Estonya için şirket kuran arkadaşlarım var. Zaten dijital iş yapıyorlar ve uzaktan çalışıyorlar. Şirketi Estonya'da e-vatandaşlıkla kurmalarının tek espirisi, yurtdışında bir banka hesabı sahibi olup, Paypal, Etsy, Shopier gibi hizmetlerden faydalanabilmek. Biz Paypal'i yasakladık ama bu Paypal'in hala en çok kullanılan ödeme yöntemlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Estonya'da şirket kurmayayım, daha havalı olsun, ABD'de kurayım derseniz o da mümkün ama ABD'de hem vergiler yüksek hem de dijital bankacılık hizmeti Estonya kadar yaygın değil. (Ben sadece Mercury Bank'ten hesap açabildim) Ama Wyoming ya da Delaware'de şirket kurmak sadece bir form doldurup ücret ödemekle mümkün. Zaten işlemleri bir temsilci ajansa yaptırmanız gerekiyor. Parayı verince şirketi kuruyorsunuz. Sonra Stripe ödeme sistemi, Paypal, banka hesabı vs. tıkır tıkır işliyor.

Estonya'nın en büyük avantajı vergi. Para kazanmıyorsan vergi ödemiyorsun. Kazanıyorsan da çatır çatır vergiyi alıyorlar. Türkiye'deki gibi "abi sen benim şahsi hesaba yolla, faturayla uğraşmayalım" deme lüksünüz yok Üstelik, yurtdışına ürün ya da hizmet satabiliyorsanız (hizmeti yurt dışında vermek şartıyla) KDV'nin tamamını iade alma hakkınız da var.

Asıl soru şu: Bu şirketi niye kuruyorsunuz? Elinizde paraya çevirebileceğiniz bir yetenek / uygulama / servis var mı? Yoksa, boşu boşuna 100 Euro verip, Ankara'ya kadar gidip şirket kurmanın bir anlamı yok. Ama paraya çevirebileceğiniz birşeyler varsa, hele de yurtdışına satabiliyorsanız, 100 Euro verip Estonya şirketi sahibi olmak büyük avantaj.

İddialara inanmayın, böyle bir şey mümkün değil. Banka hesabınıza haciz konduğunda banka, hesabınızdaki dövizi, altını satıp TL'ye çevirebilir mi? Regülasyon varmış gibi çalışan bir kurum da resmi makama beyanda bulunduğu blokeli hesaptaki varlıkları başka şeylere dönüştüremez.

AdvCash ve Crypterium Türkiye'ye gönderim yapıyor ancak tercih edecekseniz Crypterium'u seçmenizi tavsiye ederim. AdvCash Gürcistan bankasıyla çalışıyor ve Euro ödeme geçidi sık sık kapanıyor. Crypterium'un harcadıkça kazan mantığında çalışan sadakat programı var. Her ay CRPT token ödemesi yapıyor. en azından kart ücretini bu tokenla ödeyebiliyorsunuz... Karta yükleme yaparken %0.5'e kadar düşük fiyatla yüklüyorsunuz. TL olarak harcarken de her işlemde 0.25 Euro işlem ücreti ve yaklaşık %3-4 arasında çevrim ücreti oluyor. (Kur ücretini Visa alıyor)

Tavsiye için teşekkürler. Bi şişe aldım koydum kenara. Ama tadını merak ettiğim için bi şişe daha alacağım

FAST sistemi Merkez Bankası kontrolünde hayata geçtiği için o limitleri TCMB koyuyor 50 TL ile başladı. 1000TL'ye yükseltildi. Zamanla daha da artacaktır. Ancak limitlerin sizi tatmin edecek seviyelere ulaşması biraz zaman alır. Bir de bu işlemler şimdilik ve o da sadece bazı bankalarda ücretsiz. Popüler bankalar FAST işlemlerinden ücret almaya başladı bile...

Sadece ERC20 Tether USDT çekme işlemlerinden transfer ücreti alınıyor. Ethereum (ETH), Chainlink (LINK), USD Coin (USDC) çekme işlemleri ücretsiz olarak devam ediyor.

Ayrıca, Tether'i TRON ağından (TRC20) veya Liquid USDT olarak çekerseniz yine transfer ücreti ödemiyorsunuz.

Ethereum ağında işlem ücretlerini merak edenler varsa, Etherscan'de Gastracker'a bakabilir. Bazen 5$ civarındayken işlemler artınca kısa sürede 30$-40$'a kadar çıkıyor ücretler.

Yalnızca ERC20 Tether USDT çekme taleplerinde işlem ücreti ödeniyor. TRC20 veya Liqud Tether'i transfer ücreti ödemeden çekebilirsiniz.

İşlem ücretleri Ethereum ağındaki transfer yoğunluğuna bağlı olarak transfer anında hesaplanıyor. https://pro.btcturk.com/yardim/komisyonlar veya ERC20 Tether çekme sayfasından anlık ücretleri takip edebilirsiniz.

Siz erişemediğinizde işlemleri kim yapıyor?

Sorunun 2 cevabı var

1. Daha önce verilen emirler eşleşmeye devam ediyor. Zaten eşleşecek emir yoksa o işlem çiftinde alım satım olmaz.
2. Yine yoldan örnek vereyim. Gişelerden geçip ana yola girmiş olanlar, araçlarını sürmeye devam edebilir ancak gişede (girişte) kuyrukta bekleyenler yola giremez. Ama yol, o ana kadar üzerinde olan araçlar için çalışmaya devam eder. Tabi bu durum her zaman geçerli değil. Kimi teknik aksaklıklarda hiç bir kullanıcı emir veremiyor, kimse işlem yapamıyor.

API tarafında işlem yapanlar için özel bir ayrıcalık yok. Ancak API kullanıcıları arayüze girmek zorunda olmadığı için arayüzle ilgili problemlerden etkilenmiyorlar.

Ancak bu durumda, API kullanıcılarının istedikleri gibi işlem yapabildiğini zannetmeyin. Çünkü, o kullanıcıların API üzerinden verdikleri emirler de sisteme kaydedilerek işleniyor. Eğer API ile emir verilebiliyorsa, o emirler normal şekilde işlenir. Ancak yoğunluktan dolayı sistem kesintisi oluyorsa, API kullanıcılarının (en azından önemli bir kısmının) emirleri iletilemeyecektir.

Net bir şekilde, bu tarz durumlarda ne web ne mobil ne de API kullanıcı için herhangi bir ayrıcalık, öncelik yapılmıyor. Ama sizden 1 saniye önce gelen sizden daha şanslı olabiliyor. O kullanıcının 1. emri iletilirken sistem cevap vermiş olabilir. Siz 1 sn sonra emir ilettiğinde hata alabilirsiniz. Aynı kullanıcı sizden 1sn sonra emir iletemeyebilir. Bu tamamen rastlantı. Arkasında bir art niyet aramayın.

Bu konudan şikayet eden çok. Bir örnekle açıklayayım:

Elinizde 8 şeritli bir yol var. Bu yolun normalde 4 şeridi kullanılıyor. 6 şerit kullanılmaya başlandığında yol 10 şerit, 8 şerit kullanılmaya başlandığında yol 12 şerit oluyor. Yani her zaman bir boşluk var. Çünkü biliyorsunuz ki trafik ona göre.

Bazen trafik bir anda öyle bir yoğunlaşıyor ki, boş şeritler bir anda doluyor ve şerit sayısını artırmak ve boş şerit bırakmak zorlaşıyor. Çünkü her halükarda şerit arttırmak zaman alıyor.

Sistemin çalışmadığı veya cevap veremediği anlar işte bu şerit artırma işlerinin yapıldığı zamanlar. Bunu istanbulda yaşayanlar köprülerdeki yol çalışmalarında yaşadıklarını düşünerek hayal edebilir.

Diyeceksiniz ki bu yol neden hep 20 şeritte durmuyor.

Eğer yol sürekli 20 şeritte durur ve bunun sadece 4 şeridi kullanılırsa, boşta kalan şeritler atıl kalacak ve tüm yolun akışını engelleyecek. Hatta belki de yol boş diye sürücüler gereksiz yere o şeritleri kullanacak. Bu işin bir de güvenlik tarafı var. Aynı anda 20 şeridi kontrol etmek aynı anda 4 şeridi kontrol etmekten daha zor. Bu nedenle, sistem yoğunluğu azaldığından yol tekrar 8 şeride düşüyor ama 4 şeridi kullanılıyor.

Bunu çalıştığınız şirket için düşünün. Yaptığınız işi 4 kişi yapabiliyorken 8 kişiyle çalışır mısınız? Anca, 4 kişi o işi yapmaya yeterli gelmeyince ekibi büyütmeye devam edersiniz değil mi?

Bilgisayar sisteminde buna ölçekleme denir. Mesela şu an Bitcoin blokzinciri saniyede 7 işlem yapabiliyor ve ölçeklenemiyor. Bu sorun diğer kriptoparaların ortaya çıkmasına da zemin hazırladı. Çoğu proje ölçeklenebilirlikten bahsediyor.

Yoğunluk arttıkça sistem ölçeklenir. Ancak bazı anlarda siz yolu 2 katı ölçeklemenize rağmen 4 katı araç geliyor. Bunu öngörmeniz ve teknik açıdan o seviyeye ölçeklenebilmeniz mümkün olmuyor. Bu olay bir platform özelinde böyle değil. Genel olarak teknik bir mesele ve neredeyse işlem yaptığınız tüm internet sitelerinin (bankalar, eticaret siteleri, kriptopara alım satım platformları vs.) başına gelebiliyor. Tamamını engellemek mümkün değil.

Çünkü, kullanıcı yoğunluğunu arttığı ve sistemin ölçeklenebildiğini siber saldırganlar da biliyor. Aslında platformlara erişememenizin en büyük nedeni bu siber saldırılar. Saldırganları engellemek için kullanılan güvenlik duvarlı agresifleştiği zamanlarda normal kullanıcılar da sorun yaşayabiliyor. Bu durumun net kesin bir çözümü yok ancak tüm teknik ekipler, sorunları en aza indirgemek için çalışıyor.

Kimse işlem yaparken sorun istemez. Ben dahil. Ancak ani hareketlerde bu tarz sorunların yaşanabileceğini de göz önünde bulundurmalısınız. X platformda sorun yok, Y platform çöktü dediğiniz durumlarda Y'de muhtemelem daha fazla kullanıcı işlem yapıyor demektir. X'te yoğunluk ya da siber saldırı olmadığı için orada sorun olmuyordur.

Çok fazla para kazanıyorsunuz, yatırım yapın diyen arkadaşlar da merak etmesin şirketler o yatırım zaten yapıyor. Ancak bazı teknik sınırlamaları aşmak kolay değil. O sınırlar aşılabilse, zaten dünyada sorunlu platform kalmaz. Bkz. sadece 1 gün için haftalarda reklam yapıp çılgın indirim günlerinin ilk saatinde çöken eticaret siteleri. Hazırlıklı oldukları halde ölçeklenemiyorlar, çünkü mümkün değil.

tek yönlü çalışan şifreleme algoritmaları (md5, sha256 vb.) ile şifrelenmiş herhangi bir şeyi geri döndüremezsiniz. Eğer döndürebilseydiniz, bu şifreleme yöntemlerinin bir anlamı kalmazdı.

Adınızı md5 ile şifreleyin. Her cihazda hep aynı hash'e ulaşırsınız. 1 harfi büyük yapınca, hash değişir. Ama aynı metin her cihazda aynı sonucu verir. Bu sayede md5'e güvenebiliyoruz. (Ama tabi ki daha güçlü şifreleme algoritmaları kullanıyoruz)

SHA256 ile şifrelemeyi kağıdı yakmak gibi kimyasal bir reaksiyon gibi düşünün. Kağıdı yakarsanız, küle döner, geri döndüremezsiniz (Kimi durumlarda bunu yapmanın da yöntemi var, ama metaforun suyunu çıkarmayalım lütfen 😂 )

Zaman zaman mı? 😀  Türkiye'de insanlar yanlışa yanlış denmesinden hoşlanmaz. Söyleyeni de sevmezler.

Doğru söyleyeni, yol göstereni umursamadıkları gibi tam tersi davrananlarının peşinde kuyruk olurlar.

Bununla ilgili bi deyiş var da şimdi ayıp olmasın 😀



Herkesin kendine yetecek aklı olması, herkesin doğru yaptığı anlamına gelmez. Herkesin bir mentöre, danışacağı birine ihtiyacı vardır. "Benim yok" diyen varsa, selametle... Yolu açık olsun.

Böyle hesapları farkettiğinizde ifşa etseniz de başkaları da aynı tuzağa düşmese daha iyi değil mi? Herkes bir ismi söyleyip duruyor ama Twitter'da yüzlerce hesap var. Sanırsınız bi tek o var...

İnsanlara dikkat edin, dolandırılmayın dediğinizde kötü olursunuz. (Bkz Çiftlikbank ile ilgili uyarırken ana avrat küfür edenler) Ama dolandırıcıların oyunlarını açığa çıkartırsanız, başkalarının tuzağa düşmesini engellemiş olursunuz...

Böyle gereksiz riskler alana kadar TL, USDT veya USDC ile BtcTurk'ten Bitcoin alın, ücretsiz çekin. En azından kime güveneceğinizi bilirsiniz... (Diğer kriptopara çekimlerinden de ücret alınmıyor)

Banka kartınızın üzerindeki rakamlardan banka şifrenize neden ulaşılamıyorsa aynı sebepten 😀  (kartın üzerindeki 4'lü blokları şifre olarak kullananlar hariç tabi)

Public'ten private'a dönülebilseydi, private key'in bir anlamı kalmazdı. Private key'i güvenli kılan şey şifrelemenin tek yönlü olması.

Pegasus'un otobüs bileti fiyatına Kıbrıs'a uçak bileti sattığı günlerde rakı ve vodka almaya Kıbrıs'a gidenler vardı. Gidiş + dönüş + içkiler, Türkiye'den alacağı içkiden ucuza geldiği için ayda 1 kere eşleriyle ya da arkadaşıyla gidip geliyorlardı 😀

O zaman teşekkür etmiştim gerçi ama denedikten sonra konunun yeniden hortladığını görünce tekrar uğrayayım dedim. Ama bir konunun da altını çizmekte fayda var. Bence içki içenlerin çok büyük bir sorunu var: İçkilerin pahalı olması

Bir kriptoparayı sadece fiyatına bakıp alıp satan tacirdir. Malın ederi varsa alır, kar edince satar. 3'ten alıp 4'ten satanla 9'dan alıp 12'den satan arasında hiç bir fark yok. İkisi de %33 kar ediyor. Ha, diyeceksiniz ki 3'ten alan daha çok alır, 9'dan alan daha az alır. O da bizi ilgilendirmez. 3'ten alanın riske edecek 10 birim parası vardır, 9'dan alanın 100 birim parası vardır. 9'dan alan daha çok kazanır.

O yüzden fiyat konuşanlara, yüksekten alanlara saydıranlara takılmayın, düşükten alanlara gıptayla bakmayın.

Ama eğri oturup doğru konuşmak lazım. Projenin arkasında, kriptopara sektörüne en fazla katkı sağlayan yazılımıcılardan biri varken ve mainnete çıkalı daha 4 ay olmamışken projeyi kötüleyenleri de ciddiye almayın bence. Tabi, Bitcoin'in bile garantisi yokken Avax uçacak kaçacak, 100$ olacak diyenleri de dinlemeyin.

Bitcoin'in ilk ticari işlemi 1,5 sene sonra gerçekleşmiş. Şu an burada kripto konuşanların çoğunun Bitcoin'i duyduğu ilk yıl 2017'dir eminim. Projeyi yerin dibine sokmak için 4 ay biraz erken değil mi?

Her kriptopara kendi riskini barındırır. Kendi kararınızı verip alıyorsanız, kimin ne dediği umurunuzda olmasın.

Koduna, ekibine, geliştirme sürecine, Github aktivitilerine, projenin sunduklarına bakın. Ondan sonra, alır mısınız, almaz mısınız, alırsanız ne zaman alırsınız ne zaman satarsınız, zaten kafanızda şekillenir...

Stabil de olsa, X coin bir kriptopara olduğu ve BtcTurk, alıcı ya da satıcı pozisyonunda olmadığı, rezerv tutmadığı için 1:1 değişim teoride mümkün değil. Pratikte de USDT veya USDC, global platformlarda bile 1:1 oranında USD'ye eşit değilken, satıcı, neden elindeki kriptoyu daha düşük fiyata satsın veya alıcı neden piyasa fiyatından daha yukarıda alsın? Değişimin 1:1 oranında olabilmesi için X coinin bir şeye sabit olması gerekir. Ama değil. Çünkü USDT veya USDC Dolar'a endeksli olsa da Dolar/TRY kuru sabit değil, o da değişiyor. Bu nedenle, isteyen USDT'yi ya da USDC'yi almak ya da satmak istediğin fiyattan emir girebiliyor. Kullanıcıların alış/satış fiyatı girebilmesi de 1:1 oranında USDC/USDT takası ihtimalini ortadan kaldırıyor.

Ayrıca, USDT'yi Tether'den hacimli olarak almak istediğinizde, hem transfer ücreti, hem de %3'e kadar takas ücreti ödüyorsunuz. Örneğin 100bin Dolar transfer ederken 200-300USD gönderim masrafı ödüyorsun, üstüne bir de %0.1 Tether kesiyor. 100$ da alıcı banka kesse etti 500$. 100k$ gönderdin 500$ gitti. Yani 100.500USD ödeyip 100.000USDT alacaksınız. Ondan sonra o 100bin USDT'yi, sizden almak arkadaşınıza 100bin USD karşılığında verip 500USD'yi çöpe atar mısınız?

Tether, aksi ispat edilene kadar, üretilen her 1 USDT karşılığında 1 Amerikan Doları'nın rezerv olarak saklandığı Tether şirketi tarafından beyan edilen sabit fiyatlı kriptoparadır.

Bitcoin Cash'in kriptopara olduğuna inanıyorsunuz da Tether'in karşılığı olduğuna mı inanmıyorsunuz?