Dünya tarihine şöyle bir baktığımızda, dünyanın oluşumundan bugüne kadar gelen süreç içerisinde aydınlanmamış, karanlık kalan birçok dönemin olduğunu görürüz. Pozitif bilimlerin gelişmesiyle, insanlığın varoluşundan önceki dönemleri bile bir takım bilimsel araştırmalar sayesinde keşfedebiliyor olmamıza rağmen, araştırmaların daha da ileri boyutlara taşınması ve yeni keşiflerin artmasıyla birlikte, daha önce bildiklerimizin doğruluğu her geçen gün tartışılır hale gelmekte. Bugün insanlığın bilgi birikimi, yine insanlığın bugüne kadarki yapmış olduğu keşif ve araştırmalarından elde ettiği sonuçlardan ibaret. Ancak ne kadar da şu anda karanlıkta duran, daha öğrenemediğimiz birçok bilgi mevcut ise de, bugüne kadarki öğrenebildiklerimizden çıkarabileceğimiz yegane sonuç, sürekli ileriye gittiğimizdir kanaatindeyim.
Kripto paraların ortaya çıkması da şüphesiz bu gelişmenin bir ürünüdür. İnsanlık tarihinde, avcı-toplayıcı topluluklar, hayatını sürdürebilmek adına ihtiyacı kadar avlanıyor ve ihtiyaçlarını doğadan karşılıyordu. Zamanla yerleşik hayat düzenine geçen insanlık, ihtiyacından fazlasını üretmeye ve bunu çeşitli doğal felaketler sonucunda üretimin gerçekleşemeyeceği zamanlar için depolamaya saklamaya başladı ve oluşturulan üretim fazlası, topluluk liderlerinin kontrolü altındaydı. Yaratılan bu üretim fazlası ayrıca, toplulukların kendi aralarında gerçekleşen toprak, servet ve güç mücadeleleri için harcandı. İnsanlığın özellikle yerleşik hayat düzenine geçmesiyle birlikte aynı zamanda çeşitli değiş-tokuş ürünlerine ihtiyaç doğdu. Bu değiş-tokuş ilk başlarda aynı değere sahip farklı malların takas edilmesi çerçevesindeydi. Topluluklar arasında gerçekleşen mücadeleler, ayrıca topluluklar arasında rekabet oluşmasına da sebebiyet vermiştir. Varlığını sürdürmekte güçlük çeken topluluklar, diğer toplulukları yağmalama yoluna gitmiş; toplumların emekleri güvence altında olmaktan çıkmıştır. Bu da zamanla güvenli pazarların oluşması ve devletli topluma geçişe sebep olmuştur. Devletli topluma geçiş ile birlikte de bilim ve teknoloji daha da ileri boyutlara ulaşmış; çeşitli yeraltı kaynaklarını çıkarma imkânı doğmuştur. Ticaretin ve dolayısıyla finansal sistemlerin ilerlemesiyle, çeşitli değiş tokuş ürünleri ortaya çıkmış veya değerli madenlerin değiş-tokuş ürünü olarak kullanılması yoluna gidilmiştir. Ve süreç günümüze kadar sürekli bir gelişmeyle gelmektedir. Yani özetle; süreç ilerledikçe yeni ihtiyaçlar doğmuş ve bu ihtiyaçlar çerçevesinde gelişme ve ilerleme sürmüştür. Ve bu ilerleme tarih devam ettikçe gerçekleşecektir.
Bitcoin ve kripto paralara da bu yaklaşımla bakmak ve tarihsel olarak değerlendirmek daha doğrudur. Burada kripto paraların hangi ihtiyacı karşıladığı ve neden ortaya çıktığı meselesine girmek istemiyorum. Zira bu konuda birçok yazı ve değerlendirme hali hazırda mevcut. Ancak belirtmeliyim ki; mevcut her sistemin kendini koruma gibi bir meselesi vardır. Ve bu mevcudu koruma mücadelesi de yine o mevcut sistem üzerinde çeşitli çıkarları olan kişi veya kuruluşlar eliyle gerçekleşmektedir. Buna tarihte, kabile liderleri, hükümdarlar, padişahlar, krallar; günümüzde de tekelleşmiş şirketler vs. örnek gösterilebilir.
Yeni olan her zaman mevcut olana büyük bir muhalefet niteliği taşır ve mevcut tarafından sürekli karalamalara maruz kalır. Kripto paralar ve bitcoin şu anın ihtiyacına tam manasıyla cevap veremeyebilir mi? Evet veremeyebilir. Kripto paralar ve bitcoin çökebilir mi? Evet gayet tabi çöke de bilir. Kripto paralara yapılan karalamalar nereden geliyor ve bunların çıkarları nelerdir? Bunu çok dikkatli incelemeliyiz. Kanaatimce Bitcoin’e yatırım yapanın ileride yüzü çok gülecek. Zira tarih, yeni olanın eskiyi daima ezmesinden ibarettir.
