Arkadaşlar iktidar ekonomi ile ilgilenmiyor. Zamanından beri adamlar çin modeli diye birşey uydurdu amaç ihracatçılar için olabildiğince tl'yi değersiz kılmak defalarca denenmiş bu modelin işe yaramadığını umursayan bir onurlu vatandaş yok.
Seçimden sonra ben sadece yeni tller basılmayacak seneye seçime bile gidilebilir diye düşünüyorum.
Hocam meclis başkanı sayın Numan kurtulmuş un türk lirası ile ilgili bir demeci var, maalesef türk lirası çok değerliydi gibi bir ifadesi var içinde, sadece buna bakarak bile yaşanılan sürecin planlı olduğunu dusunebiliriz. Erken seçimle ilgili olarak , Seçim sonrası halkı daha da sıkıntılı günler geçireceği düşünülürse, o kaotik ortamda yeni bir seçim riskine yukarısı girmez, işler biraz duzeldiginde ise yeniden makamda kalabilmek için bence zamanında önce bir seçim ben de bekliyorum. https://www.facebook.com/share/v/sHPjjC4TwfbK5z5G/?mibextid=oFDknkZeka küpü Numan bakmış Çin Yuanının değerini düşük tutarak kur sayesinde de ihracatta rekabet gücünü arttırıyor, o da çıkmış "çikolatalar püskevitler, bizde niye yok" demiş. Ama şu anda yönetime çöken ve enflasyonun IQ'ları seviyesine düşmesini umduğumuz bu zatlar bilmiyorlar ki (ya da daha kötüsü bilmezden geliyorlar) Çin hem hammaddeyi de kendisi üretiyor, hem de devasa bir transport gücü var ve nakliye maliyeti de düşük. Dolayısıyla parası dolara karşı ne kadar ucuz olursa sattığı malın fiyatı da o kadar düşük olacak. Sen burada ürettiğin bir çok şeyin hammaddesini ya da ara mamülünü dışarıdan alıyorsun, paranın değeri düştükçe bunların da maliyeti artıyor, petrolün parana göre aşırı pahalı, Çin gibi bir nakliye ağın da yok, eee? Aslında hükümetin yapmaya çalıştığı çn modeli çatır çatır işliyor. Paranın değeri yok. Neredeyse %50 çalışma hayatının içindeki işçinin geliri asgari ücret. Yani temel ücret. Bu temel ücret karın tokluğunda. Ama sadece ekmek yiyerek karın tokluğu. Peynir isteyeni döverim. Emeklinin durumu onlar artık yaşlı huzur içinde ölebilirler. Biz de bunun hızlanması için elimizden geleni yapıyoruz politikası. Eee geriye ne kaldı paraya iki adet sfır eklenmiş durumda. Model olarak aklınıza takılan ne var. Bana göre gayette güzel geçirdiler milleti çin modeline. |
|
|
|
|
Bizim ekonomi neden iflas etsin ki. Kim demiş onu. Bu durum olmasın diye üretilmiş olan zeka ürünü arka kapı ticareti var. Size ne lazımsa onu üretebilen bir sistem içinde yaşıyorsunuz. İsterlerse yarın doları aşağı çekerler. Kim engelleyecek. Kimse engelleyemez. Yukarı gidişini kim engelleyecek kimse engelleyemez. Durum bu olunca iflası kim engelleyebilir. Geçmişte bir yasa çıkarmışlardı hani pandemi içinde ve sonrasında şirketlerin iflası yasaklanmıştı. Hah tam da bu durumu oluşturanlar iflas ortamını kabul etmezler.
|
|
|
|
|
Bu halka arzıda es geçmedik katıldık. Ama bir tutam bile vermediler. Ancak bir fiske düşmüş. 8 tane gelmiş. Nedir bu ya. Sanki küçük yatırımcının verdiği sahte para. Yabancının kazanması daha bir önemli tabi. Yerli için neden fazla verilsin ki. Yerli kazanırsa az da olsa belki bir derdine merhem olacak ek bir gelir olur. Yok ya bu yapıyı toptan protesto etmek lazım. İyice rezilleşti.
|
|
|
|
|
Kredi kartı ile taksit dönemi kapandı gibi bir durum oluşturuldu. Dün vodafondan bir telefon almak için sordum kredi kartına tel çekim dediler. Yapmayın ya neden dedim eğer taksit istiyorsanız hattınızın üstüne yeni bir telefon verelim 12 taksitle her fatura ile ödeyin dediler. Telefon Samsung a25-5g aylık 1375tl ye gelir diyorlar. Gayet güzel bir teklif diyorlar. Telefon internette 12k ya veriliyor. Aradaki farka bakın ya. Kredi kartı geri gelince pek eski ihtişamında olmayacak durumda.
|
|
|
|
Ne kadar arz varsa bugün yıktım geçtim benim kumarım burada biter gerisini seçimden sonraya bırakıyorum. Bu saatten sonra seçimden sonra borsaya bakılır ülkedeki rezillikler bile burada belli belediye seçimi ile ne alaka dersin ama ülkemizde paranın değerini bırakmadıkları için osuruktan etkileniyor işte.
Mandown hocam bu yıl almış olduğum kagıtları satmaayım diye hep elimde tutyordum ama bu gün satmadığıma pişman oldum sanırım yarın da bu pişmanlığım devam edecektir. Şimdiye kadar iyi giden hisseler gerçekten saçmalamaya başladılar. Geldikleri seviyede tutunma konusunda ciddi zorlanıyor bu kağıtlar. Eğer tavan taban yüzdesi olmasa dibi görecekler bir anda. |
|
|
|
Pek çok araçta yüksek süratli çarpmalara karşı sensörler var. Bu sensörler hava ystıklarını açıyor ayrıca yakıt sistemini kesiyor yada elektrik sistemini devre dışı bırakıyor. Bunların tamamı araç kazasından sonra içindeki insan yada insanları canlı çıkarabilmek için. Elektrikli araçlarda bunlar illaki düşünülmüştür ama olan kza öngörülemeyen bir durum ortaya çıkarmıştır yada kazaya karışan farklı bir aracın ortaya çıkardığı ekstrem bir olay ortaya çıkmıştır. bu da firmaların önlem alma konusundaki arge çalışmalarının daha ne kadar uğraşmaları gerektiğini gösterecektir. Bataryalar ağır be boyutları halen çok büyük. Bu bataryaların boyutlarının küçülmesi hafiflemesi ve daha dayanıklı hale getirlimesi şart.
Teknolojisine mutlaka bunları engelleyecek yazılımlar koyuyorlardır da hocam işte kul yapımı. En ufak bir kazada beklenenden kötü senaryolar olabiliyor. Özellikle manuel sistemler bana her zaman daha fazla güven veriyor. En basitinden hayalet ekran bozulduğunda yolda kaçla gittiğini bile bilmiyorsun ama manuel kadran kolay kolay bozulmaz. Yazılımsal önlemler mutlaka vardır ama kaza anında bazı şeyler değişebilir. Muhtemel olarak bu elektrikli araçların gelişimi esnasında kaporta güvenliği daha da artırılacaktır. Çarpma anında insan hayatını kurtarmak için yapılan geniş plastik tamponlar falan belki kaldırılıp daha sağlam olacak metal yada ne bileyim belki titanyum tamponlar gelecektir. Çarpıp ezilmeden kalabilen tampon ve şaseler. Dışı ezilmeyinde içindekini de daha sağlam tuabilecek olan yapılar. Ama ben yine eğer pil kapasite ve teknolojisi daha iyi ve hafif şekle gelir ise uçan araçların hayatımıza daha hızlı gireceği düşüncesindeyim. |
|
|
|
Bu kişiler bu kadar parayı nasıl kazanmış Allah aşkına.
Ben bir yerden sonra okumayı bıraktım. Çenem yorulmasın diye😂
Bu kadar para pul var git yat abi torun büyüt dünya turuna çık.
Secilemeyecegini bildiğin halde ne diye aday olursun.
Bu yazdığın işte tam olarak coğrafya kaderdir sendromu...Bir yabancı söylemişti, adam yerden göğe haklıydı ve hiç unutmuyorum: "Siz Türkler sadece edinmeyi seviyorsunuz, edinebilmek için bugününüzden vazgeçiyor, yaşadığınız anın kıymetini bilmiyor ve edindiklerinizi de kullanmıyorsunuz" diye. Benzer duruma ben de oturma odası sendromu diyorum, kimse kusura bakmasın ama evin üçte birlik bölümünü misafir gelince açıp, göt içi kadar bir odaya bütün aile tıkışmak zekadan muaf bir davranış. Turgut ve yaşam şekli tercihi ne olursa olsun farketmeksizin çoğunluk için önemli olan sahiplik, nimetlerinden yararlanmak değil. O yüzden eski nesil Z kuşağını algılayamayıp gıcık oluyor çünkü onlar bu kafada değil (neyse ki). Aslında etrafımızda okadar çok buna benzeyen örnek varki. Bak bu adam bu mal varlığı içinde yoksulluk çekiyor. Çektiği yoksulluk ile birilerine yamanıp eline bir miktar güç geçirmeye çalışıyor. Ellerine güç geçince de kendilerini ilah sanıyorlar. Tamamen yalan riya içindeki bir yaşam. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Şimdi para kazanmak bir sanat. Parayı tutmak bir sanat. Yaşamak bir sanat. Bizde parayı kazanan mirasçılarını çatlatırcasına bekleten kişi oluyor. Çünki kendisi yemiyor yedirmiyor. Kullanamıyor. Yukardaki örnek bu. Abi bunların yaşadığı iki şey var, biri güç zehirlenmesi, ikincisi de bu zehirlenmeye bağlı olarak makamı kaybedersek gücü kaybederiz korkusu. benim hayat felsefem gereksiz mülkiyet köleliktir, ihtiyacım olandan fazlasi için hayatım boyunca uğraşmadım çünkü ortalama bir insan ömrü bu çabaya değmeyecek kadar kısa ve kıymetli. Kimseye temas etme ihtiyacı duymuyorum kimseyi de istemediğim yakınlığa sokmuyorum, ama bunların böyle bir şansı yok, adamin toplam arsa büyüklüğünü düşününce lan ne gerek var bu kadar sıkıntıya demeden edemiyorum. Düşünce olarak benzer düşüncelere sahipmişiz hocam. Ben de mal mülk için kendimi kasmam, hayatı yaşamaya bakarım. Aslında para yanlış kişilerin elinde. Gerçi bizde de o kadar para olunca belki biz de değişeceğiz bilmiyorum. Elon Musk bile hala daha fazlası için yarış içerisinde. Ben olsam onun milyarda biri serveti bende olsa hayatımı çalışarak harcamam, keyfime bakardım. Zenginler ve zenginlik konusunda nerdeyse dünya zenginleri hep aynı. Bu Elon Musk olayı bana biraz bunların dışında geliyor. Adam dünya ve uzay açısından bir yenilik yapabilecek şekilde yatırımlar yapıyor. Bu falkon roketleri dikey iniş kalkış ile uzaya gidip geri geliyor. Bu muazzam bir yenilik. Diğer mekik faliyetleri de buna benziyor ama bunaların yaptığı daha iyi. Ayrıca mars mevzusu için attıkları adımlar bana diğer manyak zenginlerden farklı geliyor. Adam elindeki parayı diğer dünya ülke halklarını sömürmek için kullanmıyor. En azından benim algım bu yönde. Eğer çok param olsaydı yapacağım yatırım direk uzaya yönelik olurdu. Zaten buradakileri düdüklemek için uğraşan epey bir kitle var.  |
|
|
|
|
Pek çok araçta yüksek süratli çarpmalara karşı sensörler var. Bu sensörler hava ystıklarını açıyor ayrıca yakıt sistemini kesiyor yada elektrik sistemini devre dışı bırakıyor. Bunların tamamı araç kazasından sonra içindeki insan yada insanları canlı çıkarabilmek için. Elektrikli araçlarda bunlar illaki düşünülmüştür ama olan kza öngörülemeyen bir durum ortaya çıkarmıştır yada kazaya karışan farklı bir aracın ortaya çıkardığı ekstrem bir olay ortaya çıkmıştır. bu da firmaların önlem alma konusundaki arge çalışmalarının daha ne kadar uğraşmaları gerektiğini gösterecektir. Bataryalar ağır be boyutları halen çok büyük. Bu bataryaların boyutlarının küçülmesi hafiflemesi ve daha dayanıklı hale getirlimesi şart.
|
|
|
|
Bu kişiler bu kadar parayı nasıl kazanmış Allah aşkına.
Ben bir yerden sonra okumayı bıraktım. Çenem yorulmasın diye😂
Bu kadar para pul var git yat abi torun büyüt dünya turuna çık.
Secilemeyecegini bildiğin halde ne diye aday olursun.
Bu yazdığın işte tam olarak coğrafya kaderdir sendromu...Bir yabancı söylemişti, adam yerden göğe haklıydı ve hiç unutmuyorum: "Siz Türkler sadece edinmeyi seviyorsunuz, edinebilmek için bugününüzden vazgeçiyor, yaşadığınız anın kıymetini bilmiyor ve edindiklerinizi de kullanmıyorsunuz" diye. Benzer duruma ben de oturma odası sendromu diyorum, kimse kusura bakmasın ama evin üçte birlik bölümünü misafir gelince açıp, göt içi kadar bir odaya bütün aile tıkışmak zekadan muaf bir davranış. Turgut ve yaşam şekli tercihi ne olursa olsun farketmeksizin çoğunluk için önemli olan sahiplik, nimetlerinden yararlanmak değil. O yüzden eski nesil Z kuşağını algılayamayıp gıcık oluyor çünkü onlar bu kafada değil (neyse ki). Aslında etrafımızda okadar çok buna benzeyen örnek varki. Bak bu adam bu mal varlığı içinde yoksulluk çekiyor. Çektiği yoksulluk ile birilerine yamanıp eline bir miktar güç geçirmeye çalışıyor. Ellerine güç geçince de kendilerini ilah sanıyorlar. Tamamen yalan riya içindeki bir yaşam. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Şimdi para kazanmak bir sanat. Parayı tutmak bir sanat. Yaşamak bir sanat. Bizde parayı kazanan mirasçılarını çatlatırcasına bekleten kişi oluyor. Çünki kendisi yemiyor yedirmiyor. Kullanamıyor. Yukardaki örnek bu. Abi bunların yaşadığı iki şey var, biri güç zehirlenmesi, ikincisi de bu zehirlenmeye bağlı olarak makamı kaybedersek gücü kaybederiz korkusu. benim hayat felsefem gereksiz mülkiyet köleliktir, ihtiyacım olandan fazlasi için hayatım boyunca uğraşmadım çünkü ortalama bir insan ömrü bu çabaya değmeyecek kadar kısa ve kıymetli. Kimseye temas etme ihtiyacı duymuyorum kimseyi de istemediğim yakınlığa sokmuyorum, ama bunların böyle bir şansı yok, adamin toplam arsa büyüklüğünü düşününce lan ne gerek var bu kadar sıkıntıya demeden edemiyorum. Aç gözlülük bu başka ne diyeceksin ki buna. Eskiden olsa derebeyi olurdu elindeki bu mal varlığı ile halkı sömürürdü. Şimdi yine aynı şeyi yapıyorlar ellerindeki malı kullanıp güç odağı durumuna gelip halkı yine sömürüyorlar. Ben burada halkı anlamıyorum. Neden beni ezeni beni daha iyi ezsin diye seçeyim ki. Ya bende bir sorun var yada toplumun geri kalanında. Benim hayat felsefemde şöyle bişey var. Gerksiz şeylerden kurtulma. Ben buna şöyle diyorum "vazgeçebilme özgürlüğü". Bazı şeylerden vazgeçince sizde kocaman bir boşluk ve dinginlik ortaya çıkıyor. Çünkü boşa verdiğin uğraşların odagında olan çözemediğiniz olaylar çok oluyor. İstesenizde çözemiyorsunuz. Hayatınızı işgal ediyor. PEk çok kişi bunu sürekli devam ettiriyor. Yada benim gibi vazgeçiyor. |
|
|
|
@totti67 türkiyeye 1 tane bile elektrikli araç girdiği gün bu eğitim çoktan yapılmalıydı ben videoyu hayretler içerisinde izledim ne yani elektrikli aracı aldın bu raya kadar sorun yok bir sıkıntı olsa dümdüz su ile mi müdehale edecekler inanılır gibi değil akıl tutulmasından başka birşey değil bu durum. Bu araçların neresinden kablo gidiyor bu konuya kadar bilgilendirilmelilerdi.
Herşeyi geçtim ya kısa devre yapıp oradaki insanlar çalpılsaydı orada inanılmaz bir enerji var
Normalde herkes yaşantısı boyunca en az bir kere 220 volt ile çarpılmıştır. Bir şekilde hafif atlatmışlardır bu çarpılmayı. Bu ac gerilm 220 volt eğer uzun kalırsanız ciddi hasar verebilir. Ama dc 100 volt eğer sizi çarparsa bundan kurtulma şansınız pek olmuyor. Kesintizis olan dc gerilim dokuları eriterek gidiyor. Dc gerilimin yaptığı bu etkiyi c olarak 380 volt yapabiliyor. Yani çarpmıyor oda dokulara direk hasr veriyor. Gerilim ile şaka olmaz. Heleki yüksek akım verebilen dc gerilim ile hiç şaka olmaz demirleri kaynatan punto makineleri sadece 1 volt ile çalışır kıyası siz yapın. |
|
|
|
Aşılar masum yada değil. Dünya üzerinde pandemiyi ciddi bir şekilde durdurdu sonuçta. Ha bire form değiştiren bir virüs ve ne yapacağını bilemeyen kocamam tıp camiası. Aşılar olmadan bu kadar can kaybu ile bu pandemi sönğmlenemezdi. İşe yaramıştır. Ama yan etkileri varmıdı ilaki yan etkileri vardır. Zaten bu aşılar çok kısa sürede ortaya çıktı. Alman aşısı zaten deneysel bir üründü ve dünya ona denek ortamı yarattı. Sadece çin aşısına kalmış olsaydı covidin türleri için çin aşısı işe yaramazsı. Zaten ne kadar işe yaradı oda sorgulanmalı.
Hocam benim halam covidden öldü asidan iki üç ay kadar önce, eğer asi yetisse muhtemelen yaşıyor olacaktı ama maalesef kaybettik. pandeminin planlı olup olmadığı sonrasındaki süreçte yaşananlar ayrı bir konu, zaten planlı bir sürec ise aşı da bu planın içindedir, gencecik insanların kalp krizinden ölmesi gibi acı durumlar yaşıyoruz, ama bilmiyoruz net olarak aşı nedeni ile mi, yoksa covid geçirdikleri için mi, bu araştırma bazı şeyleri netleştirse de hala karanlık kalan nokta çok sanırım. Hocam ben hastalandıktan bir hafta sonra bana aşı sırası geldi. Aşıyı önce olmuş olsaydım şu anki uğraştığım sağlık sorunları ile mıhtemelen uğraşmayacaktım. Bu aşıları beğenmeyen çok. Dünya sağlık örğütü dünya nüfunun %4 hastalanacak demişti. Bunun da yarısının jkaybedileceğini söylediler. GElime bu yönde oldu. Halkın hıyarlığı kalanların kısmi tahatsızlık durumunun ölenlerin ölümünü engellemeyeceğini bu ölümlerin duyarsız kişilerin fazlalığından olduğunu bile düşünmezler. Hocam öncelikle geçmiş olsun, ben yaşamadım ama covid sürecini birebir yaşayip da tünelin sonundaki beyaz ışığı görüp geri gelen çok arkadaşım oldu, sizinki gibi hala belli başlı sıkıntıları var maalesef. Ben 3 alman aşısı oldum, sadece asi geceleri inanılmaz bir terleme, halsizlesme yaşadım, onun dışında süreğen bir rahatsizligim olmadı çok şükür, şimdi olsa yine olurdum ki Allah bir daha benzer bir süreci yaşatmasın. Bu hastalıktan önce ufak bir rahatsızlık sebebi ile bir müddetir bir raporlu ilaç kullanıyordum. Hastalığı geçirdikten sonra çıkan rahatsızıkların azaltılması için uğraştıkça yeni bir ilaç eklendi. Şimdi bir kaç vitamin ve mineral ilacı da dahil olmak üzere günde 9 adet hap yuuyorum. Yani hapı yutmuş durumdayım. Hastalık konusunda yalan diyen arkadaşlar ne kadar şanslı olduklarını bilmiyorlar. Eğer bizim durumumuzda onlar olsalardı entübe olmanın sınırında gezip sonrasında bizim gibi derman arar olsalardı ne düşünürlerdi acaba. Gerçekten merak ediyorum. |
|
|
|
|
Adamlardaki politikalar insani olarak yetiştirebileceğin, bakabileceğin perişan etmeden yaşatabileceğin kadar çocuk yap üstüne kurulmuş vaziyette. Bu da nüfuslarının yavaş yavaş azalmasına yol açıyor. Bizdeki gibi ne olursa olsun en az üç çocuk diye bir dayatma yok. Oradaki sosyal yardımlar bizde olsa her evden bir ordu çıkar mazallah. Gariban kadınlarımız kuluçka makinesine döner. Şu anda evdeki herkes çalışırken bile aç kalma riski varki çocuk yapmak bir yana bekarlar evlenemiyor bile.
|
|
|
|
|
Öncelikli olarak Çanakkale de kaybettiğimiz ve kurtuluş savaşında kaybettiğimiz tüm vatan evlatlarının ruhu şadolsun. Mekanları cennet olsun.
Çanakkale savaşları sırasında alman general yönetimindeki osmanlı ordusundaki genç bir subay olan Mustafa Kemal dünyaya hem çanakkalenin hemde Mustafa Kemalin zorla geçilemeyeceğini göstermiştir.
|
|
|
|
Diğer çalıp çırpmaları falan bir kenara koyuyorum, o yazdığın tohum olayı var ya, tek başına bütün zerzevatı vatana ihanetten suçlamaya yeter. Bizim yerli tohumlarımız, bizim olmasa bile yine ürünün kendisinden elde edilebilen tohumları yok edip yasaklayarak başta İsrail, ABD ve Hollanda'nın kısır, GDOlu ve her seferinde yeniden alınması gereken tohumlarına mecbur bıraktılar. Mecbur derken gerçekten mecbur, sertifikalı olanlar (yani yazdıklarım) dışındaki tohumlarla ticari tarım yapmak yasak.
GDO konusunu da milletin gündeminden düşürmek için hangi ürün olursa olsun ambalaja "GDO yoktur" ve benzeri ifadeler yazmayı da yasakladılar.
Bu durum oldukça önemli ve hassas bir konu, yerli ata tohumunu yasaklamak nedir siz kime hizmet ediyorsunuz anlamış değilim. Hibrid tohumlar verimli olabilir ama sağlıksız hem de toprağı öldürüyor bu duruma bir dur denilmeli. Ambalaja "GDO yoktur" yazısının yazılmasını yasaklamak biz bir halt yiyoruz bunuda açıklamak istemiyoruz diyorlar artık bu tohumlardan kim nemalanıyorsa böyle şeyler yapmış olacağı alenen ortada ve bu kişiler bence vatan hainidir diye düşünüyorum. Bu gdo lu gıdaların üretilmesi ve yerli tohumların yasaklanması 1999 yılı üçlü koalisyon hükemeti zamanında tarım bakanlığı mhp elindeyken yapılan bir çalışma sonucu hayata geçirildi. Hükümette Dsp, Anap, Mhp vardı. O zamanki tarım politikaları mevcut yapı içinde geliştirilip bu duruma getirildi. Tarımı öldğüren yine aynı işi yapmaya devam ediyor. Yerli milli diye diye her şeyde dışa bağımlı olduk çıktık. |
|
|
|
Bankaların son zamanlarda atmış oldukları mesajlar ve bu mesajlara göre yaptırmaya çalıştıkları az parayı çok fazla bir getiri elde edecekleri şekilde bizlere çakmaya çalışıyorlar. %5,9 dan 30 binlira vermeye çalışıyorlar 6 aylığına yada sekiz aylığına. Bu para eh orta sınıf olan bir cep telefonu alabilir. Ama süreyi bir yıla çıkarınca bir telefon da bankaya alıyor. Öyle uzun vadeli ev yada araba kredisi seçenekler arasında artık çıkmıyor.
Hocam Akbank Juzdan uygulaması ile 1.99 orandan 30 bin lira mı ne veriyormuş galiba. Bir arkadaşım söyledi de ben kullanmadığım için bilmiyorum ama size söyleyeyim belki işinize yarar. Kredi kartlarını kullandırmayı bıraktıracaklar bu gidişle. Nakit avans faizleri de arttı. Bu dönemde artık nakiti olan dolarda tutsun, taksitli alacak adam alsın çok geçmeden. Bunlar seçim sonrası ayak sesleri. @Hvdv hocam sağolasın. iki yıl önceki kredi kartı limitleri ile verilen taksit sayıları ve kart kullanımı ile şimdiki kredi kartı limitleri ve kullandırılan miktarlar ve taksit sayıları. Zaten kullanmayın diyorlar. Diğer bankalarda sadece kredili mevduat hesaplarındaki tanımlı olan kredileri kullandırmak için kolları sıvamış durumdalar. Kredi kartı için bir çabaları yok. Seçimden sonra bu kredili mevduat hesapları da yasaklanacaktır. |
|
|
|
Marketler poşetten zarar edebilir poşet bir gelir gurubu değildir bunu unutmamak gerekir eekiden hep bedava olarak verilirdi.
Bu gün 500 ile 1000 lik banknot basmanın bir önemi bulunmuyor yüksek enflasyonist ortamda basılacak bu banknotlar bir sene geçmeden alım gücü en az %50 düşecektir bu durumlar göz önüne alınarak daha büyük banknotlar basılması şart gibi görünüyor. Ama ısrarla 200 TL üzerinde herhangi bir banknot basma derdinde değiller.
Hocam enflasyonu oluşturna halk değil. Halka dayatılan yönetim şekilleri ve devlet eliyle yapılan harcam şekilleri. Şimdi biz para basmaya karar veremiyoruz. Devleti yönetenlerin neyi ne kadar harcayacaklarına karar veremiyoruz. Para politikalarını belirleyemiyoruz. Peki bu enflasyonist ortamı oluşturanlar halen görevde iken bu durumun nasıl düzeleceğine inanalım. Bozanlar tarafından düzelebilirmi. |
|
|
|
|
Form arkadaşlarımız arasında elektrik santrallerinde kullanılan buhar türbinlerini gören oldumu bilmiyorum. Bu türbinler f16 jet motorlarına epey benziyor. Manyak bir dizayn.
Bu yapıyı yakından gördüm. Tabi ben makine mühendisi olmadığımdan dolayı sadece hayran hayran baktım. Bu türbinler belli süreler dahilinde dairesel salınımlara karşı kalibre edilmesi gerekiyor. Peki bu dairesel salınımı biz burada yapabiliyormuyuz. Hayır. Koca türbin jeneratör sökülüp hangi ülkede imal edildi ise oraya gönderilip ayarlar üretici fabrika tarafından yapılıp yeniden gönderiliyor.
Kendi üretimin mi yabancının mı. İşte buradan yola çıkıp yeniden değerlendirin. KEndin üretmeyince ne yaparsan yap senin olmuyor.
|
|
|
|
|
Abd petrol krizi olduğu zaman önlem almak için biodizel yoluna gitti. Adamlar devasa tarlarda gdo lu mısır yetiştirdiler. Bunlarda biodizel yaptılar. Genetiği ile oynandığı için tatlı olan bu mısırlarda bir de mısır şurubu elde ettiler. baktılarki biodizel ile uğraşmak yerine bunu dünyaya şeker yerine ikame mal olarak verince daha çok kar elde ediyorlar. Bizim gibi geri kalmış ülkeleri ucuza vererek alıştırıp sonra yasalarında yaptırdıkları değişiklik ile bu şurubu zorunlu kullanır duruma getirip her alanda gıda sektörünü ele geçirdiler. Gdo konusunda israil çok başarılı yani.
|
|
|
|
Her geçen gün depremler artıyor. Farklı bölgelerde depremler olmaya devam ediyor. Atlattığımız bir çok deprem felaketine rağmen halen ders çıkarılmıyor, önlemlerin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Olası bir Marmara depremi kolay kolay atlatılamaz, böyle bir depreme şimdiden hazırlanmak gerekiyor. Özellikle İstanbul ve çevre iller nüfus olarak kalabalık, yıkımın fazla olduğu bir deprem hayal edinki altından kalkabilmek çok zor olacaktır.
Nedense deprem sadece İstanbulda hissedilecek diye bir algı var. Kahramanmaraş depremlerinde 10 il afet bölgesi ilan edildi ve merkez üstü Kahramanmaraş olmasına rağmen Hatay yerle bir oldu. İstanbul depreminde de, başta Yalova olmak üzere, Bursa, Sakarya, İzmit, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale, Balıkesir gibi şehirler depremden en fazla etkilenen şehirler olacak. Elbette kayıp en fazla istanbulda olacak. Diğer illerde yaşayanlar da dikkat etmeli ancak. İstanbulun doğası ve ortamı o kdar çok dejenere edildi ki buranın daha fazla hasar göreceğini bizi yönetenler biliyor ve görüyorlar. Esas sorun ise bu kalabalık içinde istanbulun Türkiye için olan maddi yönü. Her şirketi yada kurumu en azından genel müdürlük olarak buraya topladılar. Olası bir depremde Türkiyenin ayakta kalacak bir tane kurumu olmayacak. Esas sorun bu. |
|
|
|
Elektronik ve mekanik karışımı cihazlar. Isı ile uğraşıyorlar. Metal aksamı çok olan ve ısı işinden dolayı iri olan cihazları tercih ediniz. Cihaz büyüyünce içindeki hava genleşme tankı da büyüyor. Sonucunda iri bir genleşme tankı küçük olan tanka göre daha dayanıklı oluyor. Yanma odası da ister istememz büyüyor. İşin özü iri olan cihaz aynı kalori içerigi sunan küçük cihaza göre daha verimli oluyor.
Ben de bu kombilerde küçük olan modellerin pek verimli olmayacağını düşünenlerdenim. Biraz eski, gelenekselci kafa var belki ama insanların daha iyi ısıtma için daha büyük kombileri tercih etmesi gerekiyor bence. Klasik Türkiye olarak yerli ürünler ucuz ama kombi alanında Demirdöküm baymak gibi kaliteli markalara da sahibiz. Elbette bence alman malı cihazlar daha iyi. Eskiden alman malı olan cihazlara yönel,m fazlaydı ama onlarda metal parçalar yerine plastik parçalar kullanmay başladılar. Aynı cihazın hem ucuz hem pahlı versiyonları var. Plastik aksama sahip olan ürünler diğerlerine göre daha ucuz. Özellikle çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi bunlarda kazan tabanları ve çevresi plastik ile değişmiş durumda. Metal olanlar açılıp daha rahat tamir edilebilyor iken plastik olanları mecburen kesiyorsun ve bu kesilen yeri yeniden sıcak silikon ile yalıtman gerekiyor. |
|
|
|
|
Show Posts
