Evet ne yazık ki bu durumu Türkiye'de gerçekleştirmek bu programdaki kadar kolay olmayacaktır. Ancak bu yapımda ders alınabilecek birçok nokta mevcuttu bana göre. Spoiler almak istemiyorsanız buradan aşağısını okumayın!
SPOİLER İÇERİR1) Birisinin çöpü birisinin hazinesi olabilir.Bu forumda daha önceden takasla ataçtan ev yapan bir adamın konusu açılmıştı orada da bahsetmiştim bu durumda. Birisinin çöpü gerçektende birisi için hazine olabiliyor. Programda çöp olarak atılmış lastiklerden bin küsür dolar kazandı bu hacı abimiz ki bu onu belirli süreliğine rahatlatmıştı. Bizim ülkemizde bende dahil birçok kişi bir ürünü iyice cılkı çıkana kadar kullanmakta. Kullanmayan insanlar ise alakalı işletmelere satma yoluna gidiyor. Yani çöpümüzü hazine olarak değerlendirecek bir aracıya çok ucuza veriyoruz. Örneğin şuan kullanımda olmayan eski bir laptopunuzu veya telefonunuzu bir telefoncuya veya bilgisayarcıya götürseniz en iyi ihtimalle bir yemek parasına satarsınız. Onlarda bu cihazlarınızı rahatlıkla sizden aldığının 4-5 katına satacaktır. Bunu geçen sene ufak çaplı yapmak istemiştim ancak kendime birkaç ürün alabilmiş gerisiyle uğraşamamıştım. Ancak bu yaz döneminde öğrencilerin satışa koyduğu baza ve dolap gibi ürünlerin fiyatları uygun gelirse gözüme alıp depomda saklayıp iki bakım yapıp satışını yapacağım ki bunun içinde bütçemi bu konuya benzer açtığım konudaki sermayem oluşturacak.
2) Utanma çekinme sıkılma olmamalıKöpek oyuncağı satmak için gidip ay ben yapamam triplerine girmeden direk gidip satmaya çalıştı. Hatırlıyorum da bir keresinde bana bir fuar işi var gelir misin dediklerinde takım elbisemi giyip gitmiştim sonuç ise elden ele broşür dağıtmak olmuştu. Bir daha görmeyeceğim insanlardı ama o kadar terlemiştim ki. Kafam hep şu şekilde çalışıyordu stand olsa anasını ağlatırdım abi buranın niye böyle elden ele dağıtıyoruz. Girişimci veya satıcı nasıl nitelendirirseniz nitelendirin karşıdaki insanın karşısında dik durabilmeli. Elindeki üründen emin olabilmeli. Evet belki de hacı abimiz köpek oyuncağını istediği kadar satamadı ama hiç yoktan elinden geleni denedi. Ki festivaldeki satış kabiliyetini unutmamak lazım.
3) Her fırsatı değerlendirmeyi bilmek lazımBaskı işine dair bir tecrübesi olmasa bile ihtiyacı olduğunda kollarını sıvadı ve ihtiyacını giderdi. Ay ben yapamam triplerine hiç girmedi. En azından denemeden demedi. Şahsen bundan 4-5 sene önce köpek oyuncağı satışı işi bana teklif edilse ay ben yapamam derdim, birkaç ay önce olsa bir düşünürdüm. Ama şimdi mantıklı bir getirisi varsa getirin ulan satacam derim. Festivalin haberini aldığında ise fırsat olarak görüp bu fikir için kendisine bir ortak buldu.
4) İşinin ehliyle çalışınEkip kurmadan önce aldığı girişimci desteğinde zaten apaçık belli ne kadar kaliteli hizmet veriyorlar. Türkiye ile kıyaslamak isterseniz bu konu tartışmaya çok açık. İşkur veya Kosgeb ile girişimcilik veya kurumsallığa dair bir tecrübem olmadı. Ancak bu programda gördüğümüz boyutta değildir. Ayrıca bu kurumlar yeni girişimcilere hibe desteğinde bulunuyor ancak prosedürün ne kadar zorlayıcı ve uzun olduğuna dair birçokta duyumumuz mevcuttur. Keza ekip kurarken en önemli kriteri ise kendisi gibi aynı enerjiye sinerjiye sahip olup olmadığıydı. Keza enerjileri yetmeyenleri nasıl şevklendirdiği mevcut. İşinin ehliyle çalışmalı, bu ehil kişilere de işinin ehili olmalı.
5) İşinin her detayına sahip olabilmeliGirişmek istediği alana dair kendiside çok iyi bilgilere sahip olmalı. Birçok milyarder şunu der "diploma önemli değil; önemli olan bilgisi olmalı". Bilgi edinmek içinse gidip rakiplerinden bilgi aldı hem bira için hemde yarışma için. Ayrıca yasal prosedürlere de hakim olunması gerekiyor. Vay efendim ben bilmiyordum sökmüyr
Örneğin yasal prosedürün 90 günden fazla süreceğini öğrendiğinde ben en çok şunu merak ettim bu ekibe nasıl bir açıklama yapacak? Nasıl yeni bir girişimde bulunacak? Burada bitirecek mi? Ancak o olayı soğukkanlılıkla inceledi açıkladı ve çıkar yol buldu.
6) Rakip değil iş ortağı edininEğer ki bir girişimde bulunacaksanız ve rakipleriniz varsa bulunduğunuz bölgede su götürmez bir gerçektir ki size karşı agresf olacaklardır. Bu agresiflikle başa çıkabilirsiniz ancak ne pahasına? Yıpranmak için mi? Onun yerine win win durumunu hasıl etmeye bakmak lazım. Bira üreticisi oldular ve bölgelerindeki bira üreticileri ile sağlam bir iş ortaklığı kurdular.
Sonuç olarak sürenin sonunda belirli bir değere ulaştı bu şirket. Bu değere ulaşmasında hacı abimizin vizyonu ve mentali en büyük etkendi. Ekibin hacı abimizin gerçek kişiliğini öğrendiklerinden sonra tutumları değişti. Birgün önce bunlara sorulsaydı bu adam ne yapıyor diye bindik bir alamete gidiyoz gıyamete derlerdi. Ama öğrendiklerinden sonra ise yorumları kesinlikle çok farklı olurdu. Zihniyet gerçektende çok önemli zihniyetimizi inşallah çok daha iyi yerlere getirebiliriz.
Uçan kuşa borcu vardan, uçan kuşta yatırımı var seviyesine gelmemiz dileğiyle...