Lan oğlum (veya kızım) umarım bunları bir troll hesap çalışanı olarak aldığın paranın karşılığı olarak yazıyorsundur, durumun satılmış medyadaki gazeteciler misali "ekmek parası için, mecburen" gibidir. Ama eğer bu dediklerini gerçekten inanarak yazıyorsan durum kötü, bir kısım insanın maymundan gelemediğinin canlı kanıtı olursun.
Teknoloji transferi falan yok bebişim, boşuna yırtınma

Yine cehalet konuşmuş, o kadar kapı kulusunuz ki, efendiniz ne derse doğru kabul ediyorsunuz, S-400 konusunda yazdıklarını cevap vermeye üşendiğim için görmezden gelmiştim ama kaşınmaya devam etmişsin, yapacak bir şey yok.

Öncelikli olarak, S-400 yüksek irtifa hava savunma sisteminde Erdoğan meydanlarda başka türküler söylese de hiçbir teknoloji transferi veya ortak üretim yok, Kremlin sözcüsü Dimitriy Peskov haziran ayında kısmi transfer olabileceğini söyledi ama arkası gelmedi, Savunma Sanayi Başkanlığı sonradan 2. sistemlerin alımında yapılacak diye kıvırdı. 2. sistemden kastedilen S-500 ve Rusya şu ana kadar hiçbir ülkeye bu sistemi vermedi (yani vereceğini beyan etmedi), Çin dahil kimseye satış yok, yani o açıklama tamamen sallama.

İşin başka boyutuna gelelim, Türkiye S-400 istiyoruz çünkü hem çok gelişmiş (bu doğru, Patriotla kıyaslanmaz), hem de ortak üreteceğiz, teknoloji transferi yapılacak dedi ama zaten durumun bambaşka olması bir yana, S-400 sisteminin 400 km menzilli olan füzeleri Rusların kendi kullandığı 40N6 modeli, ancak bize gelecek olan 40N6E kodlu ihraç versiyonu ve aynı özellikte değiller.

Daha başka bir şeyi söyleyelim, Türkiye 2.seçenek olan Eurosam firmasıyla (İtalya-Fransa konsorsiyumu) SAMP-T sistemiyle ilgili de masadaydı hatta imza aşamasına bile gelindi, sözleşme net olarak teknoloji transferi ve ortak üretimi de içeriyordu (üstelik NATO akreditasyonu olan bir sistem) ama sonradan kapalı kapılar arkasında kararlar değişiverdi.

Kişisel yorumumu yazıyorum, Trump'ın beyanatlarından S-400'lerin aktive edilmeyeceği sözünün alındığını anlıyorum (bütün kıyamet buradan kopuyor zaten, aktive etmek demek NATO elektronik harp yazılımlarıyla S-400 yazılımlarını konuşturmak demek ve bu NATO'nun kabul etmeyeceği bir şey), aktive edilmemiş bir füze sistemi de Kızılay depolarında çürüyen afet çadırlarıyla aynı kaderi paylaşma potansiyeli taşıyor.

Bilinçli yapılırsa bu da bir yöntem elbette, yani "beni sarsmayacak falanca miktarda parayı çöp olma riskinin çok yüksek olduğunu bilerek, fırlama beklentisiyle bu tarz emtialara yatırdım"  şeklinde uygulanıyorsa neden olmasın? Sonuçta bu da bir çeşit piyango, çünkü birileri kendilerince içlerinden seçerek el atıp uçuruyor ve zamanında yakalayabilirsen sen de sebeplenebiliyorsun, üstelik ihtimal milli piyango biletinden bariz bir şekilde daha yüksek.

Bora 12 (JNG-90): İyi proje, laf yok
Cirit: İyi proje
Hürkuş: Geçiniz, motoru senin değilse uçak da senin değildir   Motor: PT6A-68T Pratt & Whitney (Kanada) turboprop uçak motoru
Tübitak Marmara Araştırma Gemisi: Şaka sanırım, kayığı Avustralya yerlileri de yapıyor, neredeyse tüm araştırma donanımı ithal, kalan kısım gezi teknesi
Atak: Geçiniz, tasarım, ar-ge İtalya, motor Amerika, hava atan Türkiye
İlk yerli savaş uçağı: Götümle güldüm
Heybeliada korveti: Tekne kısmı nedeniyle %60 yerli, bir kısım elektronik harp donanımı ve kısmi silah sistemleri yerli, gerisi ithal, dış gövde olmasa yerlilik oranı çok daha düşük
Altay tankı: Telefon kulübesi olarak işe yarayabilir, bir tankın en hayati parçası motorudur (ABD, Rusya ve Almanya dışında üretebilen yok, Japonlar bile yıllarca uğraşıp başaramayınca vazgeçtiler) ve Almanya veto ettiği için motor verilmiyor, verse bile değişen bir şey yok, motorunu üretemiyorsan tank senin değildir
Barbaros sismik araştırma gemisi: Bunu da yazmış sığır, o sismik araştırmaları yaptığı cihazların etiketine baktın mı?
Türkkuşu uçağı (T 19-A):  İtalyan mühendis Millenium Master'ın tasarımı satın alındı, uyarlama yapıldı ve ithal motorla (bu bir tercih değil, bizde yok öyle bir teknoloji) uçuyor, hee, yerli!!!
Umtaş: Roketsan iyi gidiyor
Anka: Özgün denilen tasarım V kuyruklu Predator’ların neredeyse tıpatıpı, Heron'dan da alıntılar var, yerli motor PD-170'in entegrasyonu yeni, bir şey söylemek için erken. İhalar konusunda daha toleranslı davranmak lazım, henüz tren kaçmış değil. Anka için "idare eder" denilebilir, Bayraktar'ın ürettiği araçlar da ithal motor kullanmalarına rağmen (Rotax 912) iyi performans sergiliyorlar, bu sektörü desteklemek gerekir.
Göktürk uyduları: İtalyan Telespzaio Spa firmasını yerli kabul edersek yerli bir üründür !!! Optik ve elektronik kısımlardan bahsetmiyorum bile. (Ama yerlilik yutturmacası dışında destekliyorum)
Diğer yazanlar hikaye...
...
Olumlu ek not: Elektrikli yerli tasarım otomobil için umut verici dedikodular geliyor, doğru çıkar ve düzgün bir ürün ortaya çıkartılırsa kendisine pazar bulur.

Bkz: Organize İşler Sazan Sarmalı'ndan 3 ayrı alıntı:
-Bulgar hatuna para gönderen camış için Sarı Saruhan: Ben de diyorum Bulgar karılarına kim para gönderiyor, aha bunlar gönderiyormuş,
-"Terör örgütü hesabınızı ele geçirdi"cilere parasını veren şaşkın damat için: Ulan 5 yaşında çocuk yemez bunu be,
-Uyanıklık edip ucuza demir alıyoruz diye sevinen camış ve babasının parasını tokatlayıp altın alanlar arazi olunca 2 uyanığın(!) hali: Demirler nerede, para nerede, altınlar nerede?
Yani demem o ki, 2 şey tükenmez, birincisi araştırmadan, bilmeden başkalarının sözüne kanan garibanlar (mesela sahte banka sitelerine vb dikkat etmeyenler), ikincisi de (çoğunluk) kendisini uyanık zannedip ava giderken avlananlar (mesela hayvancılık kan ağlarken biri on yapma hevesiyle çiftlikbanka dalıp el ovuşturanlar). Dolayısıyla ticaretin temel prensibi her zaman çalışacak, talep varken arz da olacak, dolandırıcılar hiçbir zaman bitmeyecektir.

Haklısın gospodin, forumda kopyala/yapıştır postlara, (ç)alıntı yazılara ve google çevirilere karşı tedbirler alınıyor ve (bazen kurunun yanında malesef yaş da yanmakla birlikte) iyi oluyor ama bunun gibi "site haberini buraya aktar, topic olsun" tayfasıyla ilgili de bir şeyler yapılması lazım. Sıfır katkı, sırf forumu şişirme.

Halka açık bir kripto sitesinden başlık seçip aynen buraya kopyala/yapıştır yapmışsın ve açtığın konuda verilen linkte de okuyabileceklerimizin üzerine konulacak bir bilgi, yorum falan yok. Böyle bir başlık açmakla ne elde edilebileceğini düşünüyorsun merak ettim.
Ben acemiyken açtığımız başlıklar, konulara yazdıklarımız genellikle soru içeriyordu veya deneyimlerimizi aktarıyorduk. Yani topluluğu salak yerine koymuyorduk.

Yeteri kadar finansman kısmını iyi analiz etmek lazım, bu konu ile ilgili bence 2 olumlu kabul edilebilecek durum var: Birincisi, adamlar daha en baştan makul bir bütçe belirlemişler ("uyanık davranmışlar, piyasa zaten kötü, daha fazla toplayamayacakları için böyle yaptılar" denilebilir ama sonrası bunu çürütüyor) ve belirlenen rakamın büyük bir bölümünü zaten özel satışla topladılar, bildiğimiz ico için az pay kaldı.
İkincisi de (aynı zamanda yukarıda parantez içinde yazdığım olası tereddütü çürüten durum), talep olmasına ve rakam değiştirseler muhtemelen en az özel satış kadar parayı icodan da toplarlar gibi görünmelerine rağmen fon miktarını yükseltmediler ve "bize gereken bu" diyerek açgözlülükten kaçındılar.
Elbette hiçbirisi babamızın oğlu değil, kimse için kolayından "bunlar sağlam" demek mümkün olmuyor ama dediğim gibi terazinin kefelerine koyduğumuz verilerle karar veriyoruz ve şimdilik iyiler kısmı bariz daha ağır çekiyor, umarım böyle gider.

Tebrik ederim, çok güzel ve ayrıntılı bir başlık olmuş, ukalalık olmasın, Ferrumu bizim lokalde ilk tanıtan benim (imza olarak tabii, seninki ciddi bir çalışma) ve nedense girdiğim imzalar içinde bu iş yapar veya güzel diyebileceğim nadir projelerden birisiydi. Genel olarak projeyi takip ediyor ve etik çalışıyorlar düşüncesindeydim, bu başlığınla bilgim de, fikrim de pekişti, eline sağlık.
Not: Merit olsa dükkan senin...

Daha geçen gün haber sitelerinde müjdeli haber diye okudum, Azerbaycan Türkiye'ye vize uygulamasını kaldıracak diye..Nasıl yani ya? Azerbaycan bile mi vize uyguluyor diye ağzım açık kaldı, gerçi sonradan hak verdim, sen adamlarda darbe yapmaya kalkarsan, vize de koyarlar, girişi de yasaklarlar, neyse....
Şimdi şu maloş 2023 kitlesi gelip şu haritayı bir açıklasın bakalım, dünya liderinin yönetimindeki, tüm gezegenin kıskandığı ülkeye en sikindirik devletler bile nasıl vize uygulayabiliyor?

Orasını çok kurcalama işte, market var, alışveriş var dedik bitti...Uzatma
Ayrıca cevabını kendin vermişsin zaten, hem madencilik var diyorsun, hem de ne satacaklar diye soruyorsun, belli işte krom, nikel, bakır, kömür falan satacaklar.
Şaka bir yana, tipik 2017'nin "buradan bize de ekmek çıkar mı?" kafasıyla hazırlanmış bir proje(!) ama malesef 2017 yılında değiliz. Kendi adıma konuşuyorum, sıfır güven.

Sanırım % 100'den fazla değer kaybı yaşayanlarda olay yatırımdan zarar etmek, sermayeyi tüketmekle bitmiyor. Mesela %1350 değer kaybettiği yazan Giftoyu ele alırsak, diyelim ki 1000 dolarlık Gifto almıştım, o zaten gitti, ama çilem bitmedi, ayrıca Giftocuların anlaştığı çek senet mafyası da beni buldu ve zorla 12.500 dolarlık daha senet imzalattı. Böylece toplamda %1350 zarar etmiş oldum.
Ben böyle anladım yani...

Baştan şu fikrimi belirteyim, benzer teknolojiyi kullanacak olsa bile Libra bizim alışık olduğumuz manada bir altcoin/stable coin değil, böyle bir amacı da yok zaten. Libra çıkarsa tüm dünya için yeni dönemin test objesi olacaktır.
Evet kullandığımız paralar zaten şu anda da büyük ölçüde dijital, mesela İsveç ve Danimarka'da nakit kullanımı %20 ve altı seviyelere düşmüş durumda, İsveç'te 18-24 yaşları arasındaki gençlerin yüzde 95’i ödemelerini banka kartı veya Swish adı verilen bir telefon uygulaması üzerinden yapıyor, hatta kart taşımamak istemeyen İsveçliler ellerine mikroçip taktırıyor (şu an 3-4 bin kişi bu yöntemi kullanıyor), devlet 2025'e kadar nakit parayı tamamen kaldırmayı planlıyor (aynı şekilde 2025'de tütün ürünleri de tamamen yasaklanacak).
Yani Libra bunun bir adım ötesinin testi olacak, yukarıda yazdıklarım resmi veya devlet güdümlü e-para, Facebook ise günlük hayatta kullanılacak ticari/özel e-para çıkartma peşinde. Aynı kulvarda olmadığı için kripto piyasasına uzun vadede zarar vereceğini çok zannetmiyorum, kaldı ki o zamanlar geldiğinde muhtemelen kripto piyasasının şu anki aktörleri "ölmüş eşek kurttan korkmaz" modunda olacak.

Eski ve çok güzel bir laftır, "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" derler. Fikir edinmek için siteye giriyorum, sanırım tarayıcının diline bakarak beni Türkçe haline yönlendiriyor, tamam, sorun yok. Sayfalara bakıyorum, yarısı İngilizce, yarısı Türkçe. Şimdi burada düzelecek, yeni devreye aldık vb yazacaksındır muhtemelen ama kendi adıma konuşayım, daha tamamlanmamış/hatalı siteyi (yani projenin yüzü) yayınlamakta sakınca görmeyen birilerinin ipiyle kuyuya inmem. Çünkü bu durum yapılan işe duyulan saygı ve gösterilen özenin çok bariz bir göstergesidir. Üstelik İngilizce kalan yerler jpg falan değil (olsa ne yazar zaten de), bildiğin metin alanı.
Onun dışında, bu işmodelinde blok zinciri projeye nasıl bir artı değer katıyor ve bunun emtiaya yansıması ne olacak, pek anlamış değilim.

Lan dallama troll, tabii o fiyata keser, o dükkanı açarken ve açtıktan sonra kimseye beş kuruş para vermiyor, kazandığının tamamı cebinde.
Aslanım köpeklik, yalaklık yapılır, yıllardır sizin gibileri göre göre alıştık ama bunun da bir sınırı var, 3 liralık karakteri olan biri şu yazdıklarını değil senin gibi para için, espri olsun diye bile yazmaz.

Anlamadığım şeyler var, bilen yeşillendirirse sevinirim.
- Premium aboneliği beleşion memberların erişemeyeceği içerik veya çözünürlük mü sunuyor?
- Yıtıbın Netflix gibi kendi yapımları vb. mi olacak?
- Tek olay reklam kalkması ve zaten var olan müzik kliplerinin mahsuscuktan, sanki bir müzik player üzerinden dinleniyormuş gibi çalması mıdır?

Not: Bunlar gerçekten soru olup, mamüllerimizin hiçbirinde GDO yoktur.
Not2: Bu arada, Türkiye'de Monsanto ve Cargill tamamen ülkeyi ele geçirsin diye konulan yasa gereği, hiçbir gıda ürünün üzerine GDO ile ilgili bilgi koyamazsınız (özellikle de "yoktur" bilgisi), çarkınıza tükürürler.

Gospodine hak veriyorum, El-Cezeri ne niyetle yaptığını, işe yarar başlıklar açmak istediğini biliyorum ancak sıkıntı orada değil. Arkadaşlar globaldeki bir kesimde bizim lokal gruba karşı ciddi düşmanlık var, bunu lütfen "dünya Türke düşman" falan gibi saçma sapan hamasi anlamda yazdığımı düşünmeyin, realiteden bahsediyorum. Bunların en önde geleni de artık eski yetkisinde olmasa da sürekli fırsat kolluyor ve kesinlikle yalnız değil.
Şu 5 harfliyi postlarınızda bu kadar sık dillendirmeyin, talep etme, yalvarma, ticaretini yapma vb bin türlü bahaneyle zarar görebilirsiniz, bir gün bir bakmışsınız hesabınız kızarıvermiş, dikkat edin.

Mevzu aslında bence kripto paraların gelenekselcilerin hep dile getirdiği sakıncaları, eksiklikleri vb değil, hatta mesele bankacılık sistemi de değil (bankalar sektörlerinin doğası itibarıyla şartlara/değişime uyum sağlama konusunda beceriklidir, çok kısa sürede karlılıklarını sürdürecek pozisyonu alırlar), asıl mesele para gibi geçecek bir "şey"in devlet tarafından/kontrolünde çıkartılmamış olacağı gerçeği. Tüm dünyanın ana direnç noktası bu, çünkü başlayınca (başlarsa demiyorum) arkasının geleceğini biliyorlar ve koltukları sallanan diktatörler gibi baskıve yıldırmanın dozunu gitgide arttırarak bundan kurtulmaya çalışıyorlar ancak genel olarak diktatörlerin sonları ortada.
Başka bir noktaya daha değineceğim, bence şimdiden sonra düşünmemiz gereken gidişatın ne yönde olacağı. Kriptolar yaygınlaştığında bireysel anlamda biraz olsun daha özgürleşmiş mi olacağız, yoksa devrilen bir diktatörün yerini yenisi mi alacak?
Bunu şu nedenle yazıyorum; bitcoin dahil kriptoların şu anki durumuna bakın, bir de Satoshi manifestosunu tekrar gözden geçirip, kıyaslayın.
Gerçekten gelinen noktayı mı arzuluyorduk?

Bu kararı kendi inisiyatifleriyle ve "hadi biraz müşteri kaybedelim" diyerek almış olamayacakları ortada, bu tip gelişmelerle Trump'ın "kripto paraların İsviçre banka hesabı gibi olmasına izin veremeyiz" açıklamalarını birlikte değerlendirmek lazım.
Onun dışında da, günlük 5.000 dolara kadar şeklen olsa da, fiilen kyc yok demişler, sanırım yapabildikleri bu kadar.

Berbat bir çeviri bu, para karşılığı bir iş yaparken ortaya bu kadar gelişigüzel, özensiz bir çalışma(!) koymak hiç vicdanını sızlatmıyor mu? Ya da "kim Türkçe bilecek de doğrulamasını yapacak?" diye mi düşünüyorsun? Böylesine uyduruk metinleri çeviri diye yayınlarken insan biraz utanır.