Logitech g102 > oyun oynayan biriyseniz belli bir süre sonra fazla hassaslaşıyor klikler hafif temasta bile tıklıyor rahatsız edebilir onun dışında orta segmentte bunun üstüne maus neredeyse yok.
https://www.hepsiburada.com/logitech-g102-prodigy-oyuncu-mouse-910-004939-pm-HB0000040PG8Logitech sevmeyen biriyseniz ise yine aynı segmentte steelseries rival 110 tavsiye edebilirim.
https://www.hepsiburada.com/steelseries-rival-110-rgb-oyuncu-mouse-steelseries-qck-medium-mouse-pad-p-HBV00000C19ASher iki mausda pişman etmez inşallah .
Maus demişken bilgilendirmemizide yapalım genel kültür olsun
farenin mucidi dauglas Engelbart geliştirdiği oNLine System (veya NLS) ile araştırmacıların elektronik bir kitaplık üzerinde belge oluşturmalarına ve paylaşmalarına olanak tanımıştı. Bu sistem önemliydi çünkü, ARPANet bilgisayar ağı için bir uygulama haline gelecekti.
Peki kimdir bu dauglas ?
Bilgisayarı yanlızca yazılmış kitaplardan takip eden bir elektronik mühendisiydi , bilgisayarı komut satırı yazmanın ötesine geçirebilecek ve teknolojiye büyük bir ivme kazandıracak olan icadını dünya devi bilgisayar - elektronik firmalarına sundu Projenin Adı MAUS tu
dauglas ın projesi sıradışı ve kullanışsız olduğununu söyleyip geri çevrilirken onunla alay ediliyordu
dauglas bilgisayar Teknolojisini elinde tutanları dünyanın en zengini yapmak üzereydi aslında. Fakat farenin ilk uygulayıcısı dauglas olmadı
İlk fare Stanford Araştırma Enstitüsü’nde görevli Douglas Engalbart tarafından 1963 yılında, çok geniş bir kullanım testinden geçirildikten sonra üretilmiştir. Bundan 11 sene önce ise farenin öncüsü gibi kabul edilen “Canadian 5-pin-bowling ball” DATAR sistemi tarafından kullanıcı arayüzü olarak kullanıma sunulmuş ve Engelbart’a yol gösterici olmuştur. Ticari amaçlı ilk kullanımı ise Xerox 8010 Star Information System firmasının 1981 yılında bu aleti kendi bilgisayarlarının yanında piyasaya sürmesiyle olmuştur. Douglas Engelbart 1997 yılında Lemalson MIT ödülüne layık görülmüş ve bugüne kadar bir icat için verilmiş en büyük ödülü “$500,000 almaya hak kazanmıştır.
1972 yılında Bill English toplu fareyi icat etmiştir. Bu icat ile farenin içinde bulunan top, farenin dış yüzeyinde bulunan yön tekerleklerinin işlevini üstlenmiştir. İç yapısını incelersek; farenin içinde bulunan ve topun dönmesiyle hareket eden birbirine dik 2 eksen bulunur. Farenin X ve Y düzlemindeki hareketi bu çubuklara aktarılır. Çubuklar bağlı oldukları delikli diskleri döndürürler. Bu disklerin her iki tarafında da 2’şer adet olmak üzere tarafında kızılötesi ışın yayan ledler ve bu ledlerin ışığını algılayan sensörler bulunur. 4 adet led bulunması dönme yönünün tam olarak algılanmasında kullanılır. Delikli diskler dönünce kızılötesi ışın karşı taraftaki sensörlere kesik kesik ulaşır. Farenin içinde bulunan çip, yada bir nevi küçük bir işlemci, sayesinde bu kesilmeler ikilik sisteme çevrilerek işleme alınır ve kablo aracılığıyla bilgisayara gönderilir. Kesilmelerin frekansı farenin hızını belirlerken, miktarı da ekranda ne kadar yer değiştirmesi gerektiğini belirlemede kullanılır.
Agilent Teknoloji tarafından 1999 yılının sonlarına doğru üretilen optik fareler, mekanik farelerden farklı olarak ışık emen ve algılayan diyotlar(Led-Light emitting diode) kullanırlar. Optik farelerin birçok çeşidi vardır. Bunlardan ikisi ledli optik ve lazerli optiktir. Ledli optik fareler gezdiği yüzeyi led ile aydınlatır. Bu fareler optik-elektronik algılayıcılar kullanarak bulunduğu yüzeyin art arda fotoğrafını çeker. Gezilen çerçeveden bir yandaki çerçeveye geçilince bu hareketi algılar ve değişen görüntüyü optik akım tahmini teorisine göre (optical flow estimation) eksen hareketine çevirir. Bu sebeple optik fareler birçok yüzeyde “Mousepad”ın kullanımına ihtiyaç duymadan hareket eder. Örnek vermek gerekirse; Avago Teknoloji’nin ürettiği ADNS-2610 optik faresi saniyede her biri 18* 18 piksel boyutlu ve 64 farklı gri tonunu birbirinden ayırabilen 1512 fotoğraf çekerek, bunları içinde bulunan özel chip aracılığıyla işler.
Lazerli fareler ise ledli farelerden farklı olarak bulunduğu yüzeyi lazer ile aydınlatır. İlk defa 1998 yılında Sun Mikrosistemleri tarafından lazerli fareler 2004 yılında piyasaya sunulmuştur. Bu fareler normal optik farelere göre bulunduğu yüzeyi 20 kat daha hızlı ve çok daha yüksek çözünürlükte algılama özelliğine sahiptir. Ledli farelere kıyasla en önemli avantajı ise çok daha az enerjiyle çalışabilmesidir.
Optik farelerin algılama kalitesi birçok faktör göz önüne alınarak ölçülür. Bunlardan en önemlisi de çözünürlüktür. Çözünürlük ne kadar yüksekse, fare, çekilen resimlerle o kadar iyi işlem yapar ve imlecin hareketini bir o kadar hızlı kontrol eder. Birçok fare 400-800 dpi (dots per inch-inç başına düşen nokta) çözünürlüğe sahiptir. Ancak bilgisayar oyunları için özel tasarlanan fareler 1600 dpi ye kadar çıkabilmektedir. Bu farelerde ihtiyaç olmayan durumlarda çözünürlüğü düşürme seçeneği de vardır.
Birçok kablosuz fare radyo dalgalarını kullanarak bilgisayar ile iletişim kurar. Bunun için farenin içine, hareketi ve düğmelere basılıp basılmadığı bilgisini elektromanyetik sinyallere dönüştüren verici konulmuştur. Bilgisayara bağlanılan alıcı kısım ise gönderilen sinyalleri alma, işleme ve bilgisayarda kurulu olan donanım sürücüsüne gönderme işlevini üstlenmiştir. Alıcı, bilgisayara usb ile takılan bir parça, kart yuvasına yerleştirilen bir kart ya da bilgisayarın içine gömülü bir sistem olabilir. Bu teknoloji az enerji harcadığından gerektiğinde pil ile çalışabilir ve ekonomiktir.
Bluetooth cep telefonlarında yaygın olduğu kadar bilgisayar alanında da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bilgisayarlar aynı anda birden çok bluetooth bağlantısını destekleyebildikleri için bu teknoloji fare kulanırken aynı anda başka bir bluetooth bağlantısının kullanılmasına engel olmaz. 2.4 GHz hızda ve 10 metre mesafede kullanılabilen bluetooth fareler kullanıcılara alternatif sağlamaktadır.