Benim açımdan çözüm süreci hiçbir zaman silahlı terorist grupların faaliyetlerini sonlandırmak amacıyla gerçekleştirilen bir süreç olmadı; o sadece varolan hükümetin kimliksiz orta-doğu projesinin ilk ayağıydı. Ben de tam bu nedenle senin bir küskün olduğunu düşünüyorum, hükümet ne yaparsa yapsın mutlaka geçerli bi sebep olduğunu düşünüyorsun ama bir bakanlık bile birkaç başlık açmana sebep olabiliyor; üstelik bu gerçekleşmiş bir eylem bile değil.
...
senin de söylediğin gibi, sadece kendi açından oluşturulmuş bir değerlendirme...
oysa o dönemin "en yoğun eleştiri"si, inkar ve asimilasyon programlarına uğramış ve bu nedenle kendince birtakım haklı(!) sebepler oluşturarak emperyalistlerin desteğiyle (abd, suriye, israil ve bazı ab ülkeleri) dağa çıkmış ve oradan otoritenin güvenlik güçlerine ya da masum sivillere illegal ve kahpe saldıralar düzenleyen insanlara "etnik milliyetçilik" (kimliksizliğin tam tersi) zemini oluşturulduğu iddiasıydı.
yani, bugün senin dediğin gibi (yukarıdaki post)
...
biz Türkler (+bu coğrafyada yaşayan diğer milletler) millet ittifakında birleşerek
...
Biz Türkler, Kürtler ve yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan diğer milletler; yapmak zorunda bırakıldığımız takasta
...
bu topraklardaki türk, kürt ve diğer miletler olarak millet ittifakında buluşmak gibi bir zemin yoktu çünkü kürt diye bir şey yoktu, o olsa olsa kara basınca çıkan ses ya da kürtçe konuşan adamın dağ türkçesi konuşmasıydı (efsane zannedilen beyaz toros dönemleri).
açılım, bu karanlık geçmişi (toplum hafızasını) ve silahlı terörist grupları bitirme amacında olan bir süreçti. bu mevzu daha fazla açılması gereken uzun ve yorucu bir konu...
...
Hulki Cevizoğlu'nun muhalefetin makyavelist tavrından şikayetçi olduğuyla ilgili bir başlık açabiliyorsun (hepimiz şikayetçiyiz de başka bi çözüm yolu mu kaldı?) ama Türkçe kuran hakkında tribe giren cumhurbaşkanının meydanlarda Kürtçe kuranla oy toplamasındaki tezatlığı buraya yansıtamıyorsun
...
yukarıdaki konu, açılması gereken derin bir mevzu olduğu için kısa süre içerisinde ortak bir noktada buluşamayabiliriz ama bu söylemin çok büyük oranda hatalı bir iddia konumunda bulunuyor. yazdıklarımı okuduktan sonra bana hak vereceğini düşünüyorum.
1- türkçe ya da kürtçe kuran muhabbeti döneminde forumda değildim. ayrıca, bir dönem düşük seviyeli siyasi o.trol çalışmaları ciddiye almıyordum.
2- kuranın türkçe dahil olmak üzere birçok dilde çevirisi zaten mevcut durumda bulunuyor. isteyen istediği dilde kuran erişimini sağlayabilir.
sen burada zorunlu türkçe ibadet dayatması hakkında fikir belirtmeye çalışmış gibi gözüküyorsun. daha önceden forumda senin de tartıştığın bir trol bu konuları kaşımaya çalışırken görüşümü belirtmiştim; o konulardan alıntı da yapabilirim, problem olmaz ama bugün ibadetler zorunlu olarak arapça yapılmıyor, istersen halkın kendi imkanlarıyla yaptığı gibi bir camii yapabilirsin ve ibadetlerini türkçe gerçekleştirebilirsin.
bu konudaki yasa, aslına zorunlu dönüşü değil, ibadeti özgür kılmayı amaçlamıştır. yani, seni türkçe ibadetten alıkoyabilecek bir yasa yok. bu konuda tamamen özgürsün. :) çok istiyorsan camiye gidip türkçe namaz kılabilirsin. :) türkçe namaz kıldın da biz mi tuttuk abi? :)
Arapça ezanın yeniden kabulü
1950 Türkiye genel seçimleri sonrasında, Demokrat Parti Türkçe ezan ile ilgili olarak çalışmalara başladı.[9] 14 Haziran günü gazetelerde açıklanan çalışmalar 16 Haziran günü hızlanmış, halk meclis önünde destek amacı ile tepki vermeye başlayınca çalışmalar daha da hızlanmış[10] ve kabul edilmiştir. Aynı gün sonuç Celal Bayar'a telsizle gönderilmiştir. Celal Bayar da kabul etmiştir. Çıkarılan yasayla Türkçe ezan yasaklanmamış, ezan dili serbest bırakılmıştır.
Arapça ezanın serbest bırakıldığı gün Bursa'da bir camide 7 defa Arapça olarak ikindi ezanı okunmuştur.[11] Ayrıca, 6 Temmuz 1950 tarihinde de haftada üç gün Ankara Radyosu'nda Kur'an okunacağı belirtilmiştir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7e_ezangelelim buraya hangi konuları yansıtmış olduğum meseleyeeğer ben sabah akşam tayyip çok güzel kuran okuyor diye konu açan biri olsaydım ve ardından meydanda kürtçe kuran salladığını görmüş olsaydım, ve sonra burada konu olarak tartışma oluşturmasaydım, bu söylediğinde haklı olurdun.
ama burada sabah akşam polisin ağzında sakız mı var ciklet mi var diye konuşulurken, soylu şu bu tweeti atmış diye adım adım peşinden takip eden insanlar varken böylesi önemli bir mevzu es geçiliyorsa... bak işte o zaman bu problem olur; zaten, ben de bizzat bu meseleye sarıyorum, lütfen bunu dürüstçe değerlendir.
not: kuran meselesinden örnek verdiğin için anlaşılır olması amacıyla aynı örneği kullandım. videoya da saracaktım ama sonra fazla oluyor diye eleştireceğin için ilişmedim. :)