Şimdi bu 160 eve sahip olan arkadaşın çektiği stresi ve sıkıntıyı görmezden gelmeyin. Yazıktır. Her birini kiraya verirken diyelimki yanıltıldı ve 1000tl ucuza kiraya verdi. Bak adamın kaybı ne kadar. 160 x 1000 = 160 000 tl bu adam üzülmesinde kim üzülün. Ayrıca çıkartılmaya çalışılan yeni ikinci eve yüksek vergi şimdi bu amcanın sadece ikinci evine mi uygulanacak yoksa sonrasına da uygulanacak mı. Bak adamda ne kalp kalır ne sinir. Neymiş herşey para değilmiş ev değilmiş. Yazık bu adamıda düşünelim. İsteyen istediği gibi düşünsün.
Hocam adamın kaybından önce, normal şartlarda birinin 160 ev alabilecek duruma gelmesini sağlayan şartları nasıl oluşturduğuna bakmak gerekmez mi? Tipine ve davranışlarına bakarsak pek de elit bir abiye benzemiyor kendisi, haaa günümüzde çokça adını duyduğumuz "kıroyum emme para bende" grubuna dahilse orasını bilemem tabi  Kişisel olarak herhangi birinin 160 evinin olmasına karşıyım, düşünün hele ki içinde bulunduğumuz zamandaki kira artışları da ebesininkine çıkmışken, evlerin hepsi yakın yerdeyse bildiğin tekelleşme olur, herif tek başına piyasayı belirler, kör duyduğunu sağırr tuttuğunu silkeler hesabı kimseye acımaz Totti67 hocam gecegözüme uyku girmedi bu adama üzülmekten. Kiraya verse kira kaybı astronomik vermese yine kira kaybı astronomik. LAn olum ahmete verdiğimiz eve zam yaptımıydık. He o zaman kimi unuttuklan hesap tutmuyor gibi bir muhabbete düşerse bu hayvan eti yemiş kişi tez zamanda ölmüşlerine kavuşur be. Yazık adama. Abi gereksinimden sonraki mülkiyet bence yüktür insana. Evet iyi bir evde oturmayı istemek, iyi bir arabaya binmek istemek en doğal haklardan ama şu kadar evim arsam arabam olsun mantalitesi, ortalama ömrü belirli bir insanoğlu için hiç mantıklı değil. Çevremde çok var mal mülk peşinde ömrünü geçirip hayattan hiç zevk alamadan göçüp giden. Şöyle rahat bir uyku çekmenin ne demek olduğunu bilmeyen, sürekli endişe taşıyan kişiler bunlar. Her şey bir kenara, o rahat uykunun tadı hiç bir şeyde yok be totti hocam rahat uyumak çok iyi bir şey bu bir lüks gibi ama normal bir şey hayatın curcunası içinde o kadar çok koşular var ki her şeyi unutuyor insan mal mülk her şey boş benim bir ev bir arabam varsa tamamdır bana göre ama insanlar hala daha fazlasını istiyor örneğin Elon musk veya Jeff Bezos bu adamlar neden daha fazlasını istiyor zaten zirvedesin ve 10-15 sene daha yaşayacaksın en fazla Ben şahsen, 42 yıldır hiç çok zengin olmak istemedim, hatta çoğu zaman normal zengin olmak da istemedim, çünkü doğada böyle bir öncelik yok, şükür hayatımızı kimseye muhtaç olmadan kendi yağımızıda kavrulabileceğimiz duruma getirebildik, maddi olarak büyüdükçe, beraberinde gelen kaygı ve endişe durumları yüzünden hasta oluyor insanlar, uykuya dalana kadar 50 kere olduğu yerde dönüyorlar. Hep daha fazlasını istemenin bir sonu yok, hele ki sizin verdiğiniz örneklerdeki adamlar için ulaştıkları statünün devamı için hep daha fazlasını kazanmaları gerekiyor va, valla istemezdim onların yerinde olmayı. Arkadaşlar çok daha çok istemeyecekseniz zaten elinizde az var. Az ile çok arasındaki fark az bize her zaman yeterken bazı insanların ölçüsüyok dah dah dah istiyor. Bu dahanın çoğu yok ki. Bu verilen örnekteki arkadaşlara buralar yetmedi dünya dışına doğru yola çıktılar. Hani bizim türkülerde der ya. Dünya kadar malın olsa ne fayda diye. Yakında bu parçayı revize edip galaxi kadar malın olsa ne fayda diyeceğiz. Bakın çogu upgrade ettim. |
|
|
|
|
Bu gün bi video izledim.
Bir emekli amca elinde uzunca bir sopa.
Karşısında bir kadın var. Adam açım diyor. Kadın çantasından bir miktar para çıkartıp veriyor. Ağız dalaşı yapıyorlar. Kadın adamı kızdırdı. Adam sopayı gösterip seni bununla bir döverim kimse elimden alamz diyor. Emekliyim açım diyorum sen ne diyorsun diye kadına kızıyor. Sonra Kadına doğru bende akpartiliyim diye sesleniyor. Kadın halen sen aç olamazsın al şu parayı diye ısrar ediyor.
Valla diyalok bu şekilde gidiyordu sonuna kadar seyretmedim. Yıl emekli yılı bu gidişle bu tür video seyretmekten kendimi emekli edecem.
|
|
|
|
|
Yakın bir zaman içinde yeni para birimleri piyasaya sürülmez ise gerçekten tek para birimi olarak 200tl kalacak. Emekli maaşı çekmek için atm ye gidip kartı taktım. Verdiği paranın tamamı 200tl. 9k için. Kalan 410tl için sen 3 100tl 2 50tl 1 tane de 10tl verdi. Eskiden şu gariban 10tl yerinde belki bir 200tl olurdu. Durum içler acısı. En büyük para en küçük para oldu.
|
|
|
|
|
Hocam hayırlı olsun. İnşallah rahat bir ödeme dönemi yaşarsın. Ev almak yada ev yapmak gittikçe zorlaşıyor.
Faiz oranı ne oldu yazılanlar baktım ama gözüme çarpmadı.
Sanırım 10 yıl yani 120 ay vade ile alacaksın. Senin ev sahibi banka olacak.
Aylık ne kadar ödeyeceksin. Bir de bu ödemelerin sabit mi. Yoksa her yıl yeniden değerleme olacak mı.
|
|
|
|
|
Paranın ne önemi var.
Bak adamlar herşeyi bizim için düşünüp aldın aldın alamadıysan o da senin sorunun diyorlar.
Akşam simidi ucuz oluyordu eskiden. Biraz bayatlıyor ve sertleşiyor fiyatı düşüyordu.
Bak şimdi marketler neler satmaya başladı.
Lan Alçak Almanya sende bizi bir türlü kıskanmayı bırakmadın.
Bak bu karavan da sana kapa olsun.
Bu karavanı senin yaptığın arabanın kuyruğuna bağlamamı. Rezil rüsva ol cümle aleme.
Yok lan yine konu kaydı.
|
|
|
|
Kendi altınımızın soyulup götürülmesine bizim böyle çanak tutarak halkın malının canının yaşayan canlı varlıkların sularının doğasının ve topraklarının kirlenmesi neden sorun olmuyor. Bu kurulan şirketlerdeki yerli ortaklar neden buna alet oluyorlar. Yarın bir gün bu adamların torunları da bu toprakları kullanmak isteyecekler. Yoksa bu topraklardan gittiler mi. Şirketlerin aslı ülkeleri bu şekildeki aramyı yasaklıyor biz neden serbest ediyoruz. Bir insan evladı çıkıp bunu durdurmalı.
Abi sana evladının imam hatipe gönder diyen adamın bir bakıyorsun torunu fransız lisesinde okuyor. buradan yola çıkarak, köşeyi defalarca dönmüş yerli şirketlerin sahipleri, ileride olası bir güç dengesi değişiminde sence burada kalır mı? En son felaketle ilgili Çalık yetkilisi ne dedi, biz şirkete sadece finansman sağlıyoruz, işleyişe dahil değiliz. Yahu bu adamlara ceza kesilince bu fatura doğal olarak sana da kesilmiyor mu? Senin karından hariç mi ödüyor bu herifler cezayı. İşler biraz daha zorlaştıkça ne kadar kıvırabilecekleri ile ilgili fikir vermesi açısından sadece bu örnek bile yeterli bence. Hocam bu ilişkiler yumagı çığ gibi büyüyor. Herkes herşeyi biliyor ama kimse bişey bilmiyor gibi davranıyor. Kirli ilişkiler açığa çıkacağı zaman bizi soyanları korumak için ticari sır oluyor. Ölenler tamamen suçlu oluyorlar. Neden mi kendilerini koruyamadıkları için. Bak siyasetçi kendini koruyor adamlar hiç bir suç yapışmıyor. Yaptıklarını açıklarken bile ben imzayı odun için attım senin söylediğini başkası kodum diyor diyip işin içinden çıkıyor. |
|
|
|
|
Piyasanın boğazına öldürme pahasına basıyorlar ki enflasyon düşsün. Bunun sonucu krediler çok fazla azaldığı için satıcı olsa da kredi kullanımı çok pahalıya geldiği için alıcı çok azalmış durumda. Yakında daha da düşer. Tamam düşsün ama sonuç olarak bu yine zenginin işine yarayacak. Adam almak istediği modeli görünce alacak. Gariban yine bakıp yutkunacak. Devlet bunu bu şekilde düzeltemez.
|
|
|
|
Neden 1000km menzil istiyorum söyleyeyim 10 yl sonra bu aracın bataryası %20 kalite kaybı yaşasa bile en azından ilk günki batarya ile 30 yıl civarı aktif kullanım sunar. Ben gidip 500km menzilli araçları alırsam %20 düşse 400km kalır hele şu togg gibi 350km menzil sunan aracımsı oyuncakları saymıyorum bile 350km ne lan android telefonmusun sen 7/24 seni şarjda mı tutacağız bunun kliması var ısıtma sistemleri var vsvs bu menzil zaten düşer günlük kullanımda 300km altına eee 10 yıl sonra şehir içi bisikleti mi olacak bunlar
Dünya bir dönüşüm içerisinde a'dan b'ye geçiş hibrit falan bunlar boş iş. Ya bataryalı ya benzinli melez sistemler ileride sıkıntı çıkartacaktır.
@mandown hocam sen yine iyimser davranmışsın. Bu pil teknolojisi çok garip. Soğuk oluyor farklı bir tepkime. Sıcak oluyor farklı bir tepkime. Tamamen kimyasal ürünler. Yüksek akım çekildiği için bir iki yıl içinde %20 den fazla bir kayıba uğrayacapını düşünüyorum. Bir de şarj süresi uzun kısa tam yada yarım olma durumu bunlarda batarya ömrünü belirleyecektir. Beklemekte fayda var. Parası çok olanlar bir alsın. Sonra biz alırız. |
|
|
|
Başlığı görünce aklıma taaa yıllar önce olan müjde müjde sizeeeee parizyenden müjde sizeeee zarif sağlam esnek çorap güzel coraaap müjdeeeeee reklamı geldi. https://youtu.be/0GyVGXIhQiM?si=nHr1yDwL31MCE5RSBelki izlemek isteyenler olur. 80'lerin sonuydu galiba.😄 Hocam bede bu konuyu algıladım yukarda azıcık bahsetmiştim. Bak sende başka bir çorap reklamını anımsamışsın. Heygidi eski günler hey müjde diyinc ya çorap ya külotlu çorap yada müjde ar geliyor eskilerin aklına. Ya şimdi. Aklına gelebilecek her türlü musibeti çıkaranlar bunu yok edecek müjdeleri de kendileri üretiyor. |
|
|
|
Çalışma saatlerinin kısaltılmasının yanında her büyük kurumun personel taşımacışığının da ayrıca ele alınıp birbiri ile çakışmasının önlenmesi lazım. Bu konuda yapılan çalışma var ise buna okuşl servislerinin ve saatlerinin de eklenmesi gerekli. Sabat 1 akşam 1 olmak üzere 2 saat gerçekten rezil oluyor. Ayrıca servisi hızlandırmak için bir de erkenden kalkıp tarlaya gider gibi gün doğmadan evden çıkmak cabası.
Aslında bu bahsettiğiniz çok basit bir şey hocam. Bir kaç büyük ve servis sağlayan fabrika vardiya saatlerini yarım saat öne/ileri taşırsa bu sorun kendiliğinden ortadan kalkar ama bunu düşünmek mesele. Herkes saat 8 de vardiyada olmak zorunda dedilerse bu rezalet ömür boyu çekilir maalesef. Okul servisleri zaten tek başına trafiği mahvediyor bir de işçi servisleri böyle fabrika yoğunluğu olan ilçeleri mahvediyor. Şimdi Ankarada çalışma hayatı için sabah saat 07:00 da nerdeyse herkes ayaklanıyor. Neden çünki bakanlıklar belli bir saatte başlıyor çalışmaya. Bankalar yine öyle. Okullar bir tık farklı bazı okullar erken bazıları az geç başlıyor. Ama saat 07:30 ile 09:00 arası arap saçı oluyor. Bu durumu göz önüne alıp sabah ve akşam saatlerini buna uydurmak lazım. Ayrıca alışmışız herkes işe gidince diğer sektörlerin de aynı saatte yerlerinde olduğunu farzediyor. Bunların gerçekten çok ince ayarlanması şart. |
|
|
|
|
Muhtarlık makamı olmazsa olmazımızdır. Mahalleyi boş bırakırsan halkın başı boş kalır. Biz alışmışız illa birileri bizden sorumlu olacak bizde birilerine oy verip başımızı ağrıtmaya.
Aslında epeyden beri yasalardaki değişiklik ile şehirlerde muhtarların bir işlevi kalmadı. Ama propaganda aracı olarak bunlar da kullanıldığından hayatta tutuyorlar. Gerekli bir mevki ve makam değil.
|
|
|
|
Farkındaysanız ilk kez tehditvari konuşmalar dönüyor mitinglerde, bunun sebebi yapılan anketlerde ve meydanlara gelen kalabalıklardaki azalma ile işin iyice zorlaştığını görmeleri sanırım. Çünkü arka arkaya iki kez özellikle metropolleri kaybeder duruma gelmek, bazı konularda uyanışın başladığına delalet eder. Ki asıl çekirdek kadroyu oluşturan yaşlı seçmen grubunun da her seçimde biraz daha eksilip, daha sorgular durumdaki gençlerin de sandığa gideceğini varsayarsak, yaşanan süreci daha iyi anlayabiliriz.
Bu sefer iki tarafında işi zor. Muhalefete muhalefet edenler ile muhalefeti yanına çekmeye çalışanlar. Muhalefeti kabul etmeyenler. Acaip bir seçim olacak. 1994 ruhu diyorlar ya. Ruh muh yok ortada sadece salak muhalefetin meydanı boş bırakması. Şimdi yönetim de meydanda varlık gösteremiyor. Acaip bir durum var ortada. |
|
|
|
|
Yapay zeka ve bunu ürünleri artarak gidecektir. Cebimizdeki telefonlarda kullandığımız pek çok programda yapay zeka izleri var. Resim çeken programlarda birden fazla olan lensin hangi sinden ne geldi hangi açı ile geldi bunları bir araya nasıl getireceği. Eğer resimde insan var ise bu insanın daha belirgin olması için yüz tanıma ve buna benzeyen pek çok öğretilmiş olan veri nerdeyse her makinede geliyor. Bizim için resim ve video çekmek daha kolay.
|
|
|
|
|
Bizdeki seçmen sandığa gidince sidik yarışına girişiyor. Benim partim öne geçsin o kazansın. Tamam o kazansın da sonra ne olacak. Bana zarar vermek pahasına istenen bu kazanç isteyene ne kaybettirecek bir de onun hesabını yapması lazım. Bu hesabı yapan bir halk olmaktan her seçimde hızla uzaklaşıyoruz. Mantık denen şey yok artık.
|
|
|
|
Dünyada söylenilen en büyük palavraların başında plastiğin geri dönüşümü gelir, plastik son derece kullanışlı olmakla birlikte bir o kadar da kirletici bir maddedir, yeni teknolojilerle yapılan son araştırmalar artık annenin beslenme tercihlerinden bağımsız olarak ceninlerde bile mikroplastik birikimi olduğunu gösteriyor. Üstelik mikroplastiğin metabolizmadaki uzun vadeli etkileri ile ilgili hiçbir fikrimiz yok, ne tür olumsuzluklara yol açabileceği konusu sığ gözlemlere dayalı tahminlerden ibaret. Ve maalesef neredeyse bir kıtanın tüm plastiği bize geliyor. Plastik dönüşümü(!) hakkında: https://evrimagaci.org/plastik-ise-yarar-bir-sekilde-geri-donusturulebilir-bir-malzeme-degildir-11017Hocam sibernetik yapılar üstünde araştırma yapanlar biyolojik olarak rededilmeyen malzemeler ile yapay organlar için epey çaba harcıyor. Dogadaki çöpler ile bünyemize girmeye başlayan plastik ve diğer kirleticiler gelecekte immün sistemin redettmeyeceği bir ortam oluştura bilir belki. Şimdinin zararı belki gelecekte insan oğlu için bir çıkış yolu bile olabilir. Ufak ufak sibernetik oluyoruz. |
|
|
|
Müjde müjde... 1 Nisan 2024 itibarıyla alayınızın yedi sülalesini öpüceez!! Siz şu an başınıza geleceklerden habersiz hayat pahalı, geçinmek zor falan diyorsunuz ya, esas birkaç ay sonra ebenizin örekesini göreceksiniz, bugünlerinizi mumla arayacak, beterin beteri vardır sözünü canlı olarak yaşayacak, öğreneceksiniz. Hele durun...
Ama merak etmeyin, yeni saraylar yapcaz, itibardan tasarruf olmaz.
İmza: Asrın Liderliği aka Dünya Liderliği
bobita hocam ebemizin örekesi de bizi görecek mi. Bak aklıma takıldı. Sanırım 1 nisan şakasını erken yaptınız. Yok yok şaka yapmadınız. Ama birileri kaka yapacak. Bir kızılderili ata sözü şöyle diyormuş. Çok osuran adam sıçmaya yakındır. Bak bu bizim durumumuz. Tv lerde seyrediyoruz herkes osuruyo. Yakında birileri çuval çuval sıçacak. Bu çuvalı destekleyenler gidip çuvalın ağzını gere gere tutacak ki diğerleri de doya doya sıçsın. Al sana 1 nisan. |
|
|
|
|
Sağlık konusunda Ankarada bir sorunun var ise gideceğin belli hastaneler vardı. Özellikle numune, yüksek ihtisas bu hastanelerde önde gidenlerden di. Buraya gidip sana konacak olan teşhisi değiştirecek başka hastane zor çıkardı. Neden mi. Adamlar işini gerçekten güzel yapıyorlardı. Binası eski olabilir. Burada derman bulamayan üniversite hastanesine gider. Burada tahlil çok fazladır. Aklına gelmeyecek sorunlarını da ortaya çıkartırlardı. Şimdi Şehir hastanesi var bina güzel ihtişamlı. Ama doktor yok denecek kadar az. Her mezun olan doktor olmuyor. Sana derman olmuyor. Sadece orada konu mankenliği ypan pek çok personel var. Ama derman yok.
Bun durumu sürdürmek için kara delik durumuna gelen şehir hastanelerini vergiler ile karşılayan ama derman bulamayan bir halk var.
|
|
|
|
Bir müddettir şehirler arası gidip geliyorum. Be seferler içinde yollarda hep lüx araçlar var. Tabi bunların yarıya yakını elektrikli araçlar. Yemek yemek için konaklama yaptığım yerlerde şarj istasyonlarını kullanan pek görmedim. Ya benim girdiğim tesislere gelmiyorlar ya da kısa mesafeli yere gidiyorlar. Ben Ankara İzmir arası gidip geliyorum. 7 ile 9 saat arası bir yol. illa biryerlerde bu şarj olan araçları görmem lazım ama halen rastlamadım.
O şarj istasyonlarının nitelikleri farklı farklı (özellikle güç anlamında) ve kendileri de pek ucuz değiller, elektrikli araç sahipleri de güzergahlarındaki şarj istasyonlarının yeri, adedi, gücü gibi bilgileri önceden araştırıyor, planlamasını yapıp uzun yola öyle çıkıyor. Belki o klasik tesislerdeki şarj ünitelerini yetersizliklerinden dolayı tercih etmiyorlardır. Bildiğimden değil, aklıma bu geldi. Hocam bu şarj istasyonlarında kullanılan gerilim aynı. Sadece güç farklı olduğu için hızlı yaza yavaş şarj işlemi ortaya çıkıyor. Elektrikli araçlar illa biryerlerde duracak ama demekki ben oralara denk gelmedim. Ancak hybrid araçlar zaten benzin ve elektrik paylaşım olarak kullandıkları için durum bunlarda farklı. Özellikle toyota araçlar yolda vızır vızır gelip gidiyor. |
|
|
|
|
Yıllardır devam eden polisiye dizi arka sokaklar da bu konuyu işlemişler. Tabi biraz da mizzah katarak. Gerçekten böyle lüks araçların bizim memurumuzun elinde olması gerekir. Hani verildikten sonra ortaya çıkabilecek espri konularının önüne geçmek için bu tarz uygulamaların çogalması gerekebilir. Hani bu gün hava atmak için kullananlar yarın bir çevirmede kendi araçlarını görmeleri mümkün. Tabi bizdeki adalet sistemi yakalananı erken salıvermez ise bu olmaz.
|
|
|
|
Yurt dışına ne zaman çıksam, orada bir markete gider ve çikolata alırım. Hatta bir defa kavanoz kavanoz nutella bile getirmiştim. Yurt içine sürülen nutella bile daha kalitesiz. Sebze ve meyvelerde nasıl iyileri yurt dışına gönderilip adileri iç pazara sürülüyorsa, çikolatanındı iyisini yurt dışına ihracat edip içeri pazara da kalitesiz çikolatayı satıyorlar. Özellikle ekonomideki çöküşten sonra son bir iki yıldır neredeyse tüm abur cubur ürünlerinde kalite inanılmaz derece de düştü. Büyük ihtimalle denetim filan hiç kalmadı. İçlerinde ne fındık, ne meyve oranı filan kalmadı gibi. Gramajları filan da acayip düştü.
@Gencecikmen hocam pek çok ürün konusunda durum aynı. Görünüş aynı içerik farklı. Yada içerik aynı gibi görünüyor ama birde bakıyorsunuz içinde kullanılan malzememnin biri azalmış. Şimdi toplum olarak hep enflasyonda dem vurup bundan muzdaribiz. Birde bunun amca çocukları var onları halen pek bilmiyoruz. 1 - Skimpflasyon Aynı Fiyata Daha Kalitesiz Ürün yada hizmet 2 - Shrinkflasyon ürünün fiyatı aynı kaldığı halde boyut, ağırlık ya da hacminde ortaya çıkan düşüşü kısaca içerik değişikliği. |
|
|
|
|
Show Posts
