şimdi bahsettikleri içi boşaltılmış milli şuur hakikati ozaman gerçekleşti. dünyaya kafa tutabilmesi için halkı bilinçlendirdi. olgunluğa eriştirdi. en sonunda da başarılı oldu.
benim milletimi sarayın gafletinden kurtarıp özgürlüğe kavuşturdu.
özgürlüğe kavurşturmakla kalmadı sarayın monarşistlerinin elinde olan yönetimi halkına geri verdi.
savaştan ve borç batağından çıkan devleti o bahsedilen muhasır devletler seviyesine ulaştırabilecek şekilde devrimler gerçekleştirdi. ülke kendisine gelmeye başladı. rahat bi nefes aldı.
sevmeyen birkaç arkadaşım var. sebebini sorduğum zaman anladığım kadarıyla;
Osmanlı devleti şeriat ile yönetilen bir devletti. Atatürk ise dini en önde tutmuyordu. onların kafasına göre Atatürk dinsiz. dindar Osmanlı'yı yıktı yerine dinsiz Türkiye'yi kurdu.
Arap alfabesini değiştirerek ülkeyi cahil etti
buna zaten çok gülüyorum ülke sanki ondan önce bilim ilim cennetiydi. Bunu da zamanları karıştırdıkları için söylüyorlar. Vahdettin dönemini sanki Fatih, Yavuz, Kanuni dönemi gibi düşünüyorlar.
Dindarları astı diyorlar ondan sevmiyorlar. Asılan dindarlar dini kendi çıkarları için kullanarak isyan çıkaran dindarlar hocalar şimdinin Fetösü gibi bunu düşünmek istemiyorlar.
Tarikatları kapattı. Elimde imkan olsa ne sülaymancıları bırakırım ne ensar vakfını ne de geçmişteki fetöcüleri hiç bir tarikat bırakmam bu ülkede.
ha bide en sevdiğim savaşta kazandı da sanki sadece O mu savaştı mantığı var. onu konuşmaya bile gerek yok.
bazı karaktersizler öylesine ileri gidiyor ki Atatürk'ün annesine bile dil uzatabiliyorlar.
bu şekilde konuşan kadınları özellikle İran'a 1 yıllık geziye göndermek gerekiyor. 1 yıl bile kalamazlar orada.