1.) Geçmiş düşündüğünüz zaman beyinde çalışan bölgeler hafıza ve duygular oluyor. Bunun haricinde ek başka bir bölüm çalışmıyor.
2.) Geçmişte belirsizlik olmadığı için bu durum rahatlatıcı bir etki yaratıyor.
3.) Geçmişi olduğundan daha iyi hatırlıyoruz.
Sürekli sürekli geçmişi düşünürseniz beyinde bu devreleri her seferide aktif edersiniz. Bir şekilde bundan zevk almaya başlarsanız bu daha da fazla tekrar etmeye başlar. Sonuç olarak bir bağımlılığınız olur ve gereksiz bir zaman kaybı yaşamış olursunuz.
Bunun bir benzeri de hayal dünyasında yaşamaktır. Maladaptive diye bir durum var. Bu insanlar gerçek dünya yerine günün büyük kısmını hayal dünyasında yaşıyorlar. Bunlarla alakalı forumlar vardı ve çok ilginç hikayeler okumuştum.
---
Her iki durumda anda kalmanın tersine yapılan işler olduğu için insana zarar veren durumlar olarak görüyorum. Gerek geçmişle gerekse hayal dünyasında zaman harcıyor oluşumuzun nedeni olarak ben eğitim sistemini görüyorum. Bizler çocukken sıralarda günde 6-7 saat put gibi kıpırdaman sıkıcı derslere maruz bırakıldık. Bu sıkıcı derslerde susup kafamızın içerisinde geçmişe gittik yada hayal kurduk. Henüz körpe zamanlarımızda bunu çok sık yaptığımız için beyinlerimizde bu tarz devreler oluşmuş oldu.
Aslında düşünüyorum da ders aralarında oyun oynarken yada top oynarken vs tamamen o anının içerisinde yaşıyorduk. Yani top peşinde koşarken genelde hayal kuramaya zamanın olmuyor. Okulda put gibi oturmak yerine gerçekten sürekli anda kalabileceğimiz şekilde çocukluğumuzu geçirseydik şuan çok daha sıkı şekilde işe odaklanabilen daha sıkı kafalarımız olabilirdi.
Biraz tuhaf bir bakış açısı gibi gelebilir ama bu sıkıcı eğitim sistemi bize hayal kurmayı ve bundan zevk almayı zorla öğretti. Şahsen bende günlük hayatın içerisinde saçma sapan hayallerin arasında kendimi buluyorum. Ve bunlar sonuç olarak ciddi zaman kaybı yaratıyor.