Aslında geçmişte yapılan bu dolar tutma ve ekonomi yönetme işi detaya girince pek çok ekonomistte arada bir değiniyor buna servet transferi yapıldı. Bizler maaş artışları ve benzeri işlerde merkez bankası faizi kullanırken bankalar buarada aldıkları düşük faizli kredileri bizlere yüksekten satarak ödeme güçlüğü çekenlere ayrı çöktüler. Merkez bankası durum bu diyerek yaptıkları işlemlerden bankalara veilen ucuz krediyi şirketler ve bankalar ucuz dolar alarak değerlendirdiler. Vatandaş bu durumdan faydalanamadı. Yine servet transferi oldu. Artık transfer edilecek canı kalan vatandaş bu durumu yaratanlardan medet umuyor düzeltsin diye. Ne sendromu diyelim buna. Klasik sendrom isimleri olmasın lütfen.

Amd Reyzen serisi ile eski sıkıntılı durumu epeyce aşmış vaziyette. Ancak genel kullanım olunca uzun vadede inteli tercih ederim. İşlemci komutsetleri ve yazılım geliştiricileri derleyicilerde bu komutsetlerini oturtup öyle piyasaya çıkartıyorlar. Amd bu konuda hep bir adım geriden geliyor. İşlemcinin desteklemediği durumu işlemci ile yapmaya çalışıp bu seferde zaman kaybedip sistemi yavaşlatıyor. İşin özü ayrıntıda. Siz yazılım ile yaptığınız bir işi işlemcinin içine yerleştirince sistem rahat ve hızlı olarak çalışıyor. Diğer halde olunca yavaşlama kaçınılmaz. Bilmem anlatabildim mi. Ekran kartlarında da durum aynı. Amd Daha güçlü aslında Nvidia daha esnek esneklik ise komut setlerinin gpu içine yerleşik olmasından. Daha performanslı. Amd için gpu komut setini yeniden çalıştırdığı için pek çoğunu ısı daha yüksek. Performans ta ona göre azalıyor.

Semicenk adını ilk defa siz paylaşınca duydum. Klibi seyretmeye başlayınca hint yapımı bir klip sandım. Boliwood havası var. Ama bana gelmez. Şimdi ben dinlediklerimi burada paylaşsam pek çok formdaş telef olur. Ortalıkta takılacak arkedeş kalmaz. Genel olarak paylaşılanlardan 30 saniye kadar dinledim. Bu günkü istikakım tavan yaptı. Bu tarz müziğe dayanamıyorum. Ha buarada aile içinde benim pek çok sanatçı var biliyormusunuz. Bunları dinleyen de vardır bu arada. Ben kliplerine arada bir bakarım ama çok fazla dinleyemiyorum.

Kullandığım 15 yıllık Dell 17 xps L 701 var halen canavar gibi ürün. Ne versem yıllardan beri yok demeden çalışıyor. Dell ürünlerinde gördüğün dezavantaj agır olmaları. Bu ürünlerin hafifini görmedim. Taş gibi yapıyorlar.

Hp değişik versiyonlarını kullandım halk tipi istediğini al başını ağrıtmaz.

Asus seçenekler içinden yüksek seviyeli işlemci ram ekran özelliklerini bulabilirsin fiyat olarak da ucuzdur. Hundai gibi düşün.

Casper bunda ne ararsan bulursun hesaplıdır. Bunu da tofaş gibi düşün ona göre karar ver.

İ9 işlemcili laptoplar 100k üstü olmuşlar

İ7 işlemci
16 Gb ram
ssd nvm2
144hz ekran tazeleme en az olsun
C type usb girişi olsun
Hdmi çıkışı olsun
15" alt sınırın olsun

Bu konfigürasyon sanırık 50k yada 65k aralıkta bulursun.
40k altına inince elindeki laptopu biraz revize ettir kulanmaya devam et.

Şimdiden hayırlı olsun

@püsür hocam 80 li yıllarda ve 90 yıllarda her yıl yazlık ve kışlık moda olabilecek ürünler çıkardı. Bunları almaya gücümüz yeterdi. Çok öyle zorlanmazdık. Uçuk kaçık moda seçeneğimiz yoktu şimdikiler gibi. Otobüs ve dolmuş ile işe gidip gelirdik. Otobüse binince pek çok pişti olanlar olurdu. Aynı kıyafeti giymiş  üç beş kişi görürdük. Ve kıyaslama yapardık. Bak bu elbise buna yakışmış bunun saçı olmamış. Bu da altına başka bir ayakkabı giyseydi gibi. Podyumdaki manken yerine ototbüs ve dolmuştaki akranlarımız yada bizler giyimimiz ile bakışları çekerdik. Yaın aynı tişörtü 50 kişide görürdün sokakta. Sanki resmi üniforma gibi.

Bu günleri hatırlayıp unutmayalım diye sağ olsun yöneticilerimiz hatıra paraları basıyorlar 5 tl gibi. Bu parayı alıp ilerde torunlarımıza dış güçler bakın bize neler yaptılar. Çok kötü günler geçirdik. Bu 5 tl yi bile bize bastırdılar diyeceğiz herhalde. Bu parayı alıp neden hatıra olarak saklayayım. Nasıl soyulup yoksullaştırıldığımı torunlarıma anlatmak için mi. Yoksa bu basiretsiz güruhu döne döne nasıl bu halkın seçtiğinimi. Belkide ikisinide anlatırım.

Çocukları okuyan çiftler çalışsalarda yine yetmiyor kazandıkları. İki kişi memur 30 + 30 alsalar 60k. Okul masrafları, çocuk yada çocukların beslenmeleri bunların servis ücretleri kesin olarak bir çalışanın maaşını götürüyordur. Bu durum ikinci maaş mutfask ve faturalara ve giyime ancak yeter. Tabi ev kira değilse. Eğer bir de kira ile uğraşıyorlarsa durum vahim olur.

Çalıştığım yerde arkadaşlardan birinin oğlu üniversite kazandı. Hepimiz sevindik tabi. Genç %25 burslu olarak bilgisayar mühendisliği kazandı. Yıllık ödeme 245k. Bu arkadaş burada şef olarak çalışıyor 32k maaşı var. Eş çalışıyor. Şimdilik çatır çatır ödüyorlar. Bu hazırlık sınıfı ve 4 yıl daha var. Bakalım ödemeler nereye kadar çıkacak.

Vatan değerleri bir sürü güzide kurum önce kötü yönetildi. Bakımsız bırakıldı sonra bunlar zarar ediyor dendi. Halbuki bu kurumlar halkı ayakta tutan yegane kurumlardı. Bir sümerbankı düşünün. Giyecek elbisesi olmayan yoksul halka dünyadaki en kaliteli pamuktan yerli pamuktan dokunmuş allı güllü pazenler kumaşlar ile tanıştırdı. Bu fabrikaların üretimi artırılıp yeni fabrikalar eklenmek yerine beceriksiz kişiler buralara atanarak yıpratılıp kapatıldı. Şimdi üretilen kumaşların kalitesi yerle bir. Halkın ucuza alabileceği kaynak yok denecek kadar azaldı. Yeniden bu fabrikaların açılması şart. Bu halk bunu görecek kadar batmak zorunda kötü olan da bu.

Geçenlerde yaptığım bir yolculukta kahvaltı yapmak için sabah sabah epey bir yol teptim. Gördüğüm yerlerin çoğu simitçi. Hani o gün şöyle güzel bir serpme kahvaltı olan yer bulsa idim çok hoş olacaktı. Simit çay ile sabah kahvaltısı kaçamaktan başka birşey olmuyor.  Bir ailenin işlettiği butik bir yer buldum güzel sayılabilecek bir kahvaltı yaptım o gün. Ama bulmak için bilmediğim sokakları dolanmam gerekti. Şimdi ucuz diye millet simitçiye atıyor. Onlarda haklılar.

Teknoloji gelişiyor gelişecek. Bu gelişme içinde bizler geriden olanları seyredip sadece tüketince bunun sonucunda bize vereceği zararların önüne geçmemiz pek mümkün degil. Kendi geliştirdiğimiz teknolojileri istediğimiz yönde geliştirme şansına sahip oluruz. Diğer gelişmelere ancak kullanıcı olarak katılırız. Tomografi cihazı radyasyon yayıyor ve zararlı. Biz bunu kullanmak zorundayız. Emar cihazı daha az zararlı onu da yabancılar geliştirdi ve zararını en aza indirmek için. Şimdi tomografiyi biz epeyce yaygın bir şekilde kullanıyoruz. Bunu değiştirme ve geliştirme yapamadığımız için olaya maddi yaklaşıp kullanmaya devam ediyoruz. Teknolojiyi üretmemiz gerekiyor. O zaman zararını en aza indirebiliriz.

Bak arkadaş sabah akşam bu formda dolanıyorum şu ZekiBeyy hocam gibi bir imza bulamadım ya. Lan arkadaş adam ne yapıp ediyor bir imza kafalıyor. Bak aklıma gelmez değil ha elon mask ile tanışıklığı falan var ondan torpil falan mı koydurttu acaba. Adam bir filmler çeviriyor ya hadi hayırlısı.

Geçmişte bir gün. O zaman kilo olarak üç haneli sayıları kullanıyordum. Şöyle ki kilon kaç diyene 0,120 ton diyordum. İşte o zamanlarda bir cenaze için istanbula gitmiştim. Üç beş kişi aynı odada uyumuştuk. Sabah kalkınca birisi bana "maşşallah enişte sabaha kadar harmanda patosu verdi, akşamada bugdayı satarsın artık demişti."  Bilmem harman makinesini bileniniz varmı çalışınca çok gürültü çıkartır. Sap ile samanı birbirinden ayırmaya yarar. Benim uyurken horlamamı bu makineye benzetmiş. Şimdi de kilom var ama harman makinesini kullanmıyorum artık. O çok gürültülü.

@gospodin hocam siyah beyaz filmlerin sefa sürdügü 1980 li yıllarda olsa belki anlarlardı. Adamların Komiser Colombo, Baretta  gibi dizileri çekmişlerdi. Yıllarca bu filmleri bizler seyrettik. Bizim diziler o zaman olmuş olsaydı inanki bu bize seyrettirilen diziler yerine bizim dizileri Abd vatandaşları seyrediyor olacaktı. Bizdeki engellemeler kalksın acaip filmler üreteceğimize inanıyorum.

Atatürk konusunda bu adamlar birşey üretmezler üretmek istemezler. Eğer gerçekten hayatı ve düşüncelerini yansıtıp yayacak bir dizi film yapılsa bu filmler pek çok ulusun hayata bakış açısını değiştirir. Bu da yöneticilerin işine hiçmi hiç gelmez.

@totti67 hocam 1999 yılında Almanyaya gitmiştim. Daha euro bölgesi falan yok ortada halen mark geçerli. Tabi biraz kagıt birazda bozuk para aldım üstüme. Bir yerlere gidersek harcayalım diye. Gerçi sağ olsunlar bana bir şey harcatmadılar o paralar orada durduğum sürece benle gezdi. Bu gezme esnasında onların kuruşları ve üzerindeki tarihleri gördüm. Yok canım olmaz dedim ama gerçekmiş. 1947 yılında basıla bozuk paralar. Adamlar halen kullanıyorlardı. Ekonomiyi düzelttikten sonra önceki yediklerin haltlardan adamlar bir ders çıkartmışlar ve buna sadık kalmışlardı. Eger avrupa birliği olmasaydı halen o bozuk paralar bizi emekliye ayıran yokmu diye ortalıkda dolaşıyor olacaktı.

@ZekiBeyy hocam şu an 20 yıl geriledik ama buraya son 3 yıl içinde geldik. 5 yıl önce başlayan yeni sorgusuz sistem kendi doğruları etrafında lupa girdi biz o luptan bir türlü çıkamiyoruz. Hani çamaşır makinesinin sıkması gibi. Evire çevire bizi soyuyor bu yeni sistem. Yakında son durulama zamanı gelince elimizdeki malvarlığımız olan taşınmazlarımızdan da kurtaracaklar. İşte o zaman kafamız rahatlayacak bu dünyada bize yük olan ne var ise mal mülk altın para hepsinden kurtulacağız.

Bozuk para olarak pek geçerliliği kalmayan bozuk para etiketler üstünde hale laf kalabalığı olarak yerini koruyor. Hani 9,95 gibi. İstesen 5 kueuş üstünü verecekler gibi. Veremiyorlar ama etiketledeki görsel yanılmaya yarıyorlar. Bir ara etiketledeki fiyat ile kg fiyatı arasındaki yanılgı gibi. Paket boyutu kilo ile aynı gibi duruyor ama aslında gramajından düşük direk daah ucuzmuş gibi o etiket tercih ediliyordu. Bunu bira ara biraz düzeltiler ama yine garip paketler fiyatlar. İyice bakınca görülüyor kilo fiyatı. Özellikle kahvaltı reyonuna bakınca peynir cinsinin ucuz yada pahalı oluşunu ayrıntıdan anlıyorsunuz.

@totti67 hocam etrafımdaki taş kafalılara bunu ve benzerini anlata anlata bıktım diyeceğim ama bıkmadım. Halen anlatıyorum. Ama adamlar taktıkları at gözlüklerşini çıkartmak istemiyorlar. Olabilir diyorlar. Biz gideriz yerimize yenisi gelir bu devran devam eder diyorlar. Bunu diyenler canı çıkanlar. Elleme canları çıksın diyorum. Bitmiyor şerefsizler. Yoksa kanıksama yok. Köre ışığı anlatmaya çalışmak zor iş.

Oldumu şimdi hocam hiç yakıştımı. Adamların huzurunu niye kaçıracak şeyler söylüyorsun. Bak üzülecekler. Bizler sessiz sedasız çekeriz be. Ne olmuş bize yüklüyorlar ise. Bak bir sürü yük ceylanı oluştu memlekette. Yine seçim geliyor adalar yapacaklarını yine halkın gözünün içine baka baka anlatıp destek isteyecek halkta onlara destek verip durumun güzelligini onaylayacak. Yetmez ama olsun biraz daha sanırım böyleydi bu laf. Sıkma canını.

Bu tür haberleri kanıksar olduk. Kömür kayıp, bugday kayıp, oy kayıp, seçmen kayıp, maaşlardan kesilen vergiler külliyen kayıp nereye gidiyor bilmiyoruz, mülteciler gerçek savaştan kaçanlar gerçek bunları finanse etmemiz gerçek, 5000 tl emekli ikramiyesi tam kaybolmadı birileri yüksek tondan istiyor sanırım kaybolmayacak, Madenlerde kaçak çalışma sonucunda canlar kayıp, yağmur yagar yitip giden hayatlar batan gemiler personel kayıp. Ben de kendimi kaybettim sanırım konuyu unuttum. Bugday demiştik. Fareler yemiştir. Sanırım bu haber için söylenen 300 tır kamyonu buğday kayıp deniyordu. Al işte 300 de tır kayıp o zaman.

Ya arkadaş kasım geldi belki bu ay açlıktan ve yoksulluktan kurtuluruz dedim. Keşke demez olaydım ev halkı hep çalışsa yoksul olamıyoruz. Ne kafa bizdekide insan yoksul olmak için çalışırmı çalışırsan tabi yoksul olamazsın. Bak etrafına bir sürü örnek var ne yapacan yoksullukla uğraşıyor. Çağır bak burada pek çok arkadaş var. Hep birlikte bir mısır piramidi kuralım. Alta kalan piramidi alttan seyreder. Bak o zaman ne yoksulluk ne açlık sınırı. Gelsin çaylar simitler. Heyyarvrum hey. Aynı tas aynı hamam. Bu işi tüike bırakmalı bize kalırsa işler iyice karışıyor. Adamlar şak düzeltip sana bir sağlam rapor veriyorlar. Yoksulluk sınırı bu aralar 51k olmuş. Asgari ücretli için 4 aylık maş. Biriktir yoksul ol. Zaten açsın. Biraz daha aç gez.