Yeni yatirim planimda omrum boyunca halka arzlara katilip hiç satmamak var. Bakalim. Guzel bir sepet kismet olur inş .

Satıp napican, sigara mı alıcan?
Türkiye sahipliği > On paket sigara

tam kirası ödenemeyen evde giymekten gevşemiş don lastiğiyle komşunun internetine girip yazılmış başlık. seviyorum seni trendo kaliteni hiç bozmuyosun

Çilekli Pasta Tarifi İçin Malzemeler

"keki için;
2 adet yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı dolusu kakao
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 buçuk su bardağı un

kreması için;
5 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
4 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 paket toz krem şanti
1 kase çilek"

Jumpstart'ta, Sui ön satışı sırasında bazı kullanıcılar 200 biletle 100 bilet tuttururken, bazıları 1000+ biletle 0 çektiler. Kendim de bu insanlardan biriyim ve araştırdığımda bunu yaşayan onlarca insan olduğunu gördüm. Yabancı 10 kişi var bulduğum. 3 de Türk var şimdilik. İnsanların çoğu kendine bilet çıkmadı sanıyor halbuki; OKX biletleri çekilişe dahil etmeyip kendi cukkalamış.

bazen yanımda hayattan tat almayı bilmeyen, huysuz tipler beliriyor ama görsen en tatlı can onların . kral; hem sevmem numaraları çekiyosun, hem de en çok sen seviyosun ahahaha.

umarım kendinizin en iyi versiyonu olduğunuz ve size mutluluk getirecek dileklerinizin kabul olduğu bir güne uyanırsınız. herkese iyi bayramlar.

abi erkekler kadınlardan daha çok intihar ediyor diye hakkını savunan kadınları suçlamak çok mantıksız. biz erkekler hiçbir hakkımızı savunmuyoruz ki, biraz aklımız olsa "çocuk velayeti ve nafaka" konularını çoktan masaya yatırırdık. günümüz hukuk sistemi gerçekten erkeği tokatlamak üzerine kurulu halbuki ben çocuğun babası olarak; tabiki ona en iyi bakacak iki kişiden biriyim. kimin ekonomisi ve vakti daha bolsa, kim çocukla daha iyi ilgilenebilecekse ve kimin etrafında ona yardımcı olabilecek ekstra insan varsa çocuğun velayetini o alsın. benim şu anki hukuk sisteminde kafamı taktığım en büyük nokta bu. adil yargılama yapmadan benim çocuğumu elimden almaya kalkan hukuk anca guguk olur. bak daha çocuğum yok ama bunun derdindeyim çünkü bu hayattaki en önemli meselelerden biri.

"akıllı para" bu mini-boğada iki tur dönüp kendini 2ye 3e katladı hocam. eğer piyasa düşerse bil ki yine o "akıllı paranın sahipleri" short açmış genel kitleyi bi tur daha tokatlıyolardır . şahsen her halving öncesi aynı muhabbetin yaşandığını düşünüyorum. genel trend çok net. halvingden 1-1.5 sene önce şov başlar; yükselişler gelir halving yaklaştıkça da kârını alan malı ötekine kitler ve 2. dip gelir. ağustos'a kadar sıkıntılı bir süreç yaşayabiliriz ama ondan sonra yeniden bi döngü gelecek. kripto paralardaki döngünün hiçbi zaman tam olarak bitebileceğini sanmıyorum. dandik altcoinlerden bahsetmiyorum. onlar zaten tamamen birkaç kişinin elinde ya da fiyatı ekibin kendisi manipule ediyor falan filan.

piyasalar malesef insanların istek ve taleplerine göre hareket etmiyor. teknik olarak gayet iyi bir ayı dönemi geçirdik. elbette beklenildiği gibi gitmedi çünkü daha aşağı ilerlemesi muhtemel olmasına rağmen 16500 seviyelerinde yüklü bir hacimle alım yapıldı. o dönem ben de bu yapılan hacmi fark etmiş ve alım yapmaya başlamıştım. ancak, bu piyasanın şu an -mini boğa- dönemi yaşadığını ve bir de -mini ayı- yaşaması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. önümüzdeki ağustos, eylül dönemlerinde muhtemelen yeni bir dip görmüş olacağımıza inanıyorum. bu nedenle ben yatırımlarımı yaparken "vestingli" projeler almaya dikkat ediyorum. vestingli bir projeye yatırım yaptığımda hem o sezonu boş geçmemiş oluyor hem de boş geçmediğim sezonda vesting nedeniyle zarar etmemiş oluyorum. vestingli bir projeye yüklü girdiğimde de; kısa vadeli yatırımlarımı stabile geçiyor ve pozisyonumu sağlamlaştırıyorum.

%92 - %84 - %82 >> ve son cycle ~%78 ile düşüş yaşadı. hani bakıldığında kimse ayı sezonu yaşanmadı diyemez. hatta öyle bir ayı sezonu yaşanmış ki insanlar sui'nin ön satışına $50 gibi rakamlarla katılıyor. okx.com'da 1 okb ile sui'den bilet kazanmaya çalışan yüzlerce insan görüyorum. ayrıca, birçok decentralized venture capitalde gayet iyi projelerin normal yatırımcılardan "toplayacak para" bulamadığını görüyorum. geçtiğimiz ayı sezonu kripto para piyasasının %90ının belini kırmış durumda.

her ne kadar bazıları toplum üzerinde fantezi güç testi uygulasa da her gün itle kopukla uğraşıp bu stresi kaldırmak her babayiğidin harcı değil . umarım her emniyet mensubu verdiği emeğin karşılığını iyi bir maaş ve mesai koşulları şeklinde sonuna kadar alır. ayrıca; iyi bir eğitim ve psikolojik danışma gibi yan haklar da olmalı. hepinizin polis haftası kutlu olsun.

Ben dün haberi görür görmez MAC'i olan arkadaşa baktırdım; çıkıyor.

Bu aracın baz fiyatı 1 milyon 7 bin lira, vergili fiyatı 1 milyon 795 bin lira, ancak %40 ÖTV ve %18 KDV ödendiğinde son fiyatin ~1 milyon 652 bin lira olması gerekmiyor muydu? Bu aradaki 143 bin lira tam olarak hangi vergiden kaynaklaniyor?

Bitcoin ödülleri sifira yakinsadikça madencilerin asıl gelir kaynağı insanlar tarafından yapılan transferlerden alınan fee olacak. Üçüncü dünya savaşında da Bitcoin’in değeri önce düşebilir ama sonra yükselir diye düşünüyorum. Çünkü altın dediğin şey fiziksel. Herhangi bir sınırdan geçirmen mümkün değil ama Bitcoin taşınabilir bir varlık ve sen söylemediğin sürece kimse senin Bitcoin sahibi olduğunu bilemez. Bence altindan çok daha guvenli ve ben sadece bu mutlak mülkiyet halkı ve mobilite nedeniyle portfoyumde her zaman Bitcoin tutuyorum.

Benim main hesabı kimliğimi tekrar onaylatıp money laundering şüphesiyle banlamışlardı. Çok ballı bi hesap ama düzenli olarak banlanıp tekrar açılıyor . Olumlu dönüş alırsan denerim.

Tesla’yı yıllar önce başlık açacak kadar çok sevdiğini bilmiyordum . Hayirli olsun.

yamulmuyorsam geçen gün kepenkleri kapatan silicon valley bank'ta insanların $128b nerede aw diye aradığı paradan daha fazlası vardı . adamların startup fonlayan bankasındaki mevduatlar bile herhangi bir ülkenin merkez bankasındaki varlıktan daha yüksek olabiliyor. böylesine bir para bolluğu var ve artık türkiye'de yaşayan biri bile çok rahat bi şekilde yatırımcı bulabliyor. bi startup kültürü oluşturmalıyız ki insanlar projelerinin sahipsiz kalmayacağını bilsin ve inandığı şeylere 4 elle sarılarak çalışmaya devam etsin. ancak böyle büyüyebiliriz.

dünya'dan iki şeyden uzak durun; şikayet edenler ve şanssız olanlar.

çocukken yaptığım en büyük hata toplumun gündemiyle kendimi meşgul ederek potansiyelimin maksimumuna ulaşmamın önüne ellerimle set çekmekti. ülkede bi bomba patlardı boğazımdan iki gün yemek geçmezdi. satılmışlığın her zerresine tanık oldukça ders bile çalışamaz, vaziyetin sorumluluğunu (hiçbir suçum yokken bile) omuzlarımda hissederdim ama hayat böyle bir şey değil; hayat her şeye rağmen akmalı. zaten vaziyetin kendisi psikolojik savaş. yani topluma dayatılan; empoze edilmeye çalışılan ve dikte edilen şey toplumsal depresyon. bu mutluluğa karşı açılmış bi savaş; tarafı yok. bizim savaşımız negatifliğe karşı. toplumun her bir bireyinin main hedefi önce kendisi sonra da toplum için bireysel olarak gelişmek ve işine gücüne bakmak olmalı. bir toplum ancak her bir bireyi maksimum potansiyeline ulaştığında idealleşebilir.

ayrıca; biraz düşündüğünüzde gazetelerin ve haberlerin tek amacı ilgi çekmektir. bunlar hayır kurumu değiller. sizde ne kadar travma yaratabilirlerse o kadar çok izlenirler ve sizin duygularınız üzerinden para kazanırlar. gerçek gündem sokakta, insanların suratında, ağızlarından çıkan kelimelerde.. gerisi palavradır. gazete okumayın, haberleri takip etmeyin ve gündeme bakmayın.

yatırım tavsiyesidir.

şuraya komikli bir şey bırakarak evrendeki negatifliği nötrleyelim .

bence, tüketim ekonomisinde ilk önce belirsizlik denen naneyi ortadan kaldırmak lazım. bizim gibi, yapay ve zoraki bi şekilde faizleri düşürerek parayı eritme tehditi üzerine kurulu tüketim ekonomileri bir yerde patlar diye düşünüyorum ama abd gibi bolluk, bereketin olduğu; güven ortamının ve hukukla korunan bir refahın olduğu özgür ortamlarda para öylesine hızlı bir şekilde ortada döner ki; hem gelirler artar, hem de iyi gelire dayalı bi şekilde gider azalır çünkü çoğu üründe en az maliyetle max kâr elde edilmiştir ve satıcılar her zaman sürümden kazanıyodur (kapitalizm sayesinde markalar arası rekabet vardır vs.). insanlar aldığı her üründen %100 verim alır; bizde de bi otomobile %80 ötv öderiz falan filan. mesela, belirsizliğin /tüketim ekonomisine/ karşıtlığının en büyük örneği benim. kafamda -özgürlük (ekonomik//finansal özgürlük) hedefi olduğu için yıllarca araba almamıştım, alsam da kullanmamıştım. halbuki bir gence, erken yaşlarda en çok prestiji, havayı araba katar (sosyolojik tespit olarak söylüyorum benim görüşüm bu değil) ama ben o tüketim modeline alışamamıştım. benim içinde bulunduğum duruma göre bana maddi açıdan + sağlamayan hiçbir şeyi tüketmem mümkün değildi çünkü benim özgürlük yolumda bana - yazan hiçbri şeyi sevemiyodum ve bana - yazan şeylere yatırım yapmak bana çok mantıksız geliyordu. tüketimi ancak kafamdaki belirsizliği ortadan kaldırdığımda yani finansal olarak özgür bir birey olduğumda aşabildim. ve ancak şu an (finansal olarak özgür bir birey olduktan sonra); bana maddi açıdan + sağlamayan, hatta - yazan ve bolca vergi içeren araba vb. ürünleri tüketebiliyorum.

bana göre; sadece ötv bile iktidarlar için bi tehdit olmalı çünkü günümüz dünyasında ancak ekonomik olarak özgür olduğumuzda, özgür bir birey olarak varolabiliriz. ve devlet yüksek vergi sistemiyle bizim özgürlüğümüzün önünde duran acımasız bir varlık olarak görevini sürdürüyor. dolayısıyla, kendi yarattığın mekanizmanın dişlilerinin seni ezdiğini anladığında; devlet denen naneye olan bağlılığını da sorguluyorsun .

biz insanlar, paranın nominal bi değerden öte; vadedilmiş özgürlük olduğunu ve finansal olarak önce bireysel sonra milletçe yükselmenin yollarını bulmalıyız.

reis tam da bu nedenle ülkenin sosyal yapısını da göz önünde bulundurarak düşük faizle insanları harcamaya yönlendirerek piyasanın akmasını sağlamıştı. tabi bu süreçte aldığı tek önlem global çapta yeni bir parasal genişleme dönemine girilmesi için dua etmek . aslında ortada bir para varsa; bu paranın arzı artmasa bile herkes parayı bi "takas aracı" olarak görüp seri bi şekilde ortada döndürürse tüketim ekonomisine dayalı akan bir model oluşturulabilir.

olay vergi ödemek olduğunda devlet kimseye zaten baban vergi ödüyor sen ödeme demiyorsa; yapılan bir sosyal konut projesinde de bu veya bunun tam tersi denemez diye düşünüyorum. herkes ayri bir birey.