Internet sayfalarındaki reklamlara alıştım, artık görmüyorum bile, Youtube önemli ama onu da zaten premium kullanıyorum, yani pek işime yarayacak bir uygulama değil, daha doğrusu elimde pi olsa yine yüklerdim ama sırf bunun için almaya gerek duymam açıkçası ama güzel bir uygulamaymış. Ve mandown ile verbakalim uzun süredir kullandıklarını söylemişler, yani başta işe yarayıp sonradan cozutacak bir uygulama olmadığı belli.
Yine de aklımın kenarında dursun, teşekkürler.

Olayın tirajik yanları ayrı, komik yanları ayrı, tirajikomik yanları apayrı aslında. Gerçekliğinin olduğunu düşünürsek, hani orası babanın çiftliği mi gibi klasikleşen bir sorunun cevabının ilk kez reelde evet olması enteresan, gerçek değilse bu haber, gaye hanımın ayağını biri veya birilerinin kaydırmak istemesi ihtimali ayrı bir enteresan. Ama iyi yanından bakarsak, bundan sonra direkt birebir aynısı zaten olmaz da, benzer şekillerde takılan yönetici bürokrat siyasi kim varsa, en azından bir süre eli ayağı rahat durur da kurumlar kimsenin babasının çiftliği olmaz.

Bana hala en saçma gelen cep telefonu. Elbette yanlış anlaşılmasını istemem, bizim ülkemiz için çok pahalı, yani asgari ücretle 5-6 ay arası çalışılsa belki alınabilecek telefonları alıp kullanan, durumu iyi olmayan insanları eleştiriyorum burada. Telefon elbette daha ucuz olmalı ve bizim ülkemizde maalesef çok pahalı, orası ayrı bir eleştirme durumu. Fakat, bu durumu görüp, 100k tl ile telefon alan insan, ya durumu çok aşırı iyi olmalı, ya da çok büyük bir hata yapıyor. Telefonla bir işiniz varsa, onuda anlarım, iş için gereklidir gidersiniz en pahalısı en son modeli neyse paraya kıyar alırsınız çünkü o sizin bir iş gerecinizdir, ama hem candy crush oynayayım hem instagram reels gezeyim hemde 30k maaşımla 100k'lık telefon alayım.. bilmiyorum bana çok saçma geliyor. Benim telefonum eski bir model, bozulup çalışmayana kadar kullanırım, o kıvama geldiği zamanda en düşük fiyatlı ne varsa gözüme kestirdiğim onu alırım, bugün bir telefon alacak olsam 10 bin liradan bir lira fazla vermem mesela.

Sürekli kullanılması gereken, yani herhangi bir kronik rahatsızlıkla alakalı ilaçlar ile alakalı benzer sıkıntılar yaşandığında işler daha da kötüleşebilir. Örneğin babam şeker, tansiyon ve kalp ilaçları kullanıyor, herhangi bir olası soruna karşı fazla fazla yazdırıp temin etmeye çalışsanız, siz kendinizi garanti altına almış oluyorsunuz bir süreliğine belki ama bu sebepten sizin durumunuzdaki hastalara ilaç kalmama ihtimalinin oluşturabileceği vicdani sorumluluk en azından bizi rahatsız eder.

Hocam birkaç yer diyerek alanı genişletmişsiniz ama en önemlisi İstanbul' un kazanılması. Bakın iddaa ediyorum ankara izmir bursa falan değil dertleri, hepimizin bir şekilde gündeminden çıkmış bir kanal istanbul mevzusu var, o mevzuya bağlı yabancılara satılmış araziler var, içeriden de bu arazilerden alanlardan bahsetmiyorum bile. birçok yerde kuyular kurudu ama İstanbul'un muslukları hala akıyor, medya tüm hatlarıyla hükmedebilene büyük avantaj sağlıyor malumunuz, şu anda irili ufaklı demeden nüfus edebilecekleri her yerde hakimiyet kurmak istemeleri işten bile değil o yüzden.

4 yıl öncesi sanki dün gibiydi. Pandemiden sonra zaman çok mu hızlı geçiyor yoksa biz mi yaşlanıyoruz zaman çok hızlı geçti cidden. En çok kafamı kurcalayan aşı olayıdır. İnsanları ben de dahil olmak üzere ne idiği belirsiz daha önce kanıtlanmamış ve yan etkileri bilinmeyen aşıyı vurulmaya zorunlu bıraktılar ve covidi bitirdikten sonra aşıyla ilgili açılan davalar, tepkiler, yan etkiler beni korkutmuyor değil. Ben covid geçirenler arasında yer alıyorum ve covidi aşısız bir şekilde atlatmıştım ama iş yeri aşı zorunluluğu nedeniyle o dönem aşı olmuştum. Şimdi ben bu aşı yüzünden şirkete dava açsam haklı mıyım? Çünkü aşı hakkında ciddi şüphelerim var. İlerleyen dönemlerde aşı yüzünden ne olacağı belli değil. mRNA verdiler geçtiler.

Sanırım yanlış link vermişsiniz hocam. Alper gezeravcı ile cumhurbaşkanı görüşmesini vermişsiniz çünkü. Neyse konuya döndüğümüzde son 10 yılın affedilmesini ilk defa burada gördüğümü söyleyeceğim. İçeriden çıkanların koronavirüs sebebiyle çıktığını o dönemde duymuştum. Sonra devam ettiğini bilmiyordum.

Kart bilgileriyle sınırlı değil ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüm bilgileri internette satılıyor zaten, kapsamına bağlı olarak 20-30 dolardan, birkaç bin dolara kadar tarifesi var. Çok başarılı asrın liderliği sayesinde senin bile bilmediğin bilgilerin başkalarının elinde artık,bu vakada ona bir de kart bilgisi eklemişler sadece, çerez sayılır.

Böyle bir haber çıktıktan sonra ürünü almamak değil de almaya gitmek tercih edilmiştir. Zaten sayılı ürün ve reklamı da yapıldı. Satılmama ihtimali yok. Her malın alıcısı vardır ve bu malın alıcısı da bence fazlasıyla olmuştur. Adet sayısı fazla olsaydı bitmeme olasılığı yoktu. Zenginler diyerek genellemek istemiyorum ama birçok influencer bile bu ürünü alırdı. Zaten bu insanların işleri bu değil mi ilgi çekici olanı yapmak ve onun üzerinden izlenme kazanmak.

Parası olan aldığı ürünü ne kadar giyeceğini de hesaplamaz dolapta kaç tane montu olduğunu da. Tabi bu bahsettiğimizi genele yaymak da doğru değil sadece kaç kez giyecek dediğinizden dolayı böyle bir çıkarımım oldu. Bunu alabilecek olanlar toplumun yüzde olarak çok az bir kısmı olduğundan tercihlerini paraya göre değil de isteklerine göre yapıyorlardır. Yakında böyle fiyat etiketi olan ürünleri daha da çok görebilir ve dolaylı yoldan reklam yaptıklarını izleyebiliriz. Bazı marka ve ürünlerin de reklama ihtiyacı yok bunu da belirtmeden yazımı bitirmeyeyim.

Hocam şu anda bence ülkenin tepesinin gündemi ne emekli zammı ne asgari ucret, ne hayat pahalılığı, tek gündemleri İstanbul u alabilmek. Binali ile ellerine yüzlerine bulastirdiklari süreç onlara ders olmuştur, o yüzden bu sefer işi şansa bırakmamaya kararlı gibi duruyorlar. Karşılarına çıkan herşeyi ve herkesi tukaka edecekler, hele bir de kamuoyu araştırmaları istedikleri gibi çıkmazsa, Mart ayı değişik şeyler görebiliriz. Ki bu ekşi sözlük falan işi devede kulak kalır.

Hocam verdiğin örneklere ilaveten, son 20 yılda büyükşehir yapılan şehirlerin içinde, en basitinden nüfus kriterini sağlamamasina rağmen bir şekilde büyükşehir statüsüne kavuşturulanlar var mıdır?  Şunu kabul etmek lazım ki, adamlar mevcut kural işlerine gelmiyorsa, kuralı değiştirme konusunda iyiler, genel geçerliliği olan faydalardan ziyade şahsi menfaatlerini herşeyin önüne koyabiliyorlar, ve daha da kötüsü bunu o kadar çok yaptılar ki, artık bunu hak olarak görmekte beis görmüyorlar.