Bitcoin Forum

Son zamanlarda herkesin dilinde aynı cümleler dolaşır oldu.
Arkadaşlarla sohbet esnasında, iki arkadaşın sohbetinde ve hatta Kadınların bile sohbetine kadar yerleşen bir konu.
Nerede yaşamak istersiniz? Köyde mi? Şehirde mi?

Köy hayatını bilenleriniz illaki vardır.
Bu yaşam tarzı benim ölmeden önce yapmak istediğim bir isteğimdir.
Akşam kaçta yatarsanız yatın sabah dinç uyanmak. Temiz havada tarlada çalışmak. Herşeyden ziyade birşeyler üretmek.
Doğal yaşama açılan bir pencere misali. Hayvanları otlatmak, tarlada meyve ve sebze işlemek.
Yediğiniz herşeyi hakkıyla eritmek. Eskiler anlatır, dedelerimiz diyemedim çünkü ben dedelerimi göremedim;
Beslenirken biz herşeyi yerdik derlerdi ama ginede kilo almazdık.
Bedenen çalışmak ve yediklerinizi fazlasıyla yakıyor olmak. Tezek kokusu, yağmur yağınca toprağın kokusu.. ne kadar anlatsam bitiremem.
Aslında kendin için çalışıp kendin için yaşamak diye özetleye biliriz.


Bir yandan da şehir yaşamı,
Ev sizin değilse ev sahibine çalışmak, hiç bitmeyen taksitler için ay sonu cebine ne kadar kalacağını hesaplamak,
özel bir sektörde çalışıp önce MD. lerini memnun edip onların konfor alanları için eşşek gibi çalışmak. ( MD. ler lütfen alınmasın :)  )Kendi konfor alanın varmış gibi yaşamak.
Komşuluğun olmadığı, toprağa basmak için sayılı parklara gitmeleri planlayıp gidememek..

Başkasının rahatı ve konforu için özetle modern hammallık yapmak..

Ya siz Köyde mi yaşamak istersiniz? Şehirde mi? ve neden?

https://www.imdb.com/title/tt4236770/

Köy dediğimiz şey illa kerpiçten yapılma evlerde oturulan ve eşşee binilen yer olmak zorunda değil :)
yellowstone gibi çiftlik tarzı komplike bir yer hayalim...
helikopter de olsun at da...
herşeyi kendinin üretebileceği ama bol miktarda uşak ve hizmetçinin de bulnuduğu (çabuk yoruluyorum her şeye koşuştramam  :D ) temiz güzel mümkünse Muğla'da denize yakın ama yüksek mevkide, arazisi geniş, verimli sulak bir yer olabilir :)

Şehirde yaşayana köy; köyde yaşayana şehir cennet gelir. Herkesin illa ki bu ikisini sırasıyla deneyimlemesi gerekiyor. Köydeki insan dış dünyaya açılmalı; dış dünyadaki insan da insan olduğunu hatırlamak için köye yani doğaya dönmeli. Dün NFT konusunda belirttiğim Hasan Söylemez'in kitabında çok sevdiğim bir söz var. "İnsan, insana ve doğaya değdikçe insandır." Bu ülkede kalmaya devam edersem yakındır kafayı kırıp mandıra filozofu gibi köye yerleşmek.

Hahahaha kardeşim güldürdün beni ya..

Sen Cennetten bir yer den bahsediyorsun :) Çiflik hayali de güzel, Köyler zaten kalmadığı için insanlar çiftlik yaşantısı kurmaya çalışıyor. Buda güzel ve benimde hayalim ama yinede insanlarla sosyal bağ kuramıyoruz.

:) bol uşak ve hizmetçi de ayrı bir nüans olmuş :))) valla inşallah hayaline ulaşırsın..

Çok güzel bir söz gerçekten.. Aslında değdirmekle alakalı sorun yokta :) biraz fazla değdiriyoruz galiba.

Az kaldı, bende köy hayatına dönmek için Şehirde uşaklık yapıyorum. :)

Herkesin bu olaylara bakış açısı farklıdır tabi. Benim açımdan şehir ortamı en iyisi açıkçası. Ama planlaması düzgün yapılmış bir şehirde yaşamayı daha çok yeğlerim her zaman. Planlama iyi yapılmadığı zaman sıkıntılar günden güne büyür bir şehirde. Mesela buna ülkemizden İstanbul'u örnek gösterebiliriz. Sanayisi, fabrikaları osu busu derken ne buldularsa İstanbul'a yerleştirmişler. Bu da insanları iş bulma kaygısıyla bu şehre sürüklemeye devam ediyor. Köy hayatına gelince de, küçüklükten böyle yetişmediğim için hiç alışık değilim o ortama. O yüzden bana göre değil.

Çok alman övmek istemiyorum ancak mega büyük şehirlerde maharet olsa almanlar 40 milyonluk şehir yaparlar, apartmanlara tıkışırlardı. Adamların köyü de kasabası da bizim büyükşehirlerimizin sınıf sınıf ötesinde bir yaşam kalitesi sunuyor.

Şehir deyince İstanbul'u ayrı tutmak lazım. İzmir, Antalya ya da Ankara'da bence yaşanır gayet güzel ancak İstanbul'da kesinlikle yaşanmaz. Yaklaşık 15 yıl yaşadım ve sonunda kaçıp kurtuldum. Tiyatro ve müzeler dışında İstanbul'un bir avantajının kaldığını düşünmüyorum. Daha kırsal yerlere ya da yaşanacak büyük şehirlere kaçıp kiradan arttırdığınız parayla İstanbul'a sık sık tatile gitmek bile daha mantıklı bence.

Ülkemizdeki köyler yaşamanın hayal edilebileceği gibi değil ki bence hiç. Şartlar hala yeterince iyileştirilmiş değil çoğu köyde. Mesela refahı yerinde birtakım Avrupa ülkelerinin köylerinde bile yollarından, yapılarından tutun internet hizmetine kadar harika şartlar sunuluyor. Yani köy hayatı illa demek değil ki her şey kötü olsun ama ben en azından o havayı soluyayım. Orada yaşayanlar da insan sonuçta ve insani şartları hak ediyorlar. Tabi demiyorum ki şehirlerle aynı olsun ama iyileştirilebilecek yönlerinin olduğu kesin.

Köy hayatına duyulan özlemde tamda bunlardan kurtulup uzaklaşmak istemenin bilinç altı yatar kardeşim. Zaten şu bahsettiğin her şey olsa orası köyden kasabaya dönüşür. Köy demek değil ki çamur içinde yüz :) tabi de yolu olsun, elektrik olsun, internet de olabilir. Ama tarlaya az önceki yorumdaki gibi Helikopter le gitmeyelim. Süper marketten ekmeğimize kadar sebze meyve v.s. almayalım. Köy demek üretmek demek, emek demek, zahmet demek.. bence köy demek insan olduğunu fark etmek demek, çünkü doğaya saygı duyup hayvanların yaşam alanlarını korumak kendi yaşam alanımızın da farkında olmak demektir.

Tespitlerinde çok haklısın. İstanbul'un yaşam cazibesi kalmamış. Diğer büyük şehirler biraz daha masum olsa da, onların da masum kalabilmesi biraz coğrafi şekil zorunluluklarından kaynaklı. Her şeyden ziyade kaçıp kurtulmayı başardı isen ne mutlu sana..

Amcamın en büyük hayalidir köy yaşantısına dönmek, bunu her zaman bir araya geldiğimizde dile getirdiği ve anlattığı için daha iyi anlıyorum bu konuyu açma sebebini.

Köyde yaşamanın benim için hiçbir avantajı yok, özellikle Türkiye'nin köylerinde yaşamayı gayet anlamsız buluyorum. Ülkemizde pek fazla modern köy yok. Zaten köy kendi atadan köyün değilse kimse dışarıdan gelenleri kolay kolay kabul etmez, ülke gerçekleri böyle. Aynı şekilde metropolde yaşamanın da dezavantajları avantajlarının yanında fazlasıyla ağır basıyor. Büyükşehirlerde yaşamak gayet mantıklı ve öyle yapıyorum. Gezmek istersem İstanbul'a giderim, ama orada yaşamak için deli olmak lazım. Şehre tamamen kaos hakim.

Büyük şehir yakınlarında bir kasaba yada köy olabilir. Kasabada yine kalabalıkta değil yakınında bir yerleşim yerinde yada köyde yaşaya bilirim. Gerçi doğma büyüme büyük şehir insanıyım. Geldiğimiz bu günlerde büyük şehir insanı yok edecek kadar sorunlu olmaya başladı. Çalışma hayatından koptuysanız bir dakika bile durmayın büyük şehirde. Gidip sakin yaşayın. Bir şey bilmiyorsanız bile gittiğiniz yerdeki komşular siz isterseniz size ögretirler.

Her iki şekildede yaşıyorum her ikisininde zorlukları var.

Köyde yaşayan birinin başına sağlık ile ilgili bir problem geldiğinde ortada çok ciddi bir sorun var oda ulaşım.
İnternet erişimi köylerde hızlı değil şuan köyümde sadece 4mbps var.
Birçok çeşit motorlu araca ihtiyacınız var bunlar içinde yakıt almak lazım bunun taşıma vb işleri içinde bir ulaşım aracı lazım.
Köyde yaşam için ek geliriniz olmalı  elektrik su vs.
Köyde üç beş dönüm sizi  yaşatmaz ciddi bir büyüklükte yeriniz olmalı.
Köy işleri beden gücü ister

Köyde yaşamanın stresi daha az betona basmıyorsun toprakla daha içli dışlı olduğun için zihnin her zaman açık.

Açıkçası köy hayatı bana çok angarya geliyor hiçbir şekilde özenmiyorum. Şehrin kalabalığından çok bıktığım oluyor bu gerçek ama hiç de kalkıp kafemi müziğimi elektrik suyumu ve hatta hastanemi eczanemi bırakıp izbe bir köyde yaşamayı uygun göremiyorum üzgünüm. Sırf bu yüzden herkes biraz kırsal yerlerde arazi alırken biz ailecek merkezde ev almaya çalıştık. Tercih meselesi yani özetle.

Okul sebebiyle köyde yaşıyorum. Sandığınız gibi bir hayat değil. insan modern ev tuvaletini özler mi ya? Özlüyor.

Buna eskiden olsa köy diye cevap verirdim ama bir süredir bırakın köyü küçük bir şehirde bile yaşamayı hayal edemiyorum. İstanbul gibi buyuk bir sehir bile bazen yetersiz geliyor; yavşak kaçakların laga-luga konuşurken havada halay çeken yılan alfabesinden bozma sikik ses dalgaları dışında şehirde bir sorun yok.

Bir gün İstanbul’dan gidersem; İzmir’e giderdim ama İzmir de İstanbul gibi olmuş zaten; orasının da içinden geçilmiş o yüzden şu an İstanbul dışı gidecek bir yer de düşünemiyorum. Olsa bi tek İzmir.

En iyisi İstanbul’da kalıp haftasonu takılmalık tarla, hobi bahçesi ve yazlık satın almak. Haftasonlari gidip ekip bicer koy hayatinin tadini cikartip mangal yaparsin; haftaici de istedigin kafeye, bara, muzeye, saraya gidersin.

Bahar geldiği dönemlerde köyde iş bitmez. Kışın yakıtını hazırlamalısın, bağın varsa onlarla ilgilenmeli gübresi vs atmalısın.

Köy yaşantısı ciddi anlamda fiziki güç işter bu güç bende yok. Fındık mahsülü için ot motoru ile 3 - 4 günlük bir sürecimiz vardır sırtınıza alırsınız motoru bildiğiniz ot motorunu 3 gün boyunca aralıksız çalışırsınız ki 3 gün sonra bir haftada kendinize gelemezsiniz.

Diğer türlü kışın hep sorun hiçbirşey hayal ettiğiniz gibi olmaz. Kışın ısınma problemini kalorifer ile çözeirm dersiniz yakıt çok yanar vs vs. Kış gelmeden  un şeker gibi ihtiyaçları depolamış olmalısınız ve ekmek yapabilecek kadar yetenekli olmalısınız bunun yanında günlerce elektriksiz kalabilirsiniz. Bunun içinde hazırlıklarınız olmalı basit bir mum çok değerli olacağı anlar olur ve günlerce iletişim olmaz.  1 metreyi geçen karlarda yaşamak zevk gibi görünsede işkenceye dönecektir. ,

Köy yaşantısının güzel yanları yokmu? Tabiki var.

Doğal havası, temiz suyu, doğal gıdaları.

Kışın köy yaşamı sandığınızdan daha zor. Altyapısı da asla şehirdeki gibi değil. Sürekli elektrik su sıkıntısı yaşıyorsunuz. Teknoloji devrinde doğru düzgün internet hizmeti alamıyorsunuz. Telefonların çekmemesinden bahsetmiyorum bile. Marketlere her ürün gelmiyor. Zincir market yok. Kan emici bakkallara küçük esnaflara razı olmak zorundasınız. Halk otobüsü kavramı yok. Arabanız yoksa taksicilerden beter dolmuş şoförlerine muhtaçsınız. büyükşehire alışmış biri bırakın köyü küçük şehirde bile yaşayamaz.

Hahah aklıma Kanada'ya giden Türk'ün anıları geldi

"Sevgili Günlük…

12 Ağustos Kanada’daki yeni evime taşındım. Çok heyecanlıyım.
Burası çok güzel. Dağların manzarası muhteşem. Onların karlarla kaplı halini görebilmek için sabrımı zorluyorum.

14 Ekim
Kanada dünyanın en güzel yeri. Yapraklar kırmızı ve turuncunun tonlarına dönmeye başladı. Bir atla kır gezintisi yaptım ve bir sürü geyik gördüm. Çok güzeller. Yeryüzündeki en güzel hayvanlar. Burası resmen bir cennet. Kanada’yı çok ama çok sevdim.

11 Kasım
Geyik avlama sezonu kısa bir süre sonra başlıyormuş. Bu kadar güzel hayvanları öldürmeyi nasıl olur da isterler anlamıyorum. Umarım yakında kar yağışı başlar. Sabırsızlıkla bekliyorum kar yağışını…

2 Aralık
Dün gece kar yağdı. Her yerin beyaz bir örtü ile kaplanışını seyretmek için gece saat kurup kalktım.Tıpkı kartpostal gibi. Dışarı çıktık merdivenlerdeki ve garajın önündeki karları kürekle temizledik. Kartopu oynadık (ben kazandım). Kar temizleme makinesi gelince, garajın önündeki karları tekrar temizlemek zorunda kaldık. Yorulduk ama çok eğlendik.

12 Aralık
Dün gece biraz daha kar yağdı. Kar temizleme makinesi ile garajın önündeki karları tekrar temizledik. Burayı seviyorum ama kar da bazen sıkıcı oluyor. Yine de, iyi ki gelmişim buraya diyorum.

19 Aralık
Dün gece biraz daha kar yağdı. İşe gitmek için garajdan çıkamadım. Burası çok güzel bir yer fakat kürekle kar temizlemekten yoruluyor insan epeyce.

22 Aralık
Boktan kar dün gece yine yağdı ! Kürekle kar atmaktan ellerim su topladı, belim tutuldu. Kar temizleme makinesi ben garajın önünü kürekle temizleyene kadar yolun köşesinde gizlendi. Pezevengin evladı !

25 Aralık
..ktiğimin karı yine yağdı. Eğer kar temizleme makinesini kullanan pezevengi elime bir geçireyim, o puştu geberticem. Yollardaki buzu eritmek için neden tuz kullanmıyor acaba ?

27 Aralık
Allahın belası kar dün gece yine yağdı. İnanılır gibi değil. Durmaz mı hiç ulan bu ? Kar temizleme makinesinin son gelişinden beri 3 gündür karları kürekle atamadığım için resmen eve hapsoldum. Hiçbir yere gidemiyorum. Hava durumunu sunan spiker bu gece 25 santim daha yağacağını söyledi ! Yuh ! Ana………… yağ bari !

28 Aralık
Dün gece kar ” 83 cm ” yağdı, ne 25’i ! Bu kodumunun karı yazdan önce erimez abi. Kar temizleme aracı kara saplandı, hıyar herif benden kürek istedi. Karları temizlerken son kalan küreğimi de kırdı ibne ! Ben de gittim kafa attım. Burnu yamuldu .. çocuğunun. Mahkemelik olduk…

4 Ocak
Nihayet evden çıkabildim. Markete gittim, yiyecek filan aldım. Dönüşte bir geyik arabamın önüne atladı. Arabamda 3000 dolarlık hasar var. Bu pis hayvanların hepsini gebertmek lazım.

3 Mayıs
Arabayı şehirde tamirciye götürdüm. Yollara dökülen tuz yüzünden arabamın kaportası çürümüş. “Arabayı atın, yenisini alın” dedi tamirci…

10 Mayıs
Türkiye’ye kesin dönüş yaptım. İzmir’e bir daha ayrılmamak üzere yerleştim. Yemişim  Kanada’yı da, karı da, geyikleri de."

https://www.thegeyik.com/kanadaya-yerlesen-izmirlinin-gunlugu/

Gençlik yıllarımda olsa kalabalık şehir hayatı hareketli yaşama biraz daha istek duyuyordum ama artık düşüncelerim değişti. Büyük şehirler bana göre değil köy değil ama sahil kasabalarında yaşamayı tercih ederim belli bir yaştan sonra sakin bir yaşam bana daha cazip geliyor şehrin gürültüsünü kargaşasını artık kaldıramıyorum sevmiyorum ayrıca büyük şehirlerde herkes bir birine yabancı.

Küçük kasaba köy gibi yerlerde birazda araziniz hem vakit geçirirsiniz hemde doğal beslenmiş olursunuz, doğada bir sürü doğal bitki mantar vs bulunuyor bunların bir çoğuna büyük şehirlerde bulamıyorsunuz hem ulaşım kolay ve rahat hemde stres daha az diyebilirim.

Köy hayatının bir çok artısı var, özellikle insanların sıcakkanlılığına hayran oluyorum ancak yine de ben şehirciyim, köy imkan olarak çok kısıtlı, şehirde böyle bir derdin yok, istediğin an istediğin yerde olabiliyorsun, acıkıyorsun sipariş veriyorsun, gece bile rahatça araç bulabiliyor, insan görebiliyorsun, köy için herhalde 50 yaş üstünü beklemem lazım belki o zaman daha olumlu bakabilirim :)

köyde bim yoksa çekilmez ben size diyeyim:)

ya arkadaş bırakın şu romantikliği. benim çevremde de bunu sürekli olarak  söyleyen kişiler var. lan diyorum böceklerle mi uğraşacaksın? "ay ne olacak?" diyor. bunu diyen adam  da titizlik hastası ha bu arada. bir de köy dediğimiz yerde doğal olarak köylüler yaşayacak. onlar da bizi bekliyordu. istanbul'dan yam yamlar gelsin de bir sikek hele.

Şahsen ben de doga ile iç içe yaşamak istiyorum dedigin de haklısın imkanlar kısıtlı bu yüzden şehire daha yakın doga ile iç içe bir yer şimdiden bakıp araştırıyorum

Örnegin aslen erzurumluyum ama orada yaşamak istemem

Büyükçekmece de yaşıyorum senelerdir eskiden trafik sıkıntımız yoktu ama şu yıllar da başladı bu yuzden buraya yakın alternatiflere bakmıyor degilim catalca, silivri  ilçelerinin çok güzel köyleri var göl dere deniz  orman merkeze uzaklık ortalama 1 saat şehire yakın   ne tam köy nede tam şehir ortasında 

Bana köy hayatı ve köy edebiyatı hep çok yapay geliyor. Bilemiyorum küçükken ne zaman köye gitsek, sıkılır hiç memnun kalmazdım. Ayrıca tezeği, sineği, böceği filan derken hiç rahatta edemezdim. Bana apartmanlar, kafeler ve sinemaların olduğu şehir yapıları daha hoş geliyor.

Bu soruyu şehirde yaşayana sorsanız köyde yaşamak isterim der, köyde yaşayana sorsanız şehirde yaşamak isterim der yani insanlar olarak biraz memnuniyetsiz canlılarız :)

Fakat bana soracak olursanız bende tabiikide köyde yaşamak isterdim.

Büyükşehirlerdeki o karmaşayı o kalabalığı her şeyi geçtim içinize çektiğiniz o havanın kirli oluşunu bile iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Bazen toplu taşıma araçları ile eve dönerken hayatı sorguladığım oluyor, ulan bütün hayatım böyle mi geçecek diyorum bu karmaşada bu kalabalıkta yaşlanıp gidecek miyim diye kendi kendime konuşuyorum. Daha henüz yolun başında sayılırım yakın zamanda gelecekte yapacağım mesleğimi belirleyeceğim bu yüzden çevremdeki meslekleri incelemeye çalışıyorum ve ben şunu farkettim, sanırım ben tüm hayatımda beni şehirde yaşamaya zorlayacak bir mesleği seçemeyeceğim çünkü bazen akşama kadar özel sektörde çalışıp akşamın bir saatinde hatta gecenin bir saatinde evine dönen öğretmenlerimi görünce kahroluyorum ben böyle yaşayamam ben böyle ömür boyu özel sektörde başkalarını zengin etmek için kendi hayatımı feda edemem diyorum bu yüzden seçeceğim mesleğin istersem şehirden bıktığımda köyde veya şehir dışında da yapabileceğim bir iş olmasına karar verdim.

Şehirden uzak yaşamıda az çok biliyorum yazları 15-20 günlüğüne köy gibi bir ilçeye gidiyoruz annenannemi ziyaret etmek için ve bu bana o kadar iyi geliyor ki anlatamam şuan imkanım olsa yine gidip orada zaman geçirmek isterim çünkü orası bambaşka çok sakin bir yer kalabalık yok toplu taşıma yok hatta araba kullanmana bile gerek yok bir bisiklet sana orada ömür boyu yeterli ve o bisikleti de  köy benzeri yerlerde pek kitlemene gerek yok ben tüm yaz kilitsiz bir şekilde dolaşıyorum, girdiğim tüm dükkanların önüne saatlerce bırakıyorum bisikleti ve geldiğimde hala yerinde oluyor. Peki siz bunu yaşadığınız büyükşehirlerde yapabilir misiniz ?

Bu konuda çok şansli oldugumu düşünüyorum. Şehirde oturuyorum ancak köyümde şehre 5km filan istediğim an köyüme gidebiliyorum. Genellikle her haftasonu gitmeye çalişiyoruz.Araci olan için şehre yakin köyler yaşam için güzel ama olmayan için tam bir işkence. Ben ikisindende vazgeçemem sanirim .

Zamana ve duruma göre değişir bu sorunun cevabı. Bazen şehirde çok sıkılırsın ve köyde yalniz yaşamak istersiniz. Bazen de köyde o kadar çok sıkılır patlayacak gibi olursun.
Şahsen alışmış olsaydım hep köyde yaşamak isterdim

Kendi müstakil evin, bağını bahceni kümesini yapabileceğin kadar bir arazin varsa ve de en önemlisi bu sisteme geçebilecek kadar da ekonomik rahatlığın varsa bir dakika durma derim. Özellikle pandemi döneminde insanlar koca koca sitelerde resmen hapis hayatı yaşadılar maalesef. Komşuluk ilişkileri günden güne bitmekte zaten ayrıca. Ben yukarıda bahsettiğim ortamda büyüdüm, o samimiyetin içindeydim uzun seneler, araya 10 yıl civarı bir şehir hayatı girse de şükür ki şimdi yine istediğim ve yaşadığımı hissettiğim ortamdayim, darısı bu yönde arzusu olan herkese...

Köyden köye göre değişir. Karadeniz yaylasında bulunan bir köye kimse hayır diyemez. Betona gömülmüş şehir hayatından sıkılmış biriyim. Yeşile doymuş bir köy olursa zahmetlerine katlanarak köy hayatını seçebilirim. Şehirde yaşamaktan çok fazla memnun değilim.

ırgatlık yapmadıktan sonra köy hayatı on numara, geçimini oradan sağlamayacaksan ek gelirin veya her yerden yapabileceğin bir iş varsa köy güzeldir.  haftasonları hem yürüyüş yapmak hemde çocuklara hava aldırmak için köye gidiyorum. avm avm gezene kadar  doğayla iç içe olmak çok daha iyi geliyor. hatta yazları sürekli köyde kalmayı düşünüyorum artık

Tam buna benzer bir konu başlığı açacaktım, günümüzün problemleri kiracılar ve ev sahipleri...
öncelikle konu başlığı üzerinden bir kaç bir şey söylemek istiyorum köyde yaşayan insanlar şehirde, şehirde yasayan ve derdi olmayan insanlar ise köy de yasamak istiyorlar. Bu tamamen kimin ne istediği neye doyduğu ile alakalı. her bir yerleşkenin de farklı avantajları ve dezavantajları oluyor kendine bağlı, örneğin güzel, uygun, doğal bir domatesi şehir de organik marketten almanız gerekirken köyde yan komsunuzdan bunu temin edebilirsiniz. Bunun tam tersi bir örneği de su şekilde söyleyebilirim en son çıkan vizyondaki filmi cuma günü izlemeye bir AVM ye gidebilirsiniz yada ihtiyacınız olan bilgisayar parçasını herhangi bir Han'dan temin edebilirsin. Bunlar basta söylediğim gibi tamamen kimin neye ne kadar doyduğu ile alakalıdır.
Şuan o kadar çok sıkıldım ki şehirden bir arazim ve sadece eşim ve hayvanlarım olsun isterim. Ev sahibi darlıyor evden çık diye benim evim var kiracıya cık diyemiyorum... bunlar nasıl çözülecek düşünüp duruyorum yüzdende her şeyi satıp köye gitmek istiyorum. Her iki ortamı da aynı anda yasamak isteyen bireylerede ZENGİN deniyor tiny houselar, solar sistemler, uydu internetleri.

Yaşamak isteyeceğim şeyler, imkanlar ile orantılı olmalı.Aslında benim istediğim tam olarak Danimarka, Norveç, Finlandiya gibi ülkeler.Yeşil ile beraber doğanın güzellikleri iç içe, imkanlar fazla, köy gibi doğaya sahip şehir…

Aslında tam olarak istediklerimi karşılayan bu ülkelere günün birinde turistik amaçlı olsa bile gideceğim.Eğer orada yaşayabilirsem de buraya bir süre dönmeyi düşünmem.Yine de bir süre sonra tekrar Türkiye’de olurum.

Türkiye için bu sorunun cevabını verirsem, Ege tarafında köy/kasaba içerisinde yaşamak isterim.Orada olduğum sürece fazla imkan aramam ama hayatımda mutlu olabileceğimi düşünüyorum.

Şehir hayatından ben de sıkılıyorum. Bunalıyorum. Ama köy hayatı da çok zor. Pembe düşler için güzel olur en fazla. Hayal kurarım. Hayallerimde güzel vakit geçiririm. Sonra hemen şehre geri dönerim. Hayvanla, çamurla, tarlayla uğraşamam. Bana göre şeyler değil. Zaman zaman imreniyorum. Ama bahçemde bile zorlandığımı fark ediyorum. Ekonomik beklentilerim karşılanırsa köyde yaşamak güzel olur. Suya sabuna değmeyen bir hayat tarzında.