Bugün deneylerden gidiyoruz. Bir başka deney ve psikolojinin temel deneylerinden birisi sayılan bu deneyin ismi Küçük Albert deneyi. Bu deney 1920’lerde yapılmıştı. Deneyin asıl aradığı soru, korku koşullu oluşabilir mi? Yani meşhur Pavlov’un köpeği hikayesini hepimiz biliyoruz. Pavlov, köpeklerine zil çaldığında yemek veriyor ve bir süre sonra zil çalınca köpekler yemek geleceğini biliyor, salyalarını salgılıyordu. Burada da buna benzer bir durum korku üzerine yapıldı.
Küçük Albert denilen ve gerçek kimliği gizli tutulan bir bebek, başlangıçta bir odaya konuldu. Odada ona beyaz fare, tavşan, maske vb daha önce görmediği şeyler gösterildi. Başlangıçta Albert hiç birinden korkmadı. Doğal tepkiler verip güldü. Daha sonra bunlardan ayrı bir odaya alınıp sadece beyaz fare odaya bırakıldı. Çocuk korkmak bir yana dursun, fareyle oynamaya başladı. Bir süre sonra Albert fareye her dokunduğunda demir çubuklarla ses çıkarıldı. Sesten irkilen Albert ağlamaya başladı ancak ses gidince yine fareyle oynamaya devam etti. Bir süre sonra her fareye dokunduğunda bu hareket istisnasız tekrarlandı ve Albert bir süre sonra ses ile fareyi ilişkilendirmeyi başardı. Artık sesin fareden geldiğini düşünüyordu.
Sadece bununla da kalmadı. Beyaz tavşan, beyaz tüylü herhangi bir şey, beyaz sakal görünce de aynı tepkiyi göstermeye başladı. Bu deneyin psikolojiye kazandırdığı kavram ise koşullu korku olmasıdır. Artık Albert’in beyaz ve tüylü şeylere karşı korkusu oluşmuştur.
Etik bir deney olup olmadığı yıllardır tartışma konusu olsa da Psikolojide hala çok önemli deneylerden birisi olarak görülüyor.
Kaynak :
https://www.matematiksel.org/kucuk-albert-deneyi/