Gece yarısı acil ihtiyaçlar için her bölgede kullanıma ayrılan 5 tane araba olsa ve hastane güzergahları dışında kullanıma sunulmamak kaydıyla kilitlense bu sorun çözülür. Bence çok basit bir çözüme sahip olayı büyük bir sorunmuş gibi lanse etmişsiniz.
Oradan bakınca, "her bölgeye 5 araba ayırmak" basit bir çözüm gibi mi geliyor? Misal istanbul için "bölge"den kastınız nedir? İlçe mi? Mahalle mi? Diyelim ki mahalle. Bir ucundan diğer ucuna 1,5-2km mesafe olan mahallede 5 arabayı herkesin basitçe erişebileceği şekilde nasıl konumlandırırsınız?
Onur Bey herkes arabaya ulaşamıyor.
Gerçekten mi? Oysa yerli milli Togg alabilecekti herkes? Ne oldu? (İçinde bulunduğumuz ekonomik düzende, araba sahibi olamamanın ne demek olduğunu biliyorum. Bunun konuyla alakası yok!)
Dünyada 8 milyar insan var. Bunların büyük bir kısmı günlük ihtiyaçlarını gidermek için temiz suya bile ulaşamıyor.
Yav ne alaka? Paylaşımlı araba su mu üretiyo? Paylaşımlı araba kullanınca susuz insanların suya ulaşmasına yardımcı mı oluyosun? Bu konuyla 4 milyardan fazla insanın suya ulaşamamasının (!) ne alakası var? Ayrıca dünya nüfusunun %10'a yakını, bunun da çoğunluğu Afrika ve çöl bölgelerinde temiz su bulmakta zorlanıyor. Kaynak:
https://www.worldometers.info/tr/Paylaşımcı bir ekosistemin yerine zenginliği başka ülkelerden çalan insanların rahat bir yaşam sürdüğü bir sistemde tıkılıp kalmak sizi mutlu edebilir ama bana ağır geliyor.
Bu çıkarımı yapmak için cahil olmanız yetmiyor. Aynı zamanda trol filan olmanız lazım. Çünkü sevgili kardeşim, kendi arabasını alan adam, "zenginliği başka ülkelerden çalan insanların rahat bir yaşam sürdüğü bir sistem"de yaşarken araba kiralayan vatandaş da aynı sistemde yaşıyor. Çünkü sevgili kardeşim, sana "paylaşımcı bir ekosistem" sunan girişimcilerin tamamı şu an "zenginliği başka ülkelerden çalan insanların rahat bir yaşam sürdüğü bir sistem"in en tepesinde. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Martı bazı temel ihtiyaçları tabana yayabilecek halkçı bir uygulama.
Şimdi canım kardeşim, sen muhtemelen henüz paylaşımcı uygulama nedir bilmezken ben Türkiye'de paylaşımlı yolculuk servisi Volt'un ilk sürücülerinden biriydim. Volt 2014'te kuruldu, Martı ise 2018'de... Üstelik Volt, 2019'da Voltlines olarak yeniden yapılandı ve paylaşımlı servis taşımacılığı işini Türkiye'de başlatan girişim oldu. Ayrıca, 2019'da Zorlu, elektrikli araçları mobil uygulama üzerinden kiralamaya başladığında sistemi destekleyenlerden ve geri bildirim paylaşanlardan biriydim.
Uzun lafın kısası, Martı'nın iş modeline, Martı benzeri girişimlerin yaygınlaşmasına bir itirazım yok. Hatta her sokakta paylaşımlı araçlar olmasını, bu araçlara kolayca erişebilmeyi ben de isterim. Ancak, Türkiye'de bu iş yurt dışındaki kadar basit değil. Araç pahalı, sigorta pahalı, yedek parça pahalı, insanlar birbirlerine güvenmiyor çünkü kanunlar yetersiz. Müşteri araca bilerek hasar verirse, aracı çalarsa, aracın parçalarını muadilleri ile değiştirirse işleten firma yıllarca uğraşmak zorunda. Aynı şekilde, işleten firma aldığı provizyonu iade etmez, saçma gerekçelerle (yakıt, ekstra HGS, park ücreti vs.) ek ücret tahsil ederse, bu sefer müşteri uğraşıyor. Bu ve benzeri bir sürü nedenle, paylaşımlı araç sistemi Türkiye'de yaygınlaşamıyor.
Ben, 8 milyar insan neden aracını paylaşmıyor sorunun gerekçelerini kendimce açıklamaya çalışmıştım. Biraz fazla açıklama yapmak zorunda kaldım. Kusura bakma...