Açıklanan enflasyon ile vatandaşın cebine yansıyan enflasyon arasında büyük fark olduğu bir gerçek. Bunda hemfikiriz sanırım... Geçen senenin eylül ayında aldığımız herhangi bir ürünü, bugün aynı fiyata alamıyoruz sonuç olarak. 10 liraya aldığımız şey 20 lira olmuşsa, ama resmi enflasyon artmamışsa burada bir gariplik vardır zaten! Gıda, temizlik, alkol-tütün, akaryakıt, elektrik, hizmet ve ulaştırma sektörleri üzerinden; her ürün grubundan 1 adet ürünün geçen seneki fiyatıyla şimdiki fiyatını karşılaştırdığımızda, minik bir kişisel enflasyon oranı bulabiliriz. Şimdi bunu bir kenara koyalım ve asıl konumuza dönelim...
Haberde dikkatimi çeken şey şu: 2018 yılından bu yana
ilk kez faiz artırmış MB! Ben sanki geçen sene de artırdı diye biliyordum ama yanılıyorum sanırım. Belki de düşürmüş ve sonra artırmıştır; aynı hesaba gelmiş olabilir. O kalmış sanırım aklımda.
Bu "politika faizi" denen şey öyle menem bir şey ki; bir ülkenin yakın geçmiş ve yakın gelecek (birkaç çeyreklik görünümler) bağlantısı üzerinden tüm finansal araçlarını şekillendirir. Kamu ve özel bankalar, aracı kurumlar, ticaret, döviz, gümrük, vergiler, emlak değerleri, araç fiyatları, vs... O yüzden bahsedilen
200 baz puan (8.25'ten 10.25'e) baya baya büyük bir sıçramadır!
Bu yukarıdaki açıklamayı, politika faizinin geniş anlamlı kullanımını anlatmak için yazdım. Oysa dar anlamda tek bir cümle ile bahsedilir kitaplarda:
Merkez Bankasının kullandığı politika faiz oranı, bir hafta vadeli repo işlemlerinde uygulanan faiz oranıdır.
Böyle yazınca da önemsiz küçük bir detay gibi görünüyor değil mi? Oysa arkasında onlarca faktör vardır!
Şimdi bu tablonun 2 yüzü var. Birincisi, kredi faizlerinin de artacak olması. İkincisi ise banka mevduat faizlerinin de artacak olması! Kredi çekmek isteyenlere kötü haber, bankada vadeli hesabı olanlar içinse iyi haberdir. Şimdi bakmamız gereken, dördüncü çeyrek enflasyon ortalamasının kaç çıkacağıdır!