Böyle güzel bir konu için teşekkür ederim. Bundan 4-5 sene öncesinde ihtiyaç hasıl olmuştu böyle bir programa ancak riske atamayacağım veriler olduğu için direk yetkin ellerden destek almıştım. Onun dışında hala dvd koleksiyonu yapmaya devam ediyorum çok önemli dosyalarımda 10-15 senelik çizik dvdler bile bana mısın demeden duruyor  |
|
|
|
|
Açıkcası böyle bir durumun olmasını hiç beklemiyordum ve bende toz pembe hayallere kapılanlardan birisiydim. Hatta birçok zaman bu 6'lının gerekeni yaptıktan sonra kendilerini lağvedeceğini düşünecek kadar saftım diyebilirim. Şuanda tek takip edeceğim kişi sayın İnce'dir.
|
|
|
|
Çıkarsa genel olarak ortaya attığı felsefeyi yıkmış olacaktır ve sonuçları ağır olur. Her ne kadar kim olduğunu merak etsem de ortaya çıkmasını istemem. Haa kendini bana açık edebilir orası ayrı ( Satoshi istiyeeem gel beni al ) |
|
|
|
I will try to participate to contest, but maybe I can't have a chance because I don't have all the materials. At least i can promote with my signature. Good luck to all contestant 👏👏   |
|
|
|
|
Yeni rütbe atlayan arkadaşların yeni rütbelerini tebrik eder yeni rütbeleri içinde bol şans ve kolaylıklar dilerim.
|
|
|
|
|
Gerçekten de şuanda öğrenci olanlara üzülüyorum. Eğitim yüzyüze olur herşey ateş pahası olur rezillik çeker; eğitim online olur rezalet eğitim sistemi ile aile baskısı bunaltır. Benden genç olanlara bir bakıyorum da çökmüşler abi abla diyesim geliyor.
|
|
|
|
Forumda sorunun sorulduğu gün cevap verilmiş ve geri dönüş yapılmamış. İki satır yazmak zor olmamalı. Soru sorulup cevap alınmasaydı bir şeyler denir miydi serzenişte bulunulur muydu bilinmez. Kişiyi tanımadığım için şöyle yapardı böyle yapardı gibi yorum yapmıyorum ama soruyu sordum cevabı aldım hadi güle güle davranışı yanlış. Bu şekilde çok gördüğüm için yazıyorum. Soruyu sorup ortadan kayboluyorlar. Yarın başka bir sorun olsa yine gelecekleri yer burası.
Bilgiler için teşekkürler. Aynı sorunu yaşayan biri olursa okuyup faydalanır.
Yaptığınız serzenişt yerinde bir serzenişt ancak bu arkadaş cevap verdikten sonra özel mesaj yoluyla danışarak benden yardım almıştı ( en azından yolun %75'i). Dediğiniz gibi soru sorup ortadan kaybolan çok insan var hele bide alakasız konularda soru sormak için hesap açanlar bile var yani... |
|
|
|
|
Gerçekten de akıl erdiremeyeceğimiz bir durum nedir abi yani dalga geçecek eğlenecek başka birşey bulamadınız mı! Geçen bir yerde görmüştüm enkaz altında yardım çağırısı yapan birisini arayarak geliyorum seni kurtarmaya diye dalga geçen kişi tutuklanıyor. Akabinde ise bu habere bir tweet geliyor o telefonda dalga geçtiğin kişi bendim çıkmanı dört gözle bekleyeceğim diye. Eğer ki böyle birşey olursa haklı desen haklı haksız desen o da var ucundan kıyısından az buçuk. Gerçekten de bu durum için bir çalışma yapılması gerekiyor.
|
|
|
|
|
Birisi yaşadığı çevredeki ahlaki normları ilk defa çiğneyeceğinde büyük stres, heyecan ve korku altındadır. Ama aynı normu çiğnemesinin sayısı arttıkça bu yaşadığı hisler azalacaktır. Aynı şekilde bir çevrede bir norm çiğnendiğinde ilk tepki çok olacaktır ancak bununda sayısı arttıkça verilen tepkiler azalacaktır. Birazcıkta bu fırsatçılığı toplumsal olarak ses çıkartamamaya bağlamaktayım. Örneğin kredi kartı ile sigara almak istediğimizde büfe vb yerleri 50 kuruş 1 lira fazla çekeriz demektedir ya da kredi kartıyla satmıyoruz demektedir. Ancak hakkınızı bilerek savunmaya geçtiğinizde aynı eylemi yapamayacaktır. Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde fırsatçılık yaparak temel gereksinimlerde uçuk kaçık fiyatlar ile fırsatçılık yapmak isteyen işletmelerin önüne bu ürünleri bedava olarak dağıtıldığına dair haberler gördük. Bakınız işte bu eylemler doğrudur. Fırsatçılık ile asıl ilgilenmesi gereken devlettir ancak ülkemizde ilk olarak iş bize düşüyor ne yazık ki. Böyle kişilere karşı topyekün ses çıkartmadığımız sürece devlet elini atana kadar iyice palazlanırlar. Bu durumu daha nasıl açıklayabilirim derken bir hikaye geldi aklıma.
Afrika'da bir kabilede eğer birisi bir suç işlerse o kişiyi ortaya alıp çevresinde çember oluşturur ve yaptığı iyi şeyleri anlatırlarmış ve kişinin aslında nasıl birisi olduğu hatırlatılırmış. Ve alevilerde ise iki kişi arasında bir husumette yani helallik durumunun sıkıntıya girdiği süreçte alevilerin dedesi ( toplum olarak sevilen sayılan önde olan kişi) ikisini köyün kasabanın artık neredeyse oranın meydanına getirerek helalleşmeleri için bir araya getirirmiş eğer ki hatalı olarak görünen kişi karşı tarafın gönlünü almaz ise o topluluktan uzaklaştırılırmış. Yani velhasılı kelam fiziki cezalandırmalar yerine manevi olarak cezalandırmalar daha çok işlevsel kalıyor bana göre...
|
|
|
|
Düşünme yetisini kullanmamış geliştirmemiş bireyler işte bu kimselerdir. Bakın bu kişiler okumaz, araştırmaz ve hatta sorgulamaz bile boynu bükük birşekilde ben bilmem reyizim bilir diyen bir moddadır. Bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=qSSkpUrWKtc |
|
|
|
|
Bu olaylar soğuduğunda incelenmesi gereken trilyon konudan bir tanesi ne yazık ki. O kadar olay var ki bir ucundan kötü kokular gelmesin. Tevekkülün anlamı elinden geleni yapıp, önlemlerini alıp sonra kaderinin iplerini Allaha bırakmaktır. Ancak doğal afet bu kader diyemezsin yani!
|
|
|
|
|
Artık bireysel özgürlüğün tanımı benim için başımı sokabileceğim bir eve yerleşmekten ziyade başımı sokabileceğim bir ev yaptırmak olarak güncelliyorum. Kafan rahat edecek abi artık bu ülkede kaldığın sürece...
|
|
|
|
|
Bununla ilgili bir video denk gelmişti seneler öncesinde bugün yaşadıklarımızı andıran bir tatbikatı içeren. Detaylarını incelemedim ancak ne olursa olsun yardım adı altında bir savaş gemisi göndermek mi? Gerçektende söylenecek söz bulamıyorum.
|
|
|
|
Şu son günlerdeki koşuşturmada ne zaman yorulsam aklıma şu hikaye geliyor. Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan bir adama rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder. Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz? diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi? yaşamaları için yanıtını verir. Adam bu defa iyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları atmanız neyi değiştirecek ki? der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi, bak onun için çok şey değişti karşılığını verir. Hiçbirimiz herkesin hayatını değiştiremeyiz, ama en azından bir kişinin, yalnızca bir kişinin, biz var olduğumuz için daha iyi halde yaşamasını sağlayabiliriz. Kaynak: https://www.mehmetegilmezer.com/blog/bir-deniz-yildizinin-oykusuGerçekten de o kadar yardıma ihtiyaç duyan kişilerin olduğunu bilmek ilk başta gözümüzü karamsarlığa iterken bir kişinin bile hayatına dokunabilme düşüncesi insana gerçekten de güç veriyor enerji veriyor. Son 2 günde allah bilir 5 bilemediniz 6 saat uyku uyuyabilmişimdir. En büyük pişmanlığım AFAD'ın gönüllülük eğitimini tam olarak bitirmemek oldu keşke daha fazla zaman ayırabilseydim de bugünlerde oralarda olup daha fazlasını yapabilseydim diye düşündüm sıkça. Ancak bu fikirlerimi olabildiğince sonraya öteledim ve tüm enerjimi bulunduğum il ve çevrelerindeki faaliyetler arasında koşuşturmacaya ayırdım. |
|
|
|
|
Genel olarak iletişim hatlarında yaşanılan sıkıntıda net bir şekilde insanlarımızın kendini ifade edebildiği bir platformdu. Keza bu bölgelerde olmayan insanlarımızın bilgilenip birşeyleri ortaya koyabilmesinde en büyük etkenlerden bir tanesiydi bu twitter ki Haluk Levent başta olmak üzere bu duruma birçok kişi dikkat çekti. Sadece twitter engeli değil olay. Starlink'e izin verilseydi bilanço ne kadar farklı olurdu düşünmeden edemiyorum ki Polonya'dan gelen arama kurtarma ekibi Starlink getirip kurmuşlar diye görmüştüm.
|
|
|
|
|
Bundan 2 ay önce kan vermiştim ve tekrar vermek için 1 ay gibi bir süre beklemem gerekirken sağlık personeli bu sürenin 2 ile 3 ay arasında değişebileceğini belirtti. Bende gidip kanımı verdim. Kızılay'a karşı benimde güven problemlerim olmasına rağmen ben elimden geleni en iyi niyetimle yaptım Kızılay bu ortamda şaibeli işler tutarsa da artık öteki tarafta onların sorunu umarım bu verdiğim kan gerçektende ihtiyacı olan birisine gitmiştir.
|
|
|
|
|
Depremin bizden götürdükleri sayılamayacak kadar çok. Getirdikleri götürdükleri ile kıyaslanamayacak düzeyde ne yazık ki... Şuan için bu tarz konuşmaları yapmak gereksiz olarak görüyorum ilerleyen zamanlarda (yaralar iyice sarıldıktan sonra) çok detaylı konuşmalar ve araştırılmalar yapılması kanaatindeyim.
|
|
|
|
Arkadaşlar asıl mevzulardan birisi de kurduğumuz zeminler, gidip ovaya ev kurarsanız ufak depremlerde bile ne kadar dayanıklı olursa olsun zarar görür veya yıkılır, insanoğlu için dağ yamaçları, kayalık zeminler her zaman yerleşim yeri olmuştur, olması gerekmiştir, geçmiş yıllarda güvenlik sebebiyle de olsa dağın yamacına kurulan kalelerde bu yıkım minimumdur, ova beslenme ve gıda içindir, kayalık zeminler ev yapmamız içindir, bugün geldiğimiz nokta ne kayalık zemini, herkes ovalara ev yapar oldu, tarım bile yapılamaz durumda, bu da çok önemli sebeplerden birisi, keşke Türkiye genelinde bir çalışma başlasa, deprem için kontrol sağlansa,
Kesinlikle öyle hocam. Birçok müteahhit binaları inşa ederken en kaliteli malzemeleri kullansa da zeminin uygunluğunu hiçe sayarak canlara kastetmiş oluyormuş. Dün inşaat mühendisi bir arkadaşım anlatıyordu. Zeminin uygunluğunun olmadığı durumlarda binaların depreme karşı gösterdiği reaksiyonu anlatıyordu ve twitterda dolanan bir video bunun en büyük örneğiydi. Zeminin uygunluğuna dair rapor isteniyor ve bu rapor doğrultusunda uygunluğun olmadığı anlaşıldığında zeminin güçlendirilmesi talep ediliyormuş. Bu durumlarda adına müteahhit dediğimiz bazı şeref yoksunu insanlar ise bazı kişilere para yedirerek bu durumu atlatarak izin belgesi almayı sağlıyormuş. Zemin sağlamlaştırma birçok yer için yapının malzeme fiyatını geçebildiğinden bahsetmişti arkadaşım. Bu durumlar soğuduğunda ciddi anlamda bir araştırılma yapılması gerekiyor değilse bugün yaşadığımızın misli acıyı ileride tekrar yaşarız  |
|
|
|
|
Bahsettiğiniz çıkarımların yapılmasının haklı yanları da ne yazık ki var hocam. O kadar müteahhit inşaat esnasında maldan kısarak, çalarak bu inşaatları bitirerek resmen cinayete teşebbüste bulunduğundan ve böyle çıkarımlar yapılmasına da hak vermemek elde değil. En büyük korkulardan bir tanesi de dün için gerçekleşmişti yine 7'nin üstünde bir deprem ciddi anlamda zor anlar yaşattı. Enkaz alanları daha da beter hale geldi ve gerçektende buralardan kurtarılan insanlar mucize eseri kurtuldu desek yanlış olmaz yani.
Birde uzmanlık alanınız sayılabildiği için soruyorum. Diğer ülkelerin yasalarında kaç şiddetine göre yapıların hazırlanmasına dair ibare yer alıyor var mı yok mu? Birde Japonların yapılarda depreme dayanıklılığı bayağı bilindik bir durum onlarda bu konuda bir yasal mevzuat var mı? Kıyaslama yapmak istemiyorum ancak gerçektende sınıfta kaldığımız bir durum olduğu için merak etmeden duramıyorum.
|
|
|
|
|
Show Posts
