|
July 10, 2019, 11:01:48 AM |
|
Hayatı boyunca kontrgerillanın tetikçiliğini yapmış, katliamlar planlamış ve hayata geçirmiş bir tescilli faşist olan Muhsin Yazıcıoğlu, daha cesedi bile bulunmadan düzen siyasetçileri ve burjuva medya tarafından “kahraman” ilan edildi, göklere çıkarıldı. Yaşamı boyunca hemen her karanlığın arkasındaki bir isim olarak adını tarihe yazdıran BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, yaptıklarının hesabı sorulamadan hayatını kaybetti. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu kadar övgüye mahzar olması şaşırtıcı olmamalıdır. Kanlı icraatları göz önüne alındığında, sergilenenin sermaye devleti tarafından bir “minnet borcu” olduğu anlaşılmaktadır. Zira kendisinin “Ergenekon şeması”nda yer aldığı, 12 Eylül’den önce başında olduğu Ülkü Ocakları üzerinden sayısız cinayet ve katliamda rol oynadığı, Hrant Dink cinayetinde önemli bir yerde durduğu biliniyor. “Ergenekon şeması”nda yer alan herkesi asıp kesmeye meraklı olan, başta AKP yanlısı basın olmak üzere burjuva medyanın, birden bire Muhsin Yazıcıoğlu’nun ne değerli bir siyasetçi olduğunu keşfetmesinin başka nasıl bir açıklaması olabilir!? Peki, kimdir Muhsin Yazıcıoğlu ve ayak izlerinin geçtiği yerlerde hangi kan gölü birikmiştir? 1992’de MÇP’den (sonraki adıyla MHP) ayrılan Muhsin Yazıcıoğlu ve Ökkeş Kenger Büyük Birlik Partisi’ni kurdular. Muhsin Yazıcıoğlu, birçok faşist katliamın bizzat sorumlusu olan Ülkü Ocakları’nın 1980 öncesi Genel Başkanı, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın yakın arkadaşıdır. Ökkeş Kenger ise, 19 Aralık 1978 günü, bir sinema salonuna attığı bombayla Maraş katliamının ateşleyicilerindendir. Kenger, daha sonra soyadını Şendiller olarak değiştirip MHP’den milletvekili olarak TBMM’ye girmiştir. Yazıcıoğlu, Bahçelievler katliamına (Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesi) katılan ülkücülerin hepsini tanımakla kalmayıp, Haluk Kırcı’ya kaçak yaşadığı yıllarda para yardımında bulunmuştur. Abdullah Çatlı, 1978’de Balgat katliamı sanıklarından Mustafa Pehlivanoğlu ile birlikte yakalandığında, ilgili emniyet birimini arayarak, “Bu size son ihtarım. Abdullah’ı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatacağız” diye tehdit etmiş ve gerçekten de Demirtepe Köprüsü’ne bomba konulmuştur. Polis bombayı patlamadan etkisiz hale getirmiş, arkasından da Çatlı serbest bırakılmıştır. Yazıcıoğlu Sivas katliamında da başroldedir, Sivas’a giderek bizzat katliamı örgütlemiştir. 1978’de ülkücü Baki Yeşiloğlu`nun öldürülmesinden sonra Balıkesir Cezaevi’nde çıkan isyan üzerine de Muhsin Yazıcıoğlu, “bunun öcü alınmalıdır” der. Cezaevinde isyan çıkar ve iki-üç kişi öldürülür. Ülkücülerin burnu bile kanamamıştır. Yazıcıoğlu’nun bir yığın soygun ve gasp olayı örgütlediği, gerekli silahları temin ettiği, sonra kullanılmış “pis silahlar”ın taşraya sevkini sağladığı da bilinmektedir. Yazıcıoğlu aynı zamanda partisinin yayın organında, kendisini eleştiren gazetecilere, “Onları gecenin karanlığında ya da gündüzün aydınlığında ansızın bir sürpriz bekliyor…” gibi tehditler yayınlamaktan çekinmeyecek kadar rahattır. Bu aynı rahatlık Hrant Dink’in gün ışığında öldürülmesine kadar uzanmaktadır. Kırcılar’ın, Çatlılar’ın, Erhan Tunceller’in koruyucusu ve kollayıcısı… Bahçelievler, Sivas katliamının örgütleyicisi, azmettiricisi… Maraş katliamının sorumlularından Ökkeş Şendiller’in ülküdaşı… Hrant Dink’in eşinin ifadesiyle, bebekten katil yaratanların hocası… Çatlı için, “Kaçmayıp mahkemeye çıksaydı beraat ederdi. Birçokları gibi şimdi Meclis’te olurdu” derken kendi durumunu anlatması…
|