Ahh nerede o eski karlar kışlar ! Zamanında kar bir yağardı ama öyle böyle değil akşamdan bi başlardı sokak lambalarının o sapsarı ışığının altında insanı değil kalpleri üşütürdü o yavaş yavaş yağan kar. Evin sobası harlaya harlaya yanar gece tavanda ateşin tonları ahenkle dans ederdi. Öğrencilik yıllarında kulağın kalktığında anons sesinde olurdu ilk ve orta dereceli eğitim öğretim hayatına bir iki gün allah ne verdiyse artık duymak için can atardık.Bazen bu tatil okula varınca olurdu bazen yarı yoldan dönerdik.Akşam oldumu sobanın fırınına tepside patates soğan tavuk konulur bununla akşam yemeği yapılırdı. Soyulan mandalinanın kabukları doğal oda parfümü yerine geçerdi. Evin direği reisi babalarımız ellerinde çoğu zaman kestane poşeti ile gelirdi. Mutluluk o zamanlarda bu kadar basitti. Bir kış ayında istemsizce kar yağmaya başlayınca mutluluk zincirleri sarar sarmalardı her köşemizi.
Şimdi öyle mi kar yağmadan aman kar lastiğini taktıralım aman aküyü kontrol ettirelim. aman fazla yağmasın üşümeyelim. Sabah kalkınca ulan yine mi kar yağdı bu havada nasıl işe gidilecek be gibi homurtular. Çok birşey istemiyorum be dönelim o günlere tavanda akseden ateşin dansını izleyerek uyuyalım be...
https://www.youtube.com/watch?v=JCJdkupyRJ8 her nekadar yağmur barındırsa da kapatalım günlük karmaşaya ve Mehmet Erdem'in dediği gibi :
Haydi gel gidelim eski günlere
Bak herkes çok mutlu
Ne gerek var kedere ...