Bitcoin Forum
June 11, 2024, 03:05:02 AM *
News: Latest Bitcoin Core release: 27.0 [Torrent]
 
   Home   Help Search Login Register More  
Pages: [1]
  Print  
Author Topic: print "Merhaba Yeni Dünya" / #041021-040130  (Read 77 times)
meser# (OP)
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1288
Merit: 964


View Profile
October 04, 2021, 11:11:41 PM
Last edit: October 10, 2021, 12:13:15 AM by meser#
 #1


Quote
Yazar bu eserinde gerçek olaylarla ufacık dıkıcık bağlantılarla tamamen hayal ürünü olan bir hikaye denemesinde bulunmaktadır. Olayda geçen kişi ve kurumların bildiğimiz kadarıyla herhangi bir doğruluğu bulunmamaktadır ( Belli mi olur FBI open the door olabilir Cheesy ). İyi okumalar dilerim  Cheesy

Dünyanın her tarafından facebook, instagram, whatsapp gibi sosyal medya ağlarına erişimin olmadığına dair diğer platformlarda mesajlar dönüyordu. Hatta bu durumla ilgili olarak onlarca yüzlerce belki de binlerce komplo teorisi üretiliyordu. Doğruydu aslında bir tane komplo vardı bu işin içinde ancak bu komplonun ardında olanları çok az kişi biliyordu ve evet şimdi sende öğreneceksin...

Kaliforniya'da yer alan sosyal medya devi Facebook'un merkezinde kırmızı alarm verilmişti. Sistem çökmüş hiçbir şekilde kontrolü sağlayamıyorlardı. 7'den 70'e stajyerinden teknisyenlerine dair herkes ekranların karşısında sorunu çözmeye çalışıyorlardı. Sadece içlerinden bir tanesi neler olduğunun farkındaydı oradan bu kargaşa ortamında rahatlıkla kimselere farkettirmeden uzaklaşabilirdi lakin onun böyle birşey yapmaya niyeti yoktu. Hayatı boyunca tek düzen bir yaşam sürmüş bir amacı bir gayesi olmamıştı taki aylar öncesindeki o mucizevi olay ile artık ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu. Neyi biliyordu bu Fabio? Neden böyle birşey yapmıştı ve neden kendini kurtarmak yerine yakalanabileceğini bildiği halde uzaklaşmıyordu? Biraz düşününce haksızda sayılmaz değil mi idol olarak seçtiğiniz birisi size güvenirse tüm dünyayı karşınıza alabilirsiniz. Nitekim Fabio'da öyle yapmıştı.

Yine her zamanki gibi mesainin bitmesini kara kara beklerken mesai arkadaşları iş çıkışı hangi bara gitsek diye kendi aralarında planlar yapıyorlardı. Son senelerde olduğu gibi yine görünmeyen etkisiz elemandı Fabio! Tik tak tik tak diye diye zaman dolmuştu Fabio ağır adımlarla kendisini bekleyen diğer hayatına yani herkesten herşeyden uzak evine doğru gidiyordu. Tam evine girecekken posta kutusunda birşey dikkatini çekmişti. Her zaman faturalar doldururdu bu posta kutusunu ama bu sefer büyük bir zarf vardı içinde. Eline aldığında baya dolu olduğunu hissetti ve merakı iyice tavan yaptı. Evine girdi çantasını ve ceketini askıya astıktan sonra buzdolabından bir tane bira aldı ve tekli koltuğuna oturdu. Playlistinden en sevdiği şarkıyı açıp ( https://www.youtube.com/watch?v=16Vm9yb3hZ8&ab_channel=DaveComo) usulca gelen zarfı açmaya başladı. Gördükleri karşısında dili tutulmuştu çünkü karşısında sadece kendisinin bildiğini sandığı diğer kişiliğinin internet geçmişi yer alıyordu. Bütün forum hesapları ki içlerinde bitcointalk hesabı bile vardı. Kripto para cüzdan adresleri bile vardı ki hatta birçoğunu unutmuştu bile... İçinde zamanında birkaç bin dolar eden ancak şuan baktığında yüz binlerce dolar eden kripto varlıklar vardı ki bunlar birkaç yıllık maaşının kat kat üstündeydi. Ancak mutlu veya sevinçli olamıyordu çünkü aşırı derece de tedirgin olmuştu birisi ya da birileri Fabio'nun kim olduğunu biliyordu belki Fabio'dan daha iyi biliyorlardı. Tek tek tüm sayfaları inceledi ve en son sayfada bir bitcoin adresinin private keyi ile bir not vardı.

Seçim senin 48 saatin var!

Diyordu notta hemen elinde sayfayla bilgisayarının karşısına geçti bitcoin adresini sorguladı. Sorguladığında küçük dilini yutacaktı neredeyse çünkü karşısında 999 bitcoin olan bir cüzdan duruyordu. İyice afallamıştı kimdi bu kişi, kendisini nasıl bu kadar iyi tanıyordu ve bana sunduğu diğer seçenek neydi? Bitcoin adresini incelemeye devam ettikçe yüzünde yavaşça bir gülümseme oluştu daha sonra kendi kendine o kahkahalar atıyordu. Tahmin ettiği kişiydi bu evet evet kesinlikle o olmalıydı ve seneler sonra ilk defa birisiyle iletişime geçmişti ve o kişi de Fabio'ydu. Yerinde duramıyordu müziğin sesini sonuna kadar açmış birasından yudumluyor ve deli gibi dans ediyordu. Zaman kavramı yok olmuştu o anda neyle karşı karşıya olduğunu düşünmüyordu sadece o anın içinde mutlu oluyordu. İçtiği biradan ötürü hafif kafası çakır olmaya başlamıştı sarhoş olmuyordu aksine kafası yerine geliyordu desek tam yeriydi.

Ne için 48 saatim var?

Diye düşünmeye başladı? Aklına saçma şeylerde olmak üzere birçok şey geliyordu yok o değildir diyerek başka saçma bir düşüncenin içine geçiyordu. Ama birşeyden emindi izleniyordu ve bu kişi idol gördüğü birisi olsa bile içi ürperdi birden. Hemen elektriğin şartelini indirdi perdeleri kapattı ve bir mum yaktı. Karanlıkta düşündükçe düşündü ancak öyle bir noktaya gelmişti ki kafayı yiyecekti. Hemen eline bir kalem kağıt alarak mantıklı bir çıkarım yapma çabasına başladı. Yazıyordu şu olabilir bu olabilir şöyle olabilir diye. Eve gelmesinin üzerinden 2 saat geçmişti ki sonunda en mantıklı sonuca ulaşmıştı. Ya 999 bitcoini alacağım ya da 48 saatin sonunda onunla tanışacağım. Bir nevi "Follow the white rabbit" durumunu yaşıyordu. Kafasındaki düşüncelerden öylesine bunalmış daralmıştı ki birde mum ışığında o kadar beklemeyle iyice daral gelmişti ve kendini sokağa attı sabah güneş doğana kadar yürüdü yürüdü yürüdü. Kafasındaki düşünceler ya çok ama çok zengin olacağım ya da çok büyük bir gizemin içinde olacağım diyordu. Evine gidip duşunu alıp iş yerine gitmişti. İş yerine gitmişti lakin kafası bambaşka bir yerdeydi. Kendisiyle yaptığı uzun süren karar savaşından 48 saat beklemeyi seçmişti. Ama neye göre ne zamana göreydi bu 48 saat hiç bilmiyordu sadece bekliyordu; birisinin karşısına geçip merhaba dostum bu seçimi yapacağını biliyordum demesini bekliyordu. Bekledi bekledi bekledi ama bir hafta geçmiş ne kimse karşısına geçmişti ne yeni bir posta gelmişti. Eve geçtiğinde o son sayfayı alıp bitcoin adresini tekrardan kontrol ettiğinde tüm bitcoinlerin başka bir adrese taşındığını gördüğünde ise buraya kadarmış galiba dedi ve iyice yıkıldı. O günlerde haberlere baktıysanız sizde görmüşsünüzdür haber olmuştu bu bitcoin adresinin uyanması (https://koinbulteni.com/2010-yilindan-kalma-999-bitcoin-harekete-gecti-84605.html). Girip herşeyi yazarak o adresin satoshi nakamoto'ya ait olduğunu herkese yazmak istedi, herşeyi anlatmak istedi, herkesin onun hala yaşadığını bizleri izlediğini bilmesini istedi. Bu sefer kulaklıklarını taktı ve son ses yazmaya başladı. Yazdıkça yazdı hatta kanıt olsun diye o bitcoin adresiyle kullanıcı adının linkini imzalamıştı ve sonuna eklemişti herkes emin olsun diye. Kulaklıklarını çıkarttı elleriyle yüzünü ovuştururken bir ses duydu!

Paraya tamah etmezdi de yaz!

Hemen arkasına döndü ve kendisinden başka hiç kimsenin oturmadığı o tekli koltukta 30'lu yaşlarında birisi oturuyordu bir an onun olduğunu sandı ama o olamazdı diye düşündü. Kimsin sen diye sorduğunda benden korkma ve sandığın kişi de değilim ben dedi. Yabancı adam koltuktan kalktı buzdolabından bir bira da kendine aldı ve konuşmaya herşeyi anlatmaya başladı. Fabio koltuğu ona çevirdi. Fabio'yu ne kadar zamandır izlediklerini anlatıyordu kim olduklarını anlatıyordu ve kendisinin testten ummadıkları kadar güzel geçtiğini söylemişti. İsminin Joseph olduğunu kendisinin de birkaç yıl önce aynı durumdan geçtiğini belirtmişti. Evet düşüncesi doğru çıkmıştı en azından Joseph'in dedikleri doğruysa. Ancak yanlış olduğu nokta ise Satoshi Nakamoto'nun tek iletişime geçtiği kişi kendisi değildi. Ancak bu onu üzmedi aksine sevindirdi kaç kişi daha vardı kendisi gibi Satoshi tarafından seçilmiş hepsiyle tanışmak istiyordu belki de asosyalliğini geride bırakacaktı ancak daha da önemlisi Satoshi ile ne zaman tanışacaktı. O nerede dedi ne zaman tanışacağım onunla dedi? Daha herşeyin zamanı var dedi Joseph. Koltuğun yanında duran laptop çantasını uzatırken Fabio'ya çok dikkatli ol benden bu kadar aradığın herşeyin cevabını bu çantada bulacaksın diyerek kapıya doğru gitti. Çantanın içinde bir laptop, birkaç harddisk, bir telefon ve birde dosya vardı. Dosyanın içerisinde direktifler yer alıyordu. Laptop'un ve telefonun yazılımı ve donanımı tamamen özel olarak hazırlanmıştı ve bunları sadece kendisiyle iletişime geçmek için kullanmasını belirtiyordu. Harddisklerin içerisinde ise asıl projenin içerikleri olduğunu belirtiyordu. Sabaha kadar o projenin detaylarını inceledi ve iletişime geçmek için hazır olduğunu hissettiğinde telefonu açtı. Tek bir numara kayıtlıydı ve aradı. Ve o ana kadar hayatının en güzel ve anlamlı telefon görüşmesini gerçekleştirmişti. Telefonu kapatırken karşıdaki kişi aramıza hoşgeldin Fabio demişti. Fabio kendini hayatı boyunca hiç o kadar değerli hissetmemişti. Fabio'nun hayatının dönüm noktası bu şekilde olmuştu.



Herkesin bu kadar telaş içerisinde olduğu bu sorunun çözümünü çok iyi biliyordu Fabio ancak kılını kıpırdatmak bile gelmiyordu çünkü bir amacı bir gayesi vardı. Derken ana kapıdan bir düzine insan içeri giriyordu. En baştaki insanı görünce çok şaşırmıştı Fabio ama belli etmemeye çalışıyordu. Bu insanlar hızlı adımlarla Fabio'nun departmanının önüne geldiğinde en baştaki o tanıdık kişi en kıdemliniz kim burada diye sorunca mesai arkadaşları istemeye istemeye Fabio'yu gösterdi. Fabio'nun kalbi küt küt atıyordu çünkü karşısındaki insan aylar önce karşılaştığı Joseph'di. Be be be benim diyebildi Fabio. Bizimle geliyorsun dedi Joseph Fabio'ya. Fabio masasından telefonunu alıp peşlerine takıldı. Daha önce hiç ucundan kıyısından bile yaklaşmadığı yönetim kurulu toplantı odasına girip karşısında en yetkili insanları görünce iyice heyecanlandı ve stres oldu. Joseph durum hakkında genel bilgileri alırken bir taraftan sorular yönetiyor diğer taraftanda diğer yanında gelen kişilere bazı direktifler veriyordu. Fabio'nun aklından geçenler ise "ne oluyor burada, joseph'in ne işi var burada, joseph ne yapmaya çalışıyor, ben niye buradayım, vs vs vs" şeklindeyken. Sen diye Fabio'ya seslendi Joseph o anda herkes Fabio'ya baktı. Anladığım kadarıyla şu noktada sıkıntılar var ve senin ismin ne diye sordu. Fa Fa Fabio efendim diyebildi. Hemen Fabio'ya bir bilgisayar verin diye sert bir direktif verdi. Şu şu şu departmanlardan en kıdemlileri çağırın buraya diye ayrı direktiflerde verdi. Fabio şaşkındı aylarca süren o hazırlık o çabanın tam tersini yapıyordu kendisi. Başlarına ördükleri kazağı tekrar söküyorlardı. Diğerleri ise bu tarz sorunların olmaması için gerekli önlemleri ve güncellemeleri yapıyordu. Saatler gece yarısına yaklaştığında sonunda sistem tekrardan çalışıyordu. Dünyanın her yerinden Facebook, Whatsapp ve İnstagram gibi nicesi tüm servisleri çalışır hale gelmişti. Büyük bir alkış koparttı Joseph bunun üzerine ve genel merkezdeki tüm çalışanlar alınlarından pıt pıt düşen ecel terlerini silip alkışa ortak oldular. Yönetim kurulu şampanyalar getirin diye direktifler vermiş kutlamalalara başlamışlardı. Joseph iki bardak şampanya alıp birini Fabio'ya uzatıp gör kırpmıştı. Fabio o anda hiçbirşey anlamasa da bilmese de Joseph'in ne yaptığını bildiğini farketmiş ve rahatlamıştı. Evine döndüğünde neredeyse gece bitmiş sabah olmak üzereydi. Bilgisayarının üzerinde yine bir zarf vardı. İçinde sadece bir sayfa:

Olduğun yerde kal hiçbir şey nedensiz değildi! Sadece bizden haber bekle ve her şeyi YOK ET!



- İkinci Bölüm -

Ekim 2021 tarihinde gerçekleşen o facebook'a erişim sorunu(!) o günün gecesinde giderilmişti en azından giderildiği düşünülüyordu. Fabio kendisine beklemede kalmasını söyleyen nottan sonra gözü sürekli posta kutusu ve Joseph'in yollarındaydı. Ara ara Joseph'in gelmesini bekliyordu ve kendi kendine ulan bir kızı böyle beklemedim seni beklediğim kadar Joseph diyip kahkahalar atıyordu. O geceden sonra şirket içerisinde sorunun giderilmesinde öncü olan kıdemli personeller daha iyi konumlara daha iyi maaşlarla getirilmişti. Herkes bu durumdan memnundu ancak Fabio içinden bu durumu önemsemiyordu. Bir amaca hizmet ediyordu ancak arada sırada mantıklı düşündüğünde körü körüne bir curcunanın içine atlamıştı. Bu yüzden ara ara içten içe korku ve stresle doluyordu. Ancak sonunda duygularını bastırıyor sadece beklemeye devam ediyordu. Bu sırada da Bitcointalk.org forumuna geri dönmüş eskisinden daha çok aktif oluyordu. Belki onu buldukları gibi o da onlara dair birşeyler bulabilirdi. Ara ara yaptığı büyük işle burada kendisini övecekleri günün hayalini kuruyordu. Boru mu bu tabiki de değil koskoca Satoshi Nakamoto'yla iş birliğine girmiş amacını tam bilmese de iyi birşey yapacaktı dünyaya. Ancak gözüne eskiden çok takıldığı bir konu çarptı. (https://bitcointalk.org/index.php?topic=1306983.0 ) Zamanında bu konuda az mı sabahlamıştı birkaç tane bitcoin adresinin private keyini çözmüştü ancak bunlar büyük ödülün çok çok altında ödüllerdi. Ancak son mesajlara baktığında içinde 1.6 BTC yer alan son sıradaki bitcoin adresinin private keyi çözülmüştü. Herkes şaşkınlık içerisindeydi çünkü quantum bilgisayarlarının bile bu keye ulaşmasına uzun ama uzun yıllar verilirken birisi bunu başarmıştı. Sürekli sayfayı yeniliyordu her gün yüzlerce binlerce mesajlar geliyordu konuya. Fabio bir yorumda bulunmuyordu ama kendisini bu konuya gitmekten alıkoyamıyordu. Bu konuya gelen en mantıklı yorum bu bulmacayı hazırlayan kişinin nakite ihtiyacı olduğu ve bitcoinin bu kadar yükselmesiyle bu bitcoini çekmiş olduğuydu. Artık hemen hemen herkes bu yoruma katılırken beklenmeyen bir mesajla bu konu tekrardan alevlenmişti. Bu bulmacayı hazırlayan kişi bu adreslere gönderim yaptığı bitcoin adresi ile imzaladığı bir mesaj ile bu durumun arkasında kendisinini olmadığını belirtmişti. Ayrıca bu kişi bu private keye nasıl ulaştığına dair açıklama yaparsa bir o kadar daha ödül vereceğini belirtmişti. Heyecan iyice doruklara çıkmıştı kimdi bu kişi ve herkesin bitcoin varlıkları güvende miydi?  Sonuçta böylesine imkansız görülen bir meydan okumayı kazanmıştı ve belki de sistemin bir açığını bulmuştu bu kişi. Neyse ki birkaç gün sonra bu gizemli kişi tamamen şansının yaver gittiğinden bahsederek bir mesaj bırakmıştı konuya. Bu kişi mesajın sonuna kanıt niteliğinde gönderim sağladığı adres ile bir mesaj imzalamıştı ve mesaj geçmişinden bakıldığında yazılım konusunda bilgisi kısıtlıydı yani gerçekten de şans eseriydi ama ne şans! Belki Kendesilyon'da bir belki de Seksdesilyon'da bir şanstı bu. Yavaş yavaş milletin düşüncelerindeki kara bulutlar dağılmıştı. Ama Fabio bu durumdan kuşkulanıyordu ve bir çılgınlık yaparak stalklamaya başlamıştı. Her gün bu kullanıcı mesaj atmış mıydı diye bakıyordu. Eski mesajlarını tekrar tekrar kontrol ediyordu. İçindeki kuşku onu alıkoymuyordu. Ve haklıydı da aslında içindeki kuşku doğruydu ancak bunu ilerleyen zamanlarda öğreneceksin dostum. Çünkü kuşkularına cevap bulmadan önce  başka bir şey Fabio'yu şaşırtmıştı!

- Büyük şirketleri bıraktı ve kolları kripto paralar için sıvadı! -

Aynen böyle diyordu konu başlığı ve kimmiş bakalım yeni fenomenimiz diyerekten konuya girdiğinde elindeki sigarayı yere düşürdü. Evet sigaraya da başlamıştı bizim Fabio artık günleri gecelerine karışmıştı ve iş çıkışı içtiği bir bira yerini 3'e 4'e bırakmış birde eşantiyon olarak sigaraya başlatmıştı şu son zamanlarda yaşadıkları. Peki neydi Fabio'ya şaşkınlıktan elindeki sigarayı yere düşürtecek olan şey? Tabiki de suç ortağı Joseph'ti onu bu kadar şaşırtan. Konunun içeriğinde birçok büyük internet ve teknoloji şirketine danışmanlık yapan Joseph'in artık merkeziyete karşı düşüncelerinin değiştiğini ve tamamen özgür bir dünya için kollarını sıvadığından bahsediyordu. Bilgi ve birikimi dahilinde birçok projeye danışmanlık ve hatta mali olarak destek sağlayacağından bahsediyordu. Bunun için bir şirket kuracağını ve kuluçka ortamı sağlayacağını, burslar vereceğinden de bahsediyordu. Anlamsızca okuyordu çünkü ne yapmaya çalıştığından daha doğrusu amaçlarının doğrultusunun nasıl olacağını kestirmeye çalışıyordu. Son cümlesi aklını başından almıştı: " Yarınlar artık ne bugünün ne de geçmişin izlerinden oluşacak! Artık tamamen özgür bir dünyada herşeyi herkese özgür kılacağız! ". Allah aşkına ne yapıyorsun, ne yapıyoruz Joseph?

- Deepten deep web'e oradan da zirveye! -

Joseph'in hayat hikayesi tamamen tırnaklarıyla dipten zirveye tırmanış hikayesi gibiydi. Yetimhanede büyümüştü. 18 yaşına geldiğinde ise hayata sıfırdan başlamıştı. Bir bebeğin emeklemesi neyse Joseph'in de hayatı 18 yaşından sonra öyle başlamıştı. Yetimhaneden çıktığında sadece okuma yazma ve temel insani ihtiyaçlarını karşılayacak şeyleri yapabiliyordu. Sokaklar, tren garı ve ibadethane gibi yerlerde yatıp kalkıyordu gündelik iş buldukça karnını doyuruyordu. Peki aradan geçen onca yılda Joseph nasıl bu noktaya gelmişti? Azim ama kitaplarda, youtube videolarında hatta seminerde anlatılanlardan daha beter hallerdeydi. Bir ara ahlak gibi olgusunu bile kaybetmiş sokaklarda torbacılık bile yapmıştı! Şşşşşş kimseye söylemeyin ama bunu çünkü Joseph şuanda çok iyi bir itibar sahibi bunu çok ama çok az kimse biliyor hatta Joseph bu zamanı unutmaya çok çalıştı ancak unutamaz neden biliyor musunuz? Çünkü hayatının dönüm noktasını böylesine boktan bir şey getirmişti ona. Torbacılık, deep web, teknoloji şirketleri ve kripto paralar hadi bakalım eksik parçayı siz koyun bakalım buradaki  Wink Tabiki de o meşhur Silkroad geldi değil mi aklınıza Smiley Tam üstüne bastınız çekin ayağınızı üstünden ki anlatmaya devam edelim Smiley Torbacılık yaparken birçok riskle karşılaşan Joseph'in şansı yaver gitmiş aynasızlara hiç aynasını kaptırmamıştı. Ancak çevresindeki diğer meslektaşları ise yavaş yavaş farklı bir yola girmiş adına internet denilen ve sıkça duyduğu ama hiç tanışmadığı şey ile satışını yapıyorlardı. Onlarla sohbetlerinde gerçekten onlar için işin daha kolay ve zahmetsiz olduğunu duyduğunda o da merakına dayanamadı ve internetle bilhassa deep web ile tanıştı. Burada karşısına çıkan şeyler kendisini ürkütse de bir taraftanda böylesine bir dünya onu gerçekten hayranlıklar içerisinde bırakmıştı. İnternetin içerisinde yer alan uçsuz bucaksız bilgi karşısında ne kadarda boş olduğunu görünce yemiyor içmiyor sadece öğrenmek istiyordu. Öğrendikçe öğrendi ancak bu onun Silkroad batağına girmesine engel olmadı. Bir taraftan bu platformda satışını gerçekleştiriyor bir taraftanda teknolojinin nimetlerini öğrenip faydalanmaya çalışıyordu. Web siteleri açmış google adsense gelirleriyle paralar kazanmıştı. Youtube kanalı bile açmıştı ancak o zamanlar şimdi ki gibi popüler olmadığından fazla tutulmamıştı ha bu arada tüm izlerini silse de hala bazı yazıları ve videoları duruyor bende belki bir gün size güvenirsem size de gösteririm ama gösterdiğimi Joseph'e söylemeyin Smiley

Birkaç sene geçmişti Joseph'in internet manyağı olmasının üstünden birçok gelir kapısı olmuştu ki en büyük kazancı ise çok yetkin bir bilişim elemanı haline gelmişti. Yetkinliği yazılım, donanım, güvenlik, tasarım ve blockchain gibi birçok noktadaydı çünkü gerçekten bilmeye öğrenmeye aç bir insandı. Çalışkandı ama amaçsızdı aslında rüzgarda oradan oraya savrulan bir yaprak misaliydi aslında kendisi de birçok röportajında böyle bahsetmişti. Birçok forumda tanınan birisiydi Joseph olarak değildi nickiyle biliniyordu. Hatta birçok topluluk etkinliğine katılmıştı ve kendisinden bahsedilmesini dinlerken hiç çaktırmıyordu bazense kendisine sallıyordu ancak topluluktan onu kollayan insanları görünce içten içe seviniyordu. Joseph'in ikinci dönüm noktası neydi biliyor musunuz? Dread Pirate Roberts'in yakalanması olmuştu. DPR yakalanmış ve Silkroad kapatılmıştı. Bu onu maddi olarak zora sokmamıştı ancak ona bir amaç vermişti. Artık rüzgarda ordan oraya savrulacak birisi olmaktansa rüzgarda kaya gibi duran birisi olmaya itecekti. Nitekim bu olaydan sonra artık bilgisayar monitörünün arkasında olmaktansa kameralar önüne çıkmaya başlamıştı. Sanal alemde artık kendi ismiyle var olmaya başlamış kendisini sanal alemin bir mihenk taşı haline getirmişti. Her forumda artık onu ismen cismen bilenler vardı. Nerede bir şirket hackaton, capture the flag, yarışma vb şey düzenlese hoooop elinde kahvesi sırtında laptop çantasıyla dalıyordu ortama. Bir tek açılın ben doktorum demiyordu. Önemli ödüller kazandı, güzel teklifler aldı ve hakkında yüzlerce binlerce güzel yazılar yazıldı. Sonrası ise üç aşağı beş yukarı diğer başarı hikayeleri gibi. Peki Joseph şimdi ne yapmaya çalışıyor? Fabio gibi kaç kişiyle aynı amaca yürüyor? Ne yapmaya çalışıyorlar? Merak ettiniz mi? O zaman bir sonraki sayıyı bekleyin  Cheesy

- Üçüncü Bölüm -

Eğer ki X kuşağına mensupsanız şu ismi illaki duymuşsunuzdur " James C. Adams ". Kendisi 80'lere 90'lara çok büyük etki yapmış bir isimdi ki kader ağlarını milenyuma çeyrek kala örmüştü. Kendisinin şuan kullandığımız birçok teknolojik cihazlarda (Bilgisayarlar, telefonlar, arabalar, buzdolapları vs vs vs.) kesinlikle imzası vardır ve bunun farkında bile değilsinizdir.  Kendisi elektronik mühendisliğinden gelmiş olsa da onu zamanının tarih yazanlarından yapan birşey şey kar odaklılık yerine erişebilirlik ulaşılabilirlik ilkelerine düşkün olmasıydı. Ona göre dünyanın vatandaşları birdi ve herkes her şeye rahatlıkla erişebilmeliydi. Bu noktada patentleriyle ilgili kullanım izni isteyen firmalara hiç zorluk çıkartmıyor hatta insanlığın yararına olan bir şey ise ücret dahi istemiyordu. Tabiri caizse teknoloji dünyasının Robin Hood'uydu. James'i tarih yazanlardan yapan bir diğer şey ise çok ileri görüşlü olmasıydı. Bugün Elon Musk neyse o günlerde ise James öyleydi nitekim 90'larda Nikola Tesla'nın önem arzeden bilim adamı olmasında ki payı yadırganamazdı. Verdiği birçok demeçte keşke onunla tanışabilme en azından ayak üstü sohbet edebilme fırsatı bulabilseydim demişliği bile vardı. Tesla'nın icatları, çılgın dehası ve getirdiği yenilik yolu her defasında James'i kamçılayan bir unsur olmuştu. Nitekim yoğun çalışması James'i ödüllendirmiş ve çok büyük bir şirkete ve popülerliğe getirmişti. Ancak şirket dediysekte aklınıza Apple gibi Microsoft gibi teknolojiyi tekeline alan şirketler gelmesin. James'in şirketinin izlerini cihazların içinde, devrelerinde ve yazılımlarının satır kodlarında görebilirsiniz daha doğrusu görebilirdiniz! Teknolojideki durdurulamaz gelişme ivmesi teknoloji şirketlerinin önünü açıyor her sene bilançolarında kar üstüne kar elde ediyorlardı. Böylesine yüksek karlarla şirketler arge departmanlarını geliştiriyor ve sürekli ortaya yeni ürünler yeni gelişmeler koyuyorlardı. Bu durumdan James mutlu olur sanıyorsunuz değil mi? Haaaayıııır aksine mutsuz oluyordu! Neden mi? Bu gelişmelere belirli bir kitle yetişebiliyordu ve bu kitle dünyanın belki de %5 bilemediniz %10'una tekabül ediyordu. Ve onun emekleri ise bu şirketlere taşeronluk etmekle heba oluyordu. Sonunda artık bu gidişe dur demek istedi ve şirketini savaşa hazırladı...

- Her eve, her şeye! -

Bugün Çin'li bir firma var ya hepiniz çok iyi bilirsiniz 7'den 70'e mutfak malzemelerinden kırtasiyelik ürünlere bir insanın ihtiyaç duyabileceği her şeye bir çözüm üretmek için çabalayan hah işte James'te o zamanlar bunu yapmak istemişti. Şirketini öyle bir geliştirecekti ki bilgisayardan telefona, televizyona, buzdolabına, arabaya hatta ve de hatta en gereksiz görebileceğiniz şeylere kadar herşeyi üretecekti. Büyük fabrikalar kurdu, dünyanın her yerinden mühendisler getirdi, dünyanın her yerinden insanları işe aldı ve aldığı her insanın mülakatına bizzat kendisi katıldı çünkü çıkacağı bu savaşta yanındakilerini bizzat tanımalıydı. Büyük atılımlar büyük uğraşları ve sorunları getirir derler ya tamda öyle oldu. James iyi bir insandı ama fena bir kusuru vardı. İnsanlara çok fazla güveniyordu. Sırf onlara yardımsever ve iyilikle yaklaşıyor diye onlarında ona öyle davranacağını zannediyordu. Eğer geri dönebilseydim ve söylebilseydim söylerdim. 'James gereğinden fazla iyi niyet kendine ihanettir'. Zamanında beraber çalıştığı ve kendisinde olan patentlerde yardımcı olduğu şirketler bir bir sırtına sapladı hançerleri. Aynı Türkiye'den çıkan Aselsan 1920 ve 1923 marka telefonlarda olduğu gibi. Patentlerle, dağıtım ve depolama şirketleri hali hazırda elinde tutan bu şirketler gerek mahkeme yoluyla gerekse de maddi yaptırım yollarıyla James'in önüne engelleri koyuyorlardı. Mahkeme üstüne mahkeme derken iyice iflasın eşiğine gelmişti James ama durmak bilmiyordu. Eğer güçlü bir aziminiz varsa sizi sizden başkası deviremez sadece sendeletir derler ya tam da öyle olmuştu. James son çare olarak güç ve veri depolama  üzerine yoğunlaşmıştı çünkü o zamanlarda teknolojinin en eksik kaldığı noktalar bunlardı. Tarihler 17 Ekim 1999'u gösterirken James'in şirketi bir lansman düzenleyerek o zamanda insanların hayal edemeyeceği bir boyutta hard disk ile güneş enerjisiyle elektrik üreten bir aygıtı tanıtacaktı en azından fısıltılar bu şekildeydi tüm detayları çok ama çok az insan biliyordu. Merak etmeyin bu detayları biliyorum sizlerle de paylaşacağım Smiley

- Gerçek anlamda sendelemek sonunu getirecekti! -

Büyük gün gelmişti James artık ya tamam ya devam diyecekti. Şirketinin konferans salonu sadece gazetecilerden oluşmuyordu rakip şirketlerden de birçok üst düzey yönetici vardı bu salonda. Işıklar sönmüştü ve sahneyi kapatan perdenin tam ortasında ufak bir ışık vardı. Birden muzip bir şekilde kafasını çıkarttı James ve " Milenyuma bomba gibi girmeye hazır mısınız? " diye sorunca kahkahalarla alkış tufanı koptu. Tüm ışıklar ve perde açılmış sahnenin ortasında bir masa vardı . Elinde bir laptop ve ufak bir aygıtla masaya doğru giderken birden ayağı masanın köşesine çarptı ayakkabısı olmasaydı kesinlikle serçe parmağı çarpmış olurdu bilirsiniz murphy kanunları Smiley Ayağını çarpmasıyla sendelenerek birkaç adım attı biliyorsunuz o zamanlar bilgisayarlar şimdiki gibi hafif değildi ve elinden laptopu ve aygıtı düşürdü. Kusura bakmayın bugün benim ve insanlık için çok önemli bir gün olduğundan elim ayağıma dolandı diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. Laptopu masaya koydu ve ilk olarak elindeki ufak kutuyu tanıtmaya başladı. "Bu elimde görmüş olduğunuz kutu bir insanın elektrik ihtiyaçlarını giderebilecek bir kutu. Üzerinde görmüş olduğunuz ufak enerji panellerine aldanmayın bu ufacık paneller tam 50 kw elektrik üretebilir dedi. Sonra kutunun alt tarafındaki kapağı açtığında ise günümüz ramleri gibi 5 tane elektronik devremsi gibi şeylerden bir tanesini eline aldı ve bunun ne olduğunu tahmin edebilir misiniz?" diye sordu. Salondan ram, ekran kartı, dönüştürücü gibi cevaplar geldiğinde gülümseyerek cevabı verdi. " Bu yeni dünyanın yeni aküsü arkadaşlar. Bunun bir tanesi ise kıyaslama yapacak olursak arabadaki aküden 5 taneye bedel" diye bitirdi. Herkes şaşkınlıkla bakıyordu verileri bile zar zor cdlere sığdırabilirken elektriği o kadarcık şeye nasıl sıkıştırabiliyordu. James daha sonra eline bir harddisk aldı salonun diğer tarafında yer alan yerden tavana kadar bir bezle kapalı olan yeri gösterdi. Bezi çektiklerinde bir düzine sıradan oluşan cdler meydana çıktı. Bu cdler tabandan tavana kadar uzanıyordu ve nereden baksanız bi 50 metre vardı. Aynı taktiği kullanan bir başkası daha vardı ve o kişi cd ile kağıt dosyaları kıyaslamıştı. Rabikini rakibinin silahıyla vurmak böyle birşeydi galiba Smiley Millet iyice şaşırmıştı bu duruma ve James durmak bilmiyordu. Evet boyutunun kaç gb olduğunu görebilmek için bilgisayarımızı açalım dedi. Laptopu salona doğru çevirdi ve power tuşuna bastı o da ne bilgisayar açılmıyordu. "Tühhh o kadar çalışmaktan şarja takmayı unutmuşum allahtan yeni şarj aygıtımız powerpicker'ımız var" dedi ve cihazı pencerenin önüne koydu laptopun kablosunu da cihaza taktı. Voillaaaa laptop çalışıyordu herşey James için güzel gidiyordu çünkü salondakiler kendilerinden geçmişlerdi. Ancak buraya kadar sizde hissetmiş olmalısınız birşeyler ters gidecek ya işte o an ne yazık ki gelmişti. Bilgisayardan duman çıkmaya başlamış bir süre sonra ufak bir ateş çıkmıştı bilgisayardan daha sonrasında ise powerpicker'dan da aynı sorunlar gelince James artık bittiğini anlamıştı. Kurtarıcısı cellatı olmuştu ve cellatı ise kendi ellerinden çıkmıştı. Ancak sorunu çok sonradan anlayacaktı o sendelemenin ardından prototip halinde olan harddisk ile powerpicker'ı elinden düşürmesi hasara yol açmıştı. Ancak iş işten geçmişti çünkü ne dayanacak mecali ne de parası kalmıştı. Günlerce haftalarca hakkında haberler yazılar yazıldı birkaç sene içerisinde tamamen unutuldu gitti. Takiiiiiiii.....

- Küllerinden doğan sadece anka kuşu değildir! -

Milenyuma girilmiş üstünden 20 küsür sene geçmişti. Birgün idealist bir teknoloji danışmanı olan Joseph artık tüm enerjisini daha iyi bir dünya için blockchain ve kripto varlıklara yoğunlaştıracağını, kuluçka ortamları gibi destekler sağlayacağını duyurduğunda James aradığı kıvılcımı bulduğunu anlamıştı. Geçen 20 küsür senede birçok uğraş vermişti hem kendisiyle hem de dünya ile. Hatta Nikola Tesla'nın yaşadığı yerlere gidecek kadar ilham aradığı da olmuştu ve bu yolculukları ona hayal edemeyeceği şeyler bile kazandırmıştı. Joseph duyurusunu yaptıktan kısa bir süre sonra Nestchain oluşumunu hayata geçirerek belli başlı şehirlerde stantlar açarak buralarda seçmeler yapacağını belirtmişti. Bu şehirlerden bir tanesi de James'in yaşadığı şehirdeydi. O gün gelip çattığında James o stanta gitti ve sırasını beklemeye başladı. Nihayet sıra ona gelmişti. İçeri girdiğinde ilk farkettiği kişi Joseph'di ve jürinin tam karşısında bir sandalye ve masa yer alıyordu. Sandalyeye varana kadar Joseph gözlerini James'den ayırmamıştı. Bu ikilinin bakışları hayranlıkla dolup taşıyordu ama ikisi de bunun farkında değildi. O an James şu şekilde düşündü " Vay be zamanında benim yaptığımı şuan kendisi yapıyor yola çıkacağı herkesi yakından tanımak istiyor ". Bu sessiz hayranlık dolu bakışmaları bir jüri evet kendini ve projeni tanıt bakalım diyerek bozmuştu. James tam ağzını açıp anlatmaya başlayacaktı kiiiiiiii! Joseph seçildin diyerek sözüne başlamadan susturdu James'i. Herkes şok olmuştu o güne kadar yüzlerce adayla görüşen Joseph inciğini cıncığını çıkartarak onlarca soru yöneltirken adaylara ilk defa bir adayın ağzından tek kelime duymadan seçmişti. Jüri efendim ama daha dinlemedik desede. Joseph'in kararı netti. " Biz bu adaya değil bu aday bize jürilik yapar arkadaşlar" dedi kendinden emin şekilde ve " değil mi James C. Adams " diyerek adaya bir soru yöneltti. Evet seneler geçmişti birisinin kendisini tanımasından. İçinde kelebekler uçuşuyordu ama ağzını açıp birşey diyemedi kısa bir süre. Kendine geldiğinde gerçekten çok şaşkınım diyebildi James. Joseph istersen sana açık bir çek vereyim istediğin şekilde projene devam istersen merkezimize gel hem projenle ilgilen hem de diğer adaylara yardımcı ol seçim senin dedi Joseph. James gerçekten de şaşkına dönmüştü ve o an aklından sadece Joseph'le o eski günlerde beraber yaşayabilseydik düşüncesi geçti ve o an verebileceği en güzel cevabı verdi. " Ne zaman gidiyoruz merkeze? "

- Dördüncü Bölüm -
- Her son bir başlangıçtır! -

İnternet artık günümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacı haline gelmiş gün geçti bu ihtiyacın dozajı arttıkça artmıştı. Nitekim şuanda yazmış olduklarımın sizlere ulaşması hep bu internet sayesinde. Allahtan bu meret icat edildi de değilse sizlere okuyabilmeniz için ya güvercinle gönderecektim ya da bir dikili taşa tak tak tak diye işleyecektim. Bu internet sayesinde nerede olursanız olun, ne zaman isterseniz isteyin istediğiniz bilgi ve verilere şak diye erişebiliyorsunuz. Ancak birde buz dağının görünmeyen bir yüzü var. Bu bilgi ve verilere sadece siz mi erişebiliyorsunuz? FBI open the door muhabbetini artık bilmeyeniniz yoktur. Keza bitcoin bile bu ağ sayesinde çalışabiliyor. Düşünsenize bir gün tüm internet giderse ya da birileri artık önüne geçemiyoruz bu internetin kontrol edemiyoruz deyip fişi çekme cüretini gösterirse neler olur hayal edebiliyor musunuz? Gerçekten karşılaşmayı istemeyeceğimiz sonlardan bir tanesi budur herhalde. Uzun yola gidecek birisi yola çıkmadan nasıl arabasının yağını suyunu stepnesini kontrol ediyorsa bu yola giren Joseph'de internet sorununa bir çare bulmak istiyordu. Gerçi elinin altında çok büyük bir nimet yatıyordu. Bu da Nestchain platformuydu tahmin edebileceğiniz gibi. 1 senenin sonunda 28 takım 147 kişiye bu platformda destek veriyordu ve daha nicesini arıyordu. Nestchain olarak bu takım ve kişilerin geliştirdikleri projelerden pay alıyordu ancak bu aldığı payın bir centine dahi dokunmuyor yine yeni projelere gömüyordu. Bu tutumu ise Nestchain'de beraber yol aldığı arkadaşlarına daha çok şevk veriyordu çünkü para bu insan için amaç değil araçtı. Ahhhh gariplerim bir bilselerdi amacını neyse bunları anlatmak için çok erken zaten. Gelelim tekrardan internet konusuna.

Joseph'in amacına ulaşabilmesinin önünde internetin merkeziyetçi ve kontrol edilen bir ortam olması gibi bir engel duruyordu. Merkeziyetsiz internet için bir çok çaba olmuştu. Başarıya en yakını deep webti ancak o da bir yere kadar başarılı olabilmişti sonuçta yine aynı internet altyapısını kullanıyordu. Tamamen bağımsız müdahale edilemeyecek bir internet servisi sağlamalıydı hemde bunu sıfırdan yapabilmeliydi ama nasıl? Elon Musk gibi Starlink gibi bir girişimde bulunabilirdi ancak o da bir yere kadardı. Sonuçta dünyanın yörüngesinde bir çok irili ufaklı uydu bulunuyor ve burası bir nevi çöplük haline gelmişti. Düşüncelerin içerisinde kaybolmuş bir çıkış yolu arıyordu. Ancak odasının dışından gelen sesler yükselmeye başlayınca düşünce labirentinden çıkabilmişti ve sesin kaynağına gidip ne olduğunu öğrenmek istemişti. Karşında gördüğü manzara onu etkilemişti çünkü saat akşamın 10'u olmuş ve yaklaşık 40 kişi hararetli bir şekilde bir konu üzerinde tartışıyordu. Birkaç saniyede ortamdaki konuşmaları dinleyip tahtadaki çizimleri görünce ne hakkında tartıştıklarını farketmişti. Blockchain sistemiyle ne kadar sofistike bir internet ağı hazırlanabilirdi. Kimisi işlevlerinden dem vuruyor, kimisi merkeziyetsizliğinden konuşuyordu, kimisi güvenlik detaylarından konuşuyordu. Konuşuyorlardı ancak hepsi teoride konuşuyordu. Joseph o an bir şeyin farkına hiç olmadığı kadar varmıştı " tüm savaşları tek başına savaşarak kazanamazsın ". Ortamı tek bir cümlesiyle susturmuştu: Kimler dediklerini yapabilirler! Herkes birbirine bakakalmıştı çünkü hiç beklemedikleri anda hiç beklemedikleri bir soruyla karşı karşıya kalmışlardı. Cılız bir ses ben diyerek ortama tekrar ses katmıştı ve ardı ardına benler çoğalmıştı. Ve artık sahnenin sahibi Joseph olmuştu. Herkes şimdi evine gidecek yarın sabah 9'da herkes burada olacak geç kalan hayatının trenini kaçırır diyerek geceyi sonlandırdı. 

Sabah herkes 9'da konferans salonunda olmuştu bir eksik dahi yoktu çünkü herkes büyük bir şeyle karşı karşıya olduklarından eminlerdi. Konferans salonunun ortasında bir kutu bir de kocaman beyaz tahta vardı. Herkesin önünde kağıtlar ve kalemler vardı. Joseph konuşmasına şu şekilde başladı. "Biliyorsunuz ki insanlık bugünlere uzun uğraşlar sonucunda geldi ve katettikleri bu yol onlara bir çok armağan verdi. Bu armağanların bir çoğu güzel amacına uygun kullanılırken bir çoğu ise amaçlarının dışında kullanılarak. Bunlardan bir tanesi ise hepinizin tahmin ettiği gibi internettir. Eminim bir çoğunuz bu düşünceye katılıyordur ki dün akşam kendinizden geçmiş bir şekilde farklı varyasyonları hakkında hararetli bir tartışmanın içindeydiniz. Bende sizler gibi düşünüyorum hemde uzunca bir süredir. Hatalarımdan bir tanesi ise bu soruya tek başıma bir cevap vermeye çalışmaktı. Ancak şunu farkettim bir çoğumuz aynı hayali kovalarken niye ayrı ayrı noktalar oluyoruz. Niye birleşip daha büyük bir nokta olmuyoruz. Şuan Nestchain'in ilk büyük projesini sizlere sunuyorum. Bu ekipte olmak istemeyebilir kendi projenizde ilerlemek isteyebilirsiniz ki bunu da çok normal karşılarım. Zorlu bir proje bu uzun uğraşlar gerektirecek, uykusuz geceleri getirecek. Belki sonunda elimiz bomboş olacak. Bunları düşünün taşının ben dışarı da olacağım ve 15 dk sonra döneceğim. Kalmak isteyenlerle uzun bir yola çıkacağız o yüzden geri döndüğümde emniyet kemerlerinizi bağlamayı unutmayın çok hızlı olacağız. Katılmak istemeyenlerde masalarına dönebilirler."


O gün o saatte salondan bir kişi dahi ayrılmadı. Herkes elindeki kağıtlara olması gerekenleri, eksiklikleri, geliştirilmesi gereken hususları yazmıştı. En sonunda hepsini beyaz tahtaya Joseph silinmez tahta kalemiyle yazmıştı. Bu beyaz tahtada bir nokta beyaz kalmayana kadar çalışacağız arkadaşlar diye ekledi. Tahtaya yazacak birşey kalmadığında ise bazı kişiler bu noktayı bana bırakın, şu nokta bende diyerek özgüvenli ve hazır olduklarını liderlerine gösteriyorlardı. Maddelerin yarısından fazlası alınmıştı. Ancak asıl sıkıntılar geriye kalan noktalardı ancak bunlar Joseph için önemsizdi. Çünkü o gün Joseph'in aklında amacına dair hiçbir şüphe kalmamıştı. Artık sadece aklına takılan nokta ne zaman biteceğiydi!


-
-
-
-
-
-
-
-
-
-

- Son bölüm! -
- Yıllar yıllar sonra! -


Yıllar yıllar geçmişti ve hiçbir şey eskisi gibi değildi artık. Bir söz vardır ya:

" Sakın Bir çiviyi küçümseme
Bir çivi bir nalı, nal bir atı
at bir komutanı, komutan bir orduyu
ordu koca bir ülkeyi kurtarır."


Tamda böyle olmuştu aslında ancak bu sefer bir kişinin başlattığı yenilik ateşi elden ele, gönülden gönüle ulaşmıştı. Teker teker sınırları yıkmış dünyadaki ayrımcılığı, eşitsizliği, baskıcılığı bitirmişti. Tarihte nice filozoflar bunun nasıl olacağını tartışmıştı ancak kimse bunun gerçekleşeceğine ihtimal dahi veremiyordu. Nasıl verebilirsiniz ki zaten? Artık süper güç devletlerin olmadığı, bankalar olmadığı, baskı kurabilecek merkeziyetçi sistemlerin esamesinin okunmadığı bir dünya! Çok garip değil mi? Teknoloji artık sadece insanın hayatını güzelleştirmek kolaylaştırmak için kullanılıyor insanların tek gayesi mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmek oluyordu.

Filmlerde ve masallarda kahramanımız için son hep mutlu olur ya aslında orada gerçek hayattan bir kesit yer alırdı. O kesit ise o mutlu sonu sayısız mutsuzluklarla inşa ederlerdi ve okuyanla izleyen sadece o mutlu sona odaklanırdı da bu gerçeği göz ardı ederdi. Gerçek hayatta ise çoğunlukla iyiler değil, iyiliklerden yozlaşan kalpli insanlar mutlu sona ulaşırdı. İyi insanlar mutlu bir yaşamı ancak ya masal kitaplarında ya da yatmadan önce hayallerinde ararlardı. Bu sefer ise devran tersine Satoshi Nakamoto ile dönüyordu. Blockchain ve Bitcoin ile açtığı yol daha nice özgürlük kapısını açmış artık insanlar minimum efor maksimum değer ile yaşayacaktı. Herkes her konuda önce kendi kapılarının önünü süpüreceklerdi. Çünkü biliyorlardı ki aslında dünya uzayda hava boşluğunda durmuyordu ince bir camın üzerinde duruyordu. O cam kırıldığında eski savaşlar, dengesizlikler, zorbalıklar kendilerini bulacaktı. Düşünsenize bu dünyaya gelmişsiniz ve cehenneme çevirip öteki dünya da yine cehenneme gidiyorsunuz. Çok acı değil mi! Ancak bu imtihan için geldiğimiz bu dünyayı cennete çevirirsek öteki dünyada ise bizleri cennet bekleyecektir. İşte biz insanlar için bir cennet inşa edilecekti ve bu hikayenin amacı ise  bu cennet için nelerden, kimlerden vazgeçildiğini, yapılan fedakarlıkları bilmeniz için ki neyi kaybedeceğinizi iyi bilin!

İşte bugün dünyadaki cennetin ilk günü " 4 Ocak 2030 " bu tarihi unutmayın bu çok güzel bir gün. İki anlamı var bizler için birincisi Satoshi Nakamoto'nun gerçek anlamda ilk defa insanların karşısına çıktığı, herkesin onu tanıdığı gündü. Diğerini de siz bulun bakalım aslında çok kolay ama yine de yeni dünyamızın yaratılış hikayesinin içinde bir yerlerde gizli olacak Smiley

Yazarın en dipteki dipnotu:
Son bölüm paylaşılmıştır. Sonunda adam ölüyor  Cheesy Grin


Şaka şaka Smiley



Sonlar hep mutlu mu biter bilinmez ancak bizim hikayemizin sonu mutlu bitiyor. Mutlu biten sonu sizlerle hikayemiz bitmeden paylaşıyorum ki oraya nasıl geldik iyice merak edin bakalım. Hikayemizin karakterleri nerelerden nerelere geliyor, ihanet, bağlılık, aşk, aidiyet hepsinin işlendiği bu manyak adam hikayesini takipte kalın Smiley

Ha bu arada Kara Murat benim Smiley
Dolorex
Member
**
Offline Offline

Activity: 294
Merit: 49


View Profile
October 05, 2021, 02:01:01 PM
 #2

Hocam yazıyı ilk açarken yuh dedim bu kadar uzun yazı da nedir. Yazı size ait galiba. Bir roman veya deneme örneği olarak emek harcanmış güzel bir çalışma olmuş. Bu işte eğer yeniyseniz deneyiminize göre güzel iş çıkarmışsınız. Eleştirmek haddime değil eleştirmende değilim tabiki de; gördüğüm yer yer yazım ve imla hataları dışında akıcı bir çalışma olmuş. Tebrik ediyorum.
meser# (OP)
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1288
Merit: 964


View Profile
October 06, 2021, 12:14:04 AM
 #3

Hocam yazıyı ilk açarken yuh dedim bu kadar uzun yazı da nedir. Yazı size ait galiba. Bir roman veya deneme örneği olarak emek harcanmış güzel bir çalışma olmuş. Bu işte eğer yeniyseniz deneyiminize göre güzel iş çıkarmışsınız. Eleştirmek haddime değil eleştirmende değilim tabiki de; gördüğüm yer yer yazım ve imla hataları dışında akıcı bir çalışma olmuş. Tebrik ediyorum.

Çok teşekkür ederim yorumunuz için  Smiley İlkokuldan beri imla ve yazım hatalarıyla geçti eğitim hayatım ve daha çok dikkat edeceğim artık yazılarımda  Smiley Sınırlarımı zorlayarak ortaya karışık bir deneme yapmaya çalışıyorum diyelim. Ve ikinci bölümde geldi okumak istersiniz belki Smiley
muslol67
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1582
Merit: 670


View Profile
October 06, 2021, 08:51:17 AM
 #4

Yani kendiniz yazıyor ve bunu amatör olarak yapıyorsanız tebrikler. Son derece başarılı bence. Geliştirebilir mi bilemiyorum ama ben çok hoşlandım. İlk başta bir haberden falan copy paste sandım diyorum ne saçmalıyor yine bu adamlar Smiley

Bence başlangıcına bir bölüm açarak tanıtım ve amacınızı anlatan şeyler yazarsanız okumadan önce arkadaşlar daha ön yargısız yaklaşır konuya.
meser# (OP)
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1288
Merit: 964


View Profile
October 07, 2021, 12:34:11 AM
 #5

Yani kendiniz yazıyor ve bunu amatör olarak yapıyorsanız tebrikler. Son derece başarılı bence. Geliştirebilir mi bilemiyorum ama ben çok hoşlandım. İlk başta bir haberden falan copy paste sandım diyorum ne saçmalıyor yine bu adamlar Smiley

Bence başlangıcına bir bölüm açarak tanıtım ve amacınızı anlatan şeyler yazarsanız okumadan önce arkadaşlar daha ön yargısız yaklaşır konuya.

Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim hocam Smiley İlk paragraf aslında anlatır diye düşünmüştüm ama dediğiniz gibi bir paragraf ekledim girişe Smiley Bu konuyu başka birisi hazırlasa ilk bakışta bende sizin dediğiniz gibi bir tepki verebilirdim büyük olasılıkla Smiley Ortaya çok değişik bir şey çıkartmaya çalışıyorum diyerek üçüncü bölümün geldiği bilgisini de vereyim   Wink
meser# (OP)
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1288
Merit: 964


View Profile
October 08, 2021, 11:25:34 PM
Last edit: November 30, 2022, 09:51:03 PM by meser#
 #6

Son bölüm paylaşılmıştır. Sonunda adam ölüyor  Cheesy Grin

Source
Şaka şaka Smiley


Source
Sonlar hep mutlu mu biter bilinmez ancak bizim hikayemizin sonu mutlu bitiyor. Mutlu biten sonu sizlerle hikayemiz bitmeden paylaşıyorum ki oraya nasıl geldik iyice merak edin bakalım. Hikayemizin karakterleri nerelerden nerelere geliyor, ihanet, bağlılık, aşk, aidiyet hepsinin işlendiği bu manyak adam hikayesini takipte kalın Smiley

Ha bu arada Kara Murat benim Smiley
meser# (OP)
Hero Member
*****
Offline Offline

Activity: 1288
Merit: 964


View Profile
October 10, 2021, 12:17:54 AM
 #7

4. Bölümde gelmiştir arkadaşlar Smiley Kabataslak en az 20 bölüm olacak gibi duruyor kafamda. Her gün güncelleme yapmaya çalışıyorum bazen yorgunluktan uyuyakalabiliyorum erkenden. Ayrıca konuk oyuncuda alabiliyoruz hikayemize Smiley Dünyada cryptocurrency öncülüğünde birşeyler değişecek ve hikayemizde sizde birşeyleri değiştirebilirsiniz Smiley Bir nevi adınıza akrostiş yazdırmak gibi oluyor  Grin
Pages: [1]
  Print  
 
Jump to:  

Powered by MySQL Powered by PHP Powered by SMF 1.1.19 | SMF © 2006-2009, Simple Machines Valid XHTML 1.0! Valid CSS!