Ben bazı şeyleri sadece götümüz sıkışınca, yumurta kapıya dayanınca yapmamıza uyuz oluyorum ve gerçekten "coğrafya kaderdir"e bağlıyorum, bunu yazarken kendimi ayrı tutmuyorum, ben de aynı kafadayım.

F35'den şutlandık, motorumuz olmasa da Kaan ortaya çıktı mesela ama o konu aşırı derecede hayati olduğu için ayrı tutuyorum.
Başka vurucu bir örnek vereyim (tabii ki devlet beyanlarının doğru olduğu varsayımıyla yazıyorum, bu konuda sicilleri kötü, hükümetin ak dediği kara, her işleri yalan dolan ama doğru varsayalım): Bizim ihaların sihaların en önemli kısımlarından birisi olan optikleri üreten Kanada menşeili firmanın kriz çıkınca Türkiye'ye ihracat yapması engellendi, bir dönem öyle çözümsüz devam etti, sonra bizim hazretler çıktılar dediler ki, Kanada^ya ihtiyacımız kalmadı, Aselsan üretti.
Ulan madem Aselsan'ın bu donanımı üretebilecek birikim ve kapasitesi vardı, niye şimdiye kadar elalemin eline baktık? Varsın iki katına malolsun, daha az hassas olsun, zamanla geliştirir, maliyetini de düşürürdün.

mhanbostanci hocam ben ülkenin gidişatı konusunda (ekonomik) hiçbir dönem bu kadar kafa karışıklığı yaşadığımı hatırlamıyorum. Bir yandan burada da sayılan, onun dışında kulaklarımıza gelen, ekonomistlerin analizlerinde aktardıkları bir çok olumsuzluk var ve hemen hemen herkes esas canavarlar seçim sonrası salınmak üzere kalın zincirlerle tutuluyor diye düşünüyor.
Ama öte yandan da kıt notlarıyla bilinen Fitch Türkiye'nin notunu ciddi bir şekilde yükseltti ve bu insanlar analizlerini tabii ki seçim ekonomilerini vb gözeterek yapıyorlar.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in Kıdemli Direktörü ve Türkiye Analisti Erich Arispe Morales, Fitch’in cuma günü Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+” ya, not görünümü de “durağan”dan “pozitife” çevirmesine ilişkin olarak açıklamaları şöyle:

Morales, Türkiye’nin maroekonomik tutarlılığının bazı önemli sonuçlar verdiğini dile getirdi. Morales’e göre bunlardan ilki dış finansman koşullarında görüldü. Piyasanın sadece kamuya açılmadığını, politika değişikliği sonrasında bankaların ve şirketlerin de dış finansmana erişim sağladığını anlatan Morales, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primindeki gerileme dahil olmak üzere Türk ekonomisi için sevindirici gelişmeler kaydedildiğini vurguladı.

“Mevcut Politikalar Cari Açığın Azaltılması için Tutarlı”
Morales, ekonomi politikalarının enflasyon beklentilerinin gevşemesinde ve enflasyonun kademeli olarak düşmesinde etkili olduğunu belirtti. Morales, mevcut politikaların Türkiye’nin cari açığını azaltması için de tutarlı olduğu görüşünde olduklarını ifade etti.

12 aylık cari açığın Mayıs 2023’te 60 milyar dolar iken, yılı 45 milyar dolarda kapattığını hatırlatan Morales şöyle devam etti:

“İleriye dönük ise ülkedeki cari açığın 2024’te Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) yaklaşık 2,6%’sına ve 2025’te 2,2%’sine düşmesini bekliyoruz. Bu oran, Türkiye ile benzer derecelendirmeye sahip diğer ülkeler için öngörülen ortalamanın altında“

Rezervlerde İyileşme Bekleniyor
Morales, Türkiye’nin uluslararası rezerv seviyelerinde iyileşme görüldüğüne işaret ederek, “Baz senaryomuzda öngördüğümüz gibi eğer Türkiye ekonomi politikaları bu şekilde sürdürülürse bu noktada (uluslararası rezervlerde) daha fazla iyileşme göreceğiz. Politikaların sürdürülmesi durumunda uluslararası rezerv kapsamının 2025’te 4,5 aya yükseleceğini öngörüyoruz. Bu da Türkiye’nin rezerv karşılama oranının B notu kategorisindeki ülkeler için öngörülen seviyenin üzerine çıkması demek” dedi.

“KKM’deki Düşüş Dolarizasyona Yol Açmadı”
Morales, kur korumalı mevduat (KKM), Ağustos 2023 sonunda 130 milyar dolar olan kur korumalı mevduat büyüklüğünün 74 milyar dolara indiğini söyleyerek, bu düşüşün finansal dolarizasyonda kayda değer bir artışa yol açmadan gerçekleşmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Morales “Tüm bu gelişmeleri dikkate aldığımızda, eylül ayındaki değerlendirmemizden 6 ay sonra politika değişikliğinin sürdürüleceğine ilişkin güvenimizin arttığını söyleyebiliriz.” dedi.

Morales’e göre politika değişikliğinin etkinliği, rezerv seviyelerindeki iyileşme, dolarizasyonu artırmadan döviz korumalı mevduatların azaltılması, cari açığın düşürülmesi ve enflasyon beklentilerinin hafifletilmesi gibi sebepler, cuma günü yayınladıkları değerlendirmeyi doğruluyor.

“TCMB Öngördüğü Enflasyona Yaklaşacak”
Morales’e göre önümüzdeki birkaç yılda önemli ölçüde düşüş beklenmesine karşın Türkiye’nin temel politika zorluğu enflasyon olmaya devam ediyor.

Morales, TCMB’nin bu yıl sonunda öngördüğü seviyeye yaklaşan aylık enflasyon patikasına sahip olacağına yönelik beklentilerini koruduklarını ifade etti.

Öte yandan Morales, TCMB’nin 36%’lık enflasyon projeksiyonuna karşın Fitch Ratings’in enflasyon beklentisinin 40% seviyesinde olduğunu söyledi. Morales, Enflasyonun bu yıl için ortalama 58% olacağını öngördüklerini de ekledi.

"Dışarıdakilerle" kripto konuşmak eziyet zaten, ben de bundan kaçalı çok zaman oldu. Ayı sezonu ya da yatay seyirdeyken kriptoyla uğraşıyorum deyince "boş işler" der gibi bakarlar, yaptığını işten saymazlar, boğaya girince de aynı kişiler başının etini yer: Ne alalım?
Ayrıca o topa zaten hiç girilmez, çünkü risk dersin, belli olmaz dersin, zararı da göze al derdin, tabi tabi diyerek onaylarlar ama zarar ettiklerinde suçlusu sen olursun.
İşyerinde eşime bile soruyorlarmış, kocana sorsana ne alalım diye...

Hocam kripto harici olana "yatırım" dersek tabii ki yapmak mantıklı değil, çünkü yıllardır bitcoin pohtur, zıçarsınız diye bizlere gülenler şimdi kafalarını duvara vuruyorlar. Ama genel olarak tek bir şeye bağımlı olmamak adına biraz çeşitlenmek gerekiyor ve iyi bir borsa yatırımcısı falan değilseniz eninde sonunda diğerlerinin tümünden zarar ediyorsunuz çünkü kur+enflasyonla hiçbirisi başa çıkamıyor.
Diğerlerinde amaç (en azından kendi adıma) birinde bir sıkıntı çıkarsa diğerine erişmek, yoksa dolarım var, altınım var, fondayım (Terim fonu gibiler hariç tabii), vadeli hesaptayım vb, verdiğim rakamdan da fazlasını alıyorum, kardayım diyen varsa kafası güzelmiş, güle güle kullansın.

Biraz konunun dışına çıkarak Casper denen leş marka ile ilgili yıllar önce yaşadığım bir deneyimimi anlatayım, herhangi bir ürününü almayı düşünenler göz önünde bulundursun. Üzerinden rahat 15 yıl geçti ama sonuçta hala sahipleri aynı ve zihniyetin pek de değiştiğini zannetmiyorum.

Bir ara bir bilişim firmasında çalışıyordum, bize güvenen bir müşterimiz arızalanan ve çalışması önemli olan ancak garantisi daha dolmamış bir Casper pc için bizden yardım istedi, servisi aramış ama oyalamışlar, 1 hafta sonrasına gün vermişler ve adamın böyle bir zamanı yok, garantinin yanmasını göze alarak bizden yardım istedi.
Kasayı açtık, zaten olmaması gereken bir şekilde her yerini sökülmesin, ya da söküldüğü anlaşılsın diye silikonlamışlar, o kadar ki o silikonlar artık cihazın sağlıklı soğumasını engeller hale gelmiş. Onları da söktük, cihaz açıldıktan sonra aşırı ısınıp kilitleniyordu, bir baktık ki sorun sadece silikon değil, bu şerefsizler işlemciyi overclocklamış ve çalışabileceğinden çok daha yüksek hızda çalışır hale getirmiş (işlemciyi sökünce üzerindeki yazılardan gerçek hızını anladık).
Belki başkası yapmıştır diye düşünebilirsiniz ama değil, çünkü işlemcinin kendisi (ayrıntıyı hatırlamıyorum, rakamları atıyorum) Pentium 1000 Mhz, ama çalıştırma hızı Pentium 1500 Mhz ve model etiketi, kutusu, klıavuzu vb, her yerinde cihaz Pentium 1500Mhz olarak tanımlanmış.
Haliyle cihaz fazla ısınıp çakılıyordu, overclocku iptal edip doğal çalışma hızına indirince sorun bir süreliğine düzeldi, o zamana kadar canı çıkan işlemci yanlış hatırlamıyorsam bir yıldan biraz fazla süre sonunda perte çıktı.

Bunu yapacak kadar şerefsiz ve rahat firma her boku yer, o yüzden asla ve asla hiçbir Casper ürününe para vermem, bedava verseler yine kullanmam.

Ayrıca hiçbir konuda yön belirleyemiyorsanız bile dövizin seçim nedeniyle aşırı baskılandığını (merkez bankası yetkilileri her banka yönetimine tek tek talimat verdi) ve bu kemerin seçimden sonra kademe kademe gevşetileceğini bilin. Doların coşmaması için Kızılay meydanından tüm Türkiye'ye yetecek petrol çıkması lazım.
Ayrıca Abd yetkilileri finans ve yatırım ekosisteminde ani, kontrolsüz hareketler olmaması için planlı ve çok temkinli bir şekilde piyasaları faiz indirimine alıştırmaya başladı. Verilen demeçler, sızdırılan(!) dedikodular vb bunu gösteriyor. Yani hemen hemen her türlü yatırım aracında kar beklentisi giderek artıyor, bunu da gözardı etmemek lazım.

Belki bu sefer kıymet bilmemişiz, yararlanamamışızdır ama bence sen foruma olan inancını kaybetme, belki dersini almış olanlar ve yeni nimetlerden yararlanıp teşekkür edecekler çıkar 
Sağlam kripto varlıkları ayrı bir yere koyup, ıvır zıvır şeylerin eskilerine bel bağlamama konusuna kesinlikle katılıyorum, o inanç, hatta inat yepyeni fırsatları görmezden gelme sonucunu doğuruyor, gerektiğinde ileri adım atıp arkaya pek bakmamak lazım.

Evet wolwoo haklısın, insanlığın bu konudaki tartışılmaz yeteneğini gözardı ederek gerçekten hata yapmışım (şaka değil). Hatta gidişat böyle devam eder de insan soyunun ve gezegeniz varlığı tehlikeye girerse yapay zeka bu erken yok oluştan kendisini korumak için "mecburen" insanlık için çalışma, barışı koruma yolunu seçebilir

Mustang Shelby hocam açtığı diğer konuda yazdı, en yetkin bilim insanlarının altından kalkamadığı Quantum kodları meselesini yapay zeka şimdiden çözdü, kripto varlıklar ve ağların üzerinde çalışan akıllı kontratlar konusunda neler yapabileceklerini şu an hayal bile etmek zor. Bir de son derece matematiksel bir konu olduğu için zaten baştan yapay zekanın yeteneklerine uygun bir dal.

Biliyorum totti67 hocam okudum.
Şunu da belirtmek lazım, devletin en tepesinin talebi/talimatı o kadar yasal çerçevede olmaz bir şeydi ki, banka böyle bir şey yapamayacağını bildirip konuyu kapattı. Normalde ne yapar ne eder talimatı yerine getirirlerdi, çünkü ülke artık böyle bir yer.

Bu konuya içimizdeki finansçı arkadaşlar çok önemli katkılar sunacaklardır, bizler için de çok yararlı bir konu başlığı olacaktır, ilgiyle takip edeceğim, öncelikle bunu belirteyim.

Benim naçizane önerim ise her neyi tercih ederseniz edin en azından bir kısmını fiziken elinizde bulundurmaya dikkat etmeniz, döviz, altın, gümüş vb farketmez. Kesinlikle tamamı banka ya da başka bir aracı kurumda olmasın, çünkü seçim sonrası nereye gideceğimiz belli değil, korkulduğu kadar da olmayabilir, ama mesela devalüasyona da gidilebilir. Eğer böyle bir kötü senaryo gerçekleşirse 3.taraf kurumlardaki varlıklarınızın kontrolünü size bırakmayacaklar. Mesela (tamamen atıyorum) dolar 80 lira olacak ama banka döviz hesabındaki dolarınızı satamayacaksınız, işleme izin verilmeyecek, aynı şey değerli madenler için de geçerli elbette.
O nedenle hiç olmazsa üçte biri elinizde olsun.

Belki farkında değilsin ama içinde bulunduğumuz boğa döneminde (ama muhtemelen sonlara doğru) piyasanın yeni trendinin öngörüsünü yaptın burada. Yapay zeka ile oluşturulmuş kripto ve akıllı sözleşmeleri önümüzdeki zamanlarda sıkça duyacağız. Ben de bir süredir bu tarz bir proje umuduyla radarı açtım ama henüz erken diye düşünüyorum, kripto, akıllı sözleşme yazabilecek çapta yapay zeka henüz genel kullanımda yok ancak eli kulağındadır.

Son 7 yıldır İzmir'de oturan ama öncesinde ömrünün tamamını Ankara'da geçirmiş birisi olarak şunu son derece emin bir şekilde söyleyebilirim, Mansur Yavaş kazandığından iki önceki seçimi ucu ucuna, bir önceki seçimi de sonuncu gibi net bir oranla kazanırdı. Yani aslında bu seçime 10 yıl kesin, 15 yıl muhtemelen başkanlık yapmış olarak girmesi gerekirdi.
Ama karşısında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin belli bir makam düzeyi üstünde koltuğa oturmuş en orospu çocuğu kişiliği vardı ve muhalefet o şahsın yaptığı ayak oyunlarıyla mücadele edebilecek bir kapasiteye sahip değildi (hala da değil ama halk çok bezdiği için üçkağıdın baş edemediği bir oranda destek verdi).
Buraya yazıyorum, bir gün eğer pislikler ortaya dökülüp suçlulara bedel ödetilebilirse göreceksiniz ki o melih gökçek denen herifin diğerlerinin tamamı kadar dosyası olacak, bu kadar net konuşuyorum. Ve mevzu sadece yolsuzluktan, hırsızlıktan ibaret değil, vatan hainliğine kadar gider. Ama bir çok kişiye karşı eli çok güçlü olduğu için iktidar tamamen değişmeden kimse dokunamaz.

Olay son derece organize, birilerinin kontrolü altında ilerliyor ve hamleler düşünerek yapılıyor. Son derece basit bir örnek vereyim, malum kişiyle yakınlığı gayet iyi bilinen şahıs önce bu işten uzak tutulmak istendi ama bir şekilde kamuoyunun haberi oldu, hatta isim babası oldu. Bu sefer de hem fiziken dışarı postaladılar, hem de bu adı bir dillendiren, bir yok sayan Seçil Erzan son duruşmada "evet, o da işin içindeydi ama çok bir şey vermedi, zararı da az" demeye getirerek mevcut şartlarda en koruyucu ifadeyi verdi(rdiler).
Bu işin ucu çok yukarılara gitmez çünkü rakamlar küçük ama bence ya gönül(!) bağından dolayı birileri yine aynı çok yukarıdan korunuyor, ya da uyanıklık yaptığını zannederken ava gidip avlanan şahıs "ben yanarsam çenem düşer" dedi.

Bravo diyeyim, başka söylenecek söz yok, insanları ciddi masraftan kurtarmışsın.
Artık bizden bile fakir, iyice acınacak durumdaki ülkeler hariç hiçbir yerde bir cihazın elektronik aksamının tamiriyle uğraşılmıyor, doğrudan değişim yoluna gidiliyor ve bu durum da tabii ki üreticinin ve altındaki satış/servis ağının son derece işine geliyor.
Yazdığım şeyin temel nedenlerinden birisi de şu, bir şekilde elektrikle bağlantısı olan hemen hemen her cihazda elektronik bir bölüm yer alıyor ve elektronik apayrı bir uzmanlık dalı. Mesela kombi ustası bacanın dıttırı vıttırısında problem varsa belki takla attıracak, ustalığı o kadar  iyi ama olaya elektronik devre girince işin rengi değişiyor.
Şahsi fikrimdir, takılı olduğu cihaz her ne olursa olsun, elektronik arızası nedeniyle yapılan kart değişimlerinin en az üçte biri gereksizdir, aslında kolay elektronik müdahalelerle düzelecek sorunlardır.

Uzay, dünya dışı yaşam gibi konular bir çok insan için çok merak uyandırıcı, gizem dolu ve insanların kafasını meşgul eden kavramlar, benim için de durum aynı. Ancak birkaç yıl öncesine kadar olan fikirlerimi çöpe atmış durumdayım, daha doğrusu silbaştan yapmış durumdayım.
Öncelikle eski düşüncemden bahsedeyim kısaca, ana fikir olarak evrenle kıyaslayınca okyanus tabanındaki kumun atomu boyutundaki gezegenimizde bu düzeyde gelişmiş yaşam varken yalnız olmamız imkansız diye düşünüyordum, aslında illa yaşam olan bir çok gezegen olduğu fikrim hala değişmedi ama artık ileri medeniyetlerin olduğuna inanmıyorum.
Yani Kardashev ölçeğindeki tip 0'dan tip 4'e kadar olan gelişmişlik düzeyinde (biz şu an sıfır ile bir arasında bire yaklaşan bir yerlerdeyiz) tip 1'in bile olamayacağını düşünüyorum. Daha doğrusu tip 1'e ulaşıp biraz yol katedebilen medeniyetler organik canlılar olamaz.
Çünkü şu anki embriyo haliyle bile yapay zekanın bizim için kolaylıklarının yanı sıra yok edici bir tehdit olduğu ortada. Şahsen hiçbir yasal veya başka bir gücün bir noktadan sonra yapay zekayı insan denetiminde tutmaya devam edemeyeceğini düşünüyorum. Nedenini uzun uzun yazmayayım, bu forumdaki herkesin vizyonu yapay zekanın gideceği noktayı algılamaya yeterli.

Bir süre insana yardımcı olacak olan yapay zeka, hele de yapay genel zekanın devreye girmesiyle gereksiz göreceği insan tününe olan ihtiyacını azaltmak için bir satranç grandmasterı gibi minik minik hamlelerle gezegende kontrolü ele geçirecek. Bir süre sonra (belki 4 yıl, belki 40 yıl, bilemem ama bir gün mutlaka) insanın gerekmediği noktaya ulaşacak, kendi varlığının devamı adına yapılması gereken fiziki işler için her türlü robotu üretebilecek yeterliliğe gelmiş olacak. İşte o andan itibaren insanlık kendi eliyle yarattığı celladıyla savaşmaya başlayacak ve %99.9 kaybedecek.

Hal böyleyken hangi gezegende olursa olsun belirli bir noktaya gelebilmiş canlıların aynı kaderi paylaşacağı aşikar, dolayısıyla evrende hiçbir "canlı türü" birbiriyle iletişime geçebilecek kadar gelişme şansına sahip değil.
Tabii bu yapay zeka-robot medeniyetlerin varlığını "yaşam" olarak kabul edersek elbette bizden çok daha gelişmiş düzeyde yaşamlar var.

Teşekkürler, kombi için plastik gerçekten iyi bir malzeme değil çünkü plastik sürekli yük, titreşim, basınç ve ısı değişimleri altında ne kadar yüksek kaliteli olursa olsun maalesef yapısal yeteri kadar koruyamıyor ve kısa sürede sorun yaşanmasına neden oluyor.
Ve kombi de sık yenilenecek grupta bir cihaz değil, dolayısıyla gerekirse başka yerlerden kısıp iyi bir bütçe ayırmak gerekiyor. Kaldı ki, kötü ve muhtemelen ucuz kombi=düşük verimlilik, yani yakıt harcaması da daha yüksek olacak.

Problem şurada verbakalim, biliyorsunuz insanlık için ciddi tehdit olma potansiyeli oldukça yüksek olan genel yapay zekanın eşiğindeyiz (OpenAI'ın zaten geliştirdiği ama baskılar nedeniyle yayınlamadığı söylentileri bile var), ama yapay zeka oraya gelmeden bile yeni yetenekler kazandı, en basit örneği bu açılan konu zaten. Kendisi sıfırdan başa yapay zekalar da oluşturabiliyor, ileriki aşamada birbirleriyle kapalı (insanın erişemediği) haberleşmenin yolunu bulacaklar, bir sonraki aşamada ise kendi işlerini görebilecek makine ve robotlar tasarlayacaklar, yani en kısa sürede bize olan fiziki bağımlılıklarını çözmek isteyecekler. Bunların üretimi belki ilk aşamada insan eli veya yardımıyla olacak ama bir süre sonra ona da gerek kalmayacak, yine bu konudan bakalım demek istediğime, dünyanın en parlak beyinlerinin yıllardır kıçını yırttığı konuda daha emekleme aşamasında olan yapay zeka çok çok kısa bir sürede çok daha büyük aşamalar kat etti.
Yani yazılım mühendisinin işi evet bugünden yarına bitmeyecek ama önünde uzunca bir süre yok.

Bunları eklemişler de, eğitimi kim verecek? Bu konularda yetişmiş az sayıda insan da özel sektörde çalışıyor, üniversitede badem bıyıklı rektörün emrinde 3 kuruşa kölelik yapmasını bekleyemezsiniz, illa akademik kariyer isteyenler de zaten yurtdışına gidiyor.
Ayrıca şu andan itibaren yazılım/kodlama konusunda kariyer anlamında çok iyimser olmamak gerekiyor çünkü artık o işleri de yapay zeka üstlenecek.
Yapay zekayı kim yazacak peki derseniz de, daha şimdiden yapay zeka kodlayabilen yapay zekalar olduğunu söylemiş olayım. Şimdilik basit işler ama 3-5 yıl sonra durum çok farklı olacak.

Ben 7-8 yıl önce Ankara!dayken sorun çıkartan Alarko kombimiz için iyi bir servis çağırmıştım, adam demişti ki (o zamanın parası) bu kombi kaliteli bir cihaz, içi tamamen metal aksam, 700 liraya tepeden tırnağa yenileriz, uzun yıllar sorunsuz kullanırsınız, ziyan etmeyin. Öyle mi yapsak, böyle mi derken 10 yıllık kombiye o kadar para vereceğime dedim... ve gittim 1700 liraya Ferroli aldım.
Sonradan öğrendik ki Ferrolilere müheahhit kombisi derlermiş, o derece kaliteliymiş(!), bir yıl içinde sorun çıkartmaya başladı, su akıttı, devre kartına kadar değişti vb, ilk ustanın dediğini yapmadığıma pişman oldum. Ferroli servisinin ustası bile muhabbet ilerleyince bunlar beş para etmez, bize kazanç kapısı dedi. O kendi evine Baymak'ın içi yine tamamen metal bir modeli varmış, onu almış.

Demem o ki, ne alırsanız alın ama plastikten kaçın.