Zor konu. Öncelikle en baba telegram kanallarının 10-20K bandında olduğunu unutmamak lazım. Ekstrem olanlar bazen 100K'ya doğru gidebiliyor.

Ama bir yerde de saçma geliyor bana. 10.000'den fazla insanın bir arada sağlıklı bir diyalog yürütmesi mümkün mü?

Genel anlamda quizler, bounty'ler falan dikkat çekiyor ama bunların da çok organik olduğunu düşünmek imkansız. Hunter'ların savaşına dönüyor iş. Bir de multi ayıklama falan tam bela iş. Bence yine en güzeli etkinlik bazlı ödüllendirmeler. Yani şunu yapanlar arasından bir kişiye 10$ falan gibi. Ama ödemelerin tokenden ziyade ETH veya USDT ile yapılması sayıyı arttırabilir.

Zaten aramızda oynayan yoktur hocam. Türkiye'de yasak ya sonuçta kimse illegal takılmaz zaten.
Millet nelerle uğraşıyor biz nelerle...

Geçenlerde bir haber programını radyodan dinliyordum. Bu konuyla ilgili olarak aynen şunları söyledi;
-Herkes son günlerde sosyal medya düzenlemesini konuşuyor ama Türkiye'de zaten internet üzerinden hız ve fiyat kullanılarak bir kısıtlama var.

Düşününce doğru... Günümüzde 10 gb / kotalı internete 40-50TL ödenebilir olması bir kısıtlama mı? Yani bizi bir kalıbın içindemi tutmak istiyorlar? 4g hızı mobil cihazlarda alabilen bizler ADLS ile 5-8mb internete mahkum durumda kalabiliyoruz. Fiber bile basit bir teknoloji halini almışken hemde.

Aman hocam naptın erkekleri sokağa salacaksın
Şaka bir yana olayın bence de özü bu kadın-erkek ayrımının yapılıyor olması.  Bu ABD'de de yaşanan siyahi olayları gibi. Kaşıdıkça daha büyük sorun çıkıyor. Halbuki ölen erkek-kadın-beyaz-siyah farketmeksizin suçtur deyip gerekeni yapsan konu kapanacak.
Bunu söylediğinde e kadın güçsüz, erkeğin gücüyle başa mı çıkabilir deniliyor. Sanki ölen her erkek çok güçlü. Güç dengesizliği doğanın kendisinde var.

Ayrıca geçenlerde karşılaştığım bir abiyle konuşmamızı anlatayım. Polis olan bu abimizle bir yerde karşılaştık ve muhabbet asansöre geldi bir şekilde. Abi ben asansöre asla bir kadınla birlikte binmem dedi. Neden diye sorunca başına gelen akıl almaz bir şeyi anlattı.
Abi bir gün asansöre binmiş ve kadın tam inmek üzere olduğu kata gelince bağırmaya başlamış ve dışarı atmış kendini. Abi kalakaldım diyor, neyse bir AVM asansöründe gerçekleşen bu eylemde güvenlik falan olay büyümüş. Kadın bununla yetinmeyip dava açmış ve kazanmış. Şimdi bu abimiz çok sakin ve sözüne güvenilir bir adam. Birincisi böyle bir şey olsa neden bizlere bu konuyu anlatsın. İkincisi neden bir daha asansöre binmem desin. Ve son olarak Bir avm asansöründe ne yapabilirsiniz ki?

Her neyse kadın-erkek değil. 1=1 Bu kadar basit.

Olaya yaklaşım yanlış olabilir mi?
Kanun yok dediğimiz sadece kadına şiddeti mi kapsıyor yoksa şiddet içeriğinde mi?
Olaya yaklaşım bence Blacknavy'nin dediği gibi olsa daha ciddi bir çözüm bulunabilirdi. Bize çocukluğumuzdan beri öğretilen şey, bizi ayırmaya bölmeye çalıştılar zırvasıydı. Sanki biz bunu hiç kendimiz yapmamışız gibi.

Kadın-erkek diye ayrıştırarak sorun çözülür mü? Geçenlerde bir haberde çıktı. Adamlar güpegündüz sokak ortasından aldıkları adamı bir apartman bodrumunda ayaklarından tavana asıp salıncak gibi sallarken gelen giden tekme yumruk atıyor adama. Bir de üstüne adam doğal refleksle ellerini yere koyunca ekstra tekme yiyor. Şimdi buraya kadar olanlar eminim ülkemizde ne ilk ne son ne de nadir! Ama bunu kolaylıkla sosyal medyada paylaşmak başka bir boyutu işin. Benzer şekilde bir tane haberde de adamı sokaktan alıp dolmuş tipi bir arabanın içinde kapısı açıkken bir güzel öldüresiye dövüp yere atıp gidiyorlar ve bunu sosyal medyadan paylaşmakta bir sakınca görmüyorlar.

Demem o ki sorun sistemde genel olarak. Kuraldan, yasadan çok zihniyetimiz bozuk maalesef toplum olarak.

---

İstanbul sözleşmesi de bu söylediklerim kapsamında değerlendirilebilir. Topyekün ülkede şiddete karşı savaş açmak yerine çıkar grubu gibi kadın, erkek, hayvan, doktor, taksici şeklinde sınıflandırdığınızda herkes kendini bir konuma sokmak durumunda kalıyor.

https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/khum/KHMIS.pdf

Başlık şu;

İstanbul Sözleşmesi Kadını Şiddetten Koruyor! : Kimsenin yapamadığını bu sözleşme yapıyor çünkü!

Hocam OPEN DNS'de de pek yasağa takılmak gibi bir şey olmuyor fakat mobil cihazlarda (SIM kartla yapılan bağlantılarda) DNS olayı sonuç vermiyordu. Mobil cihaz üzerinden WIFI ile bağlanırsak DNS çözüm olabiliyor ama mobil bağlantıda olmuyor.

Hocam baya bildiğiniz burada gümüş shilliyorsun sonra da YTD yazıp kayıyorsun buradan
Ama bende trene bindim TEB'den bugün hesap açarak bir miktar alım yaptım. Vakıf Katılım ve KuveytTürk diğer banka seçenekleriymiş. Bakalım neler olacak.

Bu benzetme işine luzüm yok bence. Yıllardır BTC ve altın arasında bir koreleasyon arayışı var inatla. Sanki her yatırım aracının altına benzeme zorunluluğu varmış gibi.
Ve evet bence de altınla veya gümüşle hiç bir kriptonun alakası yok.

Malum kripto para piyasası çılgın gibi büyüyor. Her geçen gün yeni bir coin, yeni bir blockchain, yeni bir defi, yeni bir mining yöntemi duyuyoruz.
O kadar ki artık gerçekten takip etmesi çok zor bir hal aldı.
Şu anda Coingecko verilerine göre 7701, CMC'ye göre 5783 farklı kripto var piyasada. Ve sayı giderek artmaya devam ediyor. Bu arada da bir bir inanılmaz kâr fırsatlarının kaçtığını gördüm.

Özellikle az önce gelen haberden sonra çok üzüldüğüm bir şey oldu. 1 ay kadar önce kulağıma gelen Kusama (KSM) bugün duyurulduğu üzere Huobi'de listelenecek. Tabi bunun ardından %25 civarı bir yükseliş geldi. Ama beni daha çok üzen 1 aydan uzun süredir bir şeylerle uğraşırken bunun gözden kaçması. Kusama'nın adını çok gördüm sağda solda.

Alın size kaçan tablo;

0.87'de yakalamak mümkün değildi belki ama 2-3$ seviyelerinde alınması gerekirdi. Şu an bizi ihya edebilirdi.
Halen yükselebileceğini düşünsem de bu saatten sonra satın alamam artık.

Alın size Kusama grafiği;


Başka kaçmasın, fikir alışverişi yapalım arkadaşlar.

Aslında konu ekseninden iyice kaydı. Herkes eleştirmeyin bilmiyorsanız dese de bilenler de bir şey açıklamıyor!
Teknik bir takım şeyleri anlayamayabiliriz bu nedenle konuyu o yönüyle değil de yatırım fırsatı var mı diye inceliyor çoğu insan burada.

DeFi ise bambaşka bir konu. Ve defi üzerine gelen onlarca projenin ilgi çekmesi de yabancı değil. 2017-2018 yıllarında ortaya çıkan binlerce ICO girişiminden pek de farkı yok. Sağlam olanları kullanmak ve yatırım yapmak mantıklı iken, geri kalanlarda herkesin amacı vur-kaç. Ne koparsam kar mantığıyla yaklaşılıyor. Ve bunun risk taşıdığını bilmeyen varsa zaten kaybetmeye mahkumdur.

AVA'ya dönersek
Nisan ayında açılan başlıkta AVA (yeni adı AVAX) hakkında sadece şu bilgiler mevcut başlıkta;
Bu eksende devam etmek lazım.

Mesela STO'lar için destek deniyor. STO desteği verecek STO var mı ki? STO tutmayan bir yöntem olarak geri de kalmadı mı? Bundan sa Maker'ın Orion'da uyguladığı DYCO daha başarılı olabilir gibi geliyor bana mesela.

Wuwww tüyler diken diken. İlginç ama videoyu 2 milyondan fazla kişi izlemiş.

Altın işi çok ilginç olmuş teori tabi ki bu aşamada. Birileri ortaya atmış. Bizim bor işi gibi görünüyor buradan bakınca. Bor çok değerli maden dedikten sonra deterjan içine koyup satmaya başladılar.

Bir de az önce yazı yazdığım diğer başlıkla çelişiyor.

https://bitcointalk.org/index.php?topic=5263985.0

Madem başka ve bizim gidebildiğimiz bir gezegende bu altın zaten alınabilir olarak mevcut ve bu gezegenden gelen amcalar çok zeki, neden bizle etkileşime girmek yerine gidip oradaki sahipsiz altını almıyorlar? Ya da alıyorlar mı  Beyin yakan şeyler bunlar.

Arzı sınırlı olan şeyin değerli olduğundan hareketle iyi bir şey olmadığını düşünüyorum. Dünya da altın üretimi sıkıntıya girmeye başlayan ABD çıkar yolu uzayda mı arıyor? Olay sadece altından ibaret değildir ve bu büyüklükteki bir rezervin dünyaya getirilmesinin maliyeti, arzı artan altın fiyatının geri çekilme ihtimaliyle çok ekonomik olmayabilir. Üstelik bir de radyasyon mevzusu var. Altın gibi varlıklar radyoaktif enerjiyi sömürebilir ve bunun nötr hale gelmesi uzun sürebilir. Burada mevzu altından çok başka bir metal, taş veya enerji kaynağı bulma durumu olabilir belki. Yani transportation (ulaşım) maliyetlerini karşılamak dünya da bile çok çok büyük öneme haizken, bir uzay aracıyla maden taşımak? Ne bileyim çok makul gelmiyor bana.

Bu işi çok kurcalamaya başladılar. Armagedon filminden ziyade The Life vardı bir yaratık buluyorlar işler karışıyor ondan korkarım daha çok

Ve Milliyet'in linkindeki soruya cevap vereyim. Hayır, amacın dünyayı zengin etmek olduğunu hiç sanmıyorum.

Ben buna tamamen karşıyım. Listeleme ücreti hiç olmaması gerekir bence. Zaten trade edilecek coini bulursan fee üzerinden dünya para kazanacaksın. Neden bir de listeleme ücreti alıyorlar ki?

Örneğin LINK'e baktım şimdi Binance'da 3916 BTC'lik hacim görünüyor 1 günde.
Yani alım satım ile 3916 BTC'lik LINK el değiştirilmiş. Binde 1 (tier tier değişiyor aslında) fee alsa dün 4 BTC sadece LINK'den kazanmış. (Burada hesabın nasıl yapıldığı biraz sıkıntılı. Bazılarına göre borsalar hacim bildirirken hem alım hem satım işlemini aynı anda bildiriyor aslında o bir el değiştirme iken. Eğer Binance öyle değil 1 üzerinden hesaplıyorsa taker/maker fee olarak bakında yaklaşık 8 BTC yapar.)

ETH için ise 11182 BTC'lik işlem var, oradan da 11BTC.

Yani borsa sadece 2 coin ile 15 BTC kazanmış sadece 1 günde. Yaklaşık 500 pair var Binance'da günlük kazancı listeleme ücretinin zaten çok üzerindedir.

Birde bu ücreti karşılama sayesinde kalitede düşebilir. Parayı veren düdüğü çalar mantığı devreye giriyor. Bence community vote muhabbeti çok çok daha sağlıklı. Bu sayede insanlarda beklenti yaratıp hızlıca trade şansı tanınır. Bu sayede fazla işlem olur ve onun üzerinden de gelir elde edilir. Tabi ki 400 BTC gibi bir rakam bizler için çok büyük ama Binance'ın günlük kazancının yanında çerez parası...

Bende aynısını düşünüyorum. Herkes kendi Defi'sini yaratmanın peşinde.
Ben PIE'ın olabileceğini düşünüyorum Binance için. Çok duymaya başladım adını. Bilmiyorum nasıl olur ama olursa şaşırmam. Bir de Tron ağındaki oyun odaklı bir kripto var bu ara onunda sesi çok çıkıyor.

CZ bu sefer geç kaldı sanki biraz bugünler yapılan bir IEO olsaydı sağlam hype yakalayabilirdi bu gazla aslında.

Yazılanları okurken bu kadar basit olmayacağını düşünüyordum şahsen.
Ama olayı incelemek üzere araştırma yapayım dedim. Şimdi Binance @trendcoin'in paylaştığı duyuruda 12. burn olayının tamamlandığını ve 3.477.388 BNB yakıldığını ilan ediyor.

Sonra gidiyorum toplam yakılacak BNB miktarına bakıyorum ve şöyle bir yazı buluyorum;

Bu yazıya göre toplam 200 milyon olarak yaratılan BNB tokeni (sonrasında coin) buyback planı kapsamında 100 milyon olana kadar yakılarak devam edilecek.
Henüz 23 milyon civarı BNB yakılacak. BNB fiyatının arttığı dönemlerde yakılan coin sayısı azalırken, azaldığı dönemde de arttığı görülüyor. Yani buyback planı şirket kârı üzerinden hesaplandığı için rakam dinamik.

Şimdi herkesin gözünün önünde gerçekleşen bu coin yakma olayı bence o şekilde bu kadar kolay manipüle edilemez eminim bunu çok yakından takip edenler onlarca insan vardır.

Arkadaşlar şimdi kabul edelim. Hangimizin elinde öyle bir güç olsa aynını yapardı. DGB yine en masumlarından birisi bence. Binance'da listelenmeyi hak edeli çok uzun zaman oldu.
Ama arka planda bir oyun dönmüşmüdür diye soruyorsan olabilir. Ben Binance CEO'su olsam bende yapardım böyle şeyler. Düşünsenize 60'dan aldı 240'dan sattı. 100 BTC koysa 400 BTC'si var. (En fazla bu kadar düşünüyorum adam da kaç BTC olduğunu duysam gözlerim büyürdü herhalde.)
Hem de risk neredeyse hiç yok. Ne olacak en fazla 150-200'e düşerdi bu arada...

Pandemi sürecinde özellikle ABD'nin altın üretiminde sıkıntı yaşadığı ve altın üretiminin azaldığı hatta durma noktasına geldiği yönünde haberler okumuştum.
Ama bu altın rezervlerinin bittiği anlamına gelmez elbette.

Gümüş ise bence yeni yatırım arayanlar için fazla güvenilir geldi ve talebi artıyor. FOMO oluştu gibi görünüyor. Devamı gelecek mi bilmek imkansız. Ucuz gümüş takı sevenler için işler kötü gidiyor diyebiliriz yakında gümüş takılar da kuyumcu vitrinine gelecek gibi görülüyor.

Fiziki altın tutmanın avantajları var mı bir şey diyemem. Altını korumak gerçekten fiziki olarak zor.
Bunun yanı sıra bankaların çok farklı fiyat uygulamaları var.

Şimdi bildiğiniz gibi altın alım satım işlemlerinde saflık konusu var. IAR'ın üretip, lisansladığı külçe altınlar 0.995 saflık garantisi sunuyor. Bankalarda da alım satım işlemlerinde saflık konusu farklılaşıyor. Bazı bankalar alım satımda fiyatı 0.999 (1) saflık ile ortaya koyarken kimisi 0.995 ile satıyor. Hal böyle olunca işler karışıyor.
https://altin.in adresinde anlık banka alım satım fiyatlarını aşağı doğru kaydırarak görebilirsiniz.

Bir de külçe altın alırken özellikle dikkat etmeniz gereken bir şey var. Bir dönem Nadir Gold markasıyla satılan altınlar için bir dedikodu ortaya atıldı. Sertifika içine vakumlanan altınların sahte veya gramajı azaltılmış altın olarak paketlendiğini iddia ettiler. Devamını bilmiyorum ne oldu ama bir dönem kuyumcular nadir'in o altınlarını kabul etmemeye başlamıştı. Bu nedenle ben her zaman IAR'ı tercih ederim şahsen.

Bende o 4500 civarlarındayken falan alasım vardı ama bu noktadan sonra ya miktarı azaltmam lazım.
Bir de bu noktadan sonra satın alınır mı sorusu gündeme geliyor.

-

n11 olayı farklı. Orada satıcılar ve n11 komisyonu ile ekstra maliyet biniyor. Bu arada şimdi öğrendiğim kadarıyla TEB'de vadesiz gümüş hesabı açmak mümkünmüş.

Bu BTC ile biraz masraflı olabilir. Artık ETH ile de aynısı olur. Daha masrafsız seçenekler bulunursa olabilir.
Bir de işin karmaşası var. Forumda kaç kişi şu an bir rehber kullanmadan mesaj imzalama fonksiyonunu kullanabilir ki? Steem mantığında bir şeyden mi bahsediyoruz burada?