Bitcoin Forum
May 24, 2024, 03:36:17 PM *
News: Latest Bitcoin Core release: 27.0 [Torrent]
 
  Home Help Search Login Register More  
  Show Posts
Pages: « 1 2 3 4 5 6 [7] 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 »
121  Local / Konu Dışı / Re: Geçmişten Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri (İnceleme Yazısı) on: August 13, 2018, 04:06:14 PM
Hocam parça parça inceledim, hepsini okuyamadım ama görsel açıdan resimli yapmanız, etik açıdan da kaynakları belirtmeniz hoş olmuş. Emeğinize sağlık.

Teşekkürler hocam.Fazla ilgi çekmiyor bu tarz konular forumda fakat elimizden geldiğince yazmaya çalışıyoruz.
122  Local / Konu Dışı / Re: Geçmişten Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri (İnceleme Yazısı) on: August 13, 2018, 09:18:03 AM
borçlanırsan mahkum olursun en kısa ve öz açıklama bu olacaktır.

biz o menderesi seçmeyecek, o yardımları almayacaktık. çok yanlış yaptık.

Truman Show'daki insanlar gibi yanıtlar veriyor,yorumlar yapıyorsunuz arkadaşlar.Sanki aynı tornadan çıkmış gibi.Birbirinden alakasız cevaplar(!)
123  Local / Ekonomi / ANALİZ: Ekonomik Krizden Nasıl Çıkabiliriz? on: August 13, 2018, 09:10:31 AM

Bu zamana kadar 15 kriz yaşadık.Malumunuz bu 16. kriz olacak.Peki bu krizlerle nasıl mücadele edilir ve bu krizlerden nasıl çıkılır diye sorduğumuzda bir çok cevapla karşılayabiliyoruz.Ben de naçizane cevap vermeye çalışacağım.

Öncelikle bu işe krizde olduğumuzu kabul etmekle başlayacağız.A haber vb. yandaş medya mantığıyla olaylara bakarsak yol alamayız.

Şimdi bizim içinde bulunduğumuz durum -sıklıkla verilen örnek olduğu için diyorum- orman yangınıysa ki bunu bir anda söndüremeyeceğimiz kesin.Peki bu yangını söndürmeyi nasıl başaracağız?Ne gibi önlemler almamız,adımlar atmamız gerek?

Öz itibariyle Atamızın da zamanında vurguladığı gibi muasır medeniyetler ve hatta daha da ötesine gidebilmek gayesiyle bunu azimle,çabayla,inanarak başaracağız tabiikide. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde olduğu gibi..1929 Büyük Buhranı yaşanmıştı bütün dünyada ve Cumhuriyeti kurup yücelten bu insanlar(atalarımız) küresel çapta yaşanan o krizi yine o zor şartlara rağmen aşmayı başarmışlardı.Biz de başarabiliriz,başarmalıyız.

Kaldı ki bizim paramız küresel çapta yaşanan bir krizin etkisiyle pul olmadı.Tamamen kendi yanlış ekonomi politikalarımız yüzünden pul oldu.Açıkçası şu saatten sonrada birilerini suçlamanın da bir manası ve de faydası yok.Önümüze bakmamız lazım.O yüzden yavaş bile olsa adım adım ilerleyeceğiz bu yolda.Kör biri bile olsanız elinizdeki değnekle basamakları "tık tık" kontrol ederek o uzuun merdiveni eninde sonunda yine çıkarsanız.Keza bu işe kör bile olsak -ki çok şükür değiliz- bu noktadan,en baştan başlayacağız.



Şimdi öncelikle Kamu Sektöründe yani makro ve finansal dengeyi,istikrarı yeniden inşa etmek adına önce merkezi kurumlardan başlamamız lazım.Bir başka ifadeyle bizi idare eden,ekonomimize yön veren yani "aynı gemideyiz" diyen kaptan ve tayfası bu noktada başat rol/sorumluluk alacaklar,almaları da gerek.

Öyle Merkez Bankası şakkadanak 10 milyar dolar, sonra şakkadanak bir 10 milyar dolar daha piyasaya sürerek bu yangını söndürsün kafasından bir kere kurtulmamız lazım.Bu hususta Merkez Bankası'nın bağımsızlığına gölge düşürecek ve bilakis hükümet kanadından kuşkular yaratacak adımlar atılmamalı.Demem o ki Cumhurbaşkanı veya bir bakan çıkıp Merkez Bankası "faizi indirsin,yatırımlar dışlanıyor yauv!" vb. açıklamalarda bulunmamalı.

Sonra, kurallı bir maliye politikasına geçerek kamu harcamalarına hareketli bir üst limit getirmemiz lazım.Bunun yanında "Vergi Affı" hususunda adaletli olacaksınız.Tutup kendi adamını af kapsamına almayacaksın.Özellikle de devlet teşkilatının içerisindeki belli kurumlar bütçesini aştığı vakit, onlara bol keseden ek bütçe/bütçeler ayırmayacak ve gerekirse ayağını yorganına göre uzat diyeceksin.

Mesela faizleri indir diye bas bas bağırdığın Merkez Bankası yerine, 7.7 milyarlık ödenek ayrılan, altı ay sonunda 8.3 milyar olarak bütçe güncellenmesi yapılan ve de bu ayrılan bütçenin %95'inin personel harcamalarına gittiği beyan edilen -ki böyle bir oran nasıl çıkıyor anlamış değilim- bir kuruma biraz daha tasarruflu davranması noktasında telakkide bulunacak, hatta baktın olmadı bütçesini sabitleyeceksin. Sonuçta aynı gemideysek herkes,her kurum elini taşın altına koyacak.Evet, bahsi geçen bu kurum Başbakanlığa bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı'dır.


Yatırım ortamını iyileştirmek için OHAL’in kaldırılması son derece olumluydu,evet.Fakat Anayasa'yı Ohal koşulları doğrultusunda değiştirme çabaları aynı derecede olumsuzdur.Tam tersine yatırımcıları tedirgin eden olağan dışılık halinin ortadan kalkması, Türkiye’nin her an her şeyin olabileceği bir ülke statüsünden uzaklaşması herkesin işine gelecektir tabi.Ancak yargı sisteminin işleyişi ile ilgili olarak kendi kendimize yarattığımız kuşkular, artık yatırım ortamı engeli niteliğindedir.Açıkça söylemek icap ederse, yargı konuları üzerinden dış politika pazarlığı yapıyormuşuz izleniminin verilmesi yargı bağımsızlığımıza gölge düşürmektedir.Brunson-Fetö pazarlığı, al papazı ver papazı muhabbetinde olduğu gibi.Bu söylemlerden/eylemlerden uzaklaşmamız lazım.Kaldı ki hukukun üstün olduğu medeni ülkelerde yargı erki hiçbir zaman pazarlık malzemesi yapılmaz.Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, merkez ile yerelin ortak paydada uyumla buluştuğu kamu idaresi reformu üzerinde dikkatle durulması lazım.Bu noktada yeni dönem/yeni hükümet sistemi aslında bir fırsat olarak değerlendirilebilir.Merkez ve yerel arasındaki yetki paylaşımı meselesi yeniden ele alınarak bir denge/uyum üzerinde anlaşmaya varılmalıdır.Dünyadaki müreffeh toplumlara baktığımızda -bilakis Kuzey Batı ve Orta Avrupa Ülkeleri- her zaman demokratik yerinden yönetim modellerini kendi özlerinde içselleştirdikleri için bu hususta pek kavga,gürültü çıkmadığı görülür.Çünkü bu yolla bireye inmeyi,onu dinleyip hakkını savunmayı büyük bir ölçüde başarmışlardır.


Türkiye’nin, orta vadeli büyüme kapasitesini artıracak güçlü bir yapısal uyum programına ihtiyacı var. Başlangıçta mutlaka eğitim sistemini Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu’ndan kurtaracak bir büyük reform gerekir.Şahsen ben bu noktada MEB Bakanından umutluyum.Umuyorum, umudumuz boşa gitmez.Bu noktada ülkemiz, büyüme ile istihdam arasında dijitalleşme ile zayıflayan bağını kotarmak için eğitim reformuna yönelmek ve beşeri sermayenin(insanının,gencinin,yaşlısının) yeni teknolojik devrime intibak kabiliyetini artırmak zorundadır.

Örnek: Blockchaini,kripto paraları anlayacak,anlatacak insanlara ihtiyaç vardır.Bunun yanında Fen ve Askeri liseler açılmalı ve gençlerin bu bölümlere yönelmesini sağlayacak teşvik edici önlemler alınmalıdır.Ayrıca hizmetler sektörü ile tarımı serbestleştirmenin de tam zamanıdır diye düşünüyorum.


Diğer meselemiz işsizlik...Yoğun Genç nüfusu olan ülkemizin ana meselesi, genç işsizliği ortadan kaldırmak olmalıdır. Özellikle genç kadınlarda artan işsizlik konusu üzerine, özel olarak eğilmek gerekmektedir.Bir toplum düşünün ki genç işsizlik oranı almış yürümüş,kadınlara baskı ve zulüm artmış, yine o toplumun ahlak anlayışı kadının cinselliği üzerine inşa edilmiş ve o toplum ilerlemiş(!) Mümkün mü böyle bir şey!?Tabii ki değil..



Bir başka konu ise ülkemizin yurt dışında anlatabileceği kapsayıcı ve pozitif bir hikayesinin maalesef olmaması.Kendi derdimizi bu noktada yabancılara anlatmakta hangimiz güçlük çekmiyoruz ki?Bilakis haklı olduğumuz konularda; Ermeni meselesi olsun Kıbrıs meselesi olsun ne bileyim 15 Temmuz Darbe Girişimi olsun...

Bu konularda derdimizi dış mecraya anlatmakta her zaman sıkıntı yaşadık.Kaldı ki bugün kendimizi uluslararası arenada/dışarıda savunmaya çalıştığımızda, tekil olaylar üzerinden sürekli savunma pozisyonunda kalmak zorunda kalıyoruz.Sürekli savunma pozisyonunda olan biri  kendi derdini ve ülkesinin tanıtımını doğru düzgün anlatsa bile tam anlamıyla başarılı olmaz,olamaz.Bizim negatif örnekler üzerinden değil pozitif odak noktaları üzerinden kurulacak bir kompozisyona ihtiyacımız var.Ülkemizin hem küresel hem de bölgesel rolü hem de içeride işleyen demokrasisi, kurulacak anlatımın son derece önemli parçaları olmak durumundadır.

Tamam karşınıza -geçmiş veya günümüz itibariyle- belki olumsuz örneklerle gelebilirler.Fakat inanın bir o kadar da olumlu örneklerle de karşılık verebilirsiniz.Onlara Cumhuriyet dönemimin devrimlerini anlatsanız bile bu sefer karşı tarafın da savunmaya geçtiğini göreceksiniz..İşte bu noktada bizlere de önemli görevler düşüyor.Kaldı ki bir ülkenin tanıtımını,haklı olduğu noktaları dünyadaki kamuoyuyla paylaşma,onlara anlatma yollarını yabancı lobi şirketleri tasarlayamaz.Tasarlasa bile başarılı olamaz.Bunların yerli ve milli olması şarttır.


Sonuç olarak niyet varsa, çözüm yolu da vardır.Bu ekonomik krizi -en azından başlangıcını- bu gün yaşamasak bile zaten yakın bir gelecekte yaşayacaktık.Türkiye Cumhuriyeti bu güne kadar 15 kriz atlatmıştır.Bunu da illaki atlatacağız.Fakat sıkıntı algıların değişmemesi.Değişim/ilerleme bekliyorsak önce alıcılarımızı doğru frekansa yönlendirmek zorundayız.Kabadayılıkla,restleşmeyle,popülist söylemlerle meseleler çözülmez.Uzlaşmayla,akılla,bilimle,mantıkla çözülür.

Kaldı ki karşı tarafta (ABD) çok iyi yönetiliyor diyemeyiz.Onların başında da bir hödük var ve maalesef dünyadaki yönetim kadroları bu noktada gittikçe radikalleşmekte.Eskisi gibi üst düzey eğitimli ve de lisan,usül,devlet adabı bilen yöneticiler de pek kalmadı.Zaten insanlar da pek seçmiyor böylelerini.Aile şirketi yönetir gibi ülke yönetmeye çalışan, popülist söylemleri olan kişiler iş başına geliyor.Sorun sadece bizde de değil,dünyada da ciddi sıkıntılar var.

Şimdi tablo hem içeride hem de dışarıda böyle diye karamsar olmayacağız elbette.Kararlı,emin adımlarla yolumuza bakacağız.Vatan, siyasetin üstündedir arkadaşlar ve bu zor günlerde devlete,ülkeye kısaca milli çıkarlara güle oynaya muhalefet olunmaz.


Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir arkadaşlar.Farklı görüş ve tavsiyesi olanlar varsa pek tabii paylaşabilir.

Herkese iyi forumlar.
124  Local / Ekonomi / Re: ABD'den Türkiye'ye 8 Şart (Zaytung HABER)! on: August 12, 2018, 10:33:14 AM
Eğer bu şartlarda Amerika ciddiyse bunun 2. Sevr'den neredeyse farkı yok. Adamlar Türkiye'ye bunu yapıyorlarsa elin İran'ı Rusya'sına kim bilir daha neler yapmak kafalarında vardır  Undecided

Maddeler çok saçma geldi yani zaten saçmalar inanılacak tarafı yok ajanların ülkemizde cirit attığı doğrudur her türlü ajan var teröristi var cia var diğer ülkelerden var, giriş çıkış serbest olduktan sonra ajan tutuklamışız da haberimiz yokmuş yalan dolan. Amerikaya karşı hamle yapıyorsun bari arkanda millet olacak türden iş yapacaksın tutukluyorsan cezasını gecikmeden vereceksin sağlam kanıtları ortaya koyacaksın dünya basını bunları görecek haklı iken haksız durumlara düşüyoruz. Ama Amerika'nın suçlu olması için delile kanıta ihtiyaçta yok darbeyi kim yaptı CHP nin terörist olarak görmediği YPG ye silahları bedavadan kim verdi. Bunlar oluyor insanlar şehit oluyor Amerika'ya müttefik diyorlar inanılır gibi değil, Amerika dosttumuz ise düşman kim. Madem bu kadar güçlü dostumuz müttefikimiz varda PKK neden bitmiyor. Amerika Münbiç'te halen nasıl gezebiliyor süre vereceksin çıkmazsanız vuracağız diyeceksin vuracaksın. Bu ülkede vatanını milletini sevdiğinizi söyleyen kimseye inanmıyorum herkes güce tapar hale gelmiş korkak ve çaresiz.

tamam ülkemizi seviyoruz ama bu kadar da olmaz yahu. ısmarlama haber yaptın tamam da kendi dilinle yazma neyse ortaya koy. abd bizden böyle şeyler isteyemez.

bu maddeler acaba direkt böyle mi gönderildi yoksa asparagas mı belli değil. amerikanın ajanları bırakın diyeceğini sanmıyorum.

Arkadaşlar ben de sizden çok farklı düşünmüyorum açıkçası.Sadece haber sitelerinde yoğun olarak dolaşan bir haberi paylaştım.Bir tarafımdan uydurmadım ve kaynağını da yukarı belirttim zaten.Ha hoşunuza gider gitmez. Zaten hazmedilerek kabullenebilecek maddeler yok orada.Sonuç bu memleketin aşılamayacak ve de 1000 yıldır aşılamamış KIRMIZI ÇİZGİLERİ vardır.Hükümetler,kişiler gelip geçer o önemli değil.Fakat burada dikkatinizi celbetmek istediğim husus aslında tarihin bir noktada tekerrür etme hususu.

Sonuç itibariyle orada bir pazarlık yapıldı ve bu pazarlığın detayları kamuoyuyla net paylaşılmadı arkadaşlar. E siz paylaşımda bulunmazsanız herkes herşeyi söyler haliyle.İnsanların -özellikle dolar borcu olan ve alt gelir guruplarının- canı yanmış zaten.Neyse..


ABD ile aramızda geçmişte yaşadıklarımız da malumunuzdur.Konuyla ilgili bir inceleme yazısı yazdım sabahleyin.Buyrunuz:
https://bitcointalk.org/index.php?topic=4878559.msg43932499#msg43932499
125  Local / Konu Dışı / Re: Merit Bağış Alanı - Unofficial on: August 12, 2018, 10:18:12 AM
ANALİZ: Ekonomik Krizden Nasıl Çıkabiliriz?
https://bitcointalk.org/index.php?topic=4885070.0


Türk-Amerikan İlişkilerine Dair Bir İnceleme Yazısı
https://bitcointalk.org/index.php?topic=4878559.msg43932499#msg43932499


Ekonomik Krizlerde Alınması Gereken Bireysel Tedbirler:
https://bitcointalk.org/index.php?topic=4870805.msg43869820#msg43869820



Diğer merit bekleyen yazılarım için:
https://bitcointalk.org/index.php?topic=2820637.msg43321964#msg43321964



Not: Arkadaşlar lütfen merit verme hususunda adil davranalım.Direkt hedef göstermek etik olmaz.Fakat 3 satırlık vr içeriği olmayan bir yazıya 50 adet merit veriliyor forumda.Lütfen böyle yapmayalım.Burada kendim de dahil, diğer arkadaşlarımın da kaleme almış olduğu meritsiz onca konu ve içeriği var.Lütfen onları da göz önününde bulundurup elimizi vicdanımıza koyarak meritlerimizi dağıtalım.

Herkese iyi forumlar...
126  Local / Konu Dışı / Re: Hadi btc bitti gitti de sevdiğimiz bu forumdaki Merit sorunu ne olacak on: August 12, 2018, 10:09:12 AM
Hayır bir de sözüm meclisten dışarı fakat adam gidiyor 5 satır yazıya (50) merit veriyor. E haliyle insanın aklına başka şeyler de geliyor.

Peki bu içerik üretip faydalı konulardan bahseden insanlara haksızlık değil de nedir?
127  Local / Konu Dışı / Geçmişten Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri (İnceleme Yazısı) on: August 12, 2018, 09:53:08 AM


18.yy'ın sonlarında bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkan ABD kısa sürede kendine özgü iç dinamikleriyle dünya üzerinde söz sahibi olmaya başlamıştı.Bu noktada Uluslararası ticarî faaliyetlere öncelik veren ABD'nin ticarî faaliyet alanlarından biri de Akdeniz bölgesi olmuştur.ABD gemileri ticaret yapmak için Akdeniz'e girmek zorundaydı ve bu bölgede söz sahibi olan ülke ise Osmanlıydı.Osmanlı Devleti de ABD'yi o dönemde resmi olarak tanımıyordu.Akdeniz'de; Cezayirli gemicilerin izinsiz dolaşan iki Amerikan gemisine el koyması ABD'nin adımlarını çabuk atmasına neden olmuştur.Amerikan hükûmeti 1795 senesinde Cezayir, 1796'da Trablus ve 1797'de Tunus ile antlaşma imzalamıştır.
 
Antlaşma çerçevesinde Birleşik Devletler sadece Cezayir'e yılda 12.000 altın veya eş değerde askerî mühimmat olmak üzere yirmi yıl (1795-1815) boyunca vergi ödemiştir.(Kimilerine göre bu olay ABD'yi vergiye bağlayan ilk ülkenin Osmanlı olduğu şeklinde bahsedilir.)

Gelişen olaylar neticesinde 1799 yılında ABD Başkanı John Adams, Portekiz'deki Amerikan elçisi William L. Smith başkanlığındaki bir heyeti Osmanlı Devleti ile bir dostluk ve ticaret antlaşması yapması için görevlendirmiştir. Ancak Fransızlar ve İngilizler ile yapılan savaşlar nedeniyle Başkan Adams'ın isteği gerçekleşememiştir. Daha sonra 1820, 1823 ve 1828'de yapılan girişimler de çeşitli nedenlerle sonuçsuz kalmıştır.


OSMANLI DEVLETİ İLE ABD ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN TARİHİ SÜRECİ


Amerika İlk resmî ziyaretini George Washington firkateyni ile 9 Kasım 1800 tarihinde İstanbul ziyaret ederek gerçekleştiriyor. 1827 yılında Fransız, İngiliz ve Rus gemilerinden oluşan müttefik donanması Navarin'de Osmanlı Donanmasını imha etmiştir. Bu olay, II. Mahmut'a Denge Siyaseti nezdinde yeni müttefikler aramaya yönetlmiştir. Bunun neticesinde 7 Mayıs 1830 yılında Osmanlı Devleti, ABD ile Seyr-i Sefâin ticaret antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşmanın birinci maddesi Amerikan tüccarları ile ticaret gemilerine “en çok kayırılan devlet” kaydından, dördüncü maddesi de Osmanlı ülkesinde bulunan Amerikan vatandaşlarına kapitülasyon ayrıcalıklarından faydalanmak hakkını vermektedir.Konsoloslukların sayısında ise 1840'lardan sonra önemli bir artış vardır.

ABD'de ise ilk Osmanlı konsolosluğu tesisi ise 1845'te Zapçıoğlu Abraham adlı şahsın şehbender(Konsolos) olarak gönderilmesiyle gerçekleşmiştir.1830 yılında yapılan antlaşmadan sonra ABD- Osmanlı ilişkileri ticari, kültürel ve sosyal olarak gelişme göstermiştir. Nitekim diğer Batılı ülkeler ile yapılan antlaşmalarda olduğu gibi ABD ile yapılan bu antlaşmalar da zamanla Osmanlı'nın aleyhinde seyretmiştir.

11 Ağustos 1874 Osmanlı Devleti ile Amerika Birleşik Devletleri arasında Suçluların İadesi Antlaşması imzalandı. 11 Ağustos 1874 Osmanlı Devleti ile ABD arasında Tabiiyet Anlaşması imzalanmıştır.Yapılan bu Tabiiyet Antlaşması birçok kez ABD ile Osmanlı Devletini karşı karşıya getirmiştir. İlişkilerin gerilmesinde çok önemli bir unsur olmuştur. Osmanlı bu problemleri çözmek için çoğu zaman ödün vermiştir.

XIX. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki ticaret hacmi bir milyon dolara erişmiştir. 1816‟da 8, 1823‟te 18, 1825‟te 22, 1828‟de 28, 1830‟da ise 32 Amerikan gemisi İzmir'e gelmiştir. 1843 yılında Çanakkale Boğazı‟ndan geçen 6286 gemiden yalnızca iki tanesi Amerikan gemisi iken, Kırım Savaşı‟nı izleyen yıllarda İstanbul limanına her hafta bir Amerikan gemisi girmiştir.

Osmanlı Devleti‟nin özellikle Navarin Baskınından sonra Amerika‟ya yöneldiğini görebiliriz.Navarin Osmanlı‟nın harekete geçmesi için katalizör görevi görmüştür. Amerika ile olan ilişkilerde de geçmişte olduğu gibi bir denge politikası izlendiği ve kararların o dönemin koşullarına göre belirlendiğini söyleyebiliriz.

MİSYONERLİK SORUNU
Amerika ile ilişkilerde misyonerlik konusu her zaman sorun arz etmiş ve birçok belge de yer almıştır. Bu bağlamda, ‟Misyonerlerin çalışmalarındaki asıl gelişmenin 1840‟lardan sonra meydana geldiğini söyleyebiliriz. Misyoner Dwight'e göre misyonerlik çalışmaları için 1840-1850 arası bir canlanma dönemi olup, son 20 yılda (1880-1900) derin bir şekilde bilgi hırsıyla tutuşan nüfusun bütün sınıfları arasında teşvik edici çeşitli misyon okulları açılması gerekli idi ki, bu bilgi radikal bir şekilde imparatorluğun her bölgesindeki entelektüel atmosferi değiştirmiştir. Nitekim 1845'te Osmanlı topraklarında 34 misyoner, 12 misyoner yardımcısı, 7 okul, 135 öğrenci 1890 yılında misyoner sayısı 177‟ye, misyoner yardımcısı sayısı 791'e, iptidai(ilkokul), rüşti(ortaokul), kolej ve yüksek okul düzeyindeki okul sayısı 813'e, öğrenci sayısı ise 16990‟a ulaşmıştır. Ayrıca 117 kilise ve nüfusu 28667‟yi bulan bir Protestan cemaati
yaratmasını başarmışlardır. Osmanlı Maarif Nazırı Zühdü Paşa‟nın yaptırdığı tahkikat sonucunda tespit edilebilen toplam 399 adet Protestan okulun büyük bir kısmı Amerikan Board adlı kuruma aitti ve bu okullardan sadece 51'inin ruhsatının bulunduğu anlaşılmıştır.[1]

Eğitimden sağlığa farklı alanlarda misyonerlik faaliyetleri yapılmaktaydı. Amerikalı misyonerler, 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanı'nı fırsat bilerek çalışmalarını hızlandırmışlardır. 1848 yılında Antep‟te, 1850 yılında Arapgir'de, 1853 yılında Tokat ve Kayseri'de, 1854 yılında Maraş, Halep, Sivas ve Harput'ta, 1855 yılında Urfa, Antakya ve İzmit'te, 1856 yılında Musul ve Diyarbakır‟da, 1857 yılında Mardin, Bitlis ve Edirne‟de, 1863 yılında ise Adana'da misyoner merkezleri kurulmuştur.

Amerikan kiliselerinin “American Board of Commisioners for Foreign Missions” kanalıyla yaptıkları misyonerlik çalışmaları Osmanlı sınırlarında yaşayan Rum ve Ermenilere nüfuz etmeye başlayınca, Babıali 1860 yıllarından başlayarak misyonerlerin çalışmalarını denetlemek ve daha sonraları da Türk olmayan unsurlarda milliyetçilik şuuru uyandırmasından korktuğu ve Ermeni ayaklanmalarını desteklediklerini tespit ettiği Amerikan okullarını kapatmak isteyince, Amerika Birleşik Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında Birinci Dünya Savaşına kadar süren anlaşmazlıklar çıkmıştır.Osmanlı Devleti'nde Amerikan Protestan misyonerlerinin çalışmaları neticesinde Ermeniler'in azımsanmayacak bir kısmı Protestan olmuştur.


OSMANLI’DAKİ ERMENİ SORUNU VE ABD’NİN YAKLAŞIMI


Amerikan Hükûmeti, Osmanlı Devleti‟nin zor durumda kalması ve istediği imtiyazları koparmak için “Ermeni haklarını müdafaaya” başlamıştır. 93 Harbiyle (1878 Osmanlı-Rus Harbiyle) alınan ağır yenilgiden sonra Osmanlı Devleti'ne yönelik dış baskılar artmıştır. Bu dönemde ABD'de 1895'te, Amerikan Senatosu tarafından Ermeniler lehinde Osmanlı Devleti aleyhinde karar alınmıştır. Osmanlı Devleti, kararın sebebini dinî nedenler çerçevesinde değerlendirerek haçlı zihniyetinin yansımaları olarak görmüştür. Ayrıca senatonun icrada yetkisi olmadığından karar pek ciddiye alınmamıştır. Washington sefaretinden gelen tahrirat tercümesinde Amerikan Meclisi‟nin Osmanlı aleyhinde karar almasının sebepleri; Ermenilerin din birliği nedeniyle ABD tarafından himaye edildiği, Osmanlı topraklarındaki misyonerlerin teşviki ve Berlin Antlaşması'ndaki Ermenilerle ilgili (61. ve 62.) maddelerin hayata geçirilmesi isteği şeklinde sıralanır.


1830 tarihli Osmanlı ABD antlaşmasının 4. maddesine göre -ki bu kapitülasyonlardan Amerika'yı da yararlandıran bir antlaşmadır- Amerikan vatandaşlığına geçen bir Ermeni Türkiye‟ye döndüğünde Amerika'nın himayesinde (protege) konumunda oluyordu.Yani Osmanlı kanunlarından muaf oluyordu. Bu da Osmanlı kanunlarını işlemez hale getiriyordu.O dönemde Ermeniler bu antlaşmanın arkasına sığınıp birçok suça karışmıştır. Bu olanlar
ABD ile Osmanlı arasında hukuki sorun teşkil ediyordu.Tahminlere göre  yaklaşık 70,000 civarında Amerikan vatandaşlığına geçen Osmanlı Ermenisi 1900-1914 yılları arasında Türkiye‟ye giriş yapmıştı.


1895 yıllarında Anadolu'da bulunan Rus miralaylarından Potiyat, Ermenice‟nin öğretimi ve Ermeni yazarlarının kitaplarının okutulduğu sırada tarihteki bağımsız Ermeni Krallığı‟na dikkat çekildiğini, bunun ise okuldaki Ermeni asıllı öğretmen ve öğrencileri bu krallığın yeniden kurulabileceği düşüncesine sevk ettiğini söylemektedir. Hatta Amerikan kolejlerinin öğretim kadrolarının büyük kısmını elinde tutan Ermeni öğretmenlerin, Ermeni Krallığı kurulduğunda önemli memuriyetlere getirilecekleri düşüncesinde oldukları söylentileri bile işitilmekteydi.

Amerika kendi çıkarlarını korumak için Hem Ermeni meselesini, Hem de Ermenileri çoğu kez koz olarak kullanmıştır. Bu nokta da Amerika‟dan gelen Misyonerler önemli rol oynamıştır. Erzurum‟daki Amerikan misyonerlerinin asayişi bozucu ve Osmanlı aleyhtarı tutumları Babıali tarafından İstanbul'daki Amerikan elçisine iletilmiş, Erzurum'daki görevine yeni atanan Amerikan konsolosunun misyonerler nezdinde girişimde bulunması rica edilmiştir.
Birecik Protestan vekili olan Manok Nikogasyan‟ın evinde yapılan aramada elde edilen 4 adet gizli mektuptan birinde Ermenilerin birleşmeleri ve asker yazılarak silahasarılmaları emredilmiştir.

Amerikalıların, Ermeni meselesine bakış açısını tarihsel perspektif içinde değerlendirdiğimizde günümüzde yaşananlar daha da iyi algılanabilir.



TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE ABD İLİŞKİLERİ

Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Antlaşmasında ABD‟nin desteğini almak ve ilişkileri geliştirmek için Chester Teşviklerini 1923 yılında meclisten geçirmiştir. Yine II. Dünya Savaşının sonlarına doğru ABD‟nin de içinde bulunduğu müttefiklerin yanında yer alarak tarafını belli etmiştir.

19 Mart 1945'te Sovyet hariciye komiseri Molotof 7 Kasım 1945‟te sona erecek olan Türk-Sovyet dostluk antlaşmasının günün koşullarına uyarlanması için Türkiye'ye bir nota verdi ve 20 Aralık 1945'te iki Gürcü Profesörü, Giresun'a kadar olan toprakların Gürcistan'a bırakılmasını istedi.

5 Nisan 1946'da, Washington'da Ermenilerce öldürülen Türk büyükelçisi Münir Ertegün'ün cenazesini Missouri savaş gemisi ile İstanbul'a getirildi.Bu jest sempatiyle karşılandı.

8 Ağustos 1946‟da Sovyetler boğazlarda üs ve müşterek savunma istediler. Türkiye 22 Ağustos 1946'da bunu reddetti. Sovyetler bu isteğini 28 Eylül 1946'da tekrarladı.

12 Mart 1947‟de Truman Doktrini yayınlandı.Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır. Bu kapsamda Yunanistan'a 300 Milyon dolar Türkiye'ye 100 Milyon dolar yardım yapılmıştır.

Bu süreci Marshall yardımları takip etmiştir. Soğuk savaşta Türkiye ABD‟den yana olmuş ve bu süreç 1990'ların sonu yani SSCB'nin çöküşüne kadar devam etmiştir.

14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle ABD ile ilişkiler daha da artar. 1950 yılında Türkiye, ABD‟nin yanında yer alarak Kore Harbine katılmıştır. 5090 kişilik birlik 21 Kasım 1950 yılında ABD‟li birliklerle beraber çatışmalara katılmıştır. 18 Şubat 1952 yılında Türkiye NATO'ya girmiş ve 1955 yılında CENTO'nun kurucu üyeleri arasında yer almıştır.

1954 yılında Türkiye İncirlik Üssünü ABD'nin hizmetine sunmuştur. Bu üs Soğuk Savaş'ın ardından I. Körfez Harbi ve Irak Harbi'nde de kullanmıştır. ABD‟nin Jüpiter füzelerini Türkiye'ye yerleştirmesine 1959 yılında izin verilmiştir.


5 Haziran 1964'te İnönü'ye Başkan Johnson tarafından çok sert üsluplu bir mektup yazılmıştır. Bu mektuba göre: Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahale kararı almadan önce müttefiklerine danışması gerektiği anımsatılmıştır. Ayrıca bu savaşın Sovyetler Birliği'nin de Türkiye'ye müdahale ihtimalini doğuracağı ve NATO'nun böyle bir durumda Türkiye'yi savunma konusunda isteksiz olacağı ima edilmiştir. ABD'nin Türkiye'ye sağladığı askeri malzemenin bu müdahalede kullanılmasına izin verilmeyeceği kesin bir dille ifade edilmiştir.Bunun üzerine İnön'ü ise o tarihi cevabı vermiştir:
" Bu dünya yıkılır, yeni bir dünya kurulur, Türkler orada yerini alır!"

1964 yılından itibaren Türkiye, SSCB ile arasında ki ilişkileri düzeltmeye çalışmıştır. 1968 yılından itibaren anti-Amerikan öğrenci hareketleri başlamıştır.
Türkiye‟nin ABD baskısı ile 1971'de yasakladığı Afyon ekimi 1974'te serbest bırakılmıştır.

Şimdi burada bir parantez açalım.O dönem ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Vietnam Kasaba lakaplı Robert Kommer'di.1967'de, gerilla direnişini kırmak için başlatılacak "Phoenix Harekatı" isimli kirli savaş projesini hayata geçirmek için ABD başkanı Johnson tarafından bizzat Vietnam'a gönderilmişti.Oradaki görevi bittikten sonra  1968'de ülkemize gelerek büyükelçi oldu.Komer, Türkiye'de (Ankara'da) bulunduğu sırada olay çıkacağını bile bile ÖDTÜ'ye gitti.Tabii o dönemin öğrencileri Kommer'in nasıl biri olduğunun ve niyetinin ne olduğunun farkındalardı ve Kommer'i arabasını ters çevirip yakarak karşıladılar.





Bunu Kıbrıs müdahalesinin izlemesi, Amerika'nın 1975-1978 yılları arasında Türkiye'ye ambargo uygulamasına neden olmuştur.
1979 yılında İran‟da Humeyni‟nin Şah‟ı devirmesi ve ABD‟nin İran Büyükelçiliğinin işgal edilmesi İran ile ilişkileri kopma noktasına getirmiştir.
27 Aralık‟ta SSCB‟nin Afganistan'a girmesi ile birlikte ABD için Türkiye: „‟Krizli bir bölgede en güvenilir müttefik‟‟ olarak
tanımlanmıştır. Buda Türkiye‟nin bölgede ki önemini daha da artırmıştır. 1980 yılının başlarında Türkiye- ABD ile Savunma İşbirliği Antlaşması imzalamıştır.

ABD 1980-1987 arasında Türkiye'nin serbest piyasaya geçişini desteklemek için IMF kredileri,borç ertelemeleri ve askeri yardımlarda dâhil olmak üzere Türkiye‟ye 13 milyar dolarlık kaynak aktarmıştır.

1991 yılında Saddam‟a yönelik yapılan Çöl Fırtınası harekâtında Türkiye‟ye Çekiç Güç konumlandırılmıştır. SSCB çökmüştür. Bununla beraber Soğuk savaş dönemi kapanmıştır.Nitekim farklı tehdit algılamaları ortaya çıkmıştır.Soğuk Savaş sonrası dönemde, barış ve refah dolu yeni bir dünya düzenini öngören
değerlendirmelerin fazla iyimser olduğu kısa sürede ortaya çıkmıştır. Süper güçler arasında geniş çaplı bir nükleer savaş çıkma tehdidi ortadan kalkmakla birlikte, yeni ve potansiyel olarak daha tehlikeli bölgesel sorunlar ve çatışma riskleri ortaya çıkmıştır. Bunların arasında, Balkanlarda ve Kafkaslarda meydana gelen ve tüm bölgeyi etkileyen etnik yayılmacılığa bağlı çatışmalar ile terörizm, dini ve mezhepsel fanatizm, gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı nüfus artışı, küresel kirlilik, ırk ayrımı, yabancı düşmanlığı öncelikli tehdit alanları olarak gündeme gelmiştir.

11 Eylül 2001 Saldırıları sonrasında Türkiye, ABD'ye terörizme karşı yaptığı mücadelede destek verdi. Ancak ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmek istemesi Türk kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. ABD'nin bu işgal sırasında Türk topraklarını kullanmasına izin vermek için TBMM'ye sunulan
1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesi ABD'de büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Yine ABD‟nin Kuzeydeki Kürtleri desteklemesi Türkiye-ABD
ilişkilerinin soğumasına neden oldu.(1 Mart Tezkere sürecinde rahmetli büyükelçi Deniz Bölükbaşı'nın yazılarına bakılabilir.)


SÜLEYMANİYE KRİZİ (Çuval Olayı)

4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan (bir binbaşı komutasında) 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarının Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, bir baskın sonucu Türk askerini tutuklayıp 60 saat süresince sorguya çekmeleri olayı, ilişkileri daha da gerginleştirdi.

Başbakan Erdoğan‟ın 25 Ocak-1 Şubat 2004 tarihleri arasında yaptığı ABD ziyareti, daha sonra 9 Haziran 2004'te ABD'de düzenlenen G-8 zirvesine Türkiye‟nin “demokratik ortak sıfatıyla katılımı, ABD Başkanı George Bush'un NATO zirvesi nedeniyle 26-29 Haziran 2004'te Türkiye'ye düzenlediği ziyaret ile uluslararası ortamdaki yeni gelişmeler çerçevesinde görüşmeler yapıldı.

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, göreve gelmesinin ardından çıktığı ilk bölge turu kapsamında 5-6 Şubat 2005'te Türkiye'yi ziyaret etti.
İsrail'in 31 Mayıs 2010 Tarihinde açık sularda seyreden Mavi Marmara gemisine baskın düzenlemesi ve bu baskında 9 kişiyi öldürmesi, Türkiye'nin de uluslararası alanda hakkını aramaya çalışması, ABD'nin de bu süreçte sessiz kalması, ilişkileri olumsuz yönde etkiledi.

VİZE KRİZİ
Washington'un Türkiye'den vize başvurularını askıya almasına misilleme olarak Ankara'nın da ABD vatandaşlarına uyguladığı vize uygulamalarını geçici olarak durdurması, iki ülke arasındaki en kapsamlı diplomatik yaptırımlar olarak görülüyor.

ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda çalışan Mehmet Topuz'un, 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tutulan Fetullah Gülen'le bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklanması, fitili ateşleyen sebep olarak öne çıkıyor.

Malum, F.Gülen'in yanı sıra darbe girişimiyle bağlantılı olduklarından şüphelenilen bazı isimlerin iadesi yönündeki taleplerden ise sonuç alınamadı. Ankara, bu konudaki rahatsızlığını en üst düzeyde ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD yönetiminin serbest bırakılmasını istediği papaz Andrew Craig Brunson konusundaki talepleri, Gülen'i kast ederek "Ver papazı, al diğer papazı" çağrısıyla Washington'a iletmişti.Fakat yine sonuç alınamamıştı.

TRUMP & YAPTIRIM KRİZİ


Malum yakın zamanda ABD Başkanı Trump’ın çelik ve alüminyumda gümrük vergisini artırma kararından dolayı yaşanılan kriz ve akabinde yerli paramızın nasıl değersizleştiğini anbean izledik. 1$ = 6.40 an itibariyle


TÜRK- AMERİKAN İLİŞKİLERİNE TÜRK HALKININ YAKLAŞIMI

Türk halkının Amerika'ya bakış açısı tarihsel süreç içerisinde çoğunlukla güvensizlik göstermiştir. Hem Amerikan yönetiminin başına buyruk tavırları, hem de geçmişte yaşanan bir takım problemler (Johnson Mektubu, Çuval Olayı, Ermeni Sorunu gibi) güvensizlik algısının başlıca nedenlerini teşkil etmiştir.

KA Araştırma şirketinin 6-14 Aralık 2010 tarihinde TESEV için 1000 kişilik bir örneklemE grubu ile yapmış olduğu araştırmayı da ele alarak bu ilişkilerin algısal içeriğine baktığımızda tablo Türk-Amerikan ilişkileri açısından pek iç açıcı değildir.






KAYNAKÇA/BİBLİYOGRAFİ

Osmanlı Devleti Dönemi Türk-Amerikan İlişkileri (1795-1914) /Y. Güler- sf.232

Türkiye-Abd İlişkiler - Şuhnaz Yılmaz
(http://www.academia.edu/11985322/T%C3%BCrkiye-ABD_%C4%B0li%C5%9Fkileri)

https://www.setav.org/tag/turk-amerikan-iliskileri/

www.osmanli.org.tr/yazi-4-119.html

www.ttk.org.tr/index.php?Page=Yayinlar&KitapNo=425


Not: Yazının tarihsel süreci yukarıdaki kaynaklardan derlenmiş, güncel eklentiler yapılıp yaşanmış önemli olaylar özetlenerek son halini almıştır.

Keyifli okumalar diliyorum.

128  Local / Konu Dışı / Re: Kan ihtiyacı on: August 12, 2018, 06:40:24 AM
Konu güncel! Up!!

Geçmiş olsun,acil şifalar diliyorum.
129  Local / Ekonomi / Re: Bakan Albayrak'tan enflasyon açıklaması on: August 12, 2018, 04:50:04 AM
Yeni ekonomik modelimiz de açıklandığına göre gerisini onlar (dış mihraklar) düşünsün.

130  Local / Konu Dışı / Kimi Üyeler Tarafından Adaletsiz Dağıtılan Meritler! on: August 12, 2018, 04:37:16 AM


Arkadaşlar öncelikle forumu son zamanlarda yakından takip edip, naçizane faydalı içerikler paylaşmaya çalışan bir arkadaşınızım.Takip eden/etmiş arkadaşlar bilir.Keza burada duyarlı ve bir o kadar dikkatli bir kitle olduğunun farkındayım.Bu bahsedeceğim mevzu da gözden kaçmamıştır diye düşünüyorum.

Daha 5 dakika önce bir konu başlığına denk geldim.Zaten o konuyla ilgili yorumumu da yine o konu başlığı altında paylaştım.Şimdi burada insanları hedef gösterip alenen suçlayıp, şu şunu yaptı vs. demek istemiyorum ki bu hiç etik olmaz.Fakat arkadaşlar 5 satırlık bir konuya
50 Merit vermek nedir ya!?Ben bunda başka bir kasıt ararım açıkçası.

Bu noktada kendimi geçtim, gerçekten uğraşıp faydalı içerikler paylaşan arkadaşlar da var burada.Bir çoğunun konusu merit hatta meritleri hak ediyor.Elimizi biraz vicdanımıza koyalım.Özellikle merit sahibi arkadaşlar.Her şeyi yöneticilere/modlara mal etmemek ve yine herşeyi de onlardan beklememek lazım; fakat bu noktada size de önemli görevler düşüyor sn. yönetici arkadaşlar.

Açıkçası, "merit benim, hesap benim,kan benim,damar benim sana ne!" kafasında olursak şayet, bu haksızlığın/manipülasyonun (artık adına ne derseniz) önüne geçemeyiz saygıdeğer arkadaşlar.Adil bir düzen arıyorsak işe önce kendimizden ve yakın çevremizden başlamamız gerek.


Herkese iyi ve adil bir forum diliyorum. Saygı ve sevgilerimle...


131  Local / Ekonomi / Re: Bitcoinlerinizi sakin satmayin keriz olmayin on: August 12, 2018, 04:02:46 AM
Arkadaslar piyasada yeniyim kripto paralara karsi bilgim az reel piyasa borsalar hakkinda bilgim coktur suan bitcoine balon diyenlerin ne ictiyse bana yollamalarini rica ediyorum 500 milyar dolarlik bir marketten balon nasil olsun.
satoshi bitcoinlerini satiyormu hayir
alp isik satiyormu hayir
tyhemos satiyor mu hayir
arkadaslar bitcoinlerini satanlarin cogunun gozu yasli trade yapanlarin cogu gozu yasli 4 yildir bitcoin biriktirenler jakuzisinde mocha iciyor. herkes oyunu gorsun piyasalara balon demek icin 5 trilyon dolarlik hacimlere gelmesi lazim bu da ulke ici piyasalardir. kripto paralar global piyasalardir dunyaya hitap eder biz karsilastirmamizi global olarak yapalim. global piyasalara acilmis sektorlere bakalim altinin piyasa hacmi 8 trilyon dolar hemide sanal altin dalgasi ile bankalar altin hesaplari acarak altinin yukselmesi engelleniyor bununlada degil altinin yanina gumus platinyum petrol gibi diger emtialari dahil ettigimizde 100 trilyon dolara ulasan market hacimleri cikiyor kripto para piyasasinin yeni her kesime ulasabilen insanlarin daha hizli dahil olabilecegi sistem o zaman bu sistem market hacmi daha gotte pire. global emtia piyasasi olmus 100 trilyon dolar hacim global kripto para piyasasinin hacmi 500 milyar dolar. kripto paralarin degeri 10 ila 100 trilyon dolar arasina ulasacak kapasitesi var. global piyasadayiz uyanin arkadaslar uyutuluyorsunuz 2 sene sonra 1 btc 1 milyon dolarlara yaklastiginda kafanizi vuracak taslar arayacaksiniz

Sn. @hhk1045 arkadaşım.. Bu başlığa nasıl 50 merit verebildiniz ben anlam veremedim şahsen!!? Forumda belli arkadaşların yazmış olduğu onca faydalı içerik dururken gelip bu konuya direkt 50 merit verilmesi haksızlıktır diye düşünüyorum.Ben bunda başka manalar ararım.Yaptığınız etik değil.
132  Local / Ekonomi / Re: 5000000 turk lirasi kazanmaliyim on: August 12, 2018, 03:46:03 AM
Geçen yıl ocak ayında 1.500$'lık ripple (ort: 230.000 adet) almış olup 3$ seviyelerinden bozsaydınız bu dediğiniz rakama yaklaşık bir meblağa ulaşabilirdiniz.Fırsatlar her zaman vardır.




Not: 2017 Ocak ayında 1$ = 3.50 tl civarındaydı.
133  Local / Ekonomi / Re: Merkez Bankası’ndan dolara müdahale! on: August 11, 2018, 07:03:27 PM
Erdem Başçı'nın (TCMB Eski Başkanı) şu sıralar kulakları çınlıyordur sanırım..Bir gece ansızın şok faiz politikası uygulayıp enflasyonu dizginlemek adına dövizi baskıladı diye, mevcut hükümet ve yalakaları adama demediğini bırakmadı.Yok yatırımları dışlamışmış yoksa hükümetle uyumlu değilmişmiş vb. safsatalar.

Geçmişten gelen bir haber (Ocak 2014)

"Merlez Bankası doların tarihi rekor seviyelerine çıkmasının ardından aldığı olağanüstü Para Politikaları Kurulu toplantısında faiz oranlarında radikal artışa gitti. Merkez Bankası’nın gece 00.00’da açıklanan kararına göre gecelik borç verme faizi yüzde 7,75’ten yüzde 12’ye, borç alma faizi yüzde 3,5’ten yüzde 8’e, bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma faiz oranı da yüzde 6,75’ten yüzde 11,5’e, bir hafta vadeli repo ihale faizi ise yüzde 4,5’ten yüzde 10’a yükseltildi. Piyasanın 2-4 puan arasındaki artırım seviyelerinin çok çok üstünde gelen müdahale ile yurtdışı piyasalarda 2.2530’dan işlem gören dolar kuru 2.18’in altına indi."
[/i]


Politika böyle uygulanır.Kimseye hesap vermek zorunda değilsindir.Doğru bildiğini anında uygularsın.Velhasıl dolara zamanında müdahele edilecekti.Şu saatten sonra Merkez Bankasından medet ummak veya tam tersi bu döviz baskısından dolayı onu hedef göstermek pek fayda sağlamayacaktır.
134  Local / Bitcoin Haberleri / Re: Bitcoin artık güldürmüyor on: August 11, 2018, 06:39:25 PM
Yalnız bu hiçbir zaman güldürmeyeceği anlamına gelmez..Az sabır.
135  Local / Ekonomi / Re: Türkiye & Dünya Ekonomisine Bir Bakış/2017-2018 (Analiz) on: August 11, 2018, 06:25:25 PM
16 yıldır büyük çoğunluğu inşaat sektörüyle büyüdük. doğrudur. ama Olaya bir de şu açıdan bakmanızda fayda var.:
Özal ilk seçildiği yıllarda enflasyonu yüksek tutarak enflasyon zengini firmalar ve insanlar oluşturmuştu. Sonra enflasyondan kazanılan bu paralar sanayiye doğru kaymış ve üretim gerçekleşmişti.
Tayyip Erdoğan ve hükümeti de bence inşaat sektörünü kasıtlı olarak geliştirdiler. Para kazanan firmalar ve kişiler oluştu. Örnek mi: yaşanılan bir olay: Adam kapıcı ve karısı temizlikçi. Aldıkları maaş asgari ücret. Sonra x ilinin varoşlarında otururdukları evin arsasına müteahhitin talip olmasıyla bir anda 300 bin/1 milyon liralık daire sahibi oldular. Burada müteahhitte arsa sahibide para kazandı. Bu örnekleri çoğaltabilirim. ( Fikirtepe. Samandra, Sultanbeyli, Beylikdüzü bölgelerinde oldukça fazla var bu örneklerden. vs).
Ayrıca inşaat sektöründen devlete çok ciddi vergi geldi. Tapu harcı, emlak vergisi, Kdv gelirleri, Kurumsal vergi vs.

Şimdi hükümetin yapması gereken şu: İnşaat sektöründen çok ciddi para kazanan firmaları veya sahışları tespit edip sanayide üretime teşvik etmek, gerekiyorsa perde arkasından zorla yaptırmak. Özelliklede cari açık verdiğimiz ürünleri ürettirmek. Cep telefonu, yazılım, otomobil, plastik ürünleri vs.

Başarılı olmuş bir örnek vererek bu yazdıklarımı sonlandırmak istiyorum: Hyundai firmasını nasıl başladığını nasıl büyüdüğünü incelemenizi tavsiye ederim. Kısaca söyleyecek olursam, firma, ilk işini inşaat sektöründen para kazanarak başlıyor ve büyüyor. sonra sanayide üretim yapmaya başlayarak bu günlere geliyor.


Bahsettiğiniz belli noktalara katılıyorum.

Belirttiğiniz üzere Hyundai firması inşaat sektöründen, Toyota ise tekstil sektöründen gelip dünya devi markalar oldular evet.Fakat bizdeki durum öyle değil maalesef.Bu adamlar bunu yaptıkların da zengin ettikleri insanlar kapıcı veya arsa sahibi x ağa,otopark mafyası z şahsı değildi.Kendi bünyesinde çalışan beyaz yakalılar sermayeder oldu ve bu kitle farklı/gelecek vaadeden inovatif alanlara yatırımların dışlanmadığı stabil bir ekonomi politikası yürütülen bir ortamda yine o yatırımları finansmanını bizzat sağlayarak öncül lokomotif sektörlerini bu günkü konumlarına getirdiler.Yani her şey tesadüfen olmadı.

Afaki örnek vermek gerekirse..Şimdi siz tutup 10 bin tl'yi bir arada görmemiş birine sizin de ifade ettiğiniz gibi bir anda 300.000 tl'lik bir ev veya kat karşılığı arsa bedeli 10 milyon tl verirseniz o adam o sermayeyle ülkenin selameti için, sizin Hyundai (veya Toyota) firmanızdaki adam gibi bilinçli yatırım yapamaz.Portföyü yönetmek her kişinin harcı değildir.Uzmanlık ister,zaman ister,bilgi ister...

Yukarıdaki yazımda da belirttiğim gibi.. Kıro/çomar/gerici/yobaz diye nitelendirip aşağılandığını ve hatta yer yer kandırılarak mağdur edildiğini düşünen bu insanlar, sizden daha zengin ve daha güzel yaşam koşullarına daha az emek ve vakit harcayarak sahip olabiliyorlar,oldular da.Kaldı ki 50~60 yıldan fazla militarist beyaz Türk oligarşisinin dışladığı, adam yerine koymadığı yine bu insanlar, bu gün elitizmin kalesi/sarayı olan yerde iktidar veya onun yalakası olarak mevki/makam/statü/arsa/arazi sahibi olup adeta liyakat sahibi, gerçekten mağdur olmuş insanlarla adeta taşşak geçiyor ve onların haklarını yiyorlar.

Bizdeki durum özetle budur.
136  Local / Ekonomi / Re: Devalüasyon Olduğunda Alınması Gereken Tedbirler #1 on: August 11, 2018, 06:00:53 PM
bireysel ve aile tasarrufu ile ilgili güzel bir konu açmışsın. Benim kullandığım bir uygulama var nereye ne zaman ne kadar para harcadığımı takip etmemi kolaylaştıyor. "Paranı Yönet" diye. Androidde var da iphonelerde de olması lazım. tavsiye ederim.

Elinize, emeğinize sağlık hocam.Uygulama güzel olmuş.Teşekkürler.
137  Local / Konu Dışı / Dış Mihraklardan Subliminal Mesaj Var! on: August 11, 2018, 04:09:29 PM





İşte bunlar hep DIŞ MİHRAKLARIN oyunu! Oyuna gelmeyelim lütfen(!)


Şaka bir yana demin yandaş medya kanallarının birinde bir tartışma programına denk geldim.Gayri ihtiyari kulak kesiliyor insan tabii haliyle.Programın konukları ciddi ciddi kelli felli adamlar,aralarında akademisyenler de var.Bir göz atayım dedim.İnanın algı bu yukarıdaki mizansen gibiydi.

İşimiz gerçekten zor arkadaşlar.Önce algıların değişmesi lazım bu ülkede.

Herkese iyi forumlar.
138  Local / Ekonomi / Re: ABD'den Türkiye'ye 8 Şart! on: August 11, 2018, 12:41:15 PM
hocam kaynağın linkini de atabilir misiniz? internette ekşi sözlükte falan gördümde site olarak bir tek http://www.yenimesaj.com.tr/gundem/abd-turkiye-ye-8-sart-h13065737.html sitesinde gördüm. pek güvenemedim işin açığı.

eğer böyle maddeler varsa bu maddeler kabul edilebilir değil. zaten kabul de edilmeyecektir.
Kaynak: Götüm

Bu 8 şart olayı gerçek olsaydı yerli ve yabancı birçok haber sitesinde son dakika olarak geçerdi

Arkadaşlar kaynağı verdim yukarıda.Haber içeriği zaytung haber, başlığı ise "Cem Uzan'a Hapis Şoku!" gibi durabilir.Fakat adamların bize dayattıkları öne sürülen bu şartları -ki ABD'ye giden heyet net olarak ne konuştu,ne gibi şartlar sunuldu vb. hususlar hakkında pek bilgi verilmedi kamuoyuna- tahmin etmek çok zor olmamalı.

Zira Türkiye-ABD ilişkilerini geçmişten günümüze takip eden, kulak kabartan birisi iseniz bu duruma çok şaşırmamanız veya teyit amaçlı yabancı bir haber ajansından servis edilmesini beklememeniz lazım.Örneğin geçmişte yaşadığımız 4 Mart Tezkere süreci..Adamların bize neler dayattıklarını unutmamak gerek.Rahmetli emekli büyükelçi Deniz Bölükbaşı'nın bu konuyla alakalı güzel yazıları ve bir de kitabı mevcuttur.Okuyup araştırabilirsiniz.

Öz itibariyle tarih her zaman ve aynı şekilde tekerrür etmeyebilir.Fakat farklı kişiler,kurumlar,yapılar aracılığıyla gelecekte benzer bir formda tezahür edebilir.Velhasıl müneccim olmaya gerek yok.Hem yerli hem yabancı kaynakları okuyup araştırmak suretiyle analiz etmek lazım.Haber bu arkadaşlar.Beğenip beğenmemek size kalmış.İyi forumlar..
139  Local / Ekonomi / Re: Başkan ve Bakanın açıklamalarından sonra dolar on: August 11, 2018, 11:40:49 AM
Adil Vergi Sistemi'nden bahsedip Cengiz Holding'in ve diğer yandaş ve paravan şirketlerin milyarlık vergi borçlarını silerek bu borcu 81 milyona kitleyip "Süreç 81 milyonun desteğiyle yürüyecek." diyemezsiniz.

Haa derseniz şayet dolar 7 de olur 8'de.Olan ise size değil -sizin tuzunuz kuru tabi- borcu harcı olan, orta ve alt gelir guruplarına mensup vatandaşa olur ve olacaktır da.


 
140  Local / Ekonomi / ABD'den Türkiye'ye 8 Şart! (Zaytung Haberi) on: August 11, 2018, 11:33:43 AM
ABD Başkanı Trump'ın Mart ayından bu yana Çin'e yönelik başlattığı ticaret savaşı, akabinde Mayıs ayında İran'a Ağustos ayı itibariyle yaptırımlara başlayacağını ilan etmesi, son dönemde Türkiye, Rusya ve Kuzey Kore'yi de 'yaptırım uygulanan ve uygulanacak ülkeler listesine eklemesi söz konusu ülkelerde ekonomik dengeleri altüst etti. ABD'nin yaptırım hamlesinin en fazla vurduğu ülkeler İran ve Türkiye oldu.

İran'ın para birimi riyal tepetaklak olurken, TL yılbaşından bu yana dolara karşı yüzde 50'den fazla değer kaybetti. İran, 'resmi kur ile serbest piyasa kuru'nu ayırarak, yola devam ederken, Türkiye dalgalı kur rejiminin etkisiyle görülmemiş bir şokla 2001 yılından bu yana karşılaştı.


Türkiye Devalüasyonda İlk Sırada

ABD Doları, Cuma günü önce uluslararası, ardından iç piyasalarda 6.80'ı, Euro ise 8.0'ı aştı. Böylece yılbaşından bu yana TL'deki kayıp dolarda yüzde 80'ı, Euro'da ise yüzde 75'ı yükseldi.

Lira 2001 krizinden bu yana ilk kez bu denli sarsıldı. Böylece TL, para biriminin değer kaybında gelişmekte olan ülkeler arasında Arjantin'i geçerek, ilk sıraya yükseldi. İç piyasalardaki düşüşte ABD Başkanı Trump'ın Cuma günü attığı tweet'teki "Türk lirası, çok güçlü dolarımız karşısında hızla düşüyor. Türkiye'den gelen çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük vergilerinin ikiye katlanmasına onay verdim! Alüminyumda bu oran artık yüzde 20, çelikte de yüzde 50. Türkiye ile ilişkilerimiz bu dönemde iyi değil!" ifadesi etkili oldu.


Rusya-ABD Kapışması

ABD sadece Türkiye, İran ve Kuzey Kore'yi değil süper güç Rusya'yı da rahatsız etmekten geri kalmıyor. ABD’de bir grup senatör tarafından geçen hafta sunulan yaptırım tasarısıyla, Suriye ve Ukrayna’daki faaliyetleri ile 2016’daki başkanlık seçimlerine müdahale ettiği gerekçesiyle Rusya’ya yönelik yaptırımların genişletilmesi planlanıyor.

Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bu hafta yapılan açıklamada, eski Rus ajanı Sergey Skripal ve kızının İngiltere’de zehirlenmesi nedeniyle Moskova’ya uygulanacak bazı yeni yaptırımların 22 Ağustos'ta yürürlüğe gireceği bildirilmişti. Açıklamada, söz konusu yeni yaptırımlar kapsamında ilk etapta Rusya’nın ihracatının ve finansman erişiminin kısıtlandığı belirtilirken, Rusya’nın gelecekte kimyasal silah kullanmayacağına dair garanti vermemesi halinde Rus hava yolu şirketi Aeroflot'un ABD'ye uçuşlarının engellenmesi, bankacılık faaliyetleri ve döviz kullanımı da dahil olmak üzere çok sayıda ek yaptırımın devreye gireceği duyurulmuştu.

Gelişmeleri değerlendiren Rusya Başbakanı Dimitriy Medvedev,  “Eğer bankacılık faaliyetlerine veya döviz hareketlerine engellemeler getirilirse bunu, ekonomik bir savaş ilanı olarak değerlendireceğiz. ABD’nin bu adımına mevcut tüm ekonomik ve siyasi adımlarla karşılık verilmelidir” dedi.


ABD'den Türkiye'ye 8 ŞART

Yaptırım konulmaması için İran'a 3 şart dayatan ABD'nin NATO müttefiki Türkiye'ye 8 şart dayatması dikkat çekiyor.

İşte Washington adeta Türkiye'nin tapusunu istediği o şartlar:

1. Papaz Brunson dahil 15 Temmuz darbe girişiminde rol alan 20 ajanın ivedi serbest bırakılması. ABD, Özellikle Brunson'ın tahliyesi için 15 Ağustos Çarşamba gününe kadar Ankara'ya süre verdi.

2. Türkiye'nin İran'a kapsamlı ambargo uygulaması.

3. Rusya'dan S400 satın alınmaması.

4. Ankara'nın Kudüs politikasını gözden geçirmesi.

5. Kıbrıs Adası etrafında doğalgaz ve petrol aramaktan vazgeçmesi.

6. Halkbank'a kesilecek cezaya razı olunması.

7. Ankara'nın Fetullah Gülen'in iadesini talep eden dosyayı kapatması.

8. Türkiye'nin sahip olduğu kritik madenlerde ruhsatların Amerikan şirketlerine verilmesi.



Kaynak: Recep BAHAR/Detay Haber
Pages: « 1 2 3 4 5 6 [7] 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 »
Powered by MySQL Powered by PHP Powered by SMF 1.1.19 | SMF © 2006-2009, Simple Machines Valid XHTML 1.0! Valid CSS!