 80 küsür milyon insan varlığı için önem arz eden bir isimdir. Ayda, marsta onun adı sanı geçmez. Güneş sisteminde ve dışında ise esamesi bile okunmaz.
Bahçemde yanlışlıkla üzerine bastığım ve çatırdayan bok böceği kadar bile değeri yoktur. 

Yani biz neye anlam, önem ve öncelik yüklersek gerçeğimiz o dur. Aynı yaşam süremiz gibi. Ama aslında bunların hiç birinin bir anlamı ve önemi yoktur. Sıfır yani. Hiçbir şey ifade etmiyor .

O imam şuan o makamda ve orada konuşabiliyor ise bunu Diyanet i kuran Atatürk'e borçlu.
Ama ne yazık ki; İmam olmak insanı soysuz, şerefsiz, nankör biri olmaktan kurtaramıyor.

 Evet kabul ederim.

Nedeni ise o kişi o reklamı bana vermese bile zaten mutlaka biri bu tongaya düşecek ve parayı kabul edip reklamı yapacak.
Alırım parasını ve güzel işler için kullanırım.

Yani aynen senin burada kendi reklamını yaptığın gibi.
İmzanda neye hizmet ettiğini bilmediğin reklamları yayınladığın gibi.
Arada bir Ramazan ve oruçtan dem vurman gibi. 

Ve şöyle bir aleni yalan söylemen gibi :     "..............Böyle bir teklif gelse kabul eder miydiniz?

Ederseniz neden? Etmezseniz neden?

Şahsen ben kabul etmezdim kullanmadığım beğenmedim bir ürünü tavsiye etmem parası ne olursa olsun."

    Kullanmadığın ürünü tavsiye etmez isen imzadaki şeyler ne ?



Yada bunları kullanıyor isen ramazan ile oruç ile islam ile alakan ne ?   

https://bitcointalk.org/index.php?topic=5330041.msg56765123#msg56765123

Yani sen ne ayaksın amacın ne rengin ne diye adama sormazlar mı ?


  Şimdi sorayım sana ....imzanda reklamını yaptığın ürünleri  kullanım  beğendin mi ?  çünkü şöyle demişsin  "kullanmadığım beğenmedim bir ürünü tavsiye etmem parası ne olursa olsun"

O halde  kullandın kabul ediyorum.

E o zaman nasıl bir dengesizsin sen amk.  Olayın ne yani burada amacın ne ? Nasıl bir algı yaratma peşindesin ? Neyden nemalanmaya çalışıyorsun ?

 

Ne güldüm ya ..  Trajikomik !

 Yani ,  düşünsene ..!        ONLARIN DOLARI VARSAAAAAĞĞĞĞ.  BİZİMDE  ALLAHIMIZ VAAAAĞĞRRRR !   

Diye nağralar atanın... şimdi memleketine bak.   


Birkaç turistten dolar girecek kasaya diye yapılan ayrıcalıklı uygulamaya bak. Bak ki ; aklını başına devşir.   
Bak, gör ki anla ! ; Biraz  dolar için Turiste yol veren bu zihniyet  DAHA FAZLASI İÇİN KENDİ ÖZ MİLLETİNE NELER YAPMAZ !!     Hmmm  ? ( Zaten yapıyorda....)

Koyulan yasaklar şu neden ile koyuluyor ;

 Bak biz hükümet olarak yasaaaağa koduk.. Siz uymadınız. Biz yani üzerimize düşeni yaptık, millet uymadı.

Yasak TR de her zaman konulur vardır. Örn:
* Çimlere Basmak yasaktır, ama adam çimlerin üzerinde sevişir bile.  
* Buraya moloz dökmek yasaktır, ama dökülür
* Buradan Balık tutmak yasaktır....Ama tutulur
* İskeleden denize atlamak Tehlikeli ve Yasaktır ....... Ama atlanır
* Barajda, kanalda yüzmek yasaktır....Ama yüzülür ve ölünür

Çünkü denetleyen yoktur.  YASAK ! laf olsun diye konulmuştur.  Göstermeliktir.  Bu konulan sözde yasağın amacı; Sorumluluğu üzerinden ATMAKTIR !   o kadar
Koyduğun yasağı denetleyecek gücün yoksa o yasak değildir. Tembihtir, tavsiyedir.

Birkaç gün sonra Tv de kalın bokun birini şu sözleri söylerken görürsünüz ;  Biz halkın iyiliği için bu yasakları getirdik, ama üzülerek görüyoruz ki; bazı vatandaşlarımız bu konuda hiç hassas davranmıyorlar.

Yani yine fatura bize kesilir.

Hello

Anyone use Nvidia RTX 3060 (Non Ti )  with HiveOS at Full hashrate (48-50 Mh/s)  ?

Which Nvidia driver version should I use for  RTX 3060 ?

Bakın size bir taktik vereyim, hangi borsa patlar, kaçar, göçer. Bunu anlamanız için faydalı olur. 

Uzun süre kendinde bir geliştirme yapmayan, aynı şekilde duran, yenilikler ve düzeltmeler yapmayan, müşteri sorunlarını sallamayan,  durduk yere size  ferrari, porsche çekilişi düzenleyen, müşterilerin geri bildirimlerine ve sorunlara çözüm aramayan  tezgahlar (Borsalar)  pusuya  yatmış ve patlamak için bekleyen oluşumlar.

Bu oluşumların hedefi daha iyi kullanıcı deneyimi sunmak değil, ucuz reklamlar ve  pazarlama  yöntemleri ile  daha fazla müşteri toplayıp kasayı şişirmek, kasa yeteri kadar şişince de kasayı sırtlanıp gitmek. 

Oysa ki projesine, işine önem veren oluşumlarda  bu yukarıda yazdıklarımı gözlemleyemezsiniz. İşi ciddi, prensipli ve uzun vadeli düşünen şirketler kendini sürekli geliştirmeye çalışır ve müşteri memnuniyetini en ön planda tutar.

 Yeni Tosuncuk hayırlı olsun.     3 sene önceden notu vermiştim.  Yıl 2019

https://bitcointalk.org/index.php?topic=2241977.msg52024620#msg52024620

Türkiye'nin otomobili tasarımıyla ödül aldı

Bak, ... buda ödül alır izle :

https://www.youtube.com/watch?v=pfWyIYRXEjk

 Arabanın tasarımı bok gibi.

Ayrıca elektrikli bir aracın önünde hapishane parmaklığı gibi radyatör ızgarası konulmasını teknik olarak hiç anlamış değilim.
Elektrikli değil sanki ekonomi sınıfı dizel araç gibi duruyor.
Ve at nalı gibi T O G G  yazısı da önde hiç hoş durmamış. 

Buna birde kol gibi fiyat ve kol gibi vergi isterler, tadından yenmez. Piyasaya düşmeden tarih olur.

Ama şunu takdir ettim, 2021 yılında millet uzayda gezip, başka gezegenlerde araç yürütürken, biz 4 tekeri üzerinde gidebilen bir aracı yapabildik sonunda.
Bu bizim gibi ekmek ve makarna yemeye mahkum edilmiş bir toplum için büyük başarı.


      Yaaa allaaah bismillahh..   Makaslar sizde kalsın bu günün anısına.

Böyle bir konuyu, Pazar alanı bölümüne açtığına göre, bakiyeni kaybetmen çok normal.
Dikkat et başka şeylerini kaybetme.

Ödeme aracısı olan başta Papara gibi kurumlara hiç acımadım hatta sevindim.
Çünkü öyle oturduğun yerden  hiç bir şey yapmadan her transferden  %1 kazanmak aç gözlülük. Hak ettiklerini bulmuşlar güzel olmuş.
Borsanın almadığı komisyonu bu Papara alıyor. Ne yaparak alıyor? Hiç bir şey.   %1 ne kadar büyük bir rakam bilen bilir.

Adam tutmuş kafa patlatmış miner yazılımı yapmış madenciler için.   Dev Fee   %0.65  ile %1  kazanıyor. Ortada bir emek ve bilgi var.   Ve bunu sürekli geliştiriyor.
Papara efendide oturduğu yerden %1 kazanıyor.  Kene gibi sülük gibi bir oluşum.   Açmış dükkanı oturmuş önüne  gelenden geçenden %1.   Ulan bu %1 i hak etmek için ne yapıyorsun sen?  

Vergi konusuna  gelince  devlet her türlü alır vergiyi kanırta kanırta. Bazı arkadaşlar yazıyor "Vergi uygun olsaydı çekinmeden öderdim"   .  Bana uygun bir vergi gösterir misiniz? ben bilmiyorum da.

Hayatınızda  zaten mevcutta onlarca yüzlerce vergi kalemi varken. Uygun vergi diye bir şeyden bahsetmek mümkün mü. Zaten vergi ile içimizden geçmişler.

Şu hayatta en temel ihtiyaçlarda, yaşamsal şeyler ve GIDA ürünlerinde bile vergi varken, devlet baba bu kaymaklı sektörü katmerli bir vergi yapıştırmadan geçer mi ?

Daha önce bir konuda bahsetmiştim, ne zaman yazdım hatırlamıyorum.  İnsanı kaçakçı yapan, suçlu yapan sistemin ta kendisidir.

   Alın bu da  yakınan bir adamın hikayesi var  sıkılmazsanız izleyin 3 bölümden oluşuyor

https://www.youtube.com/watch?v=6tBXtNL9oZA

https://www.youtube.com/watch?v=pvQCiuKhbvQ

https://www.youtube.com/watch?v=oZOoUcGZOgE

 " Ramazanı Fırsat Bilip Fiyatlara Zam Yapmak"

Geleneksel Türk tipi orospu çocukluğudur.   

Ne din, ne sevap, ne millet, ne allah, kitap yada müslümanlık değildir önemli olan.

Önemli olan fırsatçılık ve biraz daha vurgun yapabilmektir bu noktada.
Kendi halkını biraz daha sikebilme arzusu ile çoşmuş esnaf ve buna yol veren avuçlarını avuşturan toplu sistem hareketidir bu.
Aynı şekilde yılbaşı, bayramlar, kurban ve diğer özel günler; (anneler günü sevgililer günü vs) de buna dahildir.

Valla güzel kardeşim "Ramazanlar" değil de aslına her şeyin "geçmiş" olanı güzel. Birileri içine sıçmadan önce, toplumu parçalamadan bölmeden önce, her şey olabildiğince güzeldi.  Bir şeyi güzel yapan ramazan değil, ramazan dediğin o ayı alışıla gelmiş adetleri ile yaşayabilen toplumdur.  Aslında adam ramazanı değil ramazanda yaşayabildiklerini özlüyor. Yani sende bu konuyu bundan dolayı açmışsın zaten.  Özlemin ramazan değil, çünkü ramazan zaten hep var. Ama eski ramazanlardan yaşadıklarını bekliyorsun. Beklentilerin tamamen maddesel şeyler işte zaten yazmışsın;  Pide, akide şekeri, tıkınmak vs falan. Yani ramazan dediğin şey senin için bunlardan ibaret.

Yani neye hayıflanıyorsun anlamadım.  Allah aynı Allah, kul aynı kul değişen ne ? Değişen Hurmanın  ve pidenin fiyatı ve tadı belkide.

Mesela ben hiç "nerde eski ramazanlarr...." dediğimi hatırlamam.  Çünkü parayı basarsam en iyi bağdat hurmasını, akide şekerini ve pideyi alırım.

 Sorun nerde bulalım bakalım.

Devletin malı diye bir şey yoktur hemşerim.  Devleti sen, ben ve herkes oluşturur.  Devletin malını yersen hem kendi malını hem yakınlarınınkini hem benimkini yemiş olursun.

 Devlet biziz.  Ama bunun farkında değiliz o ayrı konu.

Güzel kardeşim, ben buzla dondurdum demedim zaten. Sen biraz yanlış anlamışsın. Buzlu dondurmak diye bir şey yoktur zaten. Bir şeyi dondurmak için buz kullanılmaz. 
O şeyin Isı düşürülür.   Isı düşünce ısısı düşen şey eğer su ise   adı  buz  olur. Karbondioksit ise adı kuru buz olur . Yani içinde hidrojen ve oksijen yoktur.  içinde hidrojen ve oksijen varsa su buzu olur.
Buz kelimesi dilimizde  ısısı düştüğünde katı hale geçen akışkanlar için kullanılan genel bir kelime.


Ben denediğimi söyledim sadece. Bir cismi yada sıvıyı dondurmanın profesyonelcesi nasıl olur? Yazarsanız deneyeyim onu da    Mesela su profesyonelce nasıl dondurulur...yazarsanız. ...  şey edelim onu.
Bir de ben evde yaptım dememiştim ama.... Siz tahmin etmişsiniz .   Bravo.      Lakin dünyada ki en büyük buluşlar evde yapılan deneyler ile bulunmuştur.
Belki benim evin nasıl bir ev olduğunu da tahmin edersiniz 

Birde konuyu açtığınızda ki ilk başlıkta şu yazıyor kısaca :  "Ölümün bir şekilde çaresi tıp tarafından bulunursa bile........"   
Tıp ölümün çaresini asla bulamaz, bulmaz.  Tıp dediğiniz şey ve mensupları  oto tamircisinden farksızdır. Size ekstra fatura çıkararak arızalarınızı girerir. İnsanlar hiç hastalanmasa yada ölüme yaklaşmasa tıp diye bir şey olmazdı zaten. Tıp bir bilim değil, kazanç kapısıdır, döner sermayedir.  Aranızda tıp mensubu varsa kusura bakmasın, ben langır lungur konuşurum böyle bilirsiniz.
Tıp sizin iyi olmanızı değil, hasta olmanızı ister. Çünkü 1 kutu aspirini size 14 TL ye satmak için. 1 kutu vitamini size  100 TL ye kaktırmak için vardır tıp.   

Eğer ailenizde bir kanser, ALS, HIV,  hastası var ise bu kişi çok sevdiğiniz bir yanınız ise, kardeşiniz, eşiniz, ana, baba vs vs ... buna siz çok üzülürken  birileri sevinir.
Çünkü onu ölümden kurtarmayacak ama size ve ona umut pompalayacak ilaçları milyonlarca paraya satacakları yeni bir müşterileri olmuştur. Tıpla, farmokoloji ve ilaç firmaları birlikte yürür. 
ilaç olmazsa tıp olmaz. Düşünsene ilaç olmasa  doktorlar ne yapacak ? reçeteye dua mı yazacak ? .   Peki ilaç ne ile satılıyor ?

Şimdi hiçbir sivri kalkıp bana "Eeaaa ne diyon sen tıp çok kutsal bir meslek, doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlıkçılarımız...hipokrat yemini vs "  demesin.
Neyin ne olduğu belli hemşerim. İnsan hayatının üzerinden para kazanan bir çakma bilim dalıdır TIP.

gerçek bilim ve bilim insanları eskide kaldı.  Şimdi sizin şuan düşünmeniz gereken en önemli şey; Evinizde ne kadar fazla  makarna ve pirinç stoklayabileceğinizdir.