Kış geliyor. Soba özlemim gene nüksetti.
Soğuk bir kış sabahı. Dışarıda hafifçe kar yağıyor. Sobanın üzerinde, buharı yavaşça sızan bir çaydanlık duruyor. Kenarda mis gibi ekmekler kızarıyor, patatesler, bazlamalar hafifçe ısınıyor.
Derken annem odaya giriyor, elinde kocaman bir sini. Üzerinde tereyağı, vişne reçeli, cevizli kırma peynir ve haşlanmış yumurta. Babam azarlıyor neden siniyi annene taşıtıyorsun diyor.
Yer sofrasının kenarına dizilmiş minderlerimizde oturuyoruz. İnce belli bardaklara kan kırmızısı çaylar dökülüyor, sobanın çıtırtısı ekmeklerin mis kokusuna karışıyor. Ve o an, küçük bir kış sabahı ziyafeti başlıyor.
