Güzel bir konu olmuş, şu sıralar benzer konular hakkında oldukça fazla araştırma yapıyorum.
Dış görünüş olarak pek kilolu gözüktüğüm söylenemez. (1.90 - 87 Kilo) Ancak boy sadece vucuttaki yağları gizlememe yardımcı olabiliyor. Yoksa tişörtü çıkarınca gerçekler maalesef çok iç açıcı değil.
Bu sıralar Water Fasting - Otofaji ve diğer yeme alışkanlıkları hakkında bilgi sahibi olmaya çalıştım. Okudukça aslında bazı şeylerin bize çok yanlış empoze edildiğini fark ettim. Örneğin kahvaltı ile başlayalım;
"Kahvaltı günün en önemli öğünüdür" bu lafı çok sık duyduk değil mi? Hatta hepimiz bunun bilimsel bir dayanağı olduğunu düşündük. Ancak bu cümle aslında Kellogg's tarafından daha fazla kahvaltılık gevrek satmak amacıyla oluşturulmuştur. Büyük bir pazarlama taktiği diyebiliriz. Burada altını çizmek istediğim husus burada yazdıklarım herhangi bir sağlık problemi olmayan kişiler için geçerlidir. Yoksa şeker hastaları gibi kişilerin düzenli olarak yemek yemesi gerekir.
https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2016/nov/28/breakfast-health-america-kellog-food-lifestyleKendimi bildim bileli de bu algıya ayak uydurup, "aç olmasam bile" kahvaltı yapmaya devam ettim. Oysa kahvaltı yapmasaydım, vücudum çok daha sağlıklı ve yağsız olabilirdi.
"Vücut, şekeri glikojen olarak vücutta saklar. Bu glikojenler ise 8 ila 12 saat içerisinde yakılır. Ancak sık yemek yiyenler vücuda devamlı olarak glikojen depolayacakları için glikojen rezervi hiç tükenmez ve vücut enerji için yağ yakmayı neredeyse unuturken sadece glikojen yakmaya çalışır. İşte aralıklı oruç, bunun önüne geçer ve vücudun, enerji için yağ yakmasını sağlar. Böylece kilo kaybı gerçekleşir ve istenen kiloya aralıklı oruçla ulaşılır."
https://yemek.com/intermittent-fasting-aralikli-oruc-nedir/Akşam en geç 20:00'de yemek yeseniz, sabah kahvaltısını atlarsanız, öğle yemeğini de 13:00'da yediğinizi düşünürsek vücut tam 17 saat aç kalıyor. Hiç fena değil.
Buradaki tek fayda zayıflamak değildir. Hatta zayıflamak sadece bir yan etkidir. Asıl önemli olan bu durumun bizi kanserden korumasıdır.
Otofaji Hücre içi Geri Dönüşüm Sistemi Nobel Konuşması olarak adlandırılan Otofaji konusundaki araştırmalarıyla 2016 Nobel tıp ödülü sahibi Yoshinori Ohsumi olmuştur. Eğer proteine ihtiyacınız varsa, vücudunuz yeni protein üretmek için parçalanmış aminoasidi geri kazanacaktır.
Elbette, vücudunuz gerekli olandan daha fazla protein barındırıyorsa, o zaman kesinlikle aşırı amino asit salgılar veya proteini enerjiye dönüştürür. Çoğu kişi büyümenin her zaman iyi olduğunu düşünse de gerçek şu ki, yetişkinlerde büyüme neredeyse daima kötüdür. Kanser çok fazla büyüme demektir. Alzheimer hastalığı da beyinde çok fazla önemsiz protein birikimi (nörofibriler yumaksılar) ile ortaya çıkabilir. Kalp krizi ve felçlere ateromatöz plaklar neden olur. Bunlar, birçok şeyin aşırı birikimidir, fakat belirgin biçimde, düz kas hücreleri, bağ dokuları ve dejeneratif malzemelerdir. Düz kasın çok fazla büyümesi, kalp krizine neden olan ateroskleroza neden olabilir. Böbrekler ve yumurtalıklar gibi polikistik hastalıklar çok fazla büyüme demektir. Obezite çok fazla büyüme anlamına gelir.
Besin yoksunluğu, protein agregasyonu veya yayılma (protein yığınları) veya enfeksiyonlar dahil olmak üzere bazı hücresel stres türleri, bu sorunları engellemek ve hücrenin iyi çalışmasını sağlamak için otofajiyi aktifleştirecektir. Bu işlemin başlangıçta seçici olmadığı düşünülmüştü, ancak daha sonra hasarlı organelleri (alt hücresel bileşenler) ve istilacı patojenleri seçebildikleri görüldü. Süreç sadece memelilerde değil, aynı zamanda Dr. Ohsuminin çalışmalarının çoğunda otofaji ile ilgili genlerin (ATG) çözülmekte olduğu böcekler ve mayalarda da betimlendi. O, bu temizleme ve geri dönüşüm yolunun, tek hücreli organizmalardan insanlara kadar tüm dünyada korunmuş olduğunu doğruladı.
https://sencerbulut.com/fasting-ve-otofaji/Aslında toparlarsak ana mantığımız aynı eski çağlarda yaşayan atalarımız gibi olmalı. Açsan açsındır, değilsen yemek yemene gerek yok. Zaman zaman fark etmişsinizdir, öğle yemeği vakti gelir ama karnınız o kadar tok olmasına rağmen yine de yediğiniz miktarı çok da değiştirmeden o öğünü alırsınız. Vücutta bunları mecburen depolamak zorunda kalır.
Kendi adıma bunları okuduktan sonra kahvaltı öğününü aradan çıkarmaya karar verdim. Bunu yaklaşık 10 gün boyunca gözlemleyeceğim eğer iş performansını çok olumsuz etkilemiyorsa, öğle yemeğinde ilk öğünü alacağım. Orada aldığım öğün sonrası eğer akşam çok fazla aç değilsem, sadece bir çorba ile günü sonlandırmayı düşünüyorum. Bu aslında olması gereken ama hepimizin günlük koşuşturma içerisinde çok da dikkat etmediğimiz bir sorundu. Ne olursa olsun, şartlanmış gibi öğünleri atlamadan yiyorduk.
Tavsiyem açsanız yemek yerken, karnınız aç değilse yemeyin, bu kadar basit.
Tekrar vurgulamak istiyorum, bu kararı almadan önce doktorunuza danışmakta fayda var. Beklenmeyen yan etkilerle karşılaşabilirsiniz.