Soros zaten Macaristanlı ve Macaristan’da yasaklanmış bir isim.

Türkiye için de aynı şeyler söyleniyo diye bir şey yok; en basitinden benim okuduğum okul bizzat geçmişte Soros’un vakfı tarafından fonlanmış bir okul. Adamın vakfının bütçesi senelik ~1B dolar. Okulda hangi “seçmeli” dersi seçersen seç çok kulturluluk ve kureselleşme anlatiliyor. Ekoloji seçmeli dersini seç yine çok kulturluluk ve kuresellesme anlatiliyor. Hazirlik oku yine cok kulturluluk ve kuresellesme anlatiliyor.

Adamlar geçen sene aldigim secmeli ekoloji dersinde sosyalizm, marksizm ekonomik model ovuculugu yapiyordu. Ben de ödevin birinde liberal ekonominin zaten pastayi buyutup işçinin bile yaşam standartlarini arttıran bi ekonomik model oldugunu yazmıştım.

Temel tarih dersinde bile marksizm anlatiliyor. Anlatilmayi geçtim, sanki en iyi model oymuş gibi anlatılıyor. Örnek vereyim; modeller basamak basamak anlatiliyor ve en sonda insanligin geldigi en ust nokta marksizm gibi anlatiliyor. Butun secmeli/sozel/geyik derslerde konu sosyalizm, marksizm propagandasina donebiliyor; muhendislik ekonomisi dersi hariç . Çünkü onda formul var, gerçeklik var, kar zarar hesabi var, piyasanin dinamigi belli.

Darısı Türkiye'deki göç mühendisi Sorosçuların başına.. Bir sonraki seçimde ABD'de de Trump seçilirse tadından yenmez.

Dedemizin kanının döküldüğü topraklarda 4258 liraya çalışıp ağır vergiler altında ezilen sen ben varken, ÖTV’siz araç almış yabancı ev sahibine kendi öz yurdunda kiracı olmak sana koymuyor mu hocam?

Bir önceki başlıkta evden çıkarsam kiram 2X olur dedin. Ensar/Muhacir derken bu zihniyet bizi kendi topraklarımızda Filistinv2 haline getirdi. Bir ev kirası bile bu milleti 50 farkli dusunceye daldiriyor. Bu zihniyet yuzunden artık kendi oz yurdumuzda barinamiyoruz.

18’ine geldiğinde seni askere çağıran devlet; sen işsiz kal diye yerine kaçak işçi (din kardeşi) ithal ediyor.

18’ine geldiğinde seni askere çağıran devlet; seni kendi yurdunda bedeviye kiracı ediyor.

Bir ev sahibi olmak bile zor; ne için? Din kardeslerimiz $250,000’a 3 yıl gayrimenkul tutmak sartiyla vatandaslik sahibi olsun diye.. Tam olarak 0 TL karsiliginda TC vatandasligi satiliyor.

Biz bu dinin unutulmuş çocuklarıyız abi. Harbi gözlerinde en ufak değerimiz yok.

Hep senden insan olmani isteyecekler ama ihtiyacin oldugunda sana hiç insanlik gostermeyecekler..

O insanlik ihtiyacimiz oldugunda sana, bana hiç uğramayacak wolwo.

Bu da konuya son mesajimdi.

Ben bunu kendi hayatımda çokça yaşadım.

Hislerin “gerçekleşmek”, hissettiğini “çekmek” gibi güçleri var.

İster motivasyon, ister ilahi güç, ister karma denilsin fark etmez.

Özünde çekim yasası.

Koşullar iyi demiyorum ama bariz ısmarlama haber; bize gelene kadar ne kötü ülkeler var, hala fena olmayan bir ülkeyiz, Allah bozmasın dibin dibi var biz bunu borsada öğrendik... Belki asıl dip daha gelmemiştir.

Kardeş sen ahlaklı olduğunu sanıyosun ama sikin çuvala sığmıyor.

İki öpüşsen geçecek.

Kahkaha attım .

Hocam farkında mısın hep bir bahane var. Yani "gerçek din bu değil" muhabbeti belki en büyük yanılgıdır, belki de "gerçek din" bunun ta kendisidir. Neden hiç kimse müslüman ülkelere göç etmiyor; neden müslümanlar bile müslüman ülkelerden kaçıyor? Çünkü söylenenin aksine bu hoşgörü dini falan değil. Din baştan aşağı savaş, fetih ve ganimet dolu. Dinin hoşgörüsü sadece çoğunluğu ve gücü elde edene kadar sürüyor.

Bu din dediğimiz olay şu an Türkler topraklarını ona buna satsın, her gelene kucak açsın, AB'nin çöp kutusu olsun diye bu millete sistematik olarak pompalanmış bir şey. İnsanların masum hislerini, "TANRI" inancını yoğun din propagandasıyla harmanlayıp bize sattılar. Tanrıya inanıyorum, en müslümanım diyen kadar inanıyorum hem de; ama görüyorum ki bu din bu toplumun yokoluşu.

Hristiyanların Afrika'ya İncil'i sattığı gibi;
“Misyonerler Türkiye'ye geldiğinde bizim topraklarımız onların kitabı vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim kitabımız, onların toprakları vardı”

Din = Anadolu Federasyonu.

Hayır, bilmiyorum.

Onlar kendi mantığında "fetih" yaptı, şu anda, mozambik cumhuriyetini yöneten şahıs da ~milyonlarca göçmen ile mozambik cumhuriyetine karşı "fetih" yapıyor. Kafa keserek, düzensiz göç yoluyla ya da Fethullahçılar gibi kendi ekonomik birliğini ya da paralel yapını oluşturarak ya da yönetimdekiler gibi kendi torpil sistemini oluşturarak yaptığın şey de özünde bir "fetih"tir.

Son noktada; yıllardır benim milletim bizzat "kendini inançlı sayan güruh" tarafından sistematik bir şekilde hedef tahtasına oturtuluyor, bahaneler hep farklı olsada özünde "fethediliyor".

Ben de diyorum ki; bu millet butün refahını, birikimini ve kültürünü; bu milletin birleştirici unsuru olan seküler orta direk Türk milletine borçlu ama kendini inançlı sayan güruh bu grup üzerinde sistematik baskı uyguluyorsa, günden güne yoketmeye çalışıyorsa, hatta onların ekonomik ve iş olanaklarını bile kısıtlıyorsa; ya günü geldiğinde acı acı bu seküler kesime saygı duymayı öğrenecekler ya da yakın gelecekte kendi etlerini kesip yiyecekler.

Bu forumda troll varmış gibi konuşmayı bırakın; biz bunları sokakta, okulda, televizyonda, internette, siyasetçilerin dilinde; her yerde ve her gün, her saat duyuyoruz zaten. Hepsi mi troll? Bütün cemaatler mi troll? Bütün terör örgütleri mi troll? Bütün siyasetçiler mi troll? Dinin ne ve hangi amaçla bu toplum üzerinde kullanıldığı ortadadır.

Din dediğimiz şey; kendi milletinde binlerce aç varken Libya'daki 0-2 yaş çocuklara süt ve mama yardımı şovu yapmaktır. Dinin hiçbir samimiyetine inanmıyorum, dinin bu millete bir kere bile yardım eli uzattığını sanmıyorum. Biz hep sağılan tarafta olduk, Türk'ün sesini kimse duymadı, Türk'e kimse yardım etmedi, alemin enayisi biz olduk. Biz din ve dinciler sayesinde alemin kullan-at çöp kutusu olduk.

Bu kültür emperyalizmine nasıl sempati duyabilirim kardeşim?

Ben tebliğ eden, yaşam tarzını topluma dikte eden ateist görmedim ama sınırın öteki tarafında kafa kesen ~240,000 müslüman ve o müslümanlardan kaçan ~8,000,000 müslüman vardı.

İnsanlar ev sahiplerine, markete, manava, kasaba, kafelere ve mağazalara küfretmeye devam edecek. Asıl suçlu ise bıyık altından sırıtarak aptalları nasıl kandırdığıyla gurur duyacak .

Hayır, kurtarılamadı.

Her sene ~1 milyon “istilacı” ülkemize geliyor; bu istilacı çekirgeler bu ülkenin asıl unsurlarının işsiz kalmasına, gıda ve konut enflasyonuna sebep oluyor. Bu hızlı nüfus artışı bana Afrika’yı anımsatıyor. Bilerek ve isteyerek devlet eliyle fakirleştiriliyoruz.

- Para kazanmak
- Parayı korumak
- Parayı büyütmek

Benzer gibi görünen ama özünde farklı olan alanlardır.

Ben olsam sırasıyla şunları yapardım;
1. Serbest meslek sahibiysem (doktor, avukat, malimusavir vb.) işçilikten çıkar kendi işimi başlatırdım.
2. Serbest meslek sahibi değilsem; Coinlist’te hesap oluşturur karma kasardım, %100 satın alma hakkıyla her projeden sepet yapardım.
3. Gayrimenkul alırdım.

Gayrimenkul’u nasıl aldım?
- Ortalama hanehalkı sayısına baktım (şu an 3.3, gelecekte 2.5).
- Ortalama kişi başı gelire baktım (2001 krizinde 3000 kusur dolar, şu an 5500-7000 kusur dolar oynuyor)
- Bölgenin seçim sonuçlarına baktım; AKP ve HDP’nin yüksek olduğu bölgeleri eledim.
- Suri, paki maki doğu ülkelerinden gelen populasyonlarin yuksek oldugu bolgeleri direkt eledim.
- Toplu taşımaya olan uzakligina ve toplu tasima ceşidinin yuksekligine dikkat ettim. Örneğin; kendi satin aldığım evlerde hem metrobus, hem de marmaray’a ulaşım var. Ben istesem evden çıkıp 5 lira akbil basarak once uskudar’a marmaray’la, oradan da vapurla dolmabahce sarayina gecebiliyorum. Bak aktarma falan yok. Tek toplu tasima araciyla uskudar, eminonu, bakirkoy, yesilkoy gibi aktif bolgelere kendimi atabiliyorum. Marmaray’a ek metrobus de var; ister incirli’ye git, ister avcilar’a.. İki toplu tasima araci da 10dklik mesafede.

Eyüp’e mi gidicen? Eyüp ne marmaray’a yakın, ne metrobüs’e; ama sikinti yok iett otobusu evin sokaginin altindan kalkiyor. Oturarak Cevizlibağ’a kendini atiyosun; oradan 94Y’ye kendini atiyosun teyzelerle birlikte eyüp’te geziyosun.

Evi oturacaksan kendine gore, kiralayacaksan ortalama hanehalki sayisina gore aliyosun. Kira için 2+1 ve alti iyidir. Evin cocuk odasinin min 9m2, ebeveyn odasinin min 13m2 olmasina, salonun min balkon hariç 22m2 olmasina, mutfagin min 9m2 olmasina ve holun 8m2 olmasina dikkat ediyosun. Ayrıca evin koridorunda kolonlarin sekli nedeniyle gomme dolap konulabilecek bir bosluk olusuyorsa da tadindan yenmiyor. Cunku kucuk evlerde esya depolayabileceginiz tek alan koridor oluyor.

Arsa konusuna gelirsek; arsa işi bence hikaye. Arsa olayinda her muslugun basi tutulmus durumda. Siyasetciler ve onlara yakin isimler nerede imar olacak, nerede olmayacak cok iyi biliyor. O yuzden sen bil ya da bilme arsalar kendini onceden fiyatliyor. Yani biz arsa alirken fiyatlamis haliyle aliyoruz.

Buna katılmıyorum.

Bu alkol yasası gelene kadar ya da alkol yasasıyla denetim kombine edilene kadar parklar, sahiller ve ormanlar gerçekten sorunlu alanlardı. Ôzellikle sahiller ve ormanlarda elinde alkol şişesi ile geleni geçeni rahatsız eden birsürü insan vardı. “Alkolsüz de sokakta hayvanlık yapan binlerce insan dolu” diyerek whataboutism yapmanın bir anlamı yok.

Herkes ben ya da sen değil. Burası insanların alkol içip, gülüp eğlenebildiği bir ülke değil. Bu ülke alkol alınca adam olanların, daha çok erkek olanların, çevreye rahatsızlık verenlerin ülkesi. Burası Almanya değil; alkol Türk’ün neyine? Adam “keyif için” içmeyi bilmiyor.

Ha bi de ekstra not; bundan 3-4 gün önce en feministi bile will smith adam tokatladı diye sular seller oldu. Bir ülke düşün dün herkes şiddet karşiti gorunup ertesi gün şiddeti övsün. ülke neresinden tutarsan tut çelişki dolu, ben burada en ufak medeniyet olduğunu dusunmuyorum ve insanları da ciddiye almiyorum. Ortalama tr insanı hiçbir şey haketmiyor, bunlar gitsin bedava baklava izdihami yaratsinlar, alkol bu toplumun neyine.

Daha toplu taşımada sıra olmayı bilmiyolar, dondurmacıdaki salep sırasında bile kavga çıkıyor, insanlar en temel görgü kurallarına bile sahip değil. Neyse dusundukce afakanlar basiyor çikiyorum başliktan.

Parmak boyası uygulaması gelene kadar böyle demokrasinin evveliyatını s-keyim.

Dünya'nın her yerinde seçmenler kendi kafasına sıktı (bu numarayı yersen).

~2080li yıllarda batı avrupa diye bir yer olmayacak; türkler, orta-doğulular falan hep beraber orada takılıyor olacağız.

Müslüman ülkeleri zaten müslüman kardeşler, ihvancılar gibi terör örgütleri yönetiyor.

Şu an dünyanın Allah'ı amerikan doları, demokrasi denen toplu halüsinasyon bizzat bu sistemin garantörü.

Oy kullanmayana hiçbir ceza verilmemeli.

Demokrasi cezanın kendisi zaten.

Devlet “değer” ile “sayısal değer” arasındaki farkı bilmesine rağmen halkla alanen taşşak geçiyor. Hayatta hiçbir şey yoktan varedilemez. Bir şey veriyosan, bir şeyden kisiyosundur. Asgari ücret artiyosa nereden kisiyosundur? TL’nin değerinden kisiyosundur; yani gicir gicir yeni para basiyosundur ya da vergiyi arttiriyorsun yani bana verdigin parayi benden yine dolayli olarak geri aliyorsun. Bu da bana para veriyor gibi gozukup aslinda hicbir sey vermedigin anlamina geliyor.

Yani sen beni alanen kandiriyosun, beni aptal yerine koyuyorsun, ustume bir parazit gibi yapismissin kanimi emiyorsun, benden oy aliyorsun ama karsiliginda hicbir sey vermiyorsun.

İşte, ben zaten sana oy vermiyorum.

Hayatta hep başkalari için çalişiyoruz; markete gidiyoruz market için, bakkala gidiyoruz bakkal için, manava gidiyoruz manav için, toplu tasimaya biniyoruz sofor ve belediye icin, vergi oduyoruz devlet için vesaire vesaire..

Biz bu hayatta baskalari için değil; kendimiz için çalişmaliyiz. Kendimiz için çalişmanin tek yolu kazandigimiz parayi biriktirmek, onla yatirim yapmak ya da değerini kaybetmeyecek varliklar satin almamizdir yani servet inşasidir! Gelir servete donusturulmedikce hayatta sadece ve sadece başkalari için çalişmiş oluruz.

Kira ödemek bir seçenek değil; zorunluluktur. Kira odemek benim için artik bir “seçenek” haline geldiyse ben zaten ev alabilecek duruma gelmişimdir. O halde ev alirim çünkü hayattaki tek hedefim kendim icin calismak yani servet inşa etmektir.

Ev olayinda normal tc vatandasi icin 0’dan 3+1 alma devirleri bitti; 1+1 >> 2+1 >> 3+1 seklinde al >> ustune koy >> aldigini sat >> sattigindan gelen parayla elindeki parayi birlestir daha iyisini al seklinde devam ediyor. Bu duzene ne kadar hizli adapte olunabilirse o kadar iyi (en azindan ilk ev için).

Araba falan filan hikaye; evi olmayan adam sakin araba almasin. Kapida duran araba ayda ~2K masraf cikartiyor; aktif varliklarimizi arttirmadan once pasif varliklarimizi asla arttirmamaliyiz. Hayatta yapmamiz gereken ilk sey masraflardan kurtulmak olmali. 6 yildir para kazaniyorum daha yeni araba alicam, 4 sene once de almistim, hayatimdaki en tirt karardi, aldigim arabayi satmak ise en dogru karardi. Öğrenci adamım ben amk 3-5 lira ile marmaray’la kita değiştiriyorum; araba benim neyime o dönem. Neyse, o parayi daha akillica kullanip aktiflerimi arttirdim neyseki.

Yerinde olsam ev alir aile evine cikar ve evi kiraya veririm ya da ev alir bi odasini ogrenciye, memura kiralar kredinin ve faturalarin bi kismini ona odetirim.

Digerleri secenek degil; kira odemek sadece ve sadece bi zorunluluk.

Buna eskiden olsa köy diye cevap verirdim ama bir süredir bırakın köyü küçük bir şehirde bile yaşamayı hayal edemiyorum. İstanbul gibi buyuk bir sehir bile bazen yetersiz geliyor; yavşak kaçakların laga-luga konuşurken havada halay çeken yılan alfabesinden bozma sikik ses dalgaları dışında şehirde bir sorun yok.

Bir gün İstanbul’dan gidersem; İzmir’e giderdim ama İzmir de İstanbul gibi olmuş zaten; orasının da içinden geçilmiş o yüzden şu an İstanbul dışı gidecek bir yer de düşünemiyorum. Olsa bi tek İzmir.

En iyisi İstanbul’da kalıp haftasonu takılmalık tarla, hobi bahçesi ve yazlık satın almak. Haftasonlari gidip ekip bicer koy hayatinin tadini cikartip mangal yaparsin; haftaici de istedigin kafeye, bara, muzeye, saraya gidersin.

Öncelikle peşinen belirteyim ben komunist, marksist ya da sosyalist değilim; serbest piyasaya ve liberal ekonomiye inanıyorum ancak servet birikimini görmemek için de kör olmak lazım.

Düşük ve orta gelirli insanlar, daha doğrusu maaşlı çalışanlar kazandığı her parayı son kuruşuna kadar tüketime yönlendiriyor. Bu insanlar sınırlı varlıkları satın almıyorlar; toprakları yok, evleri yok, telefonları ve belki arabaları var ama telefon ve araba şirketlerinin hissesine bile sahip değiller.

Parası olan insanlar ise elindeki para ile altın, hisse senedi ve toprak gibi sınırlı varlıkları satın alıyorlar. Bu hızla devam ederse normal bir insan hisse senedi bile alamayacak, örneğin AAPL hissesi; 27.22 P/E ratio, birileri musluğun başını çoktan tutmuş. Bir ev satın aldığında ROI ~30 sene, Beşiktaş gibi bilindik semtlerde ~50 sene, Tokyo/NYC gibi bölgelerde ~+50 sene. Belli ki gidişat bu, bundan 20 yıl sonra doğan biri yetişkin olana kadar bir evin ~100 senede ROI olduğu bir döneme uyanacak.

Rusya savaşında insanların mülküne ve parasına nasıl el konulduğunu hep beraber gördük; ya da Canada’da aşı karşıtlarının banka hesabına el konulduğunu da. Son noktada el konulamayan ya da cüzdanda durduğu sürece hava parası (vergi) ödemeyeceğin, devletlerden bağımsız tek para birimi $BTC.

Konuyu açanın eline sağlık; MUSTHAVE PINKMAN diyorum.

Bu merit olayları tırışka, ille hero member olmak istiyorum diyorsan mesajlarını merit başlıklarına raporlaman lazım.

Ben mesela, taşağım legendary; ama gel gör ki asla kalan 203 meriti tamamlayamayacağım gibi görünüyor. Bunun için de rapor vermek istemiyorum; foruma sağladığım katkı ortada, birçok insana "smart money" kavramını aşıladım, farklı bakış açılarıyla da para kazanılabileceğini gösterdim, kendi hayatımda ne kazandıysam forumda açtığım başlıklardan kazandım ama muhtemelen hiçbir zaman legendary olamayacak biriyim.

Flow'undan Graph'ına; Uniswap'ından 1inch'ine başlığını açtım. 2020'de açtığım Decentraland başlığı metaversenin kitabını yazarak CMC'de 1. sıraya oturdu. Sırf CasperLabs hesap başı $166K verdi. Bu forumda açtığım başlıklarla hem kendime, hem birçok üyeye dehşetülvahşet para kazandırdım ama hala çobanız işte .