İşin bir de sevgi boyutuna değinmek isterim.Sadece yemek veya içmek ile sınırlı değil, sevgimizi gösterme biçimimiz de alışkanlığın davranışa etkisi olarak söylenebilir.Çoğumuzun babası küçükken dedelerimiz tarafından sevgilerin gösterilmediği şekilde sevilmişti, babalarımız bizleri de böyle büyüttü ancak biz artık bilinçli ebeveynler olarak çocuklarımıza sevgiyi göstererek büyütüyoruz.Bunun neticesinde temelleri oturmuş bir çocukluk yaşayan çocuklarımızın gelecek nesillerde daha doğru ahlaklı ve daha iyi bireyler olabileceğini düşünüyorum.
Çocuk yapmak sokağa atmak değildir.Çocuğa iyiyi kötüyü ayırt etmeyi öğretebilecek durumda olursak, çocuğu böyle büyütebilirsek ve ülke için faydalı bir birey olarak yetiştirirsek o zaman en doğru değişikliği yapmış oluruz ve bunun neticesinde zincirin halkası kırılır ve çocuklarımız da kendi neslini böyle büyütebilir.
Çocukluktan edinilen edinimler, kişinin geleceğini aynasıdır.Çocuk bir undur ve ona eklediğiniz su ve tuz ile yoğurduğunuz ortamla bunu bozabilir veya en lezzetli yemekleri yapabilirsiniz.
Çocuklarda kimlik oluşturmak çok çocuk yapmaktan daha önemli. Katılıyorum size bu konuda. Alışkanlıklarımız bi zaman sonra kimliğimiz oluyor. Davranışlarımızı da etkiliyor. Otomatikleşiyor çünkü her şeyimiz.
Bana kalırsa andımız böyle bişi. Biz okurduk. Her gün Atatürk'ü anan bi nesil yetişti. Onların bi çoğu Atatürkçü oldu. İlkokul, Lise arkadaşlarımı görüyorum sosyal medyada. Bana kalırsa ilk iş andımızı bi daha uygulamak olmalı günü gelince. Çocukken iyi anlayamamıştım bu uygulamayı. Ama bu konunun altında. Bugün daha iyi anlıyorum.