ABD’nin yurt içi ve yurt dışı istihbarat ajansları FBI ve CIA, dünyayı kasıp kavuran Bitcoin’in kimliği belirsiz mucidini tanıyor olabilir. Bu konuda önemli kanıtlara ulaştıklarını söyleyen iki gazeteci, Satoshi Nakamoto’nun gerçek kimliğinin ele geçirildiğini söylüyorlar. Peki söz konusu kanıtlar neler?
Bitcoin, temelinde yatan Blok Zinciri teknolojisine dayanan, anonim bir dijital buluş. 2017’deki astronomik yükselişi, onu bütün dünyanın gündemine soktu. Aslında Bitcoin 2009 yılında o zamanlar ismi çok da sorgulanmayan Satoshi Nakamoto lakaplı birisi tarafından icat edildi. Zaman içerisinde yasa dışı olarak kullanılan bu kripto para birimi, bir süre sonra özel borsalarda bir yatırım aracı olarak listelenmeye başlandı. Yatırımcı sayısı arttı, piyasa değeri yüzlerce milyar doları buldu. Haliyle Satoshi Nakamoto’nun kim olduğu merak konusu oldu.
Diğer kripto para birimlerinden farklı olarak, üreticisinin hala anonim olduğu Bitcoin, en çok ABD’nin istihbarat örgütleri olan CIA ve FBI’ın dikkatini çekiyor. Bu kişi hakkında o kadar çok komplo teorisi var ki, bir dönem PayPal’ı kurup satınca milyoner olan Elon Musk’ın Nakamoto olduğu bile iddia edildi. Sonrasında kendisi bir açıklama yaparak durumu yalanladı. ABD’li iki internet gazetecisi ise yaptıkları araştırmada gerçek kimliğe ilişkin şaşırtıcı bilgilere ulaştı.
Motherboard’ta çalışan yazar Daniel Oberhaus, “ABD’deki Bilgi Yasası Özgürlüğü kapsamında 3 farklı istihbarat ajansına Nakamoto’nun gerçek kimliği hakkında ne bildiklerini sormak istedim” diyor. Söz konusu üç örgüt arasında ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı olan NSA da bulunuyor. Ayrıca Bilgi Yasası Özgürlüğü, ülkedeki vatandaşların çişitli soruşturmalar hakkındaki gidişatları sorgulamasına kolaylık sağlıyor.
Oberhaus, “Geniş açıdan bakmaya ve çalışmaya başladım. Satoshi Nakamoto’nun adını taşıyan tüm dahili e-postaları FBI ve CIA’dan talep etmeye karar verdim. Ajanslar genellikle bu türden taleplere karşılık olarak sınırlı paylaşımda bulunurlar, ancak bazen bir e-posta yığını biriktirir ve iyi şans dileklerini iletirler.” diyor. İlk talebini CIA yetkililerine ileten gazeteci, paylaşımın reddedilğine yönelik bir geri dönüş alıyor. Paylaşımı reddetmek, bir nevi "Elimizde bilgi var, doğruluğunu ya da yanlışlığını açıklamıyoruz" demek. Bu gazetecilik literatüründe Glomar cevabı olarak bilinen bir durum. Yani CIA, durumun içinden sıyrılmayı tercih ediyor.
Böyle bir yasaya rağmen örgütün verdiği red cevabı da zaten şüphelerin başlangıç noktasını oluşturuyor. Medium’da yazan bir diğer gazeteci Alexander Muse, geçtiğimiz yıl Satoshi’nin gizli kimliğine yönelik bir dizi haber yayınlamıştı. Kendisi de bu konu hakkında ABD’nin İç Güvenlik Bakanlığı DHS’ye başvuran bir isim. Muse, “NSA, Satoshi’nin kimliğini açığa çıkartmak için dijital parmak izini oluşturma yoluna gitti. İnternet ortamındaki ulaşılabilen bütün Satoshi içerikli yazılardan kilit kelimeler tespit edildi. Bu kelimeler, bir nevi parmak izi gibi Satoshi’nin kimliğine yönelik araştırmaların kapsamını daralttı.” diyor.
Eğer Bitcoin’in mucidi ABD’nin siyasi olarak yakın olmadığı bir ülkede bulunuyorsa, değerinde ciddi olumsuz dalgalanmalar açığa çıkacaktır. Muse, “Obama yönetimi, Satoshi'nin Rusya, Japonya veya Çin'de yaşadığına yönelik şüpheleri vardı” diyor. Kendisi de NSA örgütünün bu kişi hakkında detaylı bilgiye sahip olduğunu ve bu bilgilerin halka açıklamadığını düşünüyor. Bu konuda DHS içinden bir kaynağının olduğunu belirten Muse, her gün yüzlerce e-posta alıyor.
ABD’nin istihbarat örgütleri, böyle bir buluşun gerçek aktörünü eğer tanıyorlarsa, kamuoyuna duyurmamalarının da nedenleri tartışılır.
Kaynak:
http://www.webtekno.com/cia-bitcoin-in-mucidi-satoshi-nakamoto-hakkinda-supheli-bir-aciklama-yapti-h48107.html