Malthus’un Nüfus Teorisi, nüfus artışı ile besin maddelerinin üretimi arasındaki dengeyi tartışarak, dünyada er ya da geç bir açlık sorunun ortaya çıkacağını öne sürer.
Açıkcası şuanda bile böyle bir durumla yüzyüze olduğumuzu düşünüyorum ancak tam olarak aynısı olmasa da besinsel üretime önem verilmeyip tüketim ürünlerinin tüketilmesine yönelinmesinden kaynaklı olarak.
Malthus’a göre dünya nüfusu yirmi beş yılda bir iki katına çıkarken yani geometrik bir şekilde(2,4,8,16…) artarken; besin maddelerinin üretimi ancak aritmetik bir biçimde (2,3,4,…) artmaktadır. İşte bu artışlar arasındaki fark nedeniyle yüzyıl sonunda besin maddeleri üretimi beş kat artarken, dünya nüfusu tam 16 kat artacaktır.
Dünya nüfusunun artışı su götürmez ancak besinsel üretimin aritmetik bir biçimde arttığını düşünmüyorum. Bunda besinsel tüketim maddelerinin üretim sahalarının gerek küresel ısınma faktörüyle gerekse de insani tahribat nedeniyle azalmakta bu da mahsülün hem kalitesinin düşmesine hemde miktarının azalmasına öncülük ettiğini düşünüyorum.
Kısaca talepkar kişi sayısı artıyor ve talebe karşılık arz olmuyor bunun sonucunda ise gündelik tüketim maddelerine ulaşamayan kişilerin gerek direk (Bu besinlere direk erişemeyenler) olarak gerekse de dolaylı yoldan ( gdo'lu mahsüller, insani tahribatlar sonucu zararlı materyaller barındırmasıyla vs vs) ölümüne sürüklenmekte olduğunu kabul edebilirim.
Dünya Nüfusunun Azalması mı Gerekiyor?
Akılcı yöntemler yerine menfaati sonuçlara yönelecek yönetimler olduğu süresince azalması kaçınılmaz bir durum.
Topyekün dünyaya olan alışkanlıklarımızı keskin bir şekilde değiştirmezsek altıncı da olur yedinci de sekizincide...
Dünyada herkese yetecek kadar gıda ve yaşamsal faaliyetlerimizi kaliteli bir şekilde sürdürebilmemizi sağlayabilecek kadar çeşitli materyaller var ama dünya zenginliğinin tamamına sahip olan küresel elitler gözlerini sahip olduğumuz birkaç parça küçük mutluluğa dikmiş gibi davranıyor. Son zamanlarda gördüğüm en kötü teorilerden biri dünya nüfusunun azaltılması yönündeki söylemler oldu. Eminim ki Amerika'daki bir günlük israf Afrika kıtasını birkaç hafta besleyebilir ama zenginliğin tamamına sahip olmak isteyen küresel sözde yardım kuruluşları paylaşmaktan bahsetmek yerine başka hayatların yaşam hakkı üzerine konuşmayı tercih ediyorlar. Sizce dünya nüfusunun azaltılması gerçekten bir çözüm olabilir mi?
Evet insanoğlunun içindeki aç gözlülük olduğu sürece bir taraf rahatça yaşayacaktır diğer taraftaki ise en olmadık ızdırapları tadacaktır. Kimi için bu dünya cennet olurken kimisi içinde cehennem olacaktır ve ölümü kurtuluş olarak görecektir.
BONUS:Daha önce de forumda konuştuğumuz konular vardı. Bunlardan bir tanesi
Susuz Tarım - Amerika'dan köyüne dönüp tarım yapan akademisyen . Birçok akılcı ve yenilikçi tarımsal üretim yöntemi mevcut. Gelenekselci yöntemlere bağlı kalan çiftçilere gerekli eğitim verilerek besinsel üretimin daha verimli bir şekilde arttırılması söz konusu olacaktır.
Bir diğeri
Doğa'nın İnsanlığı Silkelemesi . Bu da gösteriyor ki doğa ana birden fazla kere kendini yenileme yoluna gitmiş ve bunu yaparkende üzerindeki canlılarıda tahtalı köye göndermiş.
Ulan bi benle dünyayı kurtaramayız diğer ibnelerde bi bok yapmıyor bende yapmayayım düşünceleriniz var ise de her koyun kendi bacağından asılır diyerek
Duvarda Sebze Yetiştirme şöyle bir yöntemde izleyebilirsiniz.
Aklıma birşeyler geldikçe karalar eklerim.