Kart bilgileriyle sınırlı değil ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüm bilgileri internette satılıyor zaten, kapsamına bağlı olarak 20-30 dolardan, birkaç bin dolara kadar tarifesi var. Çok başarılı asrın liderliği sayesinde senin bile bilmediğin bilgilerin başkalarının elinde artık,bu vakada ona bir de kart bilgisi eklemişler sadece, çerez sayılır.

Neredeyse bütün dünya benzerini yaptı ama Türkiye bokunu çıkartarak yaptı, çok sayıda covid ölümü kayıtlara farklı tıbbi nedenler olarak geçirilerek gizlendi maalesef. Aynı şekilde, özellikle pandemi başlarında hastane zinciriyle para basan faarettin mümkün olduğunca covid teşhisi konulmaması için tüm sağlık birimlerine baskı yaptı. Vaka ve ölüm sayılarını rahatlıkla x5 olarak düşünebilirsin.

Ayrıca senin gibiler yüzünden müstakil ev hayalimiz hayalden de öte, ütopya oldu, oralarda çok daha serbest ama güvenli yaşayıp hava attınız, talep artınca fiyatlar da fırladı.
(Senin gibiler yüzünden kısmı şaka tabii ki )

Gece gece bunları yazarken en önemli kanser nedenlerinden birisi olan ve ülkemizde tamamen kontrolsüz bir şekilde kullanılan tarım ilaçları/pestisit konusunu unutmuşum, ihraç ürünlere ayrı, iç piyasaya ayrı işlem yapmalarına rağmen sık sık ihraç edilen tarım ürünleri pestisit içerdiği için geri gönderiliyor. Düşün ki iç piyasaya verilenler ne halde...
Daha geçen gün bir haber okudum (doğruluğunu teyit etmedim ama), sanırım İngiltere'ye ihraç edilen pizza kutuları (sadece kutu) zararlı madde içerdiğinden dolayı red yemiş, geri gönderilmiş.
Biz ve bizim gibi ülkeler denetimsizlikten, daha gelişmiş ülkeler ise öküz gibi yemekten ve hareketsizlikten kanser oluyor.

Yok, zaten an itibarıyla işler iyice karıştı, her iki tarafın da acaba dedirten söylemleri var artık, neyin ne olduğu belli değil.
Ama siyaset arenasında şöyle bir durum var ve terazinin yönünü biraz belli ediyor, eğer bir dedikodu çok güçlü yalanlanıyorsa daha yüksek ihtimalle doğru olabilir, hiç yalanlanmıyor, sessiz kalınıyorsa büyük ihtimalle doğrudur.
Dizi izler gibi izliyoruz, bekleyelim görelim bakalım neler olacak.

Kırar tabii, gıda mevzuatı bu kadar bok gibi olan, üstelik o bok gibi mevzuatın bile doğru dürüst uygulanmadığı bir ülkeyiz.

Gdo serbest, yıllar önce ambalaja gdo var/yok yazmayı bile yasakladılar.
Ticari çiftçilikte atalık, kısır olmayan tohum yasak, illa sertifikalı ve çoğu geniyle oynanmış tohum kullanmak zorundasın.
Güzelim şeker fabrikalarını kapattılar ve şu an kullanılan temel tatlandırıcı metabolizma için tam bir baş belası olan mısır- glikoz/fruktoz şurubu.
Bir çok ürün Avrupada başka formülle, Türkiye'de başka formülle (tabii ki çok daha sağlıksız ve maliyeti düşürülmüş formülle) satılıyor.
Biraz üst sırayla da bağlantılı olarak, medeni ülkelerde yasaklanmış olan bazı gıda katkıları bizde serbest
Obezite bizde de sorun kalemi olma yolunda ilerliyor
Vücut direncini en çok düşüren şeylerden birisi kronik stres, bilmem ülke insanının durumunu yazmaya gerek var mı?
Ve en önemli unsur: Türkiye tüm dünyada sigara konusunda liderliğe oynuyor ve erkeklerde TÜM kanser ölümlerinin %35, kadınlarda %15, en ölümcüllerden ve yaygın kanser olan akciğer kanserinin %90 sebebi sigara kullanımı.

Ve demeye getiriyorsun ki, aşı kanser yapıyor öyle mi?

Bunu bazen ben de düşünüyorum, şöyle bir geriye baktığımda olanların, yaşananların içinde covid en önemli ya da en trajik gibi gelmiyor. Bu dört yıllık zaman diliminde gerçekten çok daha sarsıcı durumlara tanıklık ettik ama covid küresel çapta  bir felaket olduğu ve hayatın akışını değiştirdiği için en büyük felaketmiş gibi geliyor insana. Halbuki Rusyanın Ukrayna işgali, İsrail'in yaptığı katliam, bizim yaşadığımız büyük deprem vb yanında covid çerez gibi kalıyor bir bakıma.

İşte bu ıvır zıvır coinler, tokenlar konusunda en büyük risk de o, proje çöp olmadıysa bile yüksek ihtimalle büyük değişimlerden geçmiş oluyor ve bu değişimler de süre limitli oluyor, yani elindekini çer çöp demeden takip etmiyorsan (çok zor, benim de aynı şekilde elimde patlayan şeyler oldu) varolduğunu zannettiğin şey "ben aslında yoğum" diyiveriyor, sanırım yaşamayan pek yoktur.

Çıkar çıkmaz x10000 yapma potansiyeli görmediyse demek...
Aslında yenilmez86 prensipte ya da kağıt üzerinde haklı olabilir ama yan unsurları göz önüne almak gerekiyor, o iş o kadar düz mantık değil. Evet bir yıl parça parça alacaksın ama o bir yıl hangi bir yıl? Büyük ihtimalle boğanın ortalarda koşturduğu bir yıl, yani projede bir piçlik yoksa her taksitin kar olacak demek.

Piyasada tek majör altcoin Ethereumdur, belli ki bu kolay kolay değişmeyecek. Ama Ethereumu bir kenara ayırırsak yeterli sayıda kendince ağır abi var, sen de piyasayı fazla gömmüşsün. Mesela ilk aklıma gelen yediği ftx dayağına rağmen gayet güzel primlenip ciddi de hacmi olan Sol, tokenı pohpohlamak için yazmmıyorum, aklıma şu an o geldi. Yine mesela burada biraz eziklediğin xrp öyle kolayından alt lige düşecek bir arkadaş değildir. Böyle çok örnek çıkar.

Giden doktorların tamamına yakını Almanya'ya gitti zaten, bize de burada doktor olarak az sayıda kendi kardeşimiz, bol bol da sikindirik ülkelerden gelme, ne idüğü belirsiz okullarda okumuş artıklardan kaldı.
Yurtdışı ve oy verme meselesinde aynı fikirdeyim, burada yaşamıyorsan burada nasıl yaşanacağına dair karar verici olamazsın, bu kadar basit !

Ya şu cümlede o kadar haklısın ki..Bu fenomen denen pezevenklerin neredeyse tamamının klasik taktiği bu, hem de göstere göstere yapıyorlar ama onlara da kızmamak lazım çünkü yiyorlar. Bir şeyin talebi varsa arzı da olur, bir çok kişi kripto piyasasına dalıyor ama azıcık okumaktansa (şu foruma gelseler yeter de artar bile) o çakalların lafıyla hareket etmeyi tercih ediyorlar. Ondan sonra da "vay ben battım, kripto kumardır, yasaklansın" zart zurt.

Almanya her şeyi hesaplayarak yapar, dikkat ederseniz bir taraftan çifte vatandaşlık, kalifiye insanlara kolay çalışma izni gibi uygulamalarla işine yarayacak, yaşlanan nüfusunun getirdiği dezavantajı tersine çevirecek insanları ülkesine kabul ediyor, diğer taraftan da hiçbir işine yaramayacak yabancıları sınırdışı etmenin önünü açıyor.
Özel bir hayranlığım yok, hatta dilini, iklimini falan hiç sevmem ama şurası bir gerçek ki, Almanya olmasa şu an Avrupa bildiğimiz Avrupa kesinlikle değildi.

O iş tam olarak iki ucu boklu değnek, bağışıklık düşük olursa o hastalık senin, bu hastalık benim, bakteri/virüs kokteyliyle canımıza okunuyor ama bağışıklık gerekenden fazla yüksek olursa da bu sefer otoimmün hastalıklar dediğimiz son derece tehlikeli olabilecek durumlar oluşabiliyor. yani tam olarak meşhur reklamdaki slogan yaşanıyor: Kontrolsüz güç güç değildir...Vücut bu sefer normalde sakıncası olmayan şeylere ve kendi kendisine saldırmaya başlıyor. O nedenle en ideali normal düzeyde bağışıklık.

Boğa/ayı volatilitesinin bu kadar yüksek olduğu kripto piyasasının eğlencelerinden birisi de bu bence, tam tersi olarak felaketler de bol bol mevcut ama onları zaten genellikle biliyoruz ve unutmuyoruz.
Şunu demek istiyorum, çoğumuzun elinde çer çöp veya dandik tokenlardan bol bol var, ister bir şekilde edinmiş, ister satın almış olalım farketmez, gözden çıkartmışken böyle beklemediğimiz bir anda para ettiğini görmek piyango gibi oluyor.

Buna kesinlikle katılıyorum ama maalesef piyasanın çalışma şekillerinden birisi de aynı ponzi veya network marketingde olduğu gibi, topluluğa başarı hikayelerini(!)  pompalamak, çünkü hala işe yarıyor ve belli ki daima işe yarayacak. 300 dolarlık token aldı, 1.5M dolar kazandı haberleri asla bitmeyecek ve bu yeme koşan çok sazan avlanmaya devam edecek.
Şöyle bakmak lazım, hala savcı aradı diye parasını çekip teslim eden var ve bu kerizlik sendromu tüm dünyada mevcut.

Hasan Can Kaya benim çok sevdiğim bir komedyen/şovmendir, evet programında aşırı argo kullanır ama bu (aynı Huysuz Virjin!in edepsizliği gibi) yerine oturan bir argodur, o nedenle muhatabı güler geçer. ve son derece zeki, hazırcevap bir kişilik olduğu için izleyeni peşinden sürükler.
Ama ne var bunda demiyorum, elbette rahatsız olunabilir, zaten ailecek izlenebilecek bir program kesinlikle değildir.

Ancak bol küfürlü bir program neden var sorusu en son sorulacak sorudur, çünkü gösteri dünyası içinde bulunduğu toplumun aynasıdır. Bunun derinine inersek, okullarda neden artık bilinçli bir şekilde hiçbir şey öğretilmediği, okul çağındaki bireylerin neden Hasan Can'a nal toplatacak kadar argo ve küfür kullandığını sorgulamak gerekir.
Lise zaten garanti ama ortaokul çıkış saatlerinde o çocukların bulunduğu yerlerde biraz dinleyin, erkekleri geçtim, sokaklar, toplu taşıma araçları, mekanlar bağıra bağıra birbirlerinin a..na koyan kızlarla dolu. Üstelik bu yazdığım sosyal/ekonomik gibi sınıfsal anlamda değişken bir durum değil, özel okullar, devlet okulları, imam hatipler vb, hepsi için geçerli.
Yetişkinler için de durum farklı olmadığına göre şaşıracak bir şey yok, ayıplayacak hiçbir şey yok, ne ekersen onu biçersin.

Internet sayfalarındaki reklamlara alıştım, artık görmüyorum bile, Youtube önemli ama onu da zaten premium kullanıyorum, yani pek işime yarayacak bir uygulama değil, daha doğrusu elimde pi olsa yine yüklerdim ama sırf bunun için almaya gerek duymam açıkçası ama güzel bir uygulamaymış. Ve mandown ile verbakalim uzun süredir kullandıklarını söylemişler, yani başta işe yarayıp sonradan cozutacak bir uygulama olmadığı belli.
Yine de aklımın kenarında dursun, teşekkürler.

Sorma hocam, durum o kadar mide bulandırıcı ki, anlatamam. Ölen kişinin bu dava açanları zaten hiç sevmediğini, hislerin de karşılıklı olduğunu, sağlığında bir kere bile yan yana gelmediklerini biliyorum, ona rağmen hiç utanma arlanma olmadan mirasa konabilmek için büyük çaba içindeler. Açgözlülüğün bu kadarına daha önce hiç şahit olmamıştım açıkçası.

Öncelikle şunu belirteyim, eğer bir çok insanın makbul bir kişilik zannettiği ama aslında üçkağıtçıların, çakalların şahı plan Uğur Dündar bu komplodur demişse, olayın gerçekliği ihtimali benim gözümde daha da güçlenir. İkinci olarak da, sana çok katılıyorum, millet "baba kovdurmamıştır, tokat atmamıştır" vb tartışmasında, bir Allahın kulu da demiyor ki, "ulan herifin hiçbir titri, yetkisi yokken devletin en kritik kurumlarından birisinin içinde ne işi var, kafayı mı yediniz siz?"

Bu konuda yaygarayı cahiller, yobazlar kopartır ama son tahlilde bilim konuşur.

1) Bilim bize diyor ki, aşının neden olabileceği yan etkilerin çoğu covide yakalananlarda yaklaşık 10-12 kat daha fazla görünüyor, bunun en meşhuru kalp kası iltihabı, evet aşılananlarda çok düşük oranda görülebiliyor ama tam tedavisi mevcut ve aşı karşıtı yobazların nedense söylemeyi unuttuğu(!) bir şey var, aynı hastalık covide yakalananlarda onlarca kat daha fazla görüluyor.
2) En çok aşılanan grubun kronik rahatsızlığı olan ve/veya yaşlı bireyler olduğu, onlar için her türlü ilacın/tedavinin zaten risk taşıdığı gerçeği de nedense hiç dile getirilmiyor.

Özet: Aşı bilimin insanlığa hediyesidir, aşılar olmasaydı türümüz şu an yok olmuş bile olabilirdi. Her tedavi ve önleyici uygulamada risk/fayda analizi yapılır, fayda riskin çok önünde gidiyorsa (covid aşısında olduğu gibi) uygulanır.