kutsal kitaplardaki cennet kavramı indiği toplumun mahrum kaldığı şeyleri içeriyor.
Zaten böylede olması gerekir.Arabistan çölünde 1400 yıl önceye yaşayan insanları düşünün. bu insanın suyu,ırmağı,pınarı,serin bir köşk,lezzetli bir bal, çeşit çeşit sulu sulu meyve istemesinde ne istesin hemde meyveler yattığın yerden dalına uzanıp koparabileceğin kadar uzaklıkta ?
Eğer Rab, teşbih yapmasa insanoğlunun daha önce hiçbir şekilde deneyimlemediği bir şeyi nasıl anlatabilirdi ki?
Bu konudaki kişisel görüşüm(aslında hiçbir önemi yok bunun) Cennet diyarının yapılan tüm benzetmelerden farklı olacağını düşünüyorum.
Nasıl tarif edebilirim bilemiyorum ama Ameliyat için anestezi almıştım.Ameliyat esnasında kendimi bir insan olarak değilde kendi vücudumdaki bir kan hücresi olarak hissettim.Damarlarda akıyordum resmen başka bir alemdeydim.
-ulan kafayı bulmuşsun sen demeyin.Evet kafayı buldum sanırım ama o anki hislerim başkaydı.
Başka bir evrende gibiydim evren bile değil bir tür sürekli hal durumu.yaşıyormuydum yoksa süzülüyormuydum bilemiyordum.
fiziksel boyutun dışında bir yaşamın olabileceği telkinini içimde hissettim.
ANESTEZİYE MARUZ HERKEZ BU TÜR ŞEYLER HİSSETMEZ.
ölümden sonraki yaşamı kabul etmek bence gayet mantıklı, kendimi düşünüyorum, 10 saniye sonra ölebilirm. ne yani 40 küsür yıldır yaşıyorum, birden yok mu olucam? beeen
mesela forumdan banlanırsak yok mu oluyoruz?
Doğmadan önce zaten yoktun. Evrenin yaşı 14 milyar yıl bu sürenin %1'inde bile yoksun ki. Öldükten sonraki hayata inanman da buna benzer. Ölümden sonrasını kabul etmemek mantıklıdır.
Ölümden sonrasını kabul etmemek sözü mantıklı görünsede gerçek ve doğru bir sözmüdür ?
Nasıl var olduğumuzu bir kenara bırakıyorum.
Ama şu sorunun cevabı çok önemli.Gıdım gıdım ilerleyen insanoğlunun evrimsel sürecinde küçücük bir zaman diliminde nasıl olduda birden komplike makineler yapmaya başladık ?
bu sorunun cevabını veremediğimiz sürece hiçbir cevap mantıklı olmayacaktır.