Türkiye pazar olarak her anlamda büyük bir ülke olmasına rağmen TL'deki değer kaybı ve dünya ekonomi gündemindeki yerimizden dolayı son 3 aydır hareketsiz bir dönem içerisine girdik. Doların yükselmeye başlaması ile fırsattan yararlanmaya çalışan birçok kişi ellerindeki TL'yi dolara çevirdi, dolar borcu olanlar da batıp gitti. Hal böyle olunca da insanlar elde avuçta ne varsa sımsıkı tutmaya başladı.
Diyeceksiniz ki ortada ekonomik kriz olduğundan bahsediliyor ama buna rağmen normal yaşam devam ediyor. İnsanlar eğlence mekanlarında veya keyfi harcamalarından vazgeçmiyor hayat tam gaz devam ediyor. Hatta bazı insanların keyfi harcamaları da arttı diyebilirsiniz. Fakat herkesin gerçeği kendine yansır. Alım gücünüz yoksa şu dönemde hakikaten zor duruma düşersiniz. Özellikle de asgari ücretli çalışanlar ve küçük esnafların durumu vahim. Aybaşını ya zor çıkarıyorlar ya da sürekli içeriye borçlanıyorlar.
Basit bir örnek vermek istiyorum; ben yaklaşık 12 yıldır araba alıp satıyorum, piyasada hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum, insanların elindeki para ile araba almak istemiyor, arabası olan da satmak istemiyor, dolayısıyla nakit para bu piyasada çok zor döner hale geldi. Bu sadece araba piyasası, gıda piyasasını hiç saymıyorum bile.
Rahip Brunson davasının amerikalıların lehine sonuçlanmış olmasından biraz da olsa umutluyum, bu iki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirir ve sorunları ortadan kaldırır, böylece Dolar karşısında TL'nin değeri de düşmekten kurtulmuş olur ve önümüzdeki aylarda az da olsa ekonomiye can gelir. Gıda fiyatlarındaki hayat pahalılığı düşer ve insanlar alış veriş yaparak ellerinde bulunan parayı piyasada döndürmeye başlar. Ekonomiye biraz hareket gelirse daha istikrarlı ve kazançlı bir hayat modeline geçmek için çabalamamız da bir o kadar kolay olur.
Diliyorum ki bu hayat pahalılığı biran evvel biter ve ekonomik istikrarımıza kavuşuruz.