Cardano‘nun kurucusu olan Charles Hoskinson geçtiğimiz günlerde Twitter üzerinden bir gönderi paylaştı ve Cardano’nun geleceği hakkında bazı açıklamalarda bulundu.

Cardano topluluğunda bundan bir süre önce bir tartışma yaşanıyordu: UTXO (harcanmamış işlem çıktısı) sistemine mi geçilecek, Bitcoin’e fork mu yapılacak? İnsanlar zaman içerisinde UTXO sistemine geçiş yapmanın daha basit olacağına karar kıldılar ve Cardano ekibi de bu proje üstünde çalışmaya başladı: Plutus ve Marlowe.


Marlowe hakkında konuşan Hoskinson, bunun bir tür ‘şablon dil’ işlevi göreceğini söyledi. Hoskinson, alana özgü programlama dillerinin zaten uzun süredir kullanıldıklarını da belirtti. Kendisi bu konuda hakli çünkü Barclays, Microsoft gibi şirketlerin bu dillerden faydalandıklarını biliyoruz. Hoskinson’ın Marlowe hakkındaki yorumları şöyle:

“Marlowe sayesinde şu cümleyi kurabileceksiniz ‘Benim elimde birkaç finansal işlem var ve bu işlemleri alana özel bir programlama diliyle düzgün bir şekilde yazıya geçirmek istiyorum. Bu işlemleri çok kısa, çok hızlı bir şekilde yazıya dökebileceğim ve bu yazıyı test edip, istediğim şey olmuş mu olmamış mı diye görebileceğim.”

Hoskinson ayrıca Blockchain dilleri için özel bir periyodik tablo hazırlamayı dahi düşünüyor. Hoskinson’a göre böyle bir tablo sayesinde sigorta sözleşmelerinden, türevlerden, diğer karmaşık finans işlemlerinden daha fazla verim alınabilir.

Hoskinson, Marlowe projesinin en önemli amaçlarından birinin bu olacağını belirtti. Hoskinson’a göre eğer projenin bu aşaması başarıyla tamamlanırsa sözleşme açısından ciddi kolaylıklar sağlanabilir.



kaynak : https://koinbulteni.com/cardano-kurucusundan-marlowe-ve-plutus-projeleri-hakkinda-aciklamalar-25652.html

Avustralya‘nın New South Wales (NSW) eyaletinin hükümeti, Kasım ayında hayata geçirilmesi planlanan ve sürücü ehliyetlerinin blockchain tabanlı dağıtımını ön gören projeyi denemeye başladı.

20 Ağustos tarihinde yapılan bir duyuruda, NSW hükümetinin eyalette bulunan 140.000 ehliyet sahibi ile 2019 yılında süreci tamamlayacağı vurgulandı. Avustralyalı bir IT firması olan Secure Logic projenin teknolojik sorumluluğunu üstlenecek. Firma pazartesi günü yaptığı açıklamada söz konusu blockchain platformunun verileri güvenli bir şekilde dağıtık yöntemi kullanarak depolayacağı vurgulandı.


ZDNet isimli yerel haber kaynağının aktardığına göre, TrustGrid isimli blockchain ağı geçtiğimiz yıl ile eyaletin Dubbo şehrinde denenmiş.

Bu yeni program ile hükümetin varmak istediği sonuç ise, kullanıcıların mobil uygulama aracılığıyla dijital ehliyetlerini gösterebilmelerini sağlamak adına, sürücü ehliyeti bilgilerinin dağıtık bir ağda depolanması ve sergilenmesi. Sürücüler bu yeni yöntem hayata geçtiği taktirde yanlarında yaşlarını veya kimliklerini, araba sürebilecek yeterlilikte olduklarını ispat etmek için fiziksel sürücü ehliyetleri ile gezmek zorunda kalmayacaklar.

Avustralya özellikle blockchain konusunda küçük bir ülke olmasına rağmen çok büyük adımlar atmaya devam ediyor. 2 gün önce yayınladığımız bir haberde yer alan araştırmaya göre, herhangi bir kripto para birimine sahip Avustralya vatandaşlarının sayısı 2018 yılında üç katına çıktı.  Araştırma toplam 2.000 kişi ile yapıldı ve bunların arasındaki kişilerin %50’si kripto para birimlerini yatırım olarak görürken, %34’ü FOMO (bir şeyleri kaçırma korkusu) sebebiyle bu sektöre dahil olduğunu belirtmekte. Geriye kalan %26 ise kripto para birimlerini emeklilik yatırımı olarak kullanmayı planlıyor.



kaynak : https://koinbulteni.com/avustralya-eyaleti-blockchain-tabanli-surucu-ehliyeti-projesini-test-ediyor-25696.html

İzlanda’nın Finansal Denetim Otoritesi (FME), ülkenin kullanıcılarına Bitcoin ticareti yapmalarını sağlayan ilk uygun kripto para borsasının onay aldığını resmen açıkladı. Skiptimynt Borsası, iki ticaret çiftine sahip olacak: İzlanda Kronu (ISK)/Auroracoin ve BTC/ISK. İzlanda, 2014 yılında Bitcoin ticaret çifti ve ISK’ye alternatif olarak Auroracoin’i çıkardı.

Bitcoin ticaret çifti daha önceki borsalarda kullanılmıyordu
Teknik olarak Skiptimynt, ülkenin ikinci kripto para borsası. ISX 2016 yılında piyasaya sürüldü ancak döviz kuru büyük ölçüde aktif değildi ve bu nedenle sadece ISK/AUR işlem çiftini sunuyordu. 2014’te piyasaya sürüldüğünde, Auroracoin ülkenin politikacıları, medyası ve toplumunun dikkatini çekti. Ancak dört yıl içinde, çok sınırlı bir şekilde benimsendi.

İzlanda, doğal kaynakların bolluğu ve soğuk iklimi bir araya getirmesi nedeniyle kripto para birimi madenciliğine odaklandı ve bu da minimum soğutma maliyetlerinden dolayı daha az enerji yüküne neden oldu. Bu ideal koşullar, kripto para madenciliğinin hane halkı kullanımının üstesinden gelmek için elektrik tüketimi ile sonuçlandı.

İzlanda enerjisinin yüzde 90’ını Bitcoin için harcıyor
İzlanda’daki önde gelen politikacılar, ülkenin ekonomisinin bir kripto para piyasası kazası nedeniyle risk altında olabileceğini öne sürdüler. Ülkenin Maliye Bakanı Bjarni Benediktsson, kripto tehdidinin küresel finansal krizden kurtulan bir ekonomide, risk faktörü sayılıp dışlanamayacağını belirtiyor.

Skiptimynt’in veri merkezinde güvenlik ve kalite müdürü olan Styrmir Haftanason, madencilik uygulamalarının haftalık üretiminden sorumlu. Styrmir Haftanason örneğin, kripto varlıkları basitçe sıfırlar ve dolayısıyla İzlanda ekonomisinin bir parçası olmadığı için, düzenleyicilerin kripto üzerindeki bir baskının ülkeyi etkilemeyeceği öne sürülüyor. KPMG tarafından yazılan son raporda, İzlanda’nın veri merkezlerinin geçen yıl güç tüketiminin yaklaşık yüzde 90’ını kripto madenciliğinden kaynaklandığı iddia ediliyor.



kaynak : https://kriptoparahaber.com/izlandada-ilk-bitcoin-ticaret-cifti-acildi.html

kpss ye girip şöyle güzelce bir puan alan arkadaşlar varmı acaba aramızda facede bakıyorum herkes paylaşmış 80ler 90lar uçuşuyor

Ethereum 4 Eylül fiyat hareketleri için kritik noktaları şu şekilde belirledik:

Ether 300 dolar seviyesinde karşılaştığı sert satışın etkisi ile düşüş hareketine devam ediyor.
Düşüş hattında görülen nispi toparlanma hareketleri trend değişimi için yeterli momentumu bulamıyor.
Satış baskısı ETH/USD paritesinin yeni gün ile birlikte 280 dolar seviyesine çekilmesine neden oldu.
Ether son 24 saatlik zaman diliminde dolar karşısında yüzde 1,49 oranında değer kaybederken, bu kayıp Bitcoin karşısında hemen hemen yüzde 2 oranında gerçekleşti.

Ethereum 4 Eylül fiyat hareketleri
Ethereum’un dün dolar karşısındaki fiyat hareketlerini özetleyecek olursak ETH/USD paritesinin Asya işlem saatlerinde kripto paranın aynı seviyelerde bulunan 100 ve 200 saatlik hareketli ortalama seviyesine çekildiğini gördük. Sonrasındaki işlemler ise Ether’in bu dinamik destek seviyelerine tutunma çabalarına sahne oldu.



Ethereum dün gün kapanışına doğru bir atak yapıp her ne kadar 290 dolar seviyesinin üzerine çıksa da burada satıcılar ile karşılaşması kurun yeniden hareketli ortalama seviyesine çekilmesine neden oldu.

4 Eylül işlem saatlerine girildiğinde ise Ethereum hızlı bir düşüş göstererek yaklaşık 2 saatlik zaman dilimi içerisinde 290 dolardan 280 dolara kadar geriledi. Fakat Ether’in 280 dolar seviyesinde alıcılar ile karşılaşması ETH/USD paritesini hızlı bir şekilde 285 dolara taşıdı.

Şu an destek seviyelerinin altında fiyatlanan Ether, mevcut konumunda saatlik hareketli ortalama değerlerini dinamik direnç yapmış durumda. Aynı zamanda düşüş trendinin kırılması için grafikte görülen aşağı yönlü trend çizgisinin kararlı bir şekilde geçilmesi gerekiyor. Bunun için ise fiyatın gün içerisinde 290 dolar üzerinde kapanış yapması gerekiyor.

Ethereum için önemli teknik göstergeler



Son düşüş ile birlikte MACD göstergesinin negatif konuma geçtiğini görüyoruz. Stokastik gösterge ETH/USD paritesi için aşırı satımı işaret ederken, RSI 39 gibi düşük bir seviyede seyrediyor. Fakat yönünü an itibarıyla yukarı çevirmiş durumda. CCI’da RSI ile benzerlik göstererek – 132 seviyesinde olmasına rağmen yönünü yukarı çevirmiş durumda

ETH’nin sabah işlem saatlerinde düşük hacimli hareketler gösterdiği görülürken, hacim artışı yukarı yönlü hareketi arttırabilecek gibi duruyor.



kaynak : https://kriptoparahaber.com/ethereum-4-eylul-fiyat-gorunumu.html

Litecoin’in kurucusu, altcoinin şu anda 60 dolardan işlem görmesine rağmen Litecoin satın almayacağım diyerek hisselerini geri almayı planlamadığını söyledi.

Litecoin’in yaratıcısı ve Coinbase’deki eski mühendislik müdürü Charlie Lee, CNBC’nin Fast Money programında açıklamada bulundu.

Gelecekteki Fiyat Kriptonun Başarısını Yansıtacak
Görüşmede Lee, Bitcoin ve geleceği hakkında konuştu. Bitcoin fiyatı ile tahmin yapmaktan kaçındı ve “fiyatları tahmin etmenin zor olduğunu” belirtti. Piyasa değerinin, kabul edilme ve karlılık açısından bize ne anlattığı konusunda Lee şunları söyledi:

“Uzun vadede, bize kripto para biriminin başarısını anlatıyor, ama kısa vadede, bize gerçekten fazla bir şey söylemiyor. Örneğin, bu yıl, Bitcoin ve Litecoin çok fazla kabul görmüştür, ancak fiyat %60-70 oranında düşmüştür. Bence bu çok dalgalı ve bu günlerde spekülasyonla ilgili. Ama gelecekte, bunlar kripto paranın başarısını yansıtacak.”

Lee: Litecoin Satın Almayacağım
 
Lee, Bitcoin hakkında konuşurken Litecoin’e de değindi. Bu yazı yayınlandığı sırada, CoinMarketCap verilerine göre, yedinci yerleştirilen Litecoin 60 dolardan işlem görüyor. Son 24 saat içinde yüzde dört oranında arttı. Yedi gün içinde ise yaklaşık yüzde dokuz arttı.

Litecoin geçtiğimiz aralık ayındaki zirvede 360 doları görmüştü. Bununla birlikte şu anki fiyattan geri alınabilecekken Lee, Litecoin satın almayacağım diyerek Litecoinlerini geri almakla ilgilenmiyor. Şöyle açıklıyor;

“Ben, Litecoin’lerimi menfaat çatışması yüzünden sattım, bu yüzden yakın bir zamanda ya da sonra yeniden Litecoin satın almayacağım. Bence, ortalama dolar fiyatlarında satın almak her zaman iyidir. İnsanların bunu yapmasını tavsiye ederim. Kaybetmeyi göze alabildiğiniz miktarı harcamanız bence iyi. Evlerini ipotek eden, bütün paralarını coine yatıran ve ardından %80’lik düşüşü izleyen insanlar için gerçekten kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.”

Litecoin Zirvesi
Görüşmede Lee, Litecoin’in 14-15 Eylül tarihleri arasındaki ilk zirvesinden neler beklediğini ve insanlara altcoin hakkında daha fazla bilgi edinme şansı sağlayacağını söyledi.

Bu zirveye, teknolojiye, benimsenmeye ve Lightning Network veya yan zincirler yardımıyla nasıl ölçeklendirileceğine odaklanan insanlar dahil edildi. Piyasa fiyatlarının düşmesiyle birlikte insanların bir şeyler yapmak için bir araya gelme zamanlarının geldiğini ekledi.



kaynak : https://koinmedya.com/2018/08/28/litecoin-kurucusu-litecoin-satin-almayacagim/

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, sadece Marmara Denizi'nden geçen fayda değil, Türkiye'nin başka bir yerinde de 7 ve üzerindeki büyüklükte deprem olabileceğini söyledi. Özener, "Biz Marmara'da deprem beklerken Türkiye'nin başka bir yerinde 7'nin üstünde deprem olursa şaşırmamamız lazım. Erzincan'ın doğusunda Yedisu bölgesi var. Ovacık fayı da suskun. Türkiye'de birçok yerde deprem olma olasılığı var" ifadesini kullandı.
YORUM YAP10

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremlerin iki dalgası arasında hız farkı bulunduğunu belirtti.


Deprem yaşandıktan sonra yıkıcı dalganın arkadan geldiğini dile getiren Özener, "Yıkıcı dalga yerleşim yerlerine ulaşmadan deprem geleceği haberini alıyoruz. Bu bilgisayardan bilgisayara yapılan bir bağlantıdır. Marmara için 5-7 saniye önce uyarı alabiliyoruz." dedi.

Haluk Özener, Marmara Denizi'ndeki Kuzey Anadolu Fayı'nın kıyıya çok yakın olduğu için uyarı zamanının da kısa kaldığını belirterek, "Aynı sistemi Japonya da işletiyor, orada belki 1-1,5 dakika süremiz var. Kırılacak yer belki 300 kilometre uzakta. Marmara'da ise kıyıya 15-20 kilometre uzakta. Yeteri kadar vatandaşın aksiyon alacak hareketi yok. Bu sistemle Marmaray'ı durdurabiliyorsunuz, İGDAŞ'ın gazını kesebiliyorsunuz." şeklinde konuştu.

Türkiye'deki sismik ağlar sayesinde erken uyarı sinyalini üreten rasathanenin bu sisteminin birçok kurum tarafından kullanılabileceğini vurgulayan Özener, "Bu sistemi alıp entegre olabilecek her türlü kurum bunu kullanabilir. İGDAŞ kullanıyor. Kritik sanayi tesisleri, petrol üretim tesisleri, santraller bu sistemi kullanabilir. Deprem olmadan yapacağımız bir birimlik harcama, deprem olduktan sonra harcayacağımız 100 birimi karşılayacak belki de. Bu yönde düşünüp aksiyon almakta fayda var." ifadelerini kullandı.

TSUNAMİ ETKİSİ

Prof. Dr. Haluk Özener, enstitünün hükümetler arası oşinografi komisyonunca akredite edilen, görev olanı Ege, Akdeniz, Karadeniz ve bağlantılı denizlerde olan tsunami servis sağlayıcısı olarak da hizmet verdiğini belirtti.


Bu denizlerde belirli bir büyüklüğün üstünde yaşanan depremin tsunami tehlikesi yaratması durumunda, bunun uyarı mesajını sadece Türkiye'deki yetkili organ AFAD'a değil, komisyona üye olan ülkelere de vermekle sorumlu olduklarını dile getiren Özener, şöyle devam etti:

"Tsunami bu denizlerde tarih boyunca olmuş. Ege, Akdeniz, Karadeniz ve Marmara'da yaşanmış tsunamiler var. Marmara'daki doğrultu atımlı fay olduğu için burada beklediğimiz tsunami özellikle deniz tabanında meydana gelecek heyelanlardan sonra olabilir. Bodrum-Kos depreminde bir tsunami gördük. Denizde yaklaşık 25 santimlik yükseklik vardı ama kıyıdan içeri 100 metrelere kadar girdi. Marmara'da da olası senaryolarımızda 2 metre 20 santimetre kadar tsunami dalgaları bekleniyor ama bu hiçbir zaman Uzak Doğu'daki depremlerden oluşan tsunamiler gibi olmayacaktır. Oradaki fayın özelliği zaten farklı. Normal ya da ters fay. Dolayısıyla oradakiler açık deniz ve mesafe uzun olduğu için dalgalar yükselerek ve çok şiddetli geliyor. Binlerce insanın yaşamını kaybetmesine neden oluyor. Marmara'da öyle bir tsunami beklemiyoruz. Dalga boyu 2 metre kadar olacaktır ama Marmara üzerinde depremden kaynaklanan zararlar, can ve mal kayıpları, tsunamiyle mukayese edilemeyecek kadar fazla olacak. Tsunaminin zararı depremden çok daha az olacak. Tsunamiyle ilgili yapılacak en iyi uyarı Marmara'da herhangi bir deprem olduğunda insanların meraklı gözlerle kıyıya dalgayı, denizi seyretmek yerine iç bölgelere doğru ilerlemeleridir. Marmara'da olacak depremden sonra tsunami dakikalar sonrasında oluşur. Fay kıyıya çok yakın olduğu için."

OVACIK'TA DEPREM RİSKİ YÜKSEK

Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye'nin sadece Marmara Denizi'nde değil, diğer yerlerinde de deprem riski olduğunu belirterek, "Hep Marmara'ya dikkati çekiyoruz ama Türkiye'nin başka yerlerinde de potansiyel deprem olabilecek yerler var. Biz Marmara'da deprem beklerken Türkiye'nin başka bir yerinde 7'nin üstünde deprem olursa şaşırmamamız lazım." dedi.


Kuzey Anadolu Fayı'nın 1939'da Erzincan depremiyle başlayan hareketinin kırıla kırıla batıya doğru geldiğini anlatan Özener, şunları kaydetti:

"1967 Adapazarı, 1999 İzmit, 1912 Şarköy Mürefte depremi. Fay üzerinde arada boşluk var. Onun dolması lazım. Bunun yanında bir de Erzincan'ın doğusunda Yedisu bölgesi var. Yedisu fayında uzun yıllardır deprem olmuyor. Ovacık fayı da suskun. Birçok yerde Türkiye'de deprem olma olasılığı var. Ancak Marmara Bölgesi'nin nüfus yoğunluğu fazla. Burada olacak bir deprem Türkiye'yi, hem nüfus hem de ekonomik kayıplar anlamında doğuda olacak bir depremden daha fazla etkileyecek."


kaynak : https://www.mynet.com/korkutan-uyari-istanbul-depremini-beklerken-baska-yerde-7-buyuklugunde-deprem-olabilir-110104354178

Bursalı, İstanbul’daki evinde çalışırken telefonunun çaldığını ve Sancar’ın “Pazar günü Ankara’ya gel, bütün gün beraber olalım, Atatürk’e gidelim” dediğini yazdı. Cumhuriyet yazarı şöyle devam etti:


“Bu yıl Türkiye’ye gelmeyecekti. Türkiye’deki siyasi gelişmelerden rahatsızlığını dile getiriyordu: ‘Ben küsüm ülkeye’… Keskin, eleştirel bakışlı gülmeyen bir fotoğrafını paylaşmıştı benimle. ‘Ruh halim bu, bunu kullanın’ demişti, o sırada Bahçeşehir Üniversitesi’nce basılan İngilizce ‘Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü’ kitabının kapağı için (Yunanca çevirisi de hazır, sonbaharda basılacak). Aziz Sancar hâlâ aynı ruh halinde! Ülkenin toplumca bölünmüş yapısı kendisini son derece üzüyor, bu duygusunu en üst düzeyde yetkililere de iletiyor ve ülkeye gelmek istemiyor.”

"SANCAR, BİLİM İNSANLARINI MOTİVE EDİCİ BİR KARAKTER"

Sancar’ın ‘küs olmasına’ rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrası Beştepe’de düzenlediği törene katıldığını hatırlatan Bursalı, “Uzun uçak yolculuğu yıpratıcıdır, sevmiyor; zaten bir de kulak sorunu yaşadı. Türkiye’den çok davet alıyor, özellikle bilimsel kongrelerde Sancar’ı görmek, dinlemek, tartışmak, sohbet etmek, ağırlamak istiyorlar. Şüphesiz ki hepsine gitmesi mümkün değil, ama bir iki önemli büyük kongrede bizim bilimcilerle buluşmasının iyi olacağını söylüyorum ona. Mesela bir kongrede Nobel’den sonra kendi alanındaki gelişmeleri ve son yaptığı çalışmaları anlatabilir. Sancar, Türkiye’de bilim insanlarını motive edici, tetikleyici bir karakter, buna ihtiyaç var. Türk bilim insanları laboratuvarında araştırmalarına sık sık misafir oluyor, üst düzey katkıda bulunuyorlar. Onlardan çok memnun” diye yazdı.

aziz-sancar-iha_16_9_1525279286-880x495

AZİZ SANCAR KİMDİR?

Aziz Sancar, (d. 8 Eylül 1946, Savur), Türk akademisyen, biyokimyager, moleküler biyolog ve bilim insanı. 1997 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Karolina Üniversitesi, Chapel Hill’de Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde Sarah Graham Kenan Profesörü olarak görev yapmaktadır. ABD Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilen ilk Amerikalı Türk olarak tanınır. Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmıştır.


Aziz Sancar'ın geliştirip ismini koyduğu “maxicell” tekniği ile buluşunu yapıp ismini koyduğu “excinuclease/excision nuclease” enzimi terimleri Oxford Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Sözlüğü’ne girmiştir.

1946’da Mardin’in Savur ilçesinde, orta gelirli çiftçi ailesinin sekiz çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Mardin’de tamamladı. Lise yıllarında futbolla ilgilendi ancak son sınıfta futbolcu olmaktan vazgeçerek yüksek öğrenimine devam etmek üzere İstanbul’a gitti.

1963 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’den 1969 yılında birincilikle mezun oldu. İki yıl Savur’da bir sağlık ocağında hekimlik yaptıktan sonra bir NATO-TÜBİTAK bursu ile önce Johns Hopkins Üniversitesi, ardından Dallas Teksas Üniversitesi’ne gitti.


Dallas’ta üniversitenin moleküler biyoloji programına ve Caude Rupert'ın laboratuvarına katıldı. Bu laboratuvarda Sancar, danışmanı Claud Rupert ile fotoliyaz olarak adlandırılan bir geni kolonlamış ve genetik mühendisliği ile bakterilerde çok yüksek oranlarda çoğaltmıştır. Bu genin kodladığı enzim, ultraviyole ışıkları ile haraplanan DNA’nın onarımını yapar. Bu buluş Dr. Sancar'ın önce yüksek lisans, ardından doktora derecesi (1977) almasını sağladı.

Sancar, 1977-1982 yılları arasında Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalıştı. Bu dönemde fotoliyaz enzimi çalışmalarına ara verip nükleotid kesim onarımı araştırmaları başladı.DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. 1997 yılından itibaren araştırmalarını Biyokimya ve biyofizik alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde Sarah Graham Kenan Profesörü olarak sürdürmektedir.

aziz2

DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdüren Sancar, 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayınladı. Sancar kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller almıştır. 2001 yılında Amerikan Kimya Cemiyeti tarafından verilen Kuzey Carolina Seçkin Kimyager Ödülü’nü almaya hak kazanan Sancar, 2005 yılında bilim dünyasının en prestijli üyelikleri arasında yer alan ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilerek bu akademiye seçilen ilk Amerikalı Türk oldu. Bu ödülü aldıktan sonra, ABD’de okuyan Türk öğrencilerine yardım etmek ve Türk-Amerikan ilişkilerini geliştirmek amacıyla eşiyle birlikte Aziz&Gwen Sancar Vakfı’nı kurarak ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde “Carolina Türk Evi” isimli bir öğrenci misafirhanesi açtı. 2006 yılında Türkiye Bilimler Akademisi'ne asli üye olarak seçildi.


Sancar, DNA’nın onarılması ile ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı Amerikalı Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. Bu üç araştırmacı 30 yıldan uzun süre birbirlerinden bağımsız olarak ve büyük oranda bakteri hücrelerinde çalışmaktadır. Sancar nükleotid kesim onarımı alanında buluşlar yapmış, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ise diğer DNA onarımı mekanizmaları olan bazı kesim onarımı ve yanlış eşleşme onarımını keşfetmişlerdir. Aydınlattıkları temel mekanizmalar daha sonra insanlar dahil olmak üzere kompleks organizmalarda da gösterilmiştir. Örneğin, nükleotid kesim onarımı bozuklukları ile deri kanserleri arasında doğrudan nedensel ilişki bulunmuştur. Sancar'a, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından verilen Nobel Kimya Ödülü Alfred Nobel'in ölüm yıldönümü olan 10 Aralık’ta düzenlenen törende verildi.

Ödül, İsveç Kralı XVI. Carl Gustaf tarafından takdim edildi. Sancar “beni ödüle götüren Atatürk'ün ve Türkiye Cumhuriyetinin yaptığı eğitim devrimidir. Dolayısıyla bu ödülün sahibi Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden Anıtkabir Müzesi’dir” diyerek Nobel Ödülü ile madalya ve sertifikasını Anıtkabir’e teslim etmiştir. Ödül, Anıtkabir’deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde kendisine ayrılan özel alanda sergilenmektedir.

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri çifte vatandaşlığa sahiptir. Biyokimya profesörü Gwen Boles Sancar ile evlidir.


ÖDÜLLERİ

ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation) Genç Araştırmacı Ödülü (1984)

Amerikan Fotobiyoloji Derneği (American Society for Photobiology) Ödülü (1990)


ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of Health) Ödülü (1995)
TÜBİTAK Bilim Ödülü (1997)

ABD Fen ve Sosyal Bilimler Akademisi (American Academy of Arts and Sciences) Ödülü (2004)

ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyesi (2005)

TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) üyesi (2006)

Vehbi Koç Ödülü (2007)

Nobel Kimya Ödülü (2015)




kaynak : https://www.mynet.com/aziz-sancar-ben-kusum-ulkeye-110104354220

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), kripto para talep edilen yeni bir dolandırıcılık yöntemi hakkında bir uyarı yayınladı. Erkekleri hedef alan yeni dolandırıcılık yönteminde, şantaj yoluyla yüksek meblağda Bitcoin fidye olarak isteniyor. Bitcoin şantaj dolandırıcılığında özellikle evli erkekler hedef alınıyor.

Sırlar için gizlilik bedeli olarak Bitcoin isteniyor
FTC’nin Tüketici ve İş Eğitimi Bölümü’nün bir üyesi olan Cristina Miranda’ya göre, dolandırıcılar potansiyel kurbanlar hakkında bilgi sahibi olduklarını iddia eden tehdit edici mektuplar gönderiyorlar. Bu bilgileri gizli tutmanın bedelini de Bitcoin olarak ödemeleri isteniyor. Ele geçen bir mektupta yazılanlar şöyle:

Karından ve diğer insanlardan sakladığın kirli sırlarını biliyorum. Bu mektubu göz ardı edebilirsin, ya da 8,600 dolarlık gizlilik ücretini Bitcoin ile ödeyebilirsin.

Takip edilemediğinden Bitcoin şantaj için kullanılıyor
Birçok gözlemci, kripto para biriminin anonim niteliğinin, bu tür suç faaliyetleri için inanılmaz derecede yararlı olduğunu iddia ediyor. Kriptoların suçta takip edilememe özellikleri, ülkelerin çoğunda mali düzenleyicilerin odaklandığı önemli sorunlardan biri. Göreceli kripto teknolojisinin yeni olması ve nasıl çalıştığına dair sınırlı bir bilgi birikimi olması, mağdurların dolandırılmasını daha kolay hale getiriyor. Bu durumda kayıp fonlarının geri alınması açısından kendilerine daha az başvuru yapılmasına sebep oluyor.


kaynak : https://kriptoparahaber.com/bitcoin-santaj-icin-kullaniliyor.html

Dünya Bankası tarafından başlatılan dünyanın ilk Blockchain tabanlı tahvili, lansmandan sadece birkaç hafta sonra 80 milyon ABD dolarına ulaşmayı başardı. Blockchain tahvillerinin bu ayın başında piyasaya sürülmesinden sonra Dünya Bankası, 80 milyon ABD doları seviyesine kadar yükseldiğini açıkladı.

Dünya Bankası’nın Blockchain tabanlı tahvili için DLT kullanılacak
İki yıllık tahvilin, yaratılış, tahsis, transfer ve yönetimi dağıtık defter teknolojisi (DLT) kullanılarak yapıldığı için dünyanın ilk Blockchain tahvili olduğu iddia ediliyor. Lansman duyurusunda, Dünya Bankası, Avustralya Commonwealth Bank’ı tahvilin düzenleyicisi haline getirdi. Bondi olarak adlandırılan bağ, Microsoft Azure platformunu oluşturan özel bir Ethereum Blockchain’i temel alır. İlk yatırımcılar arasında Commonwealth Bank, First State Super, NSW Treasury Corporation, Northern Trust, QBE, SAFA ve Victoria Treasury Corporation bulunuyor.

Dünya Bankası Blockchain teknolojisini birçok alanda kullanacak
Ayrıca resmi duyuruda, Commonwealth Bank ve Dünya Bankası’nın, yaşam döngüsü boyunca tahvile ilgi duyan daha fazla yatırımcıyı memnuniyetle karşılayacağı belirtiliyor. Bu tahvil Dünya Bankası’nın Blockchain teknolojisinin potansiyelinden yararlanma çabalarının bir parçası. Dünya Bankası ayrıca Blockchain Innovation Lab aracılığıyla arazi yönetimi, tedarik zinciri yönetimi, sağlık, eğitim, sınır ötesi ödemeler ve karbon piyasası ticareti gibi çeşitli konularda teknolojinin uygulanmasını araştırıyor.


kaynak : https://kriptoparahaber.com/dunya-bankasinin-blockchain-tabanli-tahvili-80-milyon-dolara-yukseldi.html

Dünyaca ünlü Nestle firması Blockchain teknolojisini kullanarak yiyecekleri çiftlikten mağaza rafına kadar takip etmeyi amaçlıyor. Walmart tarafından yönetilen ve IBM‘in Blockchain teknolojisine dayanan 10 şirketten oluşan bir topluluk olan Food Trust, 50 farklı kategoride 1 milyon gıda ürününü izleyecek.

Nestle Küresel Tedarik Zinciri Başkanı Chris Tyas konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Biz rakibiz, evet, ama tüketicilerin güvenini sağlamak için birlikte çalışıyoruz. İnsanlar, oldukça haklı olarak bebeklerine verdikleri yiyeceklerin içeriğinin nereden geldiğini bilmek ister. Güvenin bir anlam ifade ettiği bir ürün istiyoruz.”

Washington Post’un haberine göre, maruldaki koli basili salgını, Mart 2018’in ortalarında başladı ve 32 eyalette yaklaşık 200 kişinin hastaneye kaldırılmasına ve 5’inin ölümüne oldu. Haziran 2018’de FDA salgını, koli basilinin kaynağını, Yuma Arizona’daki bir kanaldan suya kadar takip ettikten sonra ilan etti. Bu süreçte hafta sonu geri çağırma süreçlerinin aksine, Food Trust tek gıda numuneleri için 2.2 saniye gibi kısa bir süre için nasıl bir reaksiyon verdiğine dair testleri gerçekleştirdi.

Nestle bu olayı tüketici güvenini artırma ve satış kaybını önleme aracı olarak görüyor. Dünyaca ünlü firmanın yakın zamanda güvenliği sağladığı takdirde teknolojiyi tüm ürünlerine kanalize edebileceği söyleniyor.


kaynak : https://uzmancoin.com/nestle-blockchain-test/

Popüler bir ekonomist ve Bitcoin yatırımcısı olan Tuur Demeester, Bitcoin’in yıl sonuna kadar daha düşük fiyatları görebileceğini ancak Çin’in ona yardım edebileceğini belirtiyor.

Tuur Demeester: “Bitcoin yıl sonuna kadar düşüşünü sürdürebilir.”
Bu yıl için 22.000 ile 60.000 dolar arasında değişen Bitcoin fiyat tahminlerine rastlayabilirsiniz. Bununla birlikte Tuur Demeester, bir numaralı kripto paranın yıl sonuna kadar düşüşünü sürdürebileceği konusunda uyarıyor. Demeester, bunlara rağmen Çin’in Bitcoin’e yardımcı olabileceğini söylüyor. Birçok kişi Haziran ayındaki 5.700 dolarlık seviyenin Bitcoin için bir dip olduğunu öne sürerken Demeester, Bitcoin’in Blockchain üzerindeki aktivitenin hala şu anki değerlemesini desteklemediğini savunuyor.

Bitcoin’i ilk kez 2012 yılında 5 dolarken bir yatırım olarak öneren Demeester, yazdığı son makalede 7 ay boyunca Bitcoin madenciliğinin kârlılığının yüzde 90 oranında düştüğüne dikkat çekiyor. Daha sonra Demeester, madencilerin bu nedenle işletme giderlerini karşılamak amacıyla madencilik ödüllerinin büyük bir kısmını satmaya zorlandıklarını vurguluyor.

“Kurumlar bir yatırım olarak Bitcoin tutmuyorlar.”
Demeester, daha sonra ABD’de bir Bitcoin ETF‘sinin onaylanması için gelecek yıla kadar beklemek zorunda kalacağımızı tahmin ediyor. Bu yıl Bitcoin için kurumsal ilgide güçlü bir artış olduğunu kabul etmesine rağmen bu ilginin çoğunun ticaret şirketleri ve piyasa yapıcılardan geldiğini belirtiyor. Diğer bir deyişle, bu kurumlar bir yatırım olarak Bitcoin tutmuyorlar, daha çok volatiliteden ya da piyasa yapma yoluyla para kazanıyorlar. Demeester, açıklamalarına şunları ekliyor:

Yatırım fonları ve emeklilik fonları gibi uzun pozisyon almaya eğilimli olduğu bilinen kurumlar, mevcut saklama hizmetlerine güvenemedikleri için yatırım yapmaya hazır değiller.

Çin Yuanı bu yıl fazlaca değer kaybetti
Demeester, bu yıl fiyatlarla ilgili olumsuz görüşlerinin yanı sıra bir fiyat artışını tetikleyebilecek bazı olumlu gelişmelerden de söz ediyor. Bunlar arasında Çin Yuan’ının bu yılki değer kaybının bir sonucu olarak Bitcoin’e akan yeni bir Çin sermayesi dalgası olasılığını vurguluyor. Ülkedeki sermaye kontrollerinden ötürü Bitcoin, bazı insanlar tarafından sermayeyi ülke dışına çıkarmak için kullanılan cazip bir seçenek.


kaynak : https://kriptoparahaber.com/tuur-demeester-cin-bitcoin-fiyatinin-dususunu-durdurabilir.html

Şirketin değerlemesini 14 milyar dolara ulaştıracak bir halka arz için hazırlanan kripto para madenciliği devi Bitmain, 2018'in ilk çeyreğinde kâr oranlarında rekor kırdı.

Fortune’da yer alan habere göre en büyük kripto para madencilik şirketi olan Bitmain’in eş-CEO’su geçtiğimiz günlerde Hong Kong’da ya da yurt dışı bir piyasada ABD Doları cinsinden hisse senetleriyle bir halka arz gerçekleştirme planları olduğunu açıkladı. Halka arz, Sequoia Capital ve IDG Capital gibi erken yatırımcılara nakit çıkışı fırsatı verecek.

Şirkete yakın bir kaynak planlanan halka arzdan önce Bitmain‘in mali durumunu içeren bazı bilgiler paylaştı.

Yapılacak yeni fonlama, Bitmain’in değerini 14 milyar dolara ulaştıracak. Şirketin son değerleme raporundaki rakam 12 milyar dolardı. Bu değerlemede yüzde 16.6’lık bir artış anlamına geliyor.

Verilerin en çarpıcı olanı Bitmain’in 2018 yılının ilk çeyreğine net kârının 1.1 milyar dolar olması. Şirketin yıl boyunca net kârının ne olacağına ilişkin bir tahminde 2 ila 3 milyar dolar arasında bir rakamdan söz ediliyor.

Bu arada Bitmain’in kurucu ortağı ve eş-CEO’su olan Jihan Wu, geçtiğimiz hafta yayınlanan Fortune’un “40 yaş altı 40” listesine girmişti.


kaynak : https://uzmancoin.com/bitmain-kar-rekor/

Devlete bağlı kalkınma bankalarından oluşan bir konsorsiyum, Blockchain teknolojisinin uluslararası işlemlerde ne gibi faydalar sağlayabileceğini araştırıyor.

Yeni yayınlanan bir basın duyurusuna göre Rusya‘daki Vnesheconombank, Brezilya Kalkınma Bankası, Hindistan İthalat-İhracat Bankası, Çin Kalkınma Bankası ve Güney Afrika Kalkınma Bankası Blockchain teknolojisinin hangi alanlarda kullanılabileceğini araştırmak için bir anlaşma imzaladılar.

İsmini verdiğimiz bankalar, bulundukları ülkenin ekonomik gelişimine katkı bulmak için kuruldular. Ayrıca bu bankaların bulunduğu ülkelerin de BRICS ülkeleri olduğunu görebiliyoruz: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika.

Vnesheconombank’in kıdemli yöneticilerinden olan Mikhail Poluboyarinov yayınlanan basın duyurusunda BRICS ülkelerindeki bu kalkınma bankalarının “çeşitli alanlarda” işbirliği yaptıklarını söyledi.

Poluboyarinov’a göre Blockchain teknolojisiyle ilgili yapılacak olan araştırmalar bu teknolojinin genel olarak nasıl kullanılabileceğiyle ilgili olacak:

“Bu yeni ortak çalışma Rus ihracatçılar, sanayi alanındaki büyük çaplı proje operatörleri için yepyeni fırsatlar doğuruyor. BRICS ülkelerindeki bankalar bu anlaşmayla birlikte yeni teknolojilerin altyapısal finans gibi alanlarda nasıl kullanılabileceklerini araştıracaklar.”

kaynak : koinbulteni.com

23 Temmuz tarihinde yapılan resmi bir açıklamaya göre, Google, müşterilerine blockchain kullanarak  fintech ve bulut hizmeti çözümleri sunan teknoloji devleri arasına katıldı.

Google yaptığı duyuruda firmanın iki blockchain odaklı firma olan Digital Asset ve BlockApps ile ortaklık imzaladığı ve bu firmalarla beraber Google’ın Bulut Platformu (GCP) üzerinde yeni dağıtık cüzdan teknolojileri sunacaklarını açıkladı. Sunacakları yeni teknolojilerin amacı kullanıcıların, ”müşterilerin dağıtık cüzdan teknolojisi çerçevelerini kullanabilecekleri yöntemleri” keşfetmesi olacak.

Digital Asset isimli firma genel olarak fintech endüstrisi için dağıtık cüzdan yazılımı sağlarken, BlockApps ise merkeziyetsiz uygulamaların piyasaya sürülmesi için gerekli blockchain platformunu sağlıyor.

23 Temmuz tarihinde yapılan resmi bir açıklamaya göre, Google, müşterilerine blockchain kullanarak  fintech ve bulut hizmeti çözümleri sunan teknoloji devleri arasına katıldı.

Google yaptığı duyuruda firmanın iki blockchain odaklı firma olan Digital Asset ve BlockApps ile ortaklık imzaladığı ve bu firmalarla beraber Google’ın Bulut Platformu (GCP) üzerinde yeni dağıtık cüzdan teknolojileri sunacaklarını açıkladı. Sunacakları yeni teknolojilerin amacı kullanıcıların, ”müşterilerin dağıtık cüzdan teknolojisi çerçevelerini kullanabilecekleri yöntemleri” keşfetmesi olacak.

Digital Asset isimli firma genel olarak fintech endüstrisi için dağıtık cüzdan yazılımı sağlarken, BlockApps ise merkeziyetsiz uygulamaların piyasaya sürülmesi için gerekli blockchain platformunu sağlıyor.

 
Yapılan açıklamada ”Ortaklarımız ile önümüzdeki ’18’ öncesi daha iyi bir bulut platformu kuracağız” ibaresi geçmekte. Burada vurgulanan ’18’, Google’ın Bulut Platformu 18 isimli konferansının kısaltması olarak kullanılmakta olup,  buna ek olarak firma, bu yılın sonlarına doğru müşterilerin GCP uygulama mağazasında Hyperledger Fabric ve Ethereum protokolleri için olan açık kaynaklı entegrasyonları deneyebileceklerini vurgulamakta.

Computerworld kaynağının 23 Temmuz tarihli haberine göre, Digital Asset CEO’su Blythe Masters, geliştirilmekte olan çözümün ”DLT uygulamalarının gelişiminin önünde duran teknik bariyerleri” azaltacağını belirtti.

Google bu yeni ortaklık sayesinde, merkeziyetsiz uygulamalar için kendi blockchain platformlarını duyuran Microsoft, IBM ve Oracle Amazon Web Services (AWS) gibi yüksek profilli teknoloji devlerinin arasına katılmış oldu.

E-ticaret devi Amazon‘un bulut teknolojileri kanadı Amazon Web Services (AWS) kendi web sitesinde 18 Nisan Çarşamba günü yayınlanan blog gönderisinde, kullanıcıların ”sadece birkaç tık ile” Ethereum ve Hyperledger uygulamaları geliştirmesini sağlayacak yeni şablonları hizmete sunduğunu bildirmişti.

Mart ayında Google kripto para birimleri ile ilgili bütün reklamları Haziran 2018 tarihinde yasaklayacağını belirtmişti.  Google o tarihlerde yasak konusunda şu açıklamayı yapmıştı:

“Politikalarımızı kullanıcıları finansal ürünlerin ve hizmetlerin riskleri konusunda bilinçlendirecek, onları zararlı veya aldatıcı uygulamalardan koruyacak şekilde tasarlıyoruz. Bu politikamız doğrultusundaki finansal ürünlerin ve hizmetlerin, kripto para veya para yönetimi-yatırımını da kapsadığını düşünüyoruz.”

Ancak yaklaşık 1 gün önce 23 Temmuz tarihinde, Coinbase platformu Google üzerinde başarılı bir şekilde reklam verdiklerini açıklamıştı.

8 Temmuz tarihinde, Google kurucu ortağı Sergey Brin, kendisinin bir Ethereum madencisi olduğunu açıklamıştı. Fas‘ta yapılan Blockchain Zirvesine konuşan Brin, Ethereum madenciliğinin bir tür hobi olduğunu ve kripto para birimlerinin de kafa karıştırıcı olduğunu ifade etmişti.


kaynak : koinbulteni.com

ico fiyatı : https://icodrops.com/hero/ 4Usd
grafik: https://coinmarketcap.com/currencies/hero/


şu fiyatlara bakarmısınız adamlar milletin eline ne kadar güzel verdiler o coinleri ve bu adamlara herhangi bir yaptırım yok 4 usd den topla 10 cent ancak yapıyor bu piyasanın kötü yanı da bu ya

Bitcoin fiyatı, hafta başında düşük seviyelerden yukarı doğru kırıldığından bu yana 7400’ün üzerinde işlem görüyor.

Peki bu ne anlama geliyor?

Forbes’a konuşan sosyal ticaret platformu eToro’nun kıdemli piyasa analisti Mati Greenspan, “Son birkaç gündür fiyat hareketleri gerçekten de cesaret verici. Yükseklerde bu tür bir konsolidasyon çok olumlu bir işaret fakat yükselişin devam ettiğini teyit etmeden önce birkaç anahtar seviyeyi geçmemiz gerekiyor.” diyor.

BitBull Capital’in CEO’su Joe DiPasquale, “Bitcoin şu anda arafta. Boğalar ve ayılar arasındaki dengede asılı durumda.” yorumunu yaptı.

Son olarak Cryptopatterns’in yayıncısı Jon Pearlstone ise “Bitcoin’in 7000’e yeniden ulaşma ve 7200 ile 7600 arasında konsolidasyon yeteneği boğa işaretleridir. Mevcut hareketin oluşturduğu boğa bayrağının devam eden bir model olmasından dolayı BTC’nin bu aralıkta kalmasını beklemiyoruz. BTC’nin trendinin gücünü izlemek için önemli hedefler eğer yukarı yönlü bir hareket görürsek 8000 ve aşağı yönlü bir kırılma yaşarsak 6450 dolardır.” şeklinde konuştu.


kaynak : uzmancoin.com

Bulut madencilik hizmeti HashFlare, gelir yaratmada yaşanan zorluklardan dolayı madencilik hizmetlerini durdurduğunu ve mevcut SHA-256 sözleşmeleriyle ilişkili donanımı kapattığını açıkladı.

HashFlare, 2013 yılında bir bulut kripto para madencilik hizmeti olarak ortaya çıkmıştı. Bulut madencilik sisteminde kullanıcılar, hizmet sağlayıcısına ait donanımın madencilik gücünün bir kısmını satın alır. Hizmet sağlayıcısı kullanıcısı için donanımı yapılandırır, çalışma süresini ayarlar ve madencilik için en verimli, en güvenli havuzları seçer.

Madencilik operasyonunu durdurma kararının şirketin piyasadaki dalgalanmalardan ötürü kâr elde etmede yaşadığı zorlukların bir sonucu olduğu bildiriliyor. HashFlare’in açıklamasında bir aydan uzun bir süre boyunca sözleşme ödemeleri miktarı hizmet ücretlerinden daha düşüktü ve bu kullanıcı bakiyeleri için sıfır tahakkukla sonuçlandı. Ödemeler, üst üste son 28 günde bakım maliyetlerinden daha düşüktü.

Şirket tarafından yapılan açıklamada, “Ortaya çıkan problemi çözmek için her türlü çabayı sarf ettik. Örneğin, bakım ve elektrik harcamalarımızı azaltacak çeşitli teknik çözümler düşündük. Bitcoin madenciliği, kârsız olmaya devam ettiğinden SHA ekipmanlarını kapatmamız gerektiğini ve aktif SHA-256 sözleşmeleri için madencilik hizmetini saklı tuttuğumuzu bildiririz.” denildi.

Bu arada dün dünyanın en büyük çip üreticisi TSMC, akıllı telefon ve kripto para madenciliği alanlarında büyümenin azalması nedeniyle yıllık gelir ve sermaye harcama tahminlerini düşürdü. Nvidia, Apple ve Qualcomm gibi teknoloji devleri için çip üreten şirket, yıllık gelirdeki büyüme tahminini yüzde 10’un altına indirdi.


kaynak : uzmancoin.com