"Günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer. Eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. Sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.
Çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. Köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. Herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. Bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. Köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır.
İşte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile…
"
https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/560967Rica ederim kartepe hocam, yukarıdaki linkte başka güzel öyküler de bulabilirsiniz
hocam hikayenizi çok beğendim. cidden de öyle hayat. gel eşek kardeş sarılalım
yeni çok sevdiğim ve çocukken çok etkilendiğim bir hikayeyi paylaşıyorum.
Bir gün, bir adam ellerini açıp yalvardı:
"Allahım! Konuş benimle!"
Tam o sırada bir çayırkuşu adamın bahçesinde
en son şarkısını söylüyordu. Ama adam çayırkuşuna
hiç kulak vermedi ve yakarmaya devam etti:
"Allahım! Benimle konuş!"
Az sonra hava aniden kapandı, gökgürültüsü
ve şimşekle birlikte kuvvetli bir yağmur başladı.
Fakat adam bunlara hiç aldırış etmedi,
yakarmaya devam etti:
"Allahım! Seni görmeme izin ver!"
O böyle yalvarırken, sağanak yağmur
sona ermiş ve güneş bütün ihtişamıyla ışıklarını
adamın evine kadar taşımaya başlamıştı.
Fakat adam bu manzaraya aldırış bile etmedi.
Her gün gördüğü birşey değilmiydi bu?
Yalvarmaya devam etti adam:
"Bana bir mucize göster Allahım!"
Böyle yalvarırken, yakınlardaki
evlerden birinden yeni doğmuş
bir bebeğin ağlayışları geliyordu kulağına
ama o bunu da farketmedi.
Üzüntüsünden ağladı, ağladı...
" Cevap ver bana Allahım!
Burada olduğunu bilmemi sağla!"
Tam o an, bir kelebek gelip
adamın koluna konmuştu.
Ama görmemekte, duymamakta
ve bilmemekte ısrar eden adam öbür eliyle
kelebeği iteleyip kovdu. Sonra da:
"Allahım!" Neden, neden bana
bir cevap vermiyorsun?"
diye ağlayıp, yakınmaya devam etti...