Mustafa Kemal Atatürk öldükten sonra siyasetçiler adamın vefadına üzülecekleri yerde başa geçmek için birbirleri ile koltuk kavgasına giriştiler. Yine o dönemlerde bir çok sahte tarih kitabı yazıldı ve sadece koltuk kaygısı güden bu siyasetçiler hiçbir şey yokmuşcasına mecliste toplumu sömürmeye devam ettiler. Bugün ülkemizde yaşanan Kürt sorunu (Kürt irredantizmi) özgürlükçü bir hareket değil, tam tersine aşırı sağ bir harekettir. Buradaki çözüm çok basitti ama siyasetçiler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızdığından beri ki bu sızma süreci 1960lardan itibaren FETÖ ile başlamıştır, %10 Kürt oyu için bizi temsil etmesi gereken insanlar %85’lik Türk toplumunu temsil etmek yerine %15’lik etnikleri temsil etmeye devam ettiler. Bu, demokrasi denilen sistemin aşırı manipulatif ve sorunlu olduğu anlamına geliyor. Demokratik sistemde bir ülkeyi işgal etmek isterseniz, dincileri ve etnik grupları aynı çatı altında toplamak çok kolay oluyor çünkü her iki grubun da tek amacı toplumu daha heterojen bir hale getirmek. Bir dincinin önemsediği tek şey toplumda o dine mensup insan sayisinin artmasıdır, bu onun için bir cihattır. Bir etnik için ise toplumdaki etnik sayısının artması bir zaferdir, ülkenin yerlisi için ise işgaldir. Biz Kürtlerle büyük oranda aynı kültüre sahip olup, biraz eğitimle herkesi bu külture adapte edebilecek durumdayken, bu paradan başka hiçbir şey düşünmeyen kukla siyasetçiler bunu bir sorun haline getirdi. Bir önceki belediye seçimlerinde bile ülkenin Cumhurbaşkanı teroristin mektubunu okudu. Bugün ise Ekrem İmamoğlu sadece %10’luk Kürt oyu için sürekli olarak HDP ile yakınlaşıyor. Bizi cepte mi sanıyorlar? Ya da gerçekten bu siyasetçilerin cebinde misiniz arkadaşlar? Parti tutar gibi takım tutmayın, tek kurtuluş yolu milliyetçiliktir ve bu olaylar siyasi olarak çözülemeyecek gibi duruyor.
Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı?
Siyasetçilerin uzun zamandır sadece etkniklere göre şekil alması demokrasinin kötü düzeninden kaynaklı bir durum. Demokrasi Türkiye gibi yarı-gelişmiş toplumlarda değil, tam-gelişmiş olan toplumlarda bile zar zor çalışıyor çünkü insanları mass-media ile manipule etmeyi çok iyi biliyorlar. Bugün Netflix diye bir platform var, kimsenin hakkını yememek için lisanslı takılalım, parasını ödeyelim diyorsun ama tam bir propaganda aracı sanki her dizide bir tane homoseksuel ya da zenci olmak zorundaymışcasına. Herifler adil gözükeceğiz, propaganda yapacağız diye zenci olmayan ülkenin dizisinde bile mutlaka bir zenci oynatıyor. Bu tür yapay oluşumlar bana pek de tat vermiyor bu nedenle iptal edin gitsin. Bir dizide aynı anda dul, yetim, gay, papaz, feminist, travesti, homoseksuel, lezbiyen, zenci, asyalı, uyuşturucu bağımlısı, single mom nasıl olabilir. Hangi hayal ürününun eseri bu?
Peki ya televizyon kanalları? Penguen belgeleselini bırakın bir tecavüz haberini bile söyleyemez oldular ama her gün onlarcası olmuyor mu?
Sık sık gördüğümüz, üç beş yaşındaki çocuklara tecavüz edenlerin yaşatılması insaniyet midir?
İnsaniyet dedikleri şey sadece etniklerin şımarması için verilen haklar mıdır? Bu insaniyet, fakire, yetime, dula, şehide, gaziye hiç mi uğramaz da onları kimse umursamaz.
Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür.
Bu ortak düşünce forumda bile sağlanamıyor çünkü biri sadece daha önce Almanya’ya gittiği için sınırları kaldıralım diyor. Bizim dedelerimiz bu sınırlar için öldü, bu sınırları kaldırdığın anda butün Kuzey Afrika ve Orta-Doğu kendi çölünde değil, bizim güzel sahilimizde yaşamak isteyecek aynı bugün olduğu gibi. Bu ülke 82 milyon nüfusuyla dedelerimizden bize miras kalmıştır. Bu mirası satmak isteyenler ise aşağıda çok güzel bir şekilde listelenmiştir.
Tîcânilik, Nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Bu ülkede fuhuşa zorlanan kadın, dilenen çocuk, madende toprak altında kalan baba, bir gün yüzü görmemiş emekli, kanı yerde kalmış şehit, otobüse ücretsiz biniyor diye hakarete uğrayan gazi, sabahtan akşama kadar üç kuruş paraya çalıştırılan ülkenin yerlisi var. Benim kanıma dokunuyor, ülkeyi yönetenler kalkmış ne diyor? Hangi siyasetçi olursa olsun kendi halkindan başkasina bir kuruş yardımda bulunursa (kendi halki düzelmeden) o siyasetçiye oy verirsem ta gelmişimi geçmişimi..
Kısacası, bir insan milli ülküden yoksunsa; at gitsin, onu kendine karı (eş) ya da dost yapanın..
Coğrafya kaderdir diyenler var.
O zaman gitsinler kendi kaderlerini, kendi coğrafyasında yaşasınlar.
Bu coğrafta Türk’ün kaderidir ve biz uzun zamandır aynı kültürü paylaştığımız için bu coğrafyayı Boşnakla, Çerkesle, Kürtle, Arnavutla, Zazayla, Laz ile paylaşıyoruz ama Arap ile paylaş denirse orada duracaksın. Ülkeyi her ileri götürelim dediğimizde ne kadar geri varsa içine dolduruyoruz. Dünya’nin çöplüğü biz miyiz kardeşim. Burası bize dedelerden miras.